Ayet : Gadir-i Hum İle İlgili Ayetler

Ayet-i Gadir-i hum

Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, Onun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır.(MAİDE SURESİ 67.AYET)
 



1-) TEBLİĞ AYETİ (MAİDE SURESİ’NİN 67.  AYET-İ KERİMESİ )


    Allah-u Teala’nın, dinin koruyucusu olan Emiru’l-Mü’minin Ali b. Ebu Talib (a.s)’ın elinde büyük bir kanıt bulunması için, Gadir Hadisinin meşhurlaşmasında, dillerde dolaşmasında ve ravilerin onu nakletmesinde özel bir inayeti vardır. Bu hedef için Allahu Tebareke ve Teala Peygamber’e (s.a.a) Hacc-ı Ekber’den döndüğünde binlerce insanın içerisinde velayet meselesini tebliğ etmesini emretti.

    Allah-u Teala bununla da yetinmedi, Gadir Hadisinin taptaze kalmasını ve zamanın onu yıpratmamasını istedi. Bu nedenle ümmetin sabah-akşam okuması için, Gadir’le ilgili apaçık ayetler indirdi. Allah-u Teala, o ayetlerden her biri okunduğunda, okuyan kimseye hilafet konusunda Allah’a itaat etmekle ilgili farz olan şeyi hatırlatmaktadır.

O, ayetlerden biri de, Maide suresindeki 67. ayettir:


يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّـغْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَؕ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُؕ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِؕ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرٖينَ 
﴾٦٧﴿



Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, Onun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphe yok ki Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.

    Bu ayet, Haccet-ül Veda yılının (h. 10) zilhicce ayının 18. günü nazil oldu. Peygamber (s.a.a), Gadir-i Hum’a vardığında öğleyi beş saat geçerken Cebrail inerek şöyle dedi: Ey Muhammed! Yüce Allah sana selam göndererek şöyle buyurmaktadır:

Ey Peygamber! (Ali hakkında) Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Bunu yapmayacak olursan, O’nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun.



يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّـغْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَؕ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُؕ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِؕ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرٖينَ 
﴾٦٧﴿



Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, Onun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphe yok ki Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.



    Bu ayet, Haccet-ül Veda yılının (h. 10) zilhicce ayının 18. günü nazil oldu. Peygamber (s.a.a), Gadir-i Hum’a vardığında öğleyi beş saat geçerken Cebrail inerek şöyle dedi: Ey Muhammed! Yüce Allah sana selam göndererek şöyle buyurmaktadır:

Ey Peygamber! (Ali hakkında) Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Bunu yapmayacak olursan, O’nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun.

120.000-140.000 veya daha fazla olan insanların bir kısmı ilerleyip Cuhfe’ye yaklaşmıştı. Allah-u Teala ileri gidenlerin geri dönmesini, geride kalanların da bu mekanda durdurulmasını ve Ali’yi (a.s) halka gösterip onun hakkında nazil olan ayeti onlara tebliğ etmesini Peygambere emretti ve onu halktan koruyacağını kendisine bildirdi.
Bu naklettiğimiz sözler, İmamiyye alimlerinin üzerinde ittifak ettikleri sözlerdir.

Ayet-i Gadir-i hum



    2-) İKMAL AYETİ ( MAİDE SURESİ’NİN 3. AYET-İ KERİMESİ)


   Gadir-i Hum’da Hz. Ali (a.s) hakkında nazil olan ayetlerden biri de ,Maide Suresinin 3. Ayetidir:

اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دٖينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتٖي وَرَضٖيتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ دٖيناًؕ


Bu gün size dininizi kamil ettim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçip beğendim.

    İmamiy’ye ilk baştan beri ikmal ayetinin, Peygamber’in (s.a.a) açık lafızlarla, Emiru’l-Muminin Ali’nin (a.s) velayetini açıkladıktan sonra, Gadir nassıyla ilgili olarak nazil olduğunda ittifak etmiştir. Bu ayet, gayet açık bir nassı içermiş, sahabe onu bilmiş, Araplar onu anlamış ve kendisine bu haber ulaşanlar onu delil olarak kullanmışlardır.

Ehl-i Sünnetin tefsir ve hadis alimlerinin birçoğu da, bu manada İmamiyeyle aynı görüşe sahiptirler.



    Akıl ve nakil’de bu görüşü desteklemektedir. Tefsir-i Fahr-i Razi’de,[1] eser sahiplerinden aktarılan nakillere bakabilirsiniz. Örneğin, şöyle demişlerdir: Bu ayet (İkmal ayeti) Peygamber’e nazil olduktan Seksen bir veya Seksen iki gün sonra, Peygamber bu dünyadan göçtü. Ebu’s-Suud, tefsir’inde bunu belirlemiştir.[2]

Onların tarihçileri de[3] şöyle diyorlar: Resulullah (s.a.a) Rebiulevvel’in on ikisinde vefat ettiler. Gadir ve vefat günlerini çıktıktan sonra seksen iki günden bir gün fazla kalması, güya dikkatsizlikten ileri gelmiştir. Her halukâr da bu nakil, ikmal ayetinin Arefe günü nazil olduğu görüşünden hakikate daha yakındır.

-Nitekim Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim vb. kitaplarda böyle nakledilmiştir.- Çünkü Arefe günü nazil olduğunu kabul etmiş olursak, o zaman birkaç gün (dokuz gün) fazla çıkmış olur. Üstelik bu (İmamiye’nin ittifak ettiği şey), birçok naslarla da te’yid olmuştur.


     3-) AZAB-UL VAKİ AYETİ (MEARİC SURESİ’NİN 1.  2. ve 3. AYETLERİDİR)


    Gadir nassından sonra nazil olan ayetlerden biri de Mearic suresinin 1. 2. ve 3.  ayetlerdir:


سَاَلَ سَٓائِلٌ بِعَذَابٍ وَاقِعٍۙ ﴿١﴾

لِلْكَافِر۪ينَ لَيْسَ لَهُ دَافِعٌۙ ﴿٢﴾

مِنَ اللّٰهِ ذِي الْمَعَارِجِۜ ﴿٣﴾



1-)İstekte bulunan biri, gerçekleşecek olan azabı istedi.
2-)Kafirler için olan bu (azabı) geri çevirecek kimse yoktur. 
3-)(Bu azab) yüce makamlar sahibi olan Allah’tandır.

Şia, bu ayetin Gadir nassından sonra nazil olduğunda ittifak etmiştir. Ehl-i Sünnetin büyük alimleri de bu ayete tefsir ve hadis kitaplarında yer vermişlerdir.


Örneğin:


1- Hafız Ebu Ubeyd-i Herevi (ö. h. 223 veya 224) Garib-ul Kuran tefsirinde bu konu hakkında bir hadis nakletmiştir.

2- Ebu Bekir Nakkaş-i Musili el Bağdadi (ö. h. 351) Şifa-us Sudur tefsirinde Ebu Ubeyd’in mezkur hadisini zikretmiştir.

Şeyh Zeyn-ud Din-il Menavi eş-Şafii (ö. h 1301) Velayet hadisinin şerhinde onu rivayet etmiştir.[4]

3- Seyyid b. İdris-i Hüseyni el Yemeni (ö. h. 1041) el İkd-un Nebevi ve’s Sırr-ul Mustafevi kitabında o hadisi nakletmiştir.

4- Şeyh Ahmed b. Baksir-il Mekki eş-Şafii (ö. h. 1047), Vesilet-ul Meal Fi Addi Menakıb-il Al kitabında mezkur hadisi nakletmiştir.

5- Şeyh Abdurrahim-i Safuri eş-Şafii, Kurtubi’nin hadisini rivayet etmiştir.[5]


KAYNAKLAR:


 1- )Seyyid b. İdris-i Hüseyni el Yemeni (ö. h. 1041) el İkd-un Nebevi ve’s Sırr-ul Mustafevi kitabında o hadisi nakletmiştir.
2- )Şeyh Ahmed b. Baksir-il Mekki eş-Şafii (ö. h. 1047), Vesilet-ul Meal Fi Addi Menakıb-il Al kitabında mezkur hadisi nakletmiştir.
3- )Şeyh Abdurrahim-i Safuri eş-Şafii, Kurtubi’nin hadisini rivayet etmiştir.


[4]- Feyz-ul Kadir, fi Şerh-il Cami-is Sağir, c. 6, s. 218.

[5]- Nezhet-ul Mecalis, c. 2, s. 242

  

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir