İmam Ali a.s ‘dan: Dünya ve Ahiret

İmam Ali a.s ‘dan: Dünya ve Ahiret

  1. Dünyâ bir topluma teveccüh etti mi başkalarının iyiliklerini, güzelliklerini eğreti olarak onlara verir; bir toplumdan da yüz çevirdi mi kendilerindeki iyilikleri, güzellikleri de onlardan gidiverir.
  2. Dünyadakiler, uykuda yol alan kervan ehline benzerler. Zaman bedenleri yıpratır, dilekleri tâzeler, ölümü yakınlaştırır; umulanı uzaklaştırır, kim ona dost olur, onu elde ederse zahmete düşer, kim onu yitirirse yorulur, darlığa uğrar.
  3. İnsanların solukları ecellerine doğru attıkları adımlarıdır.
  4. Zamanı ve zamanındakileri düzgünlük, iyilik kavradı mı bir insan, kendisinden kötü bir şey görünmeyen birisi hakkında kötü zanna düşerse zulmetmiş olur. Zamanı zamanındakileri kötülük kavradı mı bir insan, birisi hakkında iyi bir zanda bulunursa kendisini aldatmış olur.
  5. Dünyâ görünüşü yumuşak olan, içinde öldürücü zehir bulunan bir yılana benzer. Aldanan bilgisiz ona meyleder, akıllı kişiyse ondan çekinir.
  6. İmam Ali a.s :Zaman ikidir; Ya sana yâr olur, ya aleyhine döner. Yâr oldu mu, aldanıp gaflete düşme; aleyhine döndü mü de dayan.
  7. (Bir cenâzede gülen birisini duyunca İmam Ali as buyurdular ki.) Sanki ölüm, bizden başkalarına yazılmış, sanki bu gerçek, bizden başkasına hükmedilmiş. Sanki görüş durduğumuz şu ölüler, bir yere gidiyorlar ki tez bir zamanda dönüp tekrar gelecekler bize. Onları kabirlerine götürmedeyiz; miraslarını yemedeyiz. Sanki bizler onlardan sonra kalacaklarmışız. Her öğüdü unutmuşuz, her âfeti ardımıza atmışız. Bizi kökümüzden çıkaracak her belâya göz yummuşuz.
  8. İmam Ali as :Ne mutlu kendisini alçaltana, kazancını tertemiz bir hâle koyana, özünü düzgün bir hâle getirene, huyunu güzelleştirene, malının fazlasını yoksullara verene, ağzını beyhude sözlerden yumana, şerrini insanlardan giderene; kendisine sünnet ağır gelmeyene, bidate mensup sayılmayana.
  9. İmam Ali a.s :Şaşarım o kese ki korktuğu yoksulluğa doğru koşup durur; arayıp istediği zenginlik, elinden yiter geder. Dünyâda yoksullar gibi yaşar âhiretteyse zenginlerin sorusuyla soruya çekilir. Şaşarım o gülen, benliğe düşen kişiye ki, dün bir meni parçasıydı, yarın bir leş olacak. Şaşarım Allah’ın varlığından şüpheye düşene ki Allah’ın halkını görüp durur. Şaşarım Allah’ın varlığından şüphe edene ki ölenleri gözleriyle görür. Şaşarım âhiret yaşayışını, tekrar dirilişi inkâr edene ki ilk yaratılışı görür, bilir. Şaşarım yokluk yurdunu yapıp durana ki varlık yurdunu terk eder gider.
  10. (Sıffin’den dönerlerken Kûfe dışındaki mezarlığa gelince İmam Ali a.s buyurdular ki:)
  11. İmam Ali a.s :Ey yalnızlık diyarının, ıssız yerlerin, karanlık kabirlerin halkı, ey toprağa döşenmiş, gurbete düşmüş, yalnızlığa eş olmuş, korkunç ve tenhâ yerlere sığınmış kişiler, siz bizden önce yaşadınız, gittiniz; bizse ardınıza düştük, size ulaşmak üzereyiz. Bıraktığınız evlerde oturanlar var; zevcelerinizi nikâhladılar; mallarınızı paylaştılar. Bu bizim size verdiğimiz haber, sizden ne haber var? (Sonra ashabına dönerek buyurdular ki:) Söz söylemelerine izin verilseydi size elbette haber verirler, derlerdi ki: Gerçekten de en hayırlı azık takvâdır.
  12. İmam Ali a.s :Allah’ın bir meleği vardır, her gün bağırır; doğun ölüm için. Toplayın yok olmak için, yapın yıkılmak için.
  13. İmam Ali a.s :Dünya karar edilecek yurda geçittir; insanlarsa orda iki bölüktür: Bir bölüğü kendilerini satar; helâk eder dünyâ onları. Bir bölüğü canlarını kurtarır; azâd eder dünyâ onları.
  14. İmam Ali a.s : Zamanın değişmesi insanların özlerindekini bildirir.
  15. İmam Ali a.s :İnsanlar, dünyanın oğullarıdır. İnsan anasını severse kınanmaz.
  16. İmam Ali a.s : Yoksul Âdemoğlu, eceli ne vakit gelip çatacak, bilmez. Ne illetlere uğrayacak, haberi bile olmaz. Yaptığı işler unutulmaz.
  17. İmam Ali a.s :Sivrisinek ısırsa canı yanar; boğazında su dursa onu boğar; terlese pis pis kokar.
  18. İmam Ali a.s :Dünyâ başkaları için yaratılmıştır, kendi için değil.
  19. (Birisini dünyayı kınarken, yererken duyup İmam Ali a.s buyurdular ki:) Ey dünyânın aldayışlarına kapılan, uyduruşlarına aldanan, dünyâya kapılıyor, sonra da onu yermeye mi girişiyorsun? Sen mi dünyâyı suçlamadasın; dünyâ mı seni suçlamada? Ne vakit dünyâ seni şaşırttı, ne vakit aldattı? Toprağa atıp çürüttüğü babalarının helâk oldukları yerlere mi aldattı seni; yoksa yer altına attığı analarının yarattığı yerlerle mi kandırdı seni? Ne kadar çalıştın onlardan derdi, hastalığı gidermeye. Ne kadar uğraştın onları tedâvi ettirmeye. Onların iyileşmelerini iledin; onları iyileştirmek için hekimlere baş vurdun. Bu esirgemelerin onların hiç birine fayda etmedi. Onların devâsını aradın; çâresi olmadı; gücünle kuvvetinle ölümü gideremedin onlardan. Dünyâ onlara ettiği işle, sana örnek verdi; öldükleri yerle öleceğini gösterdi. Oysa dünyâ, sözünü gerçekleyene gerçeklik yurdudur; sözünü anlayana kurtuluş evidir. Ondan azık toplayana zenginlik diyârıdır; öğüdünü tutana öğütmahallidir. Dünyâ, Allah dostlarının secde yeridir; Allah meleklerinin namazgâhı. Allah vahyinin indiği yerdir; Allah dostlarının alış veriş yurdudur. Orada rahmet elde edenler; orada kâr edinirler, cenneti kazanırlar. Dünyâ, ölümü açıkça haber verdiği, kendisinden ayrılacağımızı seslenip bildirdiği, kendisinin ve kendinden olanların âkıbetini anlattığı halde, kimdir ki onu kınar, yermeye kalkar? Dünyâ, belalarıyla belâyı gösterir ehline; sevinciyle onları sevince teşvik eder. İnsan esenlikle dünyâda akşamı eder, musîbetle sabahı bulur. Bu, itâata yöneltmesidir onun; isyândan korkutmasıdır; çekinmeyi telkin etmesidir onun. Nedâmetle sabahlayanlar kınarlar onu. Kıyâmet günü başkalarıysa överler onu. Çünkü dünyâ onlara âkıbeti anlatmıştır, onlar da anlamışlardır; ne olacağını söylemiştir onlara, gerçeklemişlerdir onu; öğüt vermiştir onlara, tutmuşlardır öğüdünü onun.
  20. İmam Ali a.s :İnsanlara bir zaman gelip çatar ki o zamanda Kur’ân’dan ancak eser ve yazı, İslâm’dan da isim kalır. O gün insanların mescitleri mâmurdur yapı bakımından; haraptır hidâyete mahal olmak bakımından. O gün mescitlerde oturanlar, onları yapanlar, yeryüzünün en kötü kişileridir; fitne onlardan çıkar, suç ve hatâ onlara sığınır. Kim o fitneye girmemek isterse sürüp götürürler, kim geri kalırsa yürütüp alırlar. Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah buyurur ki: Zâtıma andolsun ki ben, o kavme öylesine ir fitne gönderirim ki bilim sâhibi bile şaşırır kalır ve o fitneye dalar. Biz Allah’ın bağışlamasını, gafletle ayağımızı kaydırmamasını dilemekteyiz.
  21. İmam Ali a.s :İnsanlar bir tomara çizilmiş sûretlere benzerler. Tomar dürüldükçe bir kısmı yiter, bir kısmı gelir.
  22. İmam Ali a.s :Geceyle gündüz yaşayanların eserlerini gidermek, geçmişlerin izlerini yok etmek için çalışıp duran iki emekçidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir