Ramazan

Ramazan ayı veya Ramazanu’l Mübarek (Arapça: رَمَضان المُبارَک)

 Oruç tutmanın Müslümanlara farz olduğu Kameri ayların dokuzuncusudur. Kur’an-ı Kerim, bazı ayetlerin de vurguladığı gibi, Ramazan ayında nazil olmuş ve Kadir Gecesi bu aydadır. Şiaların Birinci İmamı, İmam Ali (a.s) Ramazan ayının 21. günü şehit olmuştur. Bu sebeple bu ay, Şialar (Aleviler) nezdinde daha da önem kazanmıştır.

Bu Ayın En Önemli İbadetleri 

1-Oruç tutmak 

2-Kur’an tilavet etmek,

3-Kadir gecelerini İhya etmek (geceyi uyumadan ibadetle geçirmek)

4-Dua,

5-İstiğfar,

6- İftar (yemeği) vermek,

7-Yoksullara yardımda bulunmak.

Bu ay Müslümanlar arasında özel bir konum ve saygınlığa sahiptir. Bu ay ibadet ayıdır. Müminler, Ramazan Ayının manevi bereket ve güzelliklerinden daha fazla istifade etmek için Recep ve Şaban aylarında manevi hazırlıklara başlamaktadırlar.

Ramazan (sözlük manası)

“Ramazan” sözcüğü, şiddetli sıcaklık, yakıcı hararet ve yakmak anlamına gelen “r-m-z” kökünden olan mastardır.[1] Bazı dil bilimcileri bu ayın Ramazan olarak adlandırılmasının nedenini, bu ayın mevsimsel şiddetli sıcaklarda yer almasına bağlamışlardır. Dolayısıyla bu ayın oruç hükmüyle bir ilgisi yoktur. Zira oruç tutma emri, İslam dini ile birlikte farz olmuştur. Oysa “Ramazan ayı” İslam’dan önce bu isimle isimlendirilmiştir.[2]

Kur’an’da Ramazan Ayı

“Ramazan” sözcüğü Kur’an’da bir kere geçmiş ve onda da Ramazan ayı kastedilmiştir. Bu ay Kur’an’da ismi açıkça geçen ve değer verilen tek aydır:

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذٖٓي اُنْزِلَ فٖيهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُؕ وَمَنْ كَانَ مَرٖيضاً اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَؕ يُرٖيدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُرٖيدُ بِكُمُ الْعُسْرَؗ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ 

“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin…” (Bakara, 185)

Oruç ile İlgili Ayetler

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَۙ Bakara Suresi 183.ayet

Ey inananlar, kötülüklerden, şüpheli şeylerden korunmanız için oruç, sizden öncekilere farz edildiği gibi size de farz edilmiştir.Bakara Suresi 183.ayet

اَيَّاماً مَعْدُودَاتٍؕ فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَرٖيضاً اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَؕ وَعَلَى الَّذٖينَ يُطٖيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكٖينٍؕ فَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْراً فَهُوَ خَيْرٌ لَهُؕ وَاَنْ تَصُومُوا خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Bakara Suresi 184.ayet

İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.Bakara Suresi 184.ayet

شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذٖٓي اُنْزِلَ فٖيهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُؕ وَمَنْ كَانَ مَرٖيضاً اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَؕ يُرٖيدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُرٖيدُ بِكُمُ الْعُسْرَؗ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿١٨٥ Bakara Suresi 185.ayet

Ramazan ayı, bir aydır ki insanlara doğruyu bildiren, doğruluğa ait apaçık delillerden ibaret olan, hakla batılı ayırt eden Kur’an, bu ayda indirildi. Sizden kim, bu aya erişirse orucunu tutsun. Hasta olan ve yolcu bulunan, hastalığında, yolculuğunda orucunu yer, sonra yediği günler kadar tutar. Allah sizin için kolaylık diler, güçlük değil. Bu da sayıyı tamamlamanız, Allah’ın size doğru yolu göstermesine karşılık onu ululamanız içindir, böylece de ona şükretmiş olabilirsiniz.Bakara Suresi 185.ayet

اِنَّ الْمُسْلِم۪ينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِت۪ينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِق۪ينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِر۪ينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِع۪ينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّق۪ينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّٓائِم۪ينَ وَالصَّٓائِمَاتِ وَالْحَافِظ۪ينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِر۪ينَ اللّٰهَ كَث۪يرًا وَالذَّاكِرَاتِ اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظ۪يمًاAhzab Suresi 35.ayet

Allah’a tam teslim olmuş erkekler ve Allah’a tam teslim olmuş kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, İslâm’ın emirlerine itaate devam eden erkekler ve itaate devam eden kadınlar, bütün söz ve davranışlarında dürüst ve yalandan uzak erkekler ve dürüst ve yalandan uzak kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, Allah’a karşı saygılı ve alçakgönüllü erkekler ve Allah’a karşı saygılı ve alçakgönüllü kadınlar, Allah yolunda muhtaçlara harcamada bulunan erkekler ve harcamada bulunan kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve Allah’ı çok zikreden kadınlar: işte bunlar için Allah, hem bir bağışlanma hem de pek büyük bir mükâfat hazırlamıştır.Ahzab Suresi 35.ayet

Hadislerde Ramazan Ayı

Hz. Muhammed (s.a.a) Şabaniye Hutbesinde bu ay için bir çok fazilet zikir etmiştir. Bunlardan bazıları;

İnsanlar bu ayda Allah’a misafirliğe davetlidirler. Kadir gecesi bu aydadır ve bin aydan daha hayırlıdır. Bu ayın bir gecesinde ihya tutulması ve namazla (Salat ile) geçirilmesi normal aylara kıyasla yetmiş gecenin ibadetine eş değerdedir. Bu ay sabır ayıdır ve sabrın ödülü, karşılığı Allah’ın cennetidir. paylaşma ayıdır. Bu ayda mümin kulların rızıkları çoğaltılır. Bir mümine iftar vermenin karşılığı, bir köle azat etmekle eş değerdedir.

Hz. Muhammed (s.a.a) Ramazan Ayı hakkında şöyle buyuruyor: “Eğer insanlar bu ayın değerini bilselerdi, bütün ayların Ramazan ayı olmasını arzu ederlerdi.”

Hz. Muhammed (s.a.a) şöyle buyuruyor: “Bu ayda cehennemin kapıları kapanır, cennet kapıları açılır ve şeytanlar zincirlere vurulurlar”

Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ramazan, demeyiniz. Şüphesiz Ramazan, Allah-u Teâlâ’nın isimlerinden bir isimdir. Lakin “Ramazan ayı” deyiniz.”[3]

Hz. Resulü Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer kul Ramazan ayında ne olduğunu bilseydi, tüm yılın Ramazan ayı olmasını isterdi.”[4]

İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Ramazan ayında bağışlanmazsa, bir sonraki Ramazan ayına kadar bağışlanmaz, şayet Arefe’de hazır olursa.”[5]

İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kur’an-ı Kerim’in tamamı, Beytü’l Ma’mur’a nazil oldu. Sonra yirmi yıl zarfında Resul-ü Ekrem’e (s.a.a) nazil oldu. İbrahim’in suhuf’u, Ramazan ayının ilk günü; Tevrat, Ramazan ayının altıncı günü; İncil, Ramazan ayının on üçüncü günü; Zebur, Ramazan ayının on sekizinci günü nazil oldu.”[6]

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:“Ramazan ayı, Allah’ın ayı, Şaban ayı, Resulullah’ın ayı, Recep ayı ise, benim ayımdır.”[7]

Hz. Resul-i Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden özgürlüktür.”[8]

Hz. Resul-ü Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ramazan, günahları yaktığı için “Ramazan” olarak adlandırıldı.”[9]

Hz. Resul-ü Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Göklerin kapısı Ramazan ayının ilk günü açılır ve ayın son gününe kadar kapatılmaz.”[10]

Hz. Resul-ü Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayı, Allah’ın ayıdır ve bu ayda Allah azze ve celle, hasenatı (sevapları) arttırır, günahları siler ve bu ay bereket ayıdır.”[11]

İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her şeyin bir baharı vardır ve Kur’an’ın baharı da Ramazan ayıdır.”][12]

Hz. Resul-ü Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayının hilali çıktığında cehennem kapıları kapatılır, cennet kapıları açılır ve şeytanlar zincire vurulur.”

Hz. Muhammed (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Oruç tutanın uykusu ibadet, susması tesbih, ameli kabul ve duası müstecab olur.”

İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer sorulsa ki, neden ramazan ayının orucu bundan az veya fazla farz kılınmadı? Şöyle cevap verilir: Çünkü bu, zayıf ve güçlünün gücünün yettiği bir miktardır.”

Şeyh Saduk (r.a), güvenilir bir senetle Hz. Resul-ü Kibriya’nın (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Ey insanlar! Her kim bu ayda ahlakını güzelleştirirse, ayakların titrediği günde sıratta ona (geçiş) izni verilecektir. Sizlerden her kim köle ve cariyesini bu ayda rahatlatırsa, Allah da onun hesabını rahatlatır.”[14]

Ya Aliyyu Ya Azim Duası

Merhum Seyyid İbn-i Tavus, İmam Caferi Sadık (a.s) ve İmam Musa Kâzım’dan (a.s) şöyle rivayet etmektedir: “Ramazan ayının başından sonuna kadar her farz namazdan sonra şu duayı oku:

يَا عَلِيُّ يَا عَظِيمُ يَا غَفُورُ يَا رَحِيمُ أَنْتَ الرَّبُّ الْعَظِيمُ‏
الَّذِي لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْ‏ءٌ وَ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ
وَ هَذَا شَهْرٌ عَظَّمْتَهُ وَ كَرَّمْتَهُ وَ شَرَّفْتَهُ وَ فَضَّلْتَهُ عَلَى الشُّهُورِ
هُوَ الشَّهْرُ الَّذِي فَرَضْتَ صِيَامَهُ عَلَيَّ وَ هُوَ شَهْرُ رَمَضَانَ
الَّذِي أَنْزَلْتَ فِيهِ الْقُرْآنَ هُدًى لِلنَّاسِ وَ بَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدَى وَ الْفُرْقَانِ
وَ جَعَلْتَ فِيهِ لَيْلَةَ الْقَدْرِ وَ جَعَلْتَهَا خَيْراً مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ
فَيَا ذَا الْمَنِّ وَ لاَ يُمَنُّ عَلَيْكَ مُنَّ عَلَيَّ بِفَكَاكِ رَقَبَتِي مِنَ النَّارِ
فِيمَنْ تَمُنُّ عَلَيْهِ وَ أَدْخِلْنِي الْجَنَّةَ بِرَحْمَتِكَ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ‏

“Ya aliyyu ya azîm, ya gafûru ya rahîm, ente’r-rabb’ul-azîmullezî leyse kemislihi şey’un ve huve’s-sîmiu’l-besîr ve haza şehrun azzamtehu ve kerremtehu ve şerraftehu ve fazzeltehu ale’ş-şuhûr ve huve’ş-şehrullezî ferazte siyamehu aleyy ve huve şehru ramazan, ellezî enzelte fîhi’l-gur’an, huden li’n-nasi ve beyyinatin mine’lhuda ve’l-furgan, ve cealte fîhi leylet’el-gadr ve cealteha hayran min elfi şehr , feya ze’l-menni vela yumennu aleyk, munne aleyye bi-fekaki ragabetî min’en-nar, fîmen temunnu aleyh ve edhilnil-cennete bi-rahmetike ya erham’er-rahimîn.”

ANLAMI

“Ey yüce, ey ulu, ey çok çok bağışlayan, ey rahim; hiçbir eşi ve benzeri olmayan ve her şeyi duyan ve her şeyi gören ulu Rabb sensin. Bu, yücelttiğin, değer verdiğin, şereflendirdiğin ve bütün aylardan üstün kıldığın bir aydır. O, orucunu bana farz kıldığın aydır. İşte o, ramazan ayıdır ki onda Kur’an’ı halkı hidayet etmek, hidayet yolunu açıklamak ve hakkı batıldan ayırmak için indirdin; Kadir gecesini o aya yerleştirdin ve o geceyi bin aydan daha hayırlı ve üstün kıldın. Ey yarattıklarına minnet hakkı olan ve kimsenin onun üzerinde minnet hakkı bulunmayan Allah, minnettar ettiklerin arasında beni de minnettar kılıp vücudumu cehennem ateşinden kurtarıp cennetine yerleştir; rahmetinin hakkı için ey merhametlilerin en merhametlisi!”

İmam Mehdi (a.f-a.s)’ın Duası

Merhum Kefhemi “Misbah” kitabında Resul-ü Ekrem (s.a.a)’den şöyle rivayet etmiştir: “Kim Ramazan ayında her farizadan sonra şu duayı okursa Allah onun günahlarını bağışlar”

اللَّهُمَّ أَدْخِلْ عَلَی أَهْلِ الْقُبُورِ السُّرُورَ
اللَّهُمَّ أَغْنِ کُلَّ فَقِیرٍ اللَّهُمَّ أَشْبِعْ کُلَّ جَائِعٍ‏
اللَّهُمَّ اکْسُ کُلَّ عُرْیَانٍ اللَّهُمَّ اقْضِ دَیْنَ کُلِّ مَدِینٍ‏
اللَّهُمَّ فَرِّجْ عَنْ کُلِّ مَکْرُوبٍ اللَّهُمَّ رُدَّ کُلَّ غَرِیبٍ اللَّهُمَّ فُکَّ کُلَّ أَسِیرٍ
اللَّهُمَّ أَصْلِحْ کُلَّ فَاسِدٍ مِنْ أُمُورِ الْمُسْلِمِینَ‏
اللَّهُمَّ اشْفِ کُلَّ مَرِیضٍ اللَّهُمَّ سُدَّ فَقْرَنَا بِغِنَاکَ اللَّهُمَّ غَیِّرْ سُوءَ حَالِنَا بِحُسْنِ حَالِکَ‏ اللَّهُمَّ اقْضِ عَنَّا الدَّیْنَ وَ أَغْنِنَا مِنَ الْفَقْرِ إِنَّکَ عَلَی کُلِّ شَیْ‏ءٍ قَدِیرٌ

“Allahumme edhil alâ ehl’il-gubûr’is-surûr. Allahumme eğni kulle fegîr. Allahumme eşbi’ kulle cai’. Allahummeksu kulle uryan. Allahummegzi deyne kulli medîn. Allahumme ferric an kulli mekrûb. Allahumme rudde kulle ğarîb. Allahumme fukke kulle esîr. Allahumme aslih kulle fasidin min umûr’il-muslimîn. Allahummeşfi kulle merîz. Allahumme sudde fegrena bi-ğinak. Allahumme ğayyir sûe halina bi-husni hâlik. Allahummegzi anna’d-deyne ve ağnina min’el-fagr. İnneke alâ kulli şey’in gadîr.”

Anlamı

Allah’ım! kabir ehlini sevindir. Allah’ım, bütün fakirleri zenginleştir. Allah’ım, bütün açları doyur, Allah’ım bütün çıplakları giyindir. Allah’ım, sıkıntısı olanların sıkıntısını gider. Allah’ım, bütün garipleri vatanlarına geri döndür. Allah’ım, bütün esirleri esirlikten kurtar. Allah’ım, Müslümanların bozulan durumlarını, fasit olan işlerini ıslah eyle. Allah’ım, bütün hastalara şifa ver. Allah’ım, bizim fakirliğimizi kendi zenginliğinle engelle. Allah’ım, bizim kötü halimizi kendi iyi haline dönüştür. Allah’ım, borcumuzu eda et, fakirlik ve ihtiyacımızı gider; muhakkak senin her şeye gücün yeter.”

Bu Ayda Gökten Ses Gelmesi

Hadislerde geçen İmam Mehdi’nin (a.f) zuhur alametlerinden biri olarak “gökten ses gelmesi” hadisesi bu ayda gerçekleşecektir. Ayrıca rivayetlerde Ramazan ayının on üçüncü ya da on dördüncü gününde güneş tutulacağı ve yirmi beşinde ay tutulmasının beklenmedik bir şekilde gerçekleşeceği bildirilmiştir.

Semavi Kitapların Nazil Olduğu Ay

Nakledilen bazı rivayetlerde Kur’an-ı Kerim, İncil, Tevrat, Zebur ve sahifeler bu ayda nazil olmuştur.[ İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kur’an-ı Kerim’in tamamı, Beytü’l Ma’mur’a nazil oldu. Sonra yirmi yıl zarfında Resul-ü Ekrem’e (s.a.a) nazil oldu. İbrahim’in suhuf’u, Ramazan ayının ilk günü; Tevrat, Ramazan ayının altıncı günü; İncil, Ramazan ayının on üçüncü günü; Zebur, Ramazan ayının on sekizinci günü nazil oldu.”][15]

Ramazan’ın Başlangıç ve Sonunun Belirlenmesi

Ramazan ayı da diğer Kameri aylar gibi, hilalin görülmesi (rüyeti hilal) veya bir önceki ayın (hilalin) üzerinden otuz gün geçmesiyle ile başlar. Ramazan ayı başladığında müstahap amellerden biri de Ramazan hilalinin gözlemlenmesidir. Bazı hadislerde Ramazan ayının otuz gün olduğu ve hiçbir zaman ondan daha az olmayacağı[16] nakledilmiş ve bazı eski fakihler buna göre amel etmişlerdir.[17] Ancak buna karşın, bazı hadislerde Ramazan ayının da diğer aylar gibi olduğu ve 29 veya 30’dan çıkabileceği zikredilmiştir.[18] Fakihlerin çoğunluğu bu görüştedirler.[19] Ramazan ayının başlangıcı ve diğer kameri ayların başlangıcı aşağıdaki seçeneklerden birinin sabit olmasıyla belirlenir:

  • Şahsın kendisinin ayın başlangıç hilalini görmesi
  • Başkalarının sözüne güven ve yakin etmek
  • İki adil kişinin şehadeti (gökyüzü bilimcilerinin sözüyle zıt olmaması şartıyla)
  • Önceki ayın otuz gününü kamil tamamlamış olması (Önceki ayın 29. gününde, yeni ayın hilali görülmemesi şartı ile)
  • Hakim-i Şer’in hüküm vermesi (taklit mercilerinin genelinin görüşüne göre)

Kudüs Günü

İmam Humeyni (r.a) Filistin meselesini canlı tutmak için Ramazan ayının son Cumasını “Kudüs günü” olarak ilan etmiştir. Dünya Müslümanları, Filistin halkını desteklemek için her yıl Ramazan ayının son Cuma günü yürüyüşler düzenlemektedirler.

İmam Zeynelabidin (a.s)’ın Hilale Baktığında Okuduğu Dua

بِسْمِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
وَ كَانَ مِنْ دُعَائِهِ عَلَيْهِ السَّلَامُ إِذَا نَظَرَ إِلَى الْهِلَالِ

أَيُّهَا الْخَلْقُ الْمُطِيعُ، الدَّائِبُ السَّرِيعُ، الْمُتَرَدِّدُ فِي مَنَازِلِ التَّقْدِيرِ، الْمُتَصَرِّفُ فِي فَلَكِ التَّدْبِيرِ. آمَنْتُ بِمَنْ نَوَّرَ بِكَ الظُّلَمَ، وَ أَوْضَحَ بِكَ الْبُهَمَ، وَ جَعَلَكَ آيَةً مِنْ آيَاتِ مُلْكِهِ، وَ عَلَامَةً مِنْ عَلَامَاتِ‏ سُلْطَانِهِ، وَ امْتَهَنَكَ بِالزِّيَادَةِ وَ النُّقْصَانِ، وَ الطُّلُوعِ وَ الْأُفُولِ، وَ الْإِنَارَةِ وَ الْكُسُوفِ، فِي كُلِّ ذَلِكَ أَنْتَ لَهُ مُطِيعٌ، وَ إِلَى إِرَادَتِهِ سَرِيعٌ سُبْحَانَهُ مَا أَعْجَبَ مَا دَبَّرَ فِي أَمْرِكَ! وَ أَلْطَفَ مَا صَنَعَ فِي شَأْنِكَ! جَعَلَكَ مِفْتَاحَ شَهْرٍ حَادِثٍ لِأَمْرٍ حَادِثٍ فَأَسْأَلُ اللَّهَ رَبِّي وَ رَبَّكَ، وَ خَالِقِي وَ خَالِقَكَ، وَ مُقَدِّرِي وَ مُقَدِّرَكَ، وَ مُصَوِّرِي وَ مُصَوِّرَكَ: أَنْ يُصَلِّيَ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ أَنْ يَجْعَلَكَ هِلَالَ بَرَكَةٍ لَا تَمْحَقُهَا الْأَيَّامُ، وَ طَهَارَةٍ لَا تُدَنِّسُهَا الْآثَامُ هِلَالَ أَمْنٍ مِنَ الْآفَاتِ، وَ سَلَامَةٍ مِنَ السَّيِّئَاتِ، هِلَالَ سَعْدٍ لَا نَحْسَ فِيهِ، وَ يُمْنٍ لَا نَكَدَ مَعَهُ، وَ يُسْرٍ لَا يُمَازِجُهُ عُسْرٌ، وَ خَيْرٍ لَا يَشُوبُهُ شَرٌّ، هِلَالَ أَمْنٍ وَ إِيمَانٍ وَ نِعْمَةٍ وَ إِحْسَانٍ وَ سَلَامَةٍ وَ إِسْلَامٍ. اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ اجْعَلْنَا مِنْ أَرْضَى مَنْ طَلَعَ عَلَيْهِ، وَ أَزْكَى مَنْ نَظَرَ إِلَيْهِ، وَ أَسْعَدَ مَنْ تَعَبَّدَ لَكَ فِيهِ، وَ وَفِّقْنَا فِيهِ لِلتَّوْبَةِ، وَ اعْصِمْنَا فِيهِ مِنَ الْحَوْبَةِ، وَ احْفَظْنَا فِيهِ مِنْ مُبَاشَرَةِ مَعْصِيَتِكَ وَ أَوْزِعْنَا فِيهِ شُكْرَ نِعْمَتِكَ، وَ أَلْبِسْنَا فِيهِ جُنَنَ الْعَافِيَةِ، وَ أَتْمِمْ عَلَيْنَا بِاسْتِكْمَالِ طَاعَتِكَ فِيهِ الْمِنَّةَ، إِنَّكَ الْمَنَّانُ الْحَمِيدُ، وَ صَلَّى اللَّهُ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ الطَّيِّبِينَ الطَّاهِرِينَ.

Hilale Baktığı Zaman Okuduğu Dua
Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla

Ey belirlenen yörüngelerde hızla dolaşan itaatkâr yaratık! Ben, seninle karanlıkları aydınlatan; belirsizleri açığa çıkaran; seni mülkünün ayetlerinden bir ayet, saltanatının alametlerinden bir alamet kılan ve büyüyüp küçülmen, doğup batman, aydınlanıp kararman ile seni hizmete alan kimseye inanmış bulunuyorum. Tüm bu durumlarda sen ona itaat etmekte ve iradesine hemen teslim olmaktasın.

Her eksiklikten münezzehtir O! Seninle ilgili yönetimi ne kadar ilginç ve hakkında öngördüğü düzen ne kadar incedir! O, seni yeni bir iş için ve yeni bir ayın anahtarı kılmıştır.

Beni ve seni yaratan; beni ve seni yöneten; bana ve sana şekil veren Rabbim ve Rabbin Allah’tan istiyorum ki Muhammed ve âline salat etsin ve seni, günlerin etkisizleştiremeyeceği kutluluk ve günahların kirletemeyeceği temizlik hilali; afetlerden güvende olma ve kötülüklere bulaşmama hilali; içinde uğursuzluk olmayan mutluluk, beraberinde zahmet getirmeyen bolluk, zorlukla karışmamış kolaylık ve şerre bulaşmamış hayır hilali; emniyet, iman, nimet, ihsan, sağlık ve İslam hilali kılsın.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve bizleri, üzerlerine hilal doğan en hoşnut, hilale bakan en temiz ve bu ayda sana kulluk sunan en mutlu kimselerden kıl. Bu ayda bizleri tövbeye muvaffak et; günahtan ve emirlerine karşı gelmekten koru; nimetlerine şükretmeye alıştır; bağışıklık kalkanlarıyla donat ve kâmil bir şekilde sana itaat etmeye muvaffak ederek, nimetlerini bizlere tamamla. Hiç kuşkusuz sen, büyük nimetler sahibisin ve övgüye layıksın. Allah, Muhammed’e ve onun tertemiz âline salat etsin.İmam Zeynelabidin (a.s)’dan Dualar, Sahife-i Seccadiye- 43.Dua s.396-400

İmam Zeynelabidin (a.s)’ın Ramazan Ayı Girdiğinde Okuduğu Dua

وَ كَانَ مِنْ دُعَائِهِ عَلَيْهِ السَّلَامُ إِذَا دَخَلَ شَهْرُ رَمَضَانَ
بِسْمِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي هَدَانَا لِحَمْدِهِ، وَ جَعَلَنَا مِنْ أَهْلِهِ لِنَكُونَ لِإِحْسَانِهِ مِنَ الشَّاكِرِينَ، وَ لِيَجْزِيَنَا عَلَى ذَلِكَ جَزَاءَ الْمُحْسِنِينَ وَ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي حَبَانَا بِدِينِهِ، وَ اخْتَصَّنَا بِمِلَّتِهِ، وَ سَبَّلَنَا فِي سُبُلِ إِحْسَانِهِ لِنَسْلُكَهَا بِمَنِّهِ إِلَى رِضْوَانِهِ، حَمْداً يَتَقَبَّلُهُ مِنَّا، وَ يَرْضَى بِهِ عَنَّا وَ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي جَعَلَ مِنْ تِلْكَ السُّبُلِ شَهْرَهُ شَهْرَ رَمَضَانَ، شَهْرَ الصِّيَامِ، وَ شَهْرَ الْإِسْلَامِ، وَ شَهْرَ الطَّهُورِ، وَ شَهْرَ التَّمْحِيصِ، وَ شَهْرَ الْقِيَامِ «الَّذِي أُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ، هُدىً لِلنَّاسِ، وَ بَيِّناتٍ مِنَ الْهُدى‏ وَ الْفُرْقانِ» فَأَبَانَ فَضِيلَتَهُ عَلَى سَائِرِ الشُّهُورِ بِمَا جَعَلَ لَهُ مِنَ الْحُرُمَاتِ الْمَوْفُورَةِ، وَ الْفَضَائِلِ الْمَشْهُورَةِ، فَحَرَّمَ فِيهِ مَا أَحَلَّ فِي غَيْرِهِ إِعْظَاماً، وَ حَجَرَ فِيهِ الْمَطَاعِمَ وَ الْمَشَارِبَ إِكْرَاماً، وَ جَعَلَ لَهُ وَقْتاً بَيِّناً لَا يُجِيزُ- جَلَّ وَ عَزَّ- أَنْ يُقَدَّمَ قَبْلَهُ، وَ لَا يَقْبَلُ أَنْ يُؤَخَّرَ عَنْهُ. ثُمَّ فَضَّلَ لَيْلَةً وَاحِدَةً مِنْ لَيَالِيهِ عَلَى لَيَالِي أَلْفِ شَهْرٍ، وَ سَمَّاهَا لَيْلَةَ الْقَدْرِ، «تَنَزَّلُ الْمَلائِكَةُ وَ الرُّوحُ فِيها بِإِذْنِ رَبِّهِمْ مِنْ كُلِّ أَمْرٍ»سَلامٌ دَائِمُ الْبَرَكَةِ إِلَى طُلُوعِ الْفَجْرِ عَلَى مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ بِمَا أَحْكَمَ مِنْ قَضَائِهِ. اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ أَلْهِمْنَا مَعْرِفَةَ فَضْلِهِ وَ إِجْلَالَ حُرْمَتِهِ، وَ التَّحَفُّظَ مِمَّا حَظَرْتَ فِيهِ، وَ أَعِنَّا عَلَى صِيَامِهِ بِكَفِّ الْجَوَارِحِ عَنْ مَعَاصِيكَ، وَ اسْتِعْمَالِهَا فِيهِ بِمَا يُرْضِيكَ حَتَّى لَا نُصْغِيَ بِأَسْمَاعِنَا إِلَى لَغْوٍ، وَ لَا نُسْرِعَ بِأَبْصَارِنَا إِلَى لَهْوٍ وَ حَتَّى لَا نَبْسُطَ أَيْدِيَنَا إِلَى مَحْظُورٍ، وَ لَا نَخْطُوَ بِأَقْدَامِنَا إِلَى مَحْجُورٍ، وَ حَتَّى لَا تَعِيَ بُطُونُنَا إِلَّا مَا أَحْلَلْتَ، وَ لَا تَنْطِقَ أَلْسِنَتُنَا إِلَّا بِمَا مَثَّلْتَ، وَ لَا نَتَكَلَّفَ إِلَّا مَا يُدْنِي مِنْ ثَوَابِكَ، وَ لَا نَتَعَاطَى إِلَّا الَّذِي يَقِي مِنْ عِقَابِكَ، ثُمَّ خَلِّصْ ذَلِكَ كُلَّهُ مِنْ رِئَاءِ الْمُرَاءِينَ، وَ سُمْعَةِ الْمُسْمِعِينَ، لَا نُشْرِكُ فِيهِ أَحَداً دُونَكَ، وَ لَا نَبْتَغِي فِيهِ مُرَاداً سِوَاكَ. اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ قِفْنَا فِيهِ عَلَى مَوَاقِيتِ الصَّلَوَاتِ الْخَمْسِ بِحُدُودِهَا الَّتِي حَدَّدْتَ، وَ فُرُوضِهَا الَّتِي فَرَضْتَ، وَ وَظَائِفِهَا الَّتِي وَظَّفْتَ، وَ أَوْقَاتِهَا الَّتِي وَقَّتَّ وَ أَنْزِلْنَا فِيهَا مَنْزِلَةَ الْمُصِيبِينَ لِمَنَازِلِهَا، الْحَافِظِينَ لِأَرْكَانِهَا، الْمُؤَدِّينَ لَهَا فِي أَوْقَاتِهَا عَلَى مَا سَنَّهُ عَبْدُكَ وَ رَسُولُكَ- صَلَوَاتُكَ عَلَيْهِ وَ آلِهِ- فِي رُكُوعِهَا وَ سُجُودِهَا وَ جَمِيعِ فَوَاضِلِهَا عَلَى أَتَمِّ الطَّهُورِ وَ أَسْبَغِهِ، وَ أَبْيَنِ الْخُشُوعِ وَ أَبْلَغِهِ. وَ وَفِّقْنَا فِيهِ لِأَنْ نَصِلَ أَرْحَامَنَا بِالْبِرِّ وَ الصِّلَةِ، وَ أَنْ نَتَعَاهَدَ جِيرَانَنَا بِالْإِفْضَالِ وَ الْعَطِيَّةِ، وَ أَنْ نُخَلِّصَ أَمْوَالَنَا مِنَ التَّبِعَاتِ، وَ أَنْ نُطَهِّرَهَا بِإِخْرَاجِ الزَّكَوَاتِ، وَ أَنْ نُرَاجِعَ مَنْ هَاجَرَنَا، وَ أَنْ نُنْصِفَ مَنْ ظَلَمَنَا، وَ أَنْ نُسَالِمَ مَنْ عَادَانَا حَاشَى مَنْ عُودِيَ فِيكَ وَ لَكَ، فَإِنَّهُ الْعَدُوُّ الَّذِي لَا نُوَالِيهِ، وَ الْحِزْبُ الَّذِي لَا نُصَافِيهِ. وَ أَنْ نَتَقَرَّبَ إِلَيْكَ فِيهِ مِنَ الْأَعْمَالِ الزَّاكِيَةِ بِمَا تُطَهِّرُنَا بِهِ مِنَ الذُّنُوبِ، وَ تَعْصِمُنَا فِيهِ مِمَّا نَسْتَأْنِفُ‏ مِنَ الْعُيُوبِ، حَتَّى لَا يُورِدَ عَلَيْكَ أَحَدٌ مِنْ مَلَائِكَتِكَ إِلَّا دُونَ مَا نُورِدُ مِنْ أَبْوَابِ الطَّاعَةِ لَكَ، وَ أَنْوَاعِ الْقُرْبَةِ إِلَيْكَ. اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ بِحَقِّ هَذَا الشَّهْرِ، وَ بِحَقِّ مَنْ تَعَبَّدَ لَكَ فِيهِ مِنِ ابْتِدَائِهِ إِلَى وَقْتِ فَنَائِهِ: مِنْ مَلَكٍ قَرَّبْتَهُ، أَوْ نَبِيٍّ أَرْسَلْتَهُ، أَوْ عَبْدٍ صَالِحٍ اخْتَصَصْتَهُ، أَنْ تُصَلِّيَ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ أَهِّلْنَا فِيهِ لِمَا وَعَدْتَ أَوْلِيَاءَكَ مِنْ كَرَامَتِكَ، وَ أَوْجِبْ لَنَا فِيهِ مَا أَوْجَبْتَ لِأَهْلِ الْمُبَالَغَةِ فِي طَاعَتِكَ، وَ اجْعَلْنَا فِي نَظْمِ مَنِ اسْتَحَقَّ الرَّفِيعَ الْأَعْلَى بِرَحْمَتِكَ. اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ جَنِّبْنَا الْإِلْحَادَ فِي تَوْحِيدِكَ، وَ الْتَّقْصِيرَ فِي تَمْجِيدِكَ، وَ الشَّكَّ فِي دِينِكَ، وَ الْعَمَى عَنْ سَبِيلِكَ، وَ الْإِغْفَالَ لِحُرْمَتِكَ، وَ الِانْخِدَاعَ لِعَدُوِّكَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ إِذَا كَانَ لَكَ فِي كُلِّ لَيْلَةٍ مِنْ لَيَالِي شَهْرِنَا هَذَا رِقَابٌ يُعْتِقُهَا عَفْوُكَ، أَوْ يَهَبُهَا صَفْحُكَ فَاجْعَلْ رِقَابَنَا مِنْ تِلْكَ الرِّقَابِ، وَ اجْعَلْنَا لِشَهْرِنَا مِنْ خَيْرِ أَهْلٍ وَ أَصْحَابٍ. اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ امْحَقْ ذُنُوبَنَا مَعَ امِّحَاقِ هِلَالِهِ، وَ اسْلَخْ عَنَّا تَبِعَاتِنَا مَعَ انْسِلَاخِ أَيَّامِهِ حَتَّى يَنْقَضِيَ عَنَّا وَ قَدْ صَفَّيْتَنَا فِيهِ مِنَ الْخَطِيئَاتِ، وَ أَخْلَصْتَنَا فِيهِ مِنَ السَّيِّئَاتِ. اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ إِنْ مِلْنَا فِيهِ فَعَدِّلْنَا، وَ إِنْ زُغْنَا فِيهِ فَقَوِّمْنَا، وَ إِنِ اشْتَمَلَ عَلَيْنَا عَدُوُّكَ الشَّيْطَانُ فَاسْتَنْقِذْنَا مِنْهُ. اللَّهُمَّ اشْحَنْهُ بِعِبَادَتِنَا إِيَّاكَ، وَ زَيِّنْ أَوْقَاتَهُ بِطَاعَتِنَا لَكَ، وَ أَعِنَّا فِي نَهَارِهِ عَلَى صِيَامِهِ، وَ فِي لَيْلِهِ عَلَى الصَّلَاةِ وَ التَّضَرُّعِ إِلَيْكَ، وَ الْخُشُوعِ لَكَ، وَ الذِّلَّةِ بَيْنَ يَدَيْكَ حَتَّى لَا يَشْهَدَ نَهَارُهُ عَلَيْنَا بِغَفْلَةٍ، وَ لَا لَيْلُهُ بِتَفْرِيطٍ. اللَّهُمَّ وَ اجْعَلْنَا فِي سَائِرِ الشُّهُورِ وَ الْأَيَّامِ كَذَلِكَ مَا عَمَّرْتَنَا، وَ اجْعَلْنَا مِنْ عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ الَّذِينَ يَرِثُونَ الْفِرْدَوْسَ هُمْ فِيها خالِدُونَ، وَ الَّذِينَ يُؤْتُونَ ما آتَوْا وَ قُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ، أَنَّهُمْ إِلى‏ رَبِّهِمْ راجِعُونَ، وَ مِنَ الَّذِينَ يُسارِعُونَ فِي الْخَيْراتِ وَ هُمْ لَها سابِقُونَ. اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، فِي كُلِّ وَقْتٍ وَ كُلِّ أَوَانٍ وَ عَلَى كُلِّ حَالٍ عَدَدَ مَا صَلَّيْتَ عَلَى مَنْ صَلَّيْتَ عَلَيْهِ، وَ أَضْعَافَ ذَلِكَ كُلِّهِ بِالْأَضْعَافِ الَّتِي لَا يُحْصِيهَا غَيْرُكَ، إِنَّكَ فَعَّالٌ لِمَا تُرِيدُ.

Ramazan Ayı Girdiğinde Okuduğu Dua
Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla

Hamd Allah’a ki kendisine hamd etmenin yolunu bize gösterdi ve bizi hamd ehlinden kıldı ki ihsanına şükredenlerden olup, iyilik yapanların mükâfatını alalım.

Hamd Allah’a ki bize dinini armağan etti; şeriati ile bize minnet koydu ve ihsan yollarını bize tanıttı ki nimetiyle o yolları kat ederek rızvanına ulaşalım. Öyle bir hamd ki bizden kabul buyursun ve onunla bizden hoşnut olsun.

Ve hamd Allah’a ki oruç ayı, İslam ayı, temizlenme ayı, arınma ayı ve kıyam ayı olan ramazan ayını bu yollardan biri kıldı. “İnsanlar için hidayet kaynağı olan, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delillerini içeren Kur’an’ı bu ayda indirdi.” (Bakara/185)

Ona tanıdığı ayrıcalıklar ve faziletlerle diğer aylara olan üstünlüğünü ortaya çıkardı. Büyüklüğünü bildirmek için, diğer aylarda helal ettiğini bu ayda yasakladı; ona belli bir vakit belirleyerek, ondan öne geçirilmesine veya sonraya bırakılmasına müsaade etmedi.

Sonra da gecelerinden belli bir geceyi bin aydan üstün kıldı ve onu “Kadir Gecesi” olarak adlandırdı. “O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh her iş için inerler.” (Kadir/4) Esenliktir o gece; fecr doğuncaya kadar, sağlam kazası gereği kullarından dilediği için bereketi devam eder.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve bu ayın değerini bilip, saygısını gözetmeyi ve bu ayda yasakladığın şeylerden kaçınmayı bize ilham et. Uzuvlarımızı günahlardan koruyup, seni hoşnut eden şeylerde işleterek bizi bu ayda oruç tutmaya muvaffak et. Öyle olsun ki kulaklarımızla boş şeyler dinlemeyelim; gözlerimizi eğlenceye dikmeyelim; ellerimizi sakıncalı bir şeye uzatmayalım; ayaklarımızı harama açtırmayalım; karnımıza helal ettiğinden başkası girmesin; dilimiz senin açıkladığından başkasını konuşmasın; bizi sevabına yaklaştıracak amelden başkası için zahmete düşmeyelim ve azabından koruyacak amelden başkasını yerine getirmeyelim. Sonra da bütün bunları, riyakârların gösterişinden ve ün tutkunlarının ün hevesinden arındır ki işlerimizi yalnızca senin için yapalım ve senden başka bir amacımız olmasın.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve bizi bu ayda, çizdiğin sınırlarıyla, koyduğun farzlarıyla, koştuğun şartlarıyla ve belirlediğin vakitleriyle (günlük) beş namazın vakitlerine vâkıf et. Bizi namazın yüce mertebelerine ulaşan; erkânını koruyan; onu vaktinde kılan; rükuunu, secdesini ve tüm üstün amellerini kulun ve Resulünün -salavatın ona ve âline olsun- getirdiği gibi, en kâmil ve kapsamlı taharetle, en açık ve belirgin huşuyla yerine getiren kimselerden kıl.

Bu ayda bizi, akrabalarımızla iyilik ve ihsan üzere ilişki kurmaya; komşularımıza ikram ve bağışta bulunmaya; mallarımızı vebal olmaktan kurtarmaya; zekâtını ayırarak temizlemeye; bize dargın-küskün olanların gönlünü almaya; haksızlık yapanlara karşı insaflı olmaya; asla dost edinemeyeceğimiz, barış içinde yaşayamayacağımız senin düşmanlarının dışında, bize düşmanlık edenlerle barışmaya; bizleri günahlardan temizleyecek, kötülüklerden koruyacak, meleklerin bile yapamayacağı temiz amellerle sana yaklaşmaya muvaffak et.

Allah’ım! Bu ayın hürmetine ve bu ayın evvelinden sonuna kadar sana ibadet eden mukarrep melekler, mürsel peygamberler ve salih kulların hürmetine senden istiyorum ki Muhammed ve âline salat edesin. (Allah’ım!) Bu ayda bizi, kullarına vaad ettiğin saygınlığa ehil kıl; sana itaat etmekte âdeta yarışan kullarına vereceğin şeyleri bize de ver ve rahmetinle, bizi en yüksek makamı hak edenlerin arasına kat.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve bizi tevhidinde şirke düşmekten; övgünde kusur etmekten; dininde kuşkulanmaktan; yolunda körlüğe duçar olmaktan; senin için gerekenden gaflet etmekten ve düşmanın olan kovulmuş şeytana aldanmaktan koru.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve içinde bulunduğumuz bu ayın her gecesinde affınla (cehennemden) salıvereceğin ve rahmetinle bağışlayacağın kulların varsa, bizi onlardan eyle ve bizi bu ayın en iyi ehli ve ashabından kıl.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve ramazan hilalinin gözlerden kaybolup, gökyüzünden silinmesiyle günahlarımızı da sil ve günlerinin sıyrılmasıyla veballerimizi bizden sıyır. Ramazan bitince hatalardan arınmış ve kötülüklerden temizlenmiş olalım.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve bu ayda eğrilirsek, bizi düzelt; kayarsak doğrult; şeytan bize musallat olursa, bizi ondan kurtar.

Allah’ım! Bu ayı sana ibadet etmemizle doldur; vakitlerini sana itaat etmemizle süsle; gündüzlerinde oruç tutmaya, gecelerinde namaz kılıp dua etmeye ve bağışlanmak için ağlayıp sızlanmaya muvaffak et bizi; gündüzleri gafletimize ve geceleri kusur ettiğimize tanık olmasın.

Allah’ım! Hayatta olduğumuz sürece, diğer aylar ve günlerde de bizi böyle olmaya muvaffak et. Bizi, “Firdevs’e varis olup, orada sürekli kalacak olan” (Mü’minun/11), “Rablerine dönecekleri için verdiklerini kalpleri çarparak veren” ve “iyiliklere koşuşup iyilik için yarışan” (Mü’minun/60-61) salih kullarından kıl.

Allah’ım! Her zaman, her an ve her halükârda, salat ettiğin kimselere ettiğin tüm salatların sayısıca, tüm o salatların senden başka kimsenin sayamayacağı kadar kat kat fazlasıyla Muhammed ve âline salat eyle. Hiç kuşkusuz sen, dilediğini yaparsın.İmam Zeynelabidin (a.s)’dan Dualar, Sahife-i Seccadiye- 44.Dua s.400-411

İmam Zeynelabidin (a.s)’ın Ramazan Ayı ile Vedalaştığında Okuduğu Dua

وَ كَانَ مِنْ دُعَائِهِ عَلَيْهِ السَّلَامُ فِي وَدَاعِ شَهْرِ رَمَضَانَ

اللَّهُمَّ يَا مَنْ لَا يَرْغَبُ فِي الْجَزَاءِ وَ يَا مَنْ لَا يَنْدَمُ عَلَى الْعَطَاءِ وَ يَا مَنْ لَا يُكَافِئُ عَبْدَهُ عَلَى السَّوَاءِ. مِنَّتُكَ ابْتِدَاءٌ، وَ عَفْوُكَ تَفَضُّلٌ، وَ عُقُوبَتُكَ عَدْلٌ، وَ قَضَاؤُكَ خِيَرَةٌ إِنْ أَعْطَيْتَ لَمْ تَشُبْ عَطَاءَكَ بِمَنٍّ، وَ إِنْ مَنَعْتَ لَمْ يَكُنْ مَنْعُكَ تَعَدِّياً.

تَشْكُرُ مَنْ شَكَرَكَ وَ أَنْتَ أَلْهَمْتَهُ شُكْرَكَ. وَ تُكَافِئُ مَنْ حَمِدَكَ وَ أَنْتَ عَلَّمْتَهُ حَمْدَكَ. تَسْتُرُ عَلَى مَنْ لَوْ شِئْتَ فَضَحْتَهُ، وَ تَجُودُ عَلَى مَنْ لَوْ شِئْتَ مَنَعْتَهُ، وَ كِلَاهُمَا أَهْلٌ مِنْكَ لِلْفَضِيحَةِ وَ الْمَنْعِ غَيْرَ أَنَّكَ بَنَيْتَ أَفْعَالَكَ عَلَى التَّفَضُّلِ، وَ أَجْرَيْتَ قُدْرَتَكَ عَلَى التَّجَاوُزِ.

وَ تَلَقَّيْتَ مَنْ عَصَاكَ بِالْحِلْمِ، وَ أَمْهَلْتَ مَنْ قَصَدَ لِنَفْسِهِ بِالظُّلْمِ، تَسْتَنْظِرُهُمْ بِأَنَاتِكَ إِلَى الْإِنَابَةِ، وَ تَتْرُكُ مُعَاجَلَتَهُمْ إِلَى التَّوْبَةِ لِكَيْلَا يَهْلِكَ عَلَيْكَ هَالِكُهُمْ، وَ لَا يَشْقَى بِنِعْمَتِكَ شَقِيُّهُمْ إِلَّا عَنْ طُولِ الْإِعْذَارِ إِلَيْهِ، وَ بَعْدَ تَرَادُفِ الْحُجَّةِ عَلَيْهِ، كَرَماً مِنْ عَفْوِكَ يَا كَرِيمُ، وَ عَائِدَةً مِنْ عَطْفِكَ يَا حَلِيمُ.

أَنْتَ الَّذِي فَتَحْتَ لِعِبَادِكَ بَاباً إِلَى عَفْوِكَ، وَ سَمَّيْتَهُ التَّوْبَةَ، وَ جَعَلْتَ عَلَى ذَلِكَ الْبَابِ دَلِيلًا مِنْ وَحْيِكَ لِئَلَّا يَضِلُّوا عَنْهُ، فَقُلْتَ- تَبَارَكَ اسْمُكَ-: «تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَصُوحاً عَسى‏ رَبُّكُمْ أَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّئاتِكُمْ وَ يُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهارُ

يَوْمَ لا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَ الَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ، نُورُهُمْ يَسْعى‏ بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَ بِأَيْمانِهِمْ، يَقُولُونَ: رَبَّنا أَتْمِمْ لَنا نُورَنا، وَ اغْفِرْ لَنا، إِنَّكَ عَلى‏ كُلِّ شَيْ‏ءٍ قَدِيرٌ»

فَمَا عُذْرُ مَنْ أَغْفَلَ دُخُولَ ذَلِكَ الْمَنْزِلِ بَعْدَ فَتْحِ الْبَابِ وَ إِقَامَةِ الدَّلِيلِ! وَ أَنْتَ الَّذِي زِدْتَ فِي السَّوْمِ عَلَى نَفْسِكَ لِعِبَادِكَ، تُرِيدُ رِبْحَهُمْ فِي مُتَاجَرَتِهِمْ لَكَ، وَ فَوْزَهُمْ بِالْوِفَادَةِ عَلَيْكَ، وَ الزِّيَادَةِ مِنْكَ، فَقُلْتَ- تَبَارَكَ اسْمُكَ وَ تَعَالَيْتَ-: «مَنْ جاءَ بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ عَشْرُ أَمْثالِها، وَ مَنْ جاءَ بِالسَّيِّئَةِ فَلا يُجْزى‏ إِلَّا مِثْلَها».

وَ قُلْتَ: «مَثَلُ الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ أَنْبَتَتْ سَبْعَ سَنابِلَ فِي كُلِّ سُنْبُلَةٍ مِائَةُ حَبَّةٍ، وَ اللَّهُ يُضاعِفُ لِمَنْ يَشاءُ»وَ قُلْتَ: «مَنْ ذَا الَّذِي يُقْرِضُ اللَّهَ قَرْضاً حَسَناً فَيُضاعِفَهُ لَهُ أَضْعافاً كَثِيرَةً»

وَ مَا أَنْزَلْتَ مِنْ نَظَائِرِهِنَّ فِي الْقُرْآنِ مِنْ تَضَاعِيفِ الْحَسَنَاتِ. وَ أَنْتَ الَّذِي دَلَلْتَهُمْ بِقَوْلِكَ مِنْ غَيْبِكَ وَ تَرْغِيبِكَ الَّذِي فِيهِ حَظُّهُمْ عَلَى مَا لَوْ سَتَرْتَهُ عَنْهُمْ لَمْ تُدْرِكْهُ‏ أَبْصَارُهُمْ، وَ لَمْ تَعِهِ أَسْمَاعُهُمْ، وَ لَمْ تَلْحَقْهُ أَوْهَامُهُمْ، فَقُلْتَ: «فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ، وَ اشْكُرُوا لِي وَ لا تَكْفُرُونِ»(Bakara/152) وَ قُلْتَ: «لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَأَزِيدَنَّكُمْ، وَ لَئِنْ كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذابِي لَشَدِيدٌ».

وَ قُلْتَ: «ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ، إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ داخِرِينَ»، فَسَمَّيْتَ دُعَاءَكَ عِبَادَةً، وَ تَرْكَهُ اسْتِكْبَاراً، وَ تَوَعَّدْتَ عَلَى تَرْكِهِ دُخُولَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ. فَذَكَرُوكَ بِمَنِّكَ، وَ شَكَرُوكَ بِفَضْلِكَ، وَ دَعَوْكَ بِأَمْرِكَ، وَ تَصَدَّقُوا لَكَ طَلَباً لِمَزِيدِكَ، وَ فِيهَا كَانَتْ نَجَاتُهُمْ مِنْ غَضَبِكَ، وَ فَوْزُهُمْ بِرِضَاكَ.

وَ لَوْ دَلَّ مَخْلُوقٌ مَخْلُوقاً مِنْ نَفْسِهِ عَلَى مِثْلِ الَّذِي دَلَلْتَ عَلَيْهِ عِبَادَكَ مِنْكَ كَانَ مَوْصُوفاً بِالْإِحْسَانِ، وَ مَنْعُوتاً بِالامْتِنَانِ، وَ مَحْمُوداً بِكُلِّ لِسَانٍ، فَلَكَ الْحَمْدُ مَا وُجِدَ فِي حَمْدِكَ مَذْهَبٌ، وَ مَا بَقِيَ لِلْحَمْدِ لَفْظٌ تُحْمَدُ بِهِ، وَ مَعْنًى يَنْصَرِفُ إِلَيْهِ. يَا مَنْ تَحَمَّدَ إِلَى عِبَادِهِ بِالْإِحْسَانِ وَ الْفَضْلِ، وَ غَمَرَهُمْ بِالْمَنِّ وَ الطَّوْلِ، مَا أَفْشَى فِينَا نِعْمَتَكَ، وَ أَسْبَغَ عَلَيْنَا مِنَّتَكَ، وَ أَخَصَّنَا بِبِرِّكَ!

هَدَيْتَنَا لِدِينِكَ الَّذِي اصْطَفَيْتَ، وَ مِلَّتِكَ الَّتِي ارْتَضَيْتَ، وَ سَبِيلِكَ الَّذِي سَهَّلْتَ، وَ بَصَّرْتَنَا الزُّلْفَةَ لَدَيْكَ، وَ الْوُصُولَ إِلَى كَرَامَتِكَ اللَّهُمَّ وَ أَنْتَ جَعَلْتَ مِنْ صَفَايَا تِلْكَ الْوَظَائِفِ، وَ خَصَائِصِ تِلْكَ الْفُرُوضِ شَهْرَ رَمَضَانَ الَّذِي اخْتَصَصْتَهُ مِنْ سَائِرِ الشُّهُورِ، وَ تَخَيَّرْتَهُ مِنْ جَمِيعِ الْأَزْمِنَةِ وَ الدُّهُورِ، وَ آثَرْتَهُ عَلَى كُلِّ أَوْقَاتِ السَّنَةِ بِمَا أَنْزَلْتَ فِيهِ مِنَ الْقُرْآنِ وَ النُّورِ، وَ ضَاعَفْتَ فِيهِ مِنَ الْإِيمَانِ، وَ فَرَضْتَ فِيهِ مِنَ الصِّيَامِ، وَ رَغَّبْتَ فِيهِ مِنَ الْقِيَامِ، وَ أَجْلَلْتَ فِيهِ مِنْ لَيْلَةِ الْقَدْرِ الَّتِي هِيَ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ.

ثُمَّ آثَرْتَنَا بِهِ عَلَى سَائِرِ الْأُمَمِ، وَ اصْطَفَيْتَنَا بِفَضْلِهِ دُونَ أَهْلِ الْمِلَلِ، فَصُمْنَا بِأَمْرِكَ نَهَارَهُ، وَ قُمْنَا بِعَوْنِكَ لَيْلَهُ، مُتَعَرِّضِينَ بِصِيَامِهِ وَ قِيَامِهِ لِمَا عَرَّضْتَنَا لَهُ مِنْ رَحْمَتِكَ، وَ تَسَبَّبْنَا إِلَيْهِ مِنْ مَثُوبَتِكَ، وَ أَنْتَ الْمَلِي‏ءُ بِمَا رُغِبَ فِيهِ إِلَيْكَ، الْجَوَادُ بِمَا سُئِلْتَ مِنْ فَضْلِكَ، الْقَرِيبُ إِلَى مَنْ حَاوَلَ قُرْبَكَ. وَ قَدْ أَقَامَ فِينَا هَذَا الشَّهْرُ مُقَامَ حَمْدٍ، وَ صَحِبَنَا صُحْبَةَ مَبْرُورٍ، وَ أَرْبَحَنَا أَفْضَلَ أَرْبَاحِ الْعَالَمِينَ، ثُمَّ قَدْ فَارَقَنَا عِنْدَ تَمَامِ وَقْتِهِ، وَ انْقِطَاعِ مُدَّتِهِ، وَ وَفَاءِ عَدَدِهِ.

فَنَحْنُ مُوَدِّعُوهُ وِدَاعَ مَنْ عَزَّ فِرَاقُهُ عَلَيْنَا، وَ غَمَّنَا وَ أَوْحَشَنَا انْصِرَافُهُ عَنَّا، وَ لَزِمَنَا لَهُ الذِّمَامُ الْمَحْفُوظُ، وَ الْحُرْمَةُ الْمَرْعِيَّةُ، وَ الْحَقُّ الْمَقْضِيُّ، فَنَحْنُ قَائِلُونَ: السَّلَامُ عَلَيْكَ يَا شَهْرَ اللَّهِ الْأَكْبَرَ، وَ يَا عِيدَ أَوْلِيَائِهِ. السَّلَامُ عَلَيْكَ يَا أَكْرَمَ مَصْحُوبٍ مِنَ الْأَوْقَاتِ، وَ يَا خَيْرَ شَهْرٍ فِي الْأَيَّامِ وَ السَّاعَاتِ. السَّلَامُ عَلَيْكَ مِنْ شَهْرٍ قَرُبَتْ فِيهِ الْآمَالُ، وَ نُشِرَتْ فِيهِ الْأَعْمَالُ. السَّلَامُ عَلَيْكَ مِنْ قَرِينٍ جَلَّ قَدْرُهُ مَوْجُوداً، وَ أَفْجَعَ فَقْدُهُ مَفْقُوداً، وَ مَرْجُوٍّ آلَمَ فِرَاقُهُ.

السَّلَامُ عَلَيْكَ مِنْ أَلِيفٍ آنَسَ مُقْبِلًا فَسَرَّ، وَ أَوْحَشَ مُنْقَضِياً فَمَضَّ السَّلَامُ عَلَيْكَ مِنْ مُجَاوِرٍ رَقَّتْ فِيهِ الْقُلُوبُ، وَ قَلَّتْ فِيهِ الذُّنُوبُ. السَّلَامُ عَلَيْكَ مِنْ نَاصِرٍ أَعَانَ عَلَى الشَّيْطَانِ، وَ صَاحِبٍ سَهَّلَ سُبُلَ الْإِحْسَانِ السَّلَامُ عَلَيْكَ مَا أَكْثَرَ عُتَقَاءَ اللَّهِ فِيكَ، وَ مَا أَسْعَدَ مَنْ رَعَى حُرْمَتَكَ بِكَ! السَّلَامُ عَلَيْكَ مَا كَانَ أَمْحَاكَ لِلذُّنُوبِ، وَ أَسْتَرَكَ لِأَنْوَاعِ الْعُيُوبِ!

السَّلَامُ عَلَيْكَ مَا كَانَ أَطْوَلَكَ عَلَى الْمُجْرِمِينَ، وَ أَهْيَبَكَ فِي صُدُورِ الْمُؤْمِنِينَ! السَّلَامُ عَلَيْكَ مِنْ شَهْرٍ لَا تُنَافِسُهُ الْأَيَّامُ. السَّلَامُ عَلَيْكَ مِنْ شَهْرٍ هُوَ مِنْ كُلِّ أَمْرٍ سَلَامٌ السَّلَامُ عَلَيْكَ غَيْرَ كَرِيهِ الْمُصَاحَبَةِ، وَ لَا ذَمِيمِ الْمُلَابَسَةِ السَّلَامُ عَلَيْكَ كَمَا وَفَدْتَ عَلَيْنَا بِالْبَرَكَاتِ، وَ غَسَلْتَ عَنَّا دَنَسَ الْخَطِيئَاتِ السَّلَامُ عَلَيْكَ غَيْرَ مُوَدَّعٍ بَرَماً وَ لَا مَتْرُوكٍ صِيَامُهُ سَأَماً.

السَّلَامُ عَلَيْكَ مِنْ مَطْلُوبٍ قَبْلَ وَقْتِهِ، وَ مَحْزُونٍ عَلَيْهِ قَبْلَ فَوْتِهِ. السَّلَامُ عَلَيْكَ كَمْ مِنْ سُوءٍ صُرِفَ بِكَ عَنَّا، وَ كَمْ مِنْ خَيْرٍ أُفِيضَ بِكَ عَلَيْنَا السَّلَامُ عَلَيْكَ وَ عَلَى لَيْلَةِ الْقَدْرِ الَّتِي هِيَ خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ شَهْرٍ السَّلَامُ عَلَيْكَ مَا كَانَ أَحْرَصَنَا بِالْأَمْسِ عَلَيْكَ، وَ أَشَدَّ شَوْقَنَا غَداً إِلَيْكَ.

السَّلَامُ عَلَيْكَ وَ عَلَى فَضْلِكَ الَّذِي حُرِمْنَاهُ، وَ عَلَى مَاضٍ مِنْ بَرَكَاتِكَ سُلِبْنَاهُ. اللَّهُمَّ إِنَّا أَهْلُ هَذَا الشَّهْرِ الَّذِي شَرَّفْتَنَا بِهِ، وَ وَفَّقْتَنَا بِمَنِّكَ لَهُ حِينَ جَهِلَ الْأَشْقِيَاءُ وَقْتَهُ، وَ حُرِمُوا لِشَقَائِهِمْ فَضْلَهُ أَنْتَ وَلِيُّ مَا آثَرْتَنَا بِهِ مِنْ مَعْرِفَتِهِ، وَ هَدَيْتَنَا لَهُ مِنْ سُنَّتِهِ، وَ قَدْ تَوَلَّيْنَا بِتَوْفِيقِكَ صِيَامَهُ وَ قِيَامَهُ عَلَى تَقْصِيرٍ، وَ أَدَّيْنَا فِيهِ قَلِيلًا مِنْ كَثِيرٍ.

اللَّهُمَّ فَلَكَ الْحَمْدُ إِقْرَاراً بِالْإِسَاءَةِ، وَ اعْتِرَافاً بِالْإِضَاعَةِ، وَ لَكَ مِنْ قُلُوبِنَا عَقْدُ النَّدَمِ، وَ مِنْ أَلْسِنَتِنَا صِدْقُ الِاعْتِذَارِ، فَأْجُرْنَا عَلَى مَا أَصَابَنَا فِيهِ مِنَ التَّفْرِيطِ أَجْراً نَسْتَدْرِكُ بِهِ الْفَضْلَ الْمَرْغُوبَ فِيهِ، وَ نَعْتَاضُ بِهِ مِنْ أَنْوَاعِ الذُّخْرِ الْمَحْرُوصِ عَلَيْهِ.

وَ أَوْجِبْ لَنَا عُذْرَكَ عَلَى مَا قَصَّرْنَا فِيهِ مِنْ حَقِّكَ، وَ ابْلُغْ بِأَعْمَارِنَا مَا بَيْنَ أَيْدِينَا مِنْ شَهْرِ رَمَضَانَ الْمُقْبِلِ، فَإِذَا بَلَّغْتَنَاهُ فَأَعِنِّا عَلَى تَنَاوُلِ مَا أَنْتَ أَهْلُهُ مِنَ الْعِبَادَةِ، وَ أَدِّنَا إِلَى الْقِيَامِ بِمَا يَسْتَحِقُّهُ مِنَ الطَّاعَةِ، وَ أَجْرِ لَنَا مِنْ صَالِحِ الْعَمَلِ مَا يَكُونُ دَرَكاً لِحَقِّكَ فِي الشَّهْرَيْنِ مِنْ شُهُورِ الدَّهْرِ.

اللَّهُمَّ وَ مَا أَلْمَمْنَا بِهِ فِي شَهْرِنَا هَذَا مِنْ لَمَمٍ أَوْ إِثْمٍ، أَوْ وَاقَعْنَا فِيهِ مِنْ ذَنْبٍ، وَ اكْتَسَبْنَا فِيهِ مِنْ خَطِيئَةٍ عَلَى تَعَمُّدٍ مِنَّا، أَوْ عَلَى نِسْيَانٍ ظَلَمْنَا فِيهِ أَنْفُسَنَا، أَوِ انْتَهَكْنَا بِهِ حُرْمَةً مِنْ غَيْرِنَا، فَصَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ اسْتُرْنَا بِسِتْرِكَ، وَ اعْفُ عَنَّا بِعَفْوِكَ، وَ لَا تَنْصِبْنَا فِيهِ لِأَعْيُنِ الشَّامِتِينَ، وَ لَا تَبْسُطْ عَلَيْنَا فِيهِ أَلْسُنَ الطَّاعِنِينَ، وَ اسْتَعْمِلْنَا بِمَا يَكُونُ حِطَّةً وَ كَفَّارَةً لِمَا أَنْكَرْتَ مِنَّا فِيهِ بِرَأْفَتِكَ الَّتِي لَا تَنْفَدُ، وَ فَضْلِكَ الَّذِي لَا يَنْقُصُ.

اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ اجْبُرْ مُصِيبَتَنَا بِشَهْرِنَا، وَ بَارِكْ لَنَا فِي يَوْمِ عِيدِنَا وَ فِطْرِنَا، وَ اجْعَلْهُ مِنْ خَيْرِ يَوْمٍ مَرَّ عَلَيْنَا أَجْلَبِهِ لِعَفْوٍ، وَ أَمْحَاهُ لِذَنْبٍ، وَ اغْفِرْ لَنَا مَا خَفِيَ مِنْ ذُنُوبِنَا وَ مَا عَلَنَ.

اللَّهُمَّ اسْلَخْنَا بِانْسِلَاخِ هَذَا الشَّهْرِ مِنْ خَطَايَانَا، وَ أَخْرِجْنَا بِخُرُوجِهِ مِنْ سَيِّئَاتِنَا، وَ اجْعَلْنَا مِنْ أَسْعَدِ أَهْلِهِ بِهِ، وَ أَجْزَلِهِمْ قِسْماً فِيهِ، وَ أَوْفَرِهِمْ حَظّاً مِنْهُ.

اللَّهُمَّ وَ مَنْ رَعَى هَذَا الشَّهْرَ حَقَّ رِعَايَتِهِ، وَ حَفِظَ حُرْمَتَهُ حَقَّ حِفْظِهَا، وَ قَامَ بِحُدُودِهِ حَقَّ قِيَامِهَا، وَ اتَّقَى ذُنُوبَهُ حَقَّ تُقَاتِهَا، أَوْ تَقَرَّبَ إِلَيْكَ بِقُرْبَةٍ أَوْجَبَتْ رِضَاكَ لَهُ، وَ عَطَفَتْ رَحْمَتَكَ عَلَيْهِ، فَهَبْ لَنَا مِثْلَهُ مِنْ وُجْدِكَ، وَ أَعْطِنَا أَضْعَافَهُ مِنْ فَضْلِكَ، فَإِنَّ فَضْلَكَ لَا يَغِيضُ، وَ إِنَّ خَزَائِنَكَ لَا تَنْقُصُ بَلْ تَفِيضُ، وَ إِنَّ مَعَادِنَ إِحْسَانِكَ لَا تَفْنَى، وَ إِنَّ عَطَاءَكَ لَلْعَطَاءُ الْمُهَنَّا.

اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ اكْتُبْ لَنَا مِثْلَ أُجُورِ مَنْ صَامَهُ، أَوْ تَعَبَّدَ لَكَ فِيهِ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ. اللَّهُمَّ إِنَّا نَتُوبُ إِلَيْكَ فِي يَوْمِ فِطْرِنَا الَّذِي جَعَلْتَهُ لِلْمُؤْمِنِينَ عِيداً وَ سُرُوراً، وَ لِأَهْلِ مِلَّتِكَ مَجْمَعاً وَ مُحْتَشَداً مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ أَذْنَبْنَاهُ، أَوْ سُوءٍ أَسْلَفْنَاهُ، أَوْ خَاطِرِ شَرٍّ أَضْمَرْنَاهُ، تَوْبَةَ مَنْ‏ لَا يَنْطَوِي عَلَى رُجُوعٍ إِلَى ذَنْبٍ، وَ لَا يَعُودُ بَعْدَهَا فِي خَطِيئَةٍ، تَوْبَةً نَصُوحاً خَلَصَتْ مِنَ الشَّكِّ وَ الِارْتِيَابِ، فَتَقَبَّلْهَا مِنَّا، وَ ارْضَ عَنَّا، وَ ثَبِّتْنَا عَلَيْهَا.

اللَّهُمَّ ارْزُقْنَا خَوْفَ عِقَابِ الْوَعِيدِ، وَ شَوْقَ ثَوَابِ الْمَوْعُودِ حَتَّى نَجِدَ لَذَّةَ مَا نَدْعُوكَ بِهِ، وَ كَأْبَةَ مَا نَسْتَجِيرُكَ مِنْهُ. وَ اجْعَلْنَا عِنْدَكَ مِنَ التَّوَّابِينَ الَّذِينَ أَوْجَبْتَ لَهُمْ مَحَبَّتَكَ، وَ قَبِلْتَ مِنْهُمْ مُرَاجَعَةَ طَاعَتِكَ، يَا أَعْدَلَ الْعَادِلِينَ. اللَّهُمَّ تَجَاوَزْ عَنْ آبَائِنَا وَ أُمَّهَاتِنَا وَ أَهْلِ دِينِنَا جَمِيعاً مَنْ سَلَفَ مِنْهُمْ وَ مَنْ غَبَرَ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ.

اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ نَبِيِّنَا وَ آلِهِ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى مَلَائِكَتِكَ الْمُقَرَّبِينَ، وَ صَلِّ عَلَيْهِ وَ آلِهِ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى أَنْبِيَائِكَ الْمُرْسَلِينَ، وَ صَلِّ عَلَيْهِ وَ آلِهِ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ، وَ أَفْضَلَ مِنْ ذَلِكَ يَا رَبَّ الْعَالَمِينَ، صَلَاةً تَبْلُغُنَا بَرَكَتُهَا، وَ يَنَالُنَا نَفْعُهَا، وَ يُسْتَجَابُ لَهَا دُعَاؤُنَا، إِنَّكَ أَكْرَمُ مَنْ رُغِبَ إِلَيْهِ، وَ أَكْفَى مَنْ تُوُكِّلَ عَلَيْهِ، وَ أَعْطَى مَنْ سُئِلَ مِنْ فَضْلِهِ، وَ أَنْتَ عَلَى كُلِّ شَيْ‏ءٍ قَدِيرٌ.

Ramazan Ayıyla Vedalaştığında Okuduğu Dua
“Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla

Allah’ım! Ey (nimet verdiği kimselerden) karşılık beklemeyen, ey hiçbir zaman bağışta bulunduğuna pişman olmayan ve ey kuluna ameline eşit olarak karşılık vermeyen! Nimetin başlangıçtır; affın lütuftur; cezalandırman adalettir ve öngördüğün hayırdır. Verdiğin zaman bağışını minnetle karıştırmazsın ve esirgediğin zaman esirgemen zulüm değildir. Şükredene şükrü sen ilham ettiğin halde, karşılık verirsin; hamd edene hamdi sen öğrettiğin halde, mükâfat verirsin; öylelerinin kötülüklerini örtüyorsun ki dileseydin rüsva ederdin ve öylelerine bağışta bulunuyorsun ki dileseydin mahrum bırakırdın. Çünkü her ikisi de rüsva olmayı ve mahrum bırakılmayı haketmişti. Ne var ki sen, işlerini lütuf üzere bina etmişsin; kudretini affetmekle gösterirsin; karşı geleni hilimle karşılarsın; kendine zulümle kasdedene süre tanırsın; sana dönmeleri için onlara mühlet verirsin; onları hemen cezalandırmayıp, tövbe fırsatı tanırsın ki helak olanlarının sana karşı bir kanıtları olmasın ve bedbaht olanları ancak defalarca mazur görülüp, aleyhlerinde birçok kanıt biriktikten sonra bedbaht olsunlar. Tüm bunlar affından ve kereminden kaynaklanmakta; şefkatinden ileri gelmektedir. Ey Kerîm, ey Halîm!

Sen, (öyle şefkatli) bir mâbudsun ki affına ulaşmaları için kullarına tövbe adında bir kapı açmışsın; şaşmasınlar diye o kapıya vahyinden bir delil dikmişsin. Kutludur ismin, buyurmuşsun ki: “İçten bir tövbeyle Allah’a dönün. Umulur ki Rabbiniz, sizin kötülüklerinizi örter ve sizi (ağaçlarının) altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Peygamber’i ve onunla birlikte inananları utandırmaz; nurları, önlerinden ve sağlarından gider; derler ki: Rabbimiz, nurumuzu bizim için tamamla ve bizi bağışla. Hiç kuşkusuz sen, her şeye kadirsin.” (Tahrim/8)

Şimdi, sen bu kapıyı açmış ve delilini de önüne dikmiş olduğun halde, o ağırlanma mahalline (cennete) girmekten gaflet edenin mazereti olabilir mi?!

Sen öyle (cömert) bir mâbudsun ki kullarından alacağın şeyin kıymetini artırarak, onu paha biçilmez kılarsın. Çünkü kullarının seninle ticarette kâr etmelerini ve sana gelerek fazlasıyla kazanıp, kurtuluşa ermelerini istiyorsun. İsmin kutlu ve yücedir; buyurmuşsun ki: “Kim iyilik getirirse, ona, onun on katı vardır; kim de kötülük getirirse, ancak onun misliyle cezalandırılır.” (En’am/160) Yine buyurmuşsun ki: “Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir tane gibidir ki her başakta yüz tane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir.” (Bakara/261) Yine buyurmuşsun ki: “Kendisi için kat kat artırması üzere Allah’a güzel bir borç verecek olan kimdir?” (Bakara/245)

Ve iyilikleri kat kat artıracağına ilişkin Kur’an’da indirdiğin diğer ayetler…

Sen o yüce mâbudsun ki kullarına gayb âleminden öyle gerçekler bildirmiş ve onları öyle şeylere özendirmişsin ki eğer bildirmeseydin, gözleriyle onları görmez; kulaklarıyla onları duyup kavrayamaz ve düşünceleriyle onlara ulaşamazlardı. Buyurmuşsun ki: “Beni anın, sizi anayım; bana şükredin ve sakın bana nankörlük etmeyin.” (Bakara/152) Yine buyurmuşsun ki: “Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artırırım ve eğer nankörlük edecek olursanız, hiç kuşkusuz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim/7) Yine buyurmuşsun ki: “Beni çağırın, size icabet edeyim. Hiç kuşku yok büyüklük taslayıp, bana ibadet etmekten kaçınanlar, aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min/60)

Böylece seni çağırmayı (duayı) ibadet, terkini de büyüklük taslamak olarak adlandırmış ve terki için aşağılanarak cehenneme girmeyi vaad etmişsin.

Böyle olunca onlar da nimetinle seni andılar; ihsanınla sana şükrettiler; emrinle seni çağırdılar; kat kat fazlasını almak üzere senin için sadaka verdiler ki gazabından kurtulup, hoşnutluğunu kazansınlar.

Senin kullarına yaptığını, bir yaratık diğer bir yaratığa yapmış olsaydı, iyilik vasfını alır, minnettarlıkla anılır ve mümkün olan her dille övülürdü. O halde hamdine doğru giden bir yol, hamdini ifade edecek bir kelime ve hamdinle ilgili bir anlam var oldukça, hamd sana özgüdür.

Ey kullarına ihsan ve lütufta bulunarak onların övgüsünü kazanan; onları nimet ve bağışına boğan; bize olan nimetlerin ne kadar yaygın ve ne kadar boldur; özel lütufların ne kadar çoktur! seçtiğin dine, hoşnut olduğun İslam’a ve kolaylaştırdığın yola bizi hidayet ettin; katındaki yakınlığa ve indindeki saygınlığa ulaşmada gözlerimizi açtın.

Allah’ım! Sen, o görevlerin seçkinlerinden, o farzların özellerinden birini ramazan ayı kıldın. Bir nur olan Kur’an’ı o ayda indirerek, o ayda imanı (imanın gerektirdiği amelleri) kat kat artırarak, o ayda (geceleri ibadete) kalkmayı teşvik ederek ve içindeki bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesini ululayarak, onu diğer aylardan ayırdın; tüm zamanlar ve asırların içinden onu seçtin ve onu yılın diğer vakitlerinden üstün kıldın. Sonra da onun vasıtasıyla bizi diğer ümmetlerden üstün kıldın; onun fazileti için öteki dinlerin mensuplarını değil, bizi seçtin. Biz de belki oruç tutup ibadete kalkmakla rahmetin halimize şamil olur ve bu vesileyle sevabını kazanırız diye, emrinle gündüzünde oruç tuttuk ve yardımınla gecesinde ibadete kalktık. Çünkü sen, katından umulanla dolusun; fazlından istenilen hususunda cömertsin ve sana yaklaşmak isteyene pek yakınsın.

Bu ay, gerçekten de beğenimizi kazanarak aramızda kaldı; bizimle iyilikle birliktelik yaptı ve bize âlemlerin en üstün kazancını kazandırdı. Sonra da vakti dolunca, süresi bitince, sayısı tamamlanınca bizden ayrılıp gitti. Şimdi biz, ayrılığı bize çok zor olan, bırakıp gitmesi bizi üzüp ürküten, ahdini bozmamamız, saygısını gözetmemiz, hakkını ödememiz gereken biri gibi, onunla vedalaşıyoruz. Ve diyoruz ki:

Selam sana, ey Allah’ın en büyük ayı ve ey Allah’ın dostlarının bayramı!

Selam sana, ey bizimle birlikte olan vakitlerin en değerlisi ve ey günler ve saatler içinde en iyi ay!

Selam sana, ey arzuların yaklaştığı ve amellerin dağıldığı ay!

Selam sana, ey varlığı pek değerli, yokluğu can yakıcı dost ve ayrılığı üzücü olan ümit kaynağı!

Selam sana ki gelişinle bizi sevindirdin, mutlu ettin ve gidişinle bizi üzdün, canımızı yaktın.

Selam sana ki kalpler sende yumuşar ve günahlar azalır.

Selam sana ki şeytana karşı bize yardım eder ve iyilik yollarını bizim için kolaylaştırırsın.

Selam sana ki cehennem ateşinden kurtulanlar sende çok olur ve hürmetini gözeten saadete erişir.

Selam sana ki günahları silmekte ve ayıpları örtmekte üstüne yok.

Selam sana ki suçlulara çok uzundun ve inananların gönlünde pek heybetliydin.

Selam sana ki günler seninle rekabet edemez.

Selam sana ki her yönden esenlik olan bir aysın.

Selam sana ki birlikteliğin bıkkınlık getirmez ve muaşeretin kınanmaz.

Selam sana ki bize bereket getirdin ve bizden günahların kirini yıkayıp, giderdin.

Selam sana ki seninle vedalaşmamız bıkkınlıktan ve orucunu terketmemiz yorgunluktan değildir.

Selam sana ki vaktinden önce aranırsın ve kaybetmeden önce üzüntün yaşanır.

Selam sana ki bereketinle birçok kötülük bizden uzaklaşır ve birçok hayır bize ulaşır.

Selam sana ve içindeki bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesine.

Selam sana ki dün sana pek düşkün iken, yarın özleminle yanıp tutuşacağız.

Selam sana ve artık mahrum kaldığımız faziletine; elimizden alınan geçmişteki bereketlerine.

Allah’ım! Biz, bu ayla şereflendirdiğin; bedbahtların, onun vaktini bilmeyip bedbahtlıkları yüzünden faziletinden mahrum kaldığı bir zamanda lütfunla ondaki ibadetlere muvaffak ettiğin, bu ayın ehli kullarınız. Onunla tanışmak için bizim seçilmemizin, ondaki ibadetlere hidayet edilmemizin velisi sensin. Hakkını ödeyemedikse de onda tuttuğumuz orucu, kıldığımız namazı, az da olsa yaptığımız iyilikleri senin yardımına borçluyuz.

Allah’ım! O halde kötülüğümüzü ikrar ve ihmalkârlığımızı itiraf etmekle birlikte, iyi işlerimizin övgüsü sana aittir. İçten gelen bir pişmanlık ve gerçeği ifade eden bir mazeret bildirmekle, o ayda kaybettiğimiz faziletleri bizim için telafi etmeni katından diliyoruz. Allah’ım! O ayda senin hakkını ödeyemediğimiz için bizi mazur gör ve ömrümüzü önümüzdeki gelecek ramazana ulaştır. Ulaştırdıktan sonra da layık olduğun kulluğu sunmakta, o ayın hakettiği itaati yerine getirmekte bize yardım et ve bizi zamanın aylarından bu iki ayda (bu ve gelecek ramazanda) hakkını ödeyebilecek iyi işlere muvaffak eyle.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve bu ayda işlediğimiz küçük ve büyük suçları, içine düştüğümüz günahları, bilerek veya unutkanlıkla kendimize yaptığımız zulümleri ya da başkalarına ettiğimiz hakaretleri bize bağışla; örtünü kaldırarak, bizi rüsva etme; bu ayda düşmanlarımızı halimize sevindirme; kınayanların dilini üzerimize uzun etme; tükenmeyen şefkatin ve eksikliği olmayan lütfunla bu ayda bizden yadırgadığın şeylere keffaret olacak ve onları bağışlatacak amellere bizi muvaffak et.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve bu ayın gitmesiyle başımıza gelen musibeti telafi et; bayram ve iftar günümüzü bizim için mübarek eyle ve bu günü, geçirdiğimiz en hayırlı, affını en çok çekici ve günahı en iyi silici gün kıl.

Allah’ım! Bu ayın sıyrılmasıyla bizi de günahlarımızdan sıyır; onun çıkmasıyla bizi de kötülüklerimizden çıkar. Bizi onunla en çok mutlu olanlardan, onda payı en bol olanlardan ve ondan en fazla nasip alanlardan kıl.

Allah’ım! Kim bu aya hakkıyla riayet ettiyse, hürmetini hakkıyla koruduysa, gerektiği gibi hükümlerini yerine getirdiyse, layık olduğu gibi günahlardan sakındıysa, hoşnutluğunu kazanacak ve rahmetini cezbedecek bir amelle sana yaklaştıysa, kudretinle aynısını bize de nasip et; fazlınla onun kat kat fazlasını bize ver. Çünkü senin fazlın eksiksizdir; hazinelerin kesinlikle azalmaz; ihsanının kaynakları asla kurumaz; bağışın minnetsiz ve tertemiz bağıştır.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve bize, kıyamet gününe kadar onu oruç tutanların, onda sana ibadet edenlerin tümüne vereceğin sevap kadar sevap yaz.

Allah’ım! Müminler için bayram ve sevinç günü, İslam ümmeti için toplanma ve bir araya gelme günü kıldığın bu iftar günümüzde işlediğimiz tüm günahlardan, geçmişteki tüm kötü işlerimizden, gönlümüzden geçen tüm kötü düşüncelerden, tekrar günaha dönme düşüncesi olmayan, bir daha hata yapmamaya azmeden biri olarak, şüpheden arınmış ve halis bir tövbeyle tövbe edip, sana yöneliyoruz. Bu tövbeyi bizden kabul buyur; bizden razı ol ve bizi bu hal üzere sabit kıl.

Allah’ım! İçimizde cehennem azabına karşı öyle bir korku ve cennet sevabına karşı öyle bir özlem meydana getir ki tüm varlığımızla ibadetin tadını ve günahın üzüntüsünü duyalım. Katında bizi, sevgini kazanan, itaate dönüşlerini kabul buyurduğun tövbe edenlerden kıl, ey adillerin adili!

Allah’ım! Babalarımızı, annelerimizi ve şimdiye kadar gelip geçen ve kıyamete kadar gelecek olan tüm dindaşlarımızı bağışla.

Allah’ım! Mukarreb meleklerine salat ettiğin gibi, peygamberimiz Muhammed ve âline salat eyle. Mürsel peygamberlere salat ettiğin gibi, ona ve âline salat eyle. Salih kullarına salat ettiğin gibi, ona ve âline salat eyle. Onların hepsine ettiğin salattan üstün bir salatla ona ve âline salat eyle. Öyle bir salat ki bereketi bizi kuşatsın, faydası bize ulaşsın ve sayesinde duamız kabul olsun. Hiç kuşkusuz sen, kapısına gelinen en kerim, kendisine güvenilen en yeterli ve ihsanı dilenilen en cömert zatsın ve sen her şeye kadirsin.İmam Zeynelabidin (a.s)’dan Dualar, Sahife-i Seccadiye- 44.Dua s.400-411

Kaynakça

1-Mesudi, c. 2, s. 189.
2-Mustafavi, et-Tahkik li-Kelimati’l Kur’an-ı Kerim, 4/243.
3-Mizanu’l Hikmet, h. 7442.
4- Biharu’l Envar, c. 93, s. 346.
5-El-Kâfi, c. 2, s. 628.
6-Vesailu’ş-Şia,c. 7, s. 266, h. 23.
7-Biharu’l Envar, c. 93, s. 342.
8-Mizanu’l Hikmet, h. 7441.
9-Biharu’l Envar, c. 96, s. 344.
10-Biharu’l Envar, c. 93, s. 340.
11-Kâfi, c. 2, s. 630.
12-Mizanu’l Hikmet, h. 7453
13-Emali, Şeyh Saduk, s. 154; Ravzatu’l Vaizin, c. 2, s. 346.
14-El-Kâfi, c. 2, s. 628.
15-Vesailu’ş-Şia, c. 10, s. 268, 274.
16-El-İkbal, c. 1, s. 33, 35.
17-Vesailu’ş-Şia, c. 10, s. 261, 268.
18-El-Hedaiku’n-Nazire, c. 13, s. 270, 271; Misbahu’l Huda, c. 8, s. 384.
19-Hemşehri Online.

Bibliyografi

  • Kur’an-ı Kerim.
  • Allame Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, Daru’l Kutubu’l İslami, Tahran, 1362 h.ş.
  • Necefi, Muhammed Hasan, Cevahiru’l Kelam, İntişarat-ı Dairetu’l Maarif-i Fıkhi İslami.
  • Muhammedî Reyşehri, Mizanu’l Hikmet, İntişarat-ı Daru’l Hadis.
  • Seyyid b. Tavus, İkbal bi-A’mali’l Hasenat, İntişarat-ı Defter-i Tebligat-ı İslami.
  • Bahrani, Şeyh Yusuf, el-Hadaiku’n-Nadire, Daru’l Kutubu’l İslami.
  • Amuli, Mirza Muhammed Taki, Misbahu’l Huda fi-Şerh-i Urveti’l Vuska.
  • Muhammed Rey Şehri, Şehrullah fi’l-Kitab ve’s-Sünnet, İntişarat-ı Daru’l Hadis.
  • Kuleyni, Muhammed b. Yakub, Daru’l Kutubu’l İslami, 1407 h.k.
  • Şeyh Saduk, Muhammed b. Ali, Emali, Neşr-i Saduk, 1367 h.ş.
  • Şeyh Hürrü Amuli, Muhammed b. Hasan, Vesailu’ş-Şia, Müessese Alulbeyt aleyhimusselam, Kum, 1409 h.k.
  • Mesudi, Ali b. Hüseyin, Murucu’z-Zeheb ve Maadini’l Cevher, tahkik, Dağir, Es’ad, Kum, Daru’l Cehre, ikinci baskı, 1409 h.k.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir