SAHİFE-İ SECCADİYE

1- ALLAH’A HAMD VE SENA İLE İLGİLİ DUASI

2- Bu Hamd ve Senadan Sonra Resulullah’a Salât ve Selâm İle İlgili Duası

Ve hamd Allah’a ki, ne kadar büyük olursa olsun hiçbir şey karşısında âciz kalmayan ve ne kadar ince ve zarif olursa olsun hiçbir şeyi gözden kaçırmayan kudretiyle, peygamberi Muhammed -Allah’ın salâtı ona ve Âline (Ehl-i Beytine) olsun- ile eski ümmetlere ve geçmiş asırlara değil, bize lütufta bulundu.Böylece bizi ümmetlerin sonuncusu kıldı; inkarcılâra karşı bizi tanıklar yaptı ve nimetiyle, az olanlar karşısında sayımızı çoğalttı.

3- Arş’ı Taşıyan ve Tüm Mukarrep Meleklere Salât İle İlgili Duası

Allah’ım! Seni tenzih etmekten bıkmayan, seni kutsamaktan usanmayan, sana ibadet etmekten yorulmayan, emrini imtisalde ciddiyetle çalışıp ihmalkârlık etmeyen, sana olan iştiyaklarından asla gaflete düşmeyen Arş’ının taşıyıcılarına; kirpik kırpmadan izninin ve emrinin gelmesini bekleyen, (emrin gelince de) Sur’a üfleyerek kabir rehinleri olan baygınları ayıltacak Sur sahibi İsrafil’e; indinde şan şeref sahibi olan, sana itaat ederek yüksek bir yere ulaşan Mikail’e; vahyinin emini, gökler ehlinin yanında kendisine itaat edilen, nezdinde saygın olan, katında mukarrep (yakınlaştırılmış) olan Cebrail’e; perdeler meleklerine müvekkel olan Ruh’a (bir melek) ve senin emrinden olan Ruh’a salât eyle. Onlara da, onlardan alttaki, göklerinin sakinleri, mesajlarını iletmekte güvenilir olan, çalışmaktan çalışmaktan bıkkınlık duymayan, zor işlerden yorulup yılmayan, nefsanî istekleri kendilerini seni tenzih etmekten alıkoymayan, gafletler unutkanlığıyla seni ululamaktan geri kalmayan, yere bakan gözleriyle sana doğru bakmaya kastetmeyen, çenelerini aşağı indirmiş, katındakine büyük rağbet duyan, nimetlerini anmaya aşırı derecede düşkün olan, azametin ve büyüklüğünün yüceliği karşısında alçalan, günah ehline karşı cehennemin uğultusunun görünce; “Her türlü eksiklikten münezzehsin sen! Sana hakkıyla ibadet etmedik.” diyen meleklerine de (salât eyle). 

Bütün bunlara salât ettiğin gibi, rahmet meleklerine; katında yakınlık sahibi olanlara; gaybı peygamberlerine taşıyanlara; vahyinin eminleri olanlara; kendin için ayırdığın, kutsamanla kendilerini yiyip içmekten müstağni kıldığın ve gök tabakalarının aralarına yerleştirdiğin melekler kabilelerine; vaadinin sona erdiğine dair emrin indiğinde (kıyamet koptuğunda) göklerin uçlarına dizilecek olanlara; yağmur hazinelerinin bekçilerine; bulutları sürenler; (bulutları) sürmesiyle gök gürültülerinin duyulmasına, birikmiş bulutları yüzdürmekle şimşeklerin çakmasına vesile olan meleğe; kar ve doluyu uğurlayanlara; yağmur damlalarıyla birlikte inenlere; yerinden oynamasın diye dağları tutmakla görevli olanlara; suların ölçüeri, şiddetli ve sağanak yağmurların ölçeğiyle tanıştırdıklarına; istenmeyen belâlarla veya sevilen bollukla yeryüzüne gönderdiğin meleklerine; çok kıymetli, iyilik sever elçilerine; çok değerli, (amelleri) yazan koruyuculara; ölüm meleği ve yardımcılarına; (kabir sorgulayıcıları) Münker ve Nekir’e; kabir ehlini sınava tâbi tutan Ruman’a; Beyt’i Mamur etrafında tavaf edenlere; Malik’e ve (cehennem) bekçilerine; Rızvan’a ve cennetlerin hizmetçilerine; “Allah’ın kendilerine emrettiği hususlarda ona isyan etmeyen ve kendilerine emredileni yapan” (Tahrim, 6) meleklere; (cennet ehline;) “Selâm size, sabrettiğiniz için; (dünya) yurdun(un) sonu ne güzel!” (Ra’d, 24) diyenlere; kendilerine; “Tutun onu! Derhâl bağlayın onu! Sonra cehenneme atın onu!) (Hâkka, 30-31) dendiği zaman bekletmeden hemen emri yerine getiren zebanîlere; anmadığımız, katındaki yerini, ne işle memur kıldığını bilmediğimiz diğerlerine; havadakilere, yerdekilere, sudakilere ve yaratıklar üzerindeki denetleyicilere, bütün bunlara her nefsin bir sürücü (melek) ve bir tanık (melek) eşliğinde geleceği gün salât eyle.Şereflerine şeref katacak, temizliklerini artıracak bir salâtla onlara salât eyle. Allah’ım! Meleklerine ve elçilerine salât ettiğin, bizim salâtımızı da onlara ilettiğin zaman, senden gelen başarıyla onları güzellikle anmamızdan dolayı bize de salât eyle. Hiç kuşkusuz, sen çok cömertsin; üstün kerem sahibisin.

4- Peygamberlere Tâbi Olan ve Onları Tasdik Edenlere Salâtını İçeren Duası

Allah’ım! Yeryüzü ehlinden peygamberlere tâbi olanları; düşmanlar yalanlamalarıyla peygamberlere karşı çıktıkları zaman peygamberleri gıyaben (kalben) doğrulayanları; imanın hakikatleriyle onlara gönül verenleri; Adem’den Muhammed’e -Allah’ın salât ve selâmı ona ve soyuna olsun- kadar her asır ve zamanda o asrın insanları için delil olarak gönderdiğin hidayet imamlarına, takva ehlinin önderlerine -hepsine selâm olsun- uyanları kendinden bir mağfiret ve rızvanla an.

Allah’ım! Özellikle de Muhammed’in ashabının, sahabîliği bilip hakkını eda edenlerin, ona yardımda güzel bir imtihan verenlerin, onu destekleyip himaye edenlerin, koşarak elçiliğine inananları, davetini kabulde yarışıp öne geçenlerin, Rabbinin mesajlarını duyururken kendisine icabet edenlerin; dâvâsı uğruna eşleri ve çocuklarından ayrılanların, nübüvvetini sağlamlaştırmak için babaları ve oğullarıyla savaşıp onun bereketiyle zafere ulaşanların, gönüllerinde onun sevgisini besleyerek bu sevgiyle asla zarara uğramayacak bir ticaret umanların, onun kulpuna yapışınca kabilelerinden dışlananların, ona yakınlık gölgesinde yer alınca akrabalıklarından çıkarılanların, Allah’ım, bunların senin için ve senin yolunda kaybettiklerini unutma. İnsanları senin (dininin) etrafında topladıkları, Resulünle birlikte sana davet ettikleri için hoşnutluğunla onları hoşnut et. Senin yolunda kavimlerinin memleketini terk ettikleri, geçim bolluğunu bırakıp geçim darlığına katlandıkları için onları ve dinini yüceltmek için sayılarını çoğalttığın mazlumları mükâfatlandır.

Allah’ım! Onları (ashabı) güzellikle izleyip; “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi bağışla.” (Haşr, 10) diyen; onların yolunda yürüyen, onların yöneldiği yöne yönelen; onların mizaç ve meşreplerine göre hareket eden, hiçbir şüphe kendilerini onların basiretlerinden (inançlarından) geri çeviremeyen; onların izinde yürümekte, hidayet meşalelerine uymakta kuşkuya düşmeyen; onlara yardım eden; dinlerini din edinen; hidayetleriyle hidayet bulan; onların ittifak içinde olan; onları (Peygamber’den) kendilerine ilettiklerinde itham etmeyen tâbiîne de en iyi ödülünü ver.

Allah’ım! Günümüzden kıyamet gününe kadar gelip geçecek olan tâbiî, onların eşlerine ve soylarına, içlerinden sana itaat edenlere salât eyle. Öyle bir salât ki, onunla onları sana karşı gelmekten koruyasın; cennet bahçelerinde yerlerini genişletesin; Şeytan’ın tuzağına düşmelerine engel olasın; senden medet umdukları iyi işlerde kendilerine yardımcı olasın; onları, ansızın hayırlı bir haberle kapıyı çalan hadiselerin dışında, gece gündüz demeyip beklenmedik bir zamanda baskın yapan felâketlerden koruyasın; onları rahmetine ümitli olmaya, katındakini arzu etmeye, kulların elindeki şeyler hususunda kötü yargılı olmamaya sürükleyesin.Böylece de onları sana rağbet etmeye ve senden korkmaya yöneltesin; dünya hayatına aldırışsız kılasın; onlara ahiret için çalışmayı, ölümden sonrası için hazırlanmayı sevdiresin; canların bedenlerden çıkacağı gün karşılaşacakları her zorluğu onlara kolaylaştırasın; onları korkunç fitnelerin meydana getireceği durumlardan, cehennemin kavurucu ateşinden, orada sürekli kalmaktan kurtarasın; onları takva ehlinin güvenli dinlenme yerlerine (cennete) yerleştiresin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir