Cuma

Cuma Bayramı

Cuma (Arapça: الجمعة), İslam kültüründe önemli fıkıh, ibadet ve sosyal yönleri olan haftanın yedinci günüdür. Bundan dolayı dinî literatürde, gusül, Cuma namazı gibi özel amel ve uygulamaları vardır. Birçok rivayete göre, tarihî önemli olay ve etkinlikler ya bu günde cereyan etmiş ya da edecektir.

İslam kültüründe, bugünün önemli bir yer ve konumu vardır. Dolayısıyla her ne kadar bazı İslam ülkelerinde Cuma günü resmi tatil olarak ilan edilmese de, günlük faaliyetleri dolayısıyla bu ülkelerde Cuma günü kendiliğinden yarım günlük tatil olmaktadır. Hakikatte Cuma günü tatili, (Yahudilerin Cumartesi günkü tatilleri gibi) çalışma ve aktivitelerden elini eteğini çekmek demek değildir. Bilakis Cuma günü, İslam kültüründe ibadet günü olarak bilinmektedir.

İslam kültüründeki yerine ilave olarak, umumi halk kültüründe de bugünün önemli kutsiyet ve konumu vardır. Cuma gününde yapılan bir çok iş ve çalışma, iyiye veya kötüye yorumlanmaktadır.

Kur’an’da Cuma Günü


“Cuma” sözcüğü, “toplamak, bir araya getirmek” anlamındaki cem kökünden olan bir isimdir. Arapça’da üç şekilde okunur: “جُمُعَه، جُمْعَه و جُمَعَه” (Cumee’, Cum’e’, Cumue’).[1] Kur’an karilerinin çoğu, Cuma Suresi[2] olarak adlandırılan Cuma Suresi’ndeki ayeti, ‘cumu’e” olarak okumaktadırlar.[3] Farsça’daki karşılığı “adine”[4], Cahiliyet Arapça’sında ise, “Yevmu’l-Arube”’dir (Arube günü).[5]

İsimlendirilme Gerekçesi


Bugüne neden “Cuma” denildiği hakkında, söylendiğine göre Hz. Resul-ü Kibriya Efendimizin (s.a.a) dedelerinden ‘Ka’b b. Luey’ veya başka bir nakle göre ‘Kusay b. Kilab’, halkı bugün bir araya toplar ve onlara konuşma yaparak vaaz ederdi.[6] Bu sebeple, bazıları[7] “Arube” gününün “Cuma” günü olarak değiştirilmesini Ka’b b. Luey’e nispet vermişlerdir.[8] Bazıları bu isimlendirmeyi Medine Ensar’ına nispet vermiştir. Zira bazı hadislere göre Es’ad b. Zurare, Hz. Resulullah (s.a.a) Medine’ye hicret etmeden önce, halkı Cuma günü bir araya toplamış ve onlara namaz kıldırmıştır. Bundan dolayı, o günden sonra o güne “Cuma günü” denilmiştir.[9]

Hadislerde bugünün “Cuma günü” olarak adlandırılmasında başka nedenler de zikredilmiştir. Örneğin, Hz. Âdem’in (a.s) toprağının bir araya getirilmesi, göklerin ve yerin yaratılışının sona ermesi, insanların namaz kılmak için toplanması[10], bütün mahlukların bugün toplanıp Allah’ın rububiyetine, Hz. Resulullah’ın (s.a.a) nübüvvetine ve Hz. İmam Ali’nin (a.s) velayetine tanıklık ederek, biat ettikleri gündür.[11]


AMELLER

Cuma günü yapılması gereken en önemli ameller şunlardan ibarettir:

Cuma Namazı

Cuma namazı, Cuma günü öğlen  namazı  yerine cemaatle kılınan iki rekâtlı  namazdır. Namazdan önce iki hutbesi (konuşma) bulunmaktadır. Birçok müçtehide (taklit mercii) göre İmam Mehdi’nin (a.f) gaybeti döneminde Cuma namazı kılınması tehyiri farzdır. Allah-u Teâlâ, Cuma Suresi’nde bu namazın önemine değinmiş ve hadislerde ise, Cuma namazının fakirlerin haccı, günahların  affedilmesine; terk edilmesinin ise, nifak ve perişanlığa neden olacağı söylenmiştir.

Cuma Guslü

Cuma guslü, Cuma günü yapılan en önemli müstahap gusüllerden biridir. Hz. Fahr

Hz. Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.a) Cuma guslü hakkında şöyle buyurmuştur: “Hiçbir zaman Cuma guslünü terk etme. Her ne kadar yeme-içme parandan kısacak olsan da Cuma guslü için harca. Çünkü cuma guslü en üstün ve önemli müstahaplardan biridir.”

Diğer İbadetler

Hadislerde Cuma gününün, ibadet günü olduğu söylenmiştir.[12] Bu sebepten dolayı haftanın en üstün günü Cuma günüdür. Hadislerin naklettiğine göre, Hz. Resul-ü Kibriya Efendimiz (s.a.a), Ehlibeyt İmamları (a.s) ve Sahabeler, Perşembe günü, Cuma gününün ibadetlerini yerine getirmek için hazırlık yapmaktaydılar.[13]


Cuma günü yapılacak en önemli ibadetler şunlardır:

• Müstahap namazların kılınması. Örneğin, Cuma gününün nafile namazları, Hz. Peygamber ve Hz. Fatıma’ya hediye namazlar, Cafer-i Tayyar namazı ve A’rabi namazı.[14]

• Cuma gününe özgü duaların okunması[15]

• Bugüne özgü ziyaretnamelerin okunması. Örneğin, İmam Hüseyin (a.s) ve İmam Mehdi’nin (a.f) ziyaretnameleri.[16]

• Hz. Resulullah’a (s.a.a) salavat göndermek.[17]

• Başta bugün okunması tavsiye edilen sureler olmak üzere, Kur’an’ı tilavet etmek[18]

• Dua etmek ve Allah’tan bağışlanma dilemek[19]

• Dini öğrenmek

• Veli-yi Asr İmam Mehdi’nin (a.f) ferecini beklemek ve zuhuru için dua etmek[20]

• Ğurup vakti Semat Duasını okumak.

Hadislere göre, bugünde özel bir vakitte dua etmek müstahaptır.[21] Recep ve Ramazan ayı gibi bazı Cuma günlerinin kendine özgü ibadet ve amelleri vardır.[22]

Yapılacak Bazı Ameller

• Parfüm, güzel koku ve güzel koku veren şeylerin kullanılması

• Dişleri fırçalamak

• Saç, tırnak ve bıyıkların kısaltılması

• En güzel elbiselerin giyilmesi

• Ev halkının ihtiyaçlarını gidermek

• Anne ve baba mezarları başta olmak üzere, mezar ziyaretinde bulunmak

• Teşyi cenazelere katılmak

• Hasta ziyaretlerinde bulunmak

• Sadaka vermek[23]

Mekruhlar

• Hacamat

• Cuma namazından önce yolculuğa çıkmak

• Geçerli bir delil olmadan oruç tutmak

• Kâr, kazanç ve dünyevi ihtiyaçların ardı sıra koşmak

• Hayvan kesmek ve avlanmak

• Şiir okumak[24]

Tarihî Olaylar


• Hz. Âdem (a.s) ve Hz. Havva’nın (s.a) yaratılışı

• Hz. Âdem’in (a.s) yeryüzüne inişi

• Hz. Âdem’in (a.s) tövbesinin kabul olması

• Hz. Âdem’in (a.s) vefatı

• Hz. İbrahim’e (a.s) Nemrut’un yaktığı ateşin sönmesi

• Hz. İbrahim’e (a.s) (Hz. İsmail yerine) kurban gönderilmesi

• Hz. Eyüp’ten (a.s) belalarının kaldırılması

• Hz. Resul-ü Kibriya Efendimizin (s.a.a) ve bazı Masum İmamların (a.s) kutlu doğumları (örneğin, Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma (s.a), Hz. Mehdi (a.s) gibi)

• Gadir-i Hum Vakıası

• Hz. Ali (a.s) ve Hz. Fatıma’ın (s.a) evlilik günleri

• Bazı Ehlibeyt İmamlarının (a.s) şehadet günleri (örneğin, İmam Hüseyin (a.s), İmam Kazım (a.s) ve İmam Rıza (a.s) gibi)

• İmam Mehdi’nin (a.f) zuhur günü

• Süfyani ordusunun yenilmesi

• Deccal’in öldürülmesi

• Kıyametin kurulması.[25]

Cuma Gününün Diğer İsimleri

• Seyyid-i Eyyam (günlerin efendisi)

• Efzal-i Eyyam (en faziletli gün)[26]

• Bayram günü

• Ezher günü[27]

• Şahit günü

• Atik günü (cehennem ateşinden kurtulma yolu)

• Allah günü

• Hüccet günü (İmam Mehdi’nin (a.f))

• Mevlut günü (Hz. Peygamber’in (s.a.a) doğum gününden dolayı)

• İbadet günü.[28]

Özellikler


• Eğer birisi Cuma günü ölürse, kabir azabından (şartlarına göre) güvende kalır.[29]

• Bu gün Berzah âlemindekilerden azap kaldırılır ve cennet kapıları açılır.[30]

• Cennetlikler için nimet ve hayırlar artar.[31]

• Müminlerin ruhları, geride bıraktıklarını (dünyadaki yakınları) ziyaret eder.

• Melekler, Hz. Resulullah (s.a.a) ve Ehlibeyt İmamlarıyla (a.s) ahitlerini yeniler.[32]

• İyi işlerin sevabı iki kat olur.[33]

Cuma Gecesi

Hadislerde, Cuma gecesi (Perşembe gününün akşamı sonrası) de Cuma günüyle aynı derecede sayılmıştır. Meleklerin yeryüzüne indikleri gece, insanların amellerinin Hz. Resulullah’a (s.a.a) sunulduğu ya da yeni ölmüş insanların ruhlarının[34] indiği gece ve İmamların (a.s) mutlu oldukları gece olarak tanıtılmıştır.[35] Tövbe etmek, ibadet etmek, dua etmek ve müstahap namazlar kılmak,[36] belirlenmiş bazı sureler başta olmak üzere, Kur’an tilavet etmek[37] Hz. Resulullah’a (s.a.a) salavat getirmek[38], Kumeyl duası[39] gibi, bazı duaların okunması olan ibadetler bugüne özel amellerdir.

Haftanın Günleri

İslam kültür ve medeniyetinde,  Kur’an’ın [40] işaret ettiği noktalara veya Cuma günü hakkındaki rivayetlerdeki[41] ayrıntılara bakmasak bile, Cuma gününün en önemli özelliği Cuma günü, ay günlerinin yedi güne ayrıştırılmasında son gün veya haftanın tatil günü olarak belirlenmesidir. Medine’de Müslüman toplum oluşmaya başladığı ilk dönemlerde de bugünün dinî, sosyal ve ibadi yönlerine ek olarak, rolleri ve din dışı faaliyetleri (siyasi, medya ve ekonomik) de dikkat çekmiştir.

Cuma günü, Yahudilerin Cumartesi gününün (Sebt/Şabat) aksine, asla mutlak tatil günü, işlerden el çekme günü veya Allah’ın yaratma işinden yorulup dinlenmeye geçmesine atıfla bir dinlenme günü olarak değerlendirilmemelidir;[42] bu hakikati ister Cuma gününün İslam kültüründeki özgünlük ve yaratıcılığına bağlayalım, ister sadrı İslam Müslümanlarının derin farklılaşma arzularından kaynaklı istemlerinden kaynaklı bilelim ya da en azından Yahudi ve Hristiyanlardan farklı olduklarını gösterme isteminden kaynaklı kimlik arayışı duygusundan kaynaklı bilelim[43] ve hatta onu Yahudilerin ‘altı gün yaratma işinden sonra Allah’ın dinlenmesi’[44] ifadesindeki alaycılık temasından kaçınmadan, kaynaklı İslami sünnetleri yaşatanların basiret ve öngörüsüne bağlayalım.[45]

Guillotin[46] ve Shaked[47] her iki Yahudi araştırmacısı da –farklı ifadelerle- Müslümanların Cuma gününün, ikincil bir oluşum ve İslam öncesi geleneklerden alıntı olduğunu iddia etmelerine rağmen, İslam’daki Cuma günü ile Yahudilerin Şabat günü arasındaki farkları veya Cahiliyet dönemi Araplarının toplanma günlerini inkâr etmemişlerdir. Cuma gününün İbranicedeki “Haknest günü” (toplanma günü ve haftanın pazarı) veya RB kökünden (bir arada kaynaşmak anlamına) gelen Aramca dilindeki “Arubeta” veya Farsça’daki “Adine”den alınarak uyarlandığını söylemek oldukça zordur.[48]

İslam Ülkelerinde Tatil olması

Cuma gününün İslam’da tatil olmasının ana sebebi, gerçekte ibadi şiarların (Cuma namazı) gerçekleştirilmesi idi. Dini kimlik genç Müslümanların toplantılarını çoğaltmakta, pekiştirmekte ve sağlamlaştırmaktaydı. Sonuçta bu tatil günleri yaygın bütün toplanma olanaklarına sirayet etmişti. Kutlama, eğlence, restorasyon, imar ve kurtarma davranışları da kendi yerinde, İslami toplum kavramının desteği ile yeniden müsait olurdu. Bundan dolayı Cuma tatilinde, günlük resmî çalışmalar ve bilhassa iş faaliyetleri sürmekteydi ta bu şekilde insanlar Cuma ibadetleri için daha fazla vakte sahip olma olanağına sahip olmaktaydılar. Yoksa Müslüman toplumunun Cuma günündeki hareket ve dinamikliği, diğer günlerden daha az değildi.

Cuma gününün resmî tatil olması, sadrı İslam’ın ilk günlerinden başlamıştır. Ancak Abbasi halifesi Mehdi (158-169) Perşembe gününü de divanların dinlenme günü olarak kararlaştırmıştır.[49] Bu yasa, Abbasi halifesi Mu’tesim (218-227) tarafından lağvedilmiştir.[50] Abbasi halifesi Mu’tezid (279-289), Cuma gününün daha çok ibadetle geçtiği; dinlenme ve eğlenceye vakit kalmadığı gerekçesiyle, Cuma gününün yanı sıra, Salı gününü de tatil ilan etmiştir. Onun emriyle resmî devlet işlerinin olmadığı Salı günlerinin yerine, Cuma günleri genel işler ve özel işleri yürütmesi için iki kişiyi görevlendirmiştir.([51]

Cuma gününün tatil olması Zeydiye [52] gibi İslam mezheplerini kapsadığı gibi, Zerdüştlük gibi[53] gayri müslimleri de kapsamaktaydı. Asla Yahudi kültüründe yaygın olduğu gibi, zorlama ve baskı söz konusu değildi. Nitekim Cuma gününün tatil olma yasasını çiğnedikleri ve başka günlerle değiştirme girişimleri Sünni’nin hilafetine[54] karşı çıkan bazı kabileler yanında görülmekteydi. 

Abbasilerin son dönemlerinde de -anlaşıldığı kadarıyla- Yahudilerin nüfuzu ile Müslümanlar Cumartesi gününde pazarları ve alış veriş merkezlerini tatil eder, o günü eğlence ve dinlenme günü olarak belirler ve buna karşın, Cuma günleri dükkânlarını açık tutarlardı.[55] Her ne kadar Ebu Şuca (ö. 488) İbn-i Harki’ye bu işte Yahudilere benzemeye çalışanların cezalandırılması emrini verse de[56] bunun dışında genellikle pazarlar ve alış veriş merkezleri Cuma namazından sonra açılır ve halk da hafta sonu alış verişini yapardı. Nitekim kasaplar daha çok Cuma günleri hayvanlarını keser ve satışa çıkarırlardı.[57] 

Kadınlar, haftalık yemek ihtiyacını karşılamak için Cuma günleri ekmek pişirirlerdi.[58] Genel olarak Cuma günleri, çalışanların ücretlerini ve maaşlarını aldıkları gün, ulema ve takvalılar için ibadet günü ve çocuklar için okulların tatil günüydü.[59] Ancak halkın Cuma günlerini yitirdiklerine dair bazı kayıtlar nakledilse de[60] bu kaytıları bunlarla sınırlı ve uzak bölgelere münhasır bilmek gerekir.[61]

İslam Ülkelerinde Tatil Olması

Birçok İslam ülkesinde Cuma günü resmî tatildir.[62] İran ve Arabistan gibi bazı ülkelerde Cuma gününün kimliğine daha çok vurgu yapılmaktadır. Ancak Pazar günleri resmî tatil olan bazı İslam ülkelerinde, Cuma günü yarım gün tatil ve daha çok dinî bir tatil günü olarak algılanmaktadır.([63] Türkiye, 1935 yılında Cuma tatilini iptal ederek, Pazar gününü resmî tatil olarak ilan etmiştir.)[64]

Ticaret

Cuma namazı kılınan şehirlerde genellikle pazarlar kurulur ve insanlar alış verişlerini yaparlardı. Köy ve çevre yerlerden gelenler namazlarını kılar, ibadetlerini yapar ve ihtiyaç duydukları şeyleri alıp evlerine dönerlerdi. Bundan dolayı Cuma namazlarının kılındığı camilerin yakınlarına pazarlar kurulurdu.[65]

Cuma Gecesi ve Gününün Amelleri

Cuma Gününün Fazileti

Cuma gecesi (Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece) ve gününün diğer gün ve gecelerden daha büyük bir fazileti vardır. Hz. Resul-ü Kibriya’dan (s.a.a) bu konuda şöyle rivayet edilmiştir: “Cuma gecesi ve Cuma günü yirmi dört saattir ve her saatte Allah-u Teâlâ altı yüz bin kişiyi cehennemden dışarı çıkarır.”

İmam Sadık’tan (a.s) ise şöyle rivayet edilmiştir: “Kim Perşembe gününün öğlesinden Cuma gününün öğlesine kadarki zaman diliminde ölürse, Allah-u Teâlâ onu kabir sıkmasından korur.”

İmam Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: “Cumanın çok büyük bir hakkı ve saygınlığı vardır. O halde onun saygınlığını heba etme, o günde Allah-u Teâlâ’nın ibadetlerinden herhangi birinde kusur yapma, iyi amellerle Allah’a yaklaşmaya çalış ve Allah’ın bütün haramlarını terk et. Çünkü o günde Allah-u Teâlâ ibadet ve itaatin sevabını artırır, günahların cezasını siler, dünya ve ahirette müminlerin derecesini yükseltir. O gecenin fazileti gündüzüyle aynıdır. Cuma gecesini sabaha kadar namaz ve dua ile geçirebilecek durumda isen onu yap. Şüphesiz âlemlerin Rabbi olan Allah, Cuma gecesi müminlerin iyiliklerini artırıp günahlarını silerek, saygınlıklarını fazlalaştırmak için melekleri gökyüzünün birinci katına gönderir. Kuşkusuz Allah-u Teâlâ bağışı geniş ve kerem sahibidir.”

Cuma Gecesinin  Amelleri

Cuma gecesi hakkında bir çok amel zikredilmiştir. Burada onlardan bazılarına değiniyoruz:

• Çokça 

“سبحان الله و الحمدلله و لا اله الاالله والله اكبر” 

“Subhanellahi vel-hamdulillahi ve la ilahe illallah-u vellahu Ekber” demek ve çok salavat getirmek. Şu şekilde salavat getirmek çok tavsiye edilmiştir:


اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ وَ عَجِّلْ فَرَجَهُمْ وَ أَهْلِكْ عَدُوَّهُمْ مِنَ الْجِنِّ وَ الْإِنْسِ مِنَ الْأَوَّلِينَ وَ الْآخِرِينَ.


“Alllahumme salli ala Muhammed ve âl-i Muhammed ve accil ferecehum ve ehlik aduvvehum min’el-cinni ve’l-insi min’el-evveline ve’l-ahirin”
Anlamı: “Allah’ım! Muhammed ve Ehlibeyt’ine salat et. Onların ferecini çabuklaştır; ilklerden sonlara kadar onların cinlerden ve insanlardan olan düşmanlarını helak et.”

• Cuma gecesinde her biri hakkında birçok sevap rivayet edilen şu sureleri okumak:

Şuara, Neml, Kasas, Secde, Yasin, Sad, Ahkaf, Vakia, Fussilet, Duhan, Tur, Kamer ve Cuma. Eğer bunların hepsini okumaya fırsat bulunmazsa, Vakiâ ve ondan önceki sureleri okumak.

• Cuma’nın akşam ve yatsı  namazlarının birinci rekâtında  Cuma Suresini, akşam namazının ikinci rekâtında İhlas Suresini ve yatsı namazının ikinci rekâtında ise A’la Suresini okumak.

• Müminler hakkında çok dua etmek; nitekim Hz. Fatıma (s.a) böyle yapmaktaydı. Nakledilen hadislere göre insan, ölen mümin kardeşlerinden on kişi hakkında bağışlanma dilerse, cennet ona farz olur.”

• Cuma gecesi okunması rivayet edilen duaları okumak; bu gecede okunması rivayet edilen dualar oldukça fazladır. Doğru senet ve kaynakla İmam Cafer Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: “Kim Cuma gecesi akşam namazının nafilesinin son secdesinde yedi defa aşağıdaki duayı okursa, dua biter bitmez bağışlanır.”

Her akşam böyle yapması iyidir; dua şudur:


اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ بِوَجْهِكَ الْكَرِيمِ وَ اسْمِكَ الْعَظِيمِ أَنْ تُصَلِّيَ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ وَ أَنْ تَغْفِرَ لِي ذَنْبِيَ الْعَظِيمَ


“Allahumme inni es’eluke bi-vechikel kerim, ves’mikel azim en tusalliye ala Muhamed’in ve âl-i Muhammed’in ve en teğfire lî zenbiyel aziym”Anlamı: “Allah’ım! Yüce veçhin (künhü) ve büyük ismin hürmetine senden Muhammed ve Ehlibeyt’ine salat etmeni ve benim büyük günahımı bağışlamanı diliyorum.”

• Kumeyl duasını okumak.

• Nar yemek; İmam Sadık (a.s) her Cuma gecesi nar yerdi. Narı uyumak istediği zaman yemek daha iyidir. Çünkü uyumak istediği zaman nar yiyen kimsenin sabaha kadar güvende olacağı rivayet edilmiştir. Narın bütün tanelerini toplayıp yemek için yere bir bez parçası sermek ve narı kimseyle paylaşmamak daha uygundur. Şeyh Cafer b. Ahmed-i Kummî “Arus” adlı kitabında İmam Cafer-i Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet etmiştir:

Kim sabah namazının nafilesiyle farzı arasında yüz defa 

سُبْحَانَ رَبِّيَ الْعَظِيمِ وَ بِحَمْدِهِ أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ رَبِّي وَ أَتُوبُ إِلَيْهِ 

“Subhane rabbiye’l-azim-i ve bi-hamdihi Esteğfirullah-e rabbi ve etubu ileyh” derse, Allah-u Teâlâ cennette onun için bir ev diker.

Cuma Gününün Amelleri

Cuma gününün amelleri oldukça fazladır. Onlardan en önemlileri şunlardan ibarettir:

• Sabah namazının birinci rekâtında Cuma Suresi’ni ve ikinci rekâtında İhlas Suresi’ni okumak.

• Sabah namazından sonra herhangi bir şey konuşmadan önce, gelecek Cuma’ya kadar günahlarının kefareti olması için şu duayı okumak:


اَللّـهُمَّ ما قُلْتُ فى جُمُعَتى هذِهِ مِنْ قَوْل اَوْ حَلَفْتُ فيها مِنْ حَلْف اَوْ نَذَرْتُ فيها مِنْ نَذْر فَمَشِيَّتُكَ بَيْنَ يَدَيْ ذلِكَ كُلِّهِ فَما شِئْتَ مِنْهُ اَنْ يَكُونَ كانَ وَما لَمْ تَشَأْ مِنْهُ لَمْ يَكُن اَللّـهُمَّ اغْفرْ لى وَتَجاوَزْ عَنّى اَللّـهُمَّ مَنْ صَلَّيْتَ عَلَيْهِ فَصَلاتى عَلَيْهِ وَمَنْ لَعَنْتَ فَلَعْنَتي عَلَيْهِ.



Anlamı: “Allah’ım! Bu Cuma günü söylediğim her söz veya ettiğim her yemin ya da ettiğim her nezir, Senin meşiyyetine bağlıdır (gerçekleşmesi senin irade ve isteğine bağlıdır). O halde senin iraden ise, gerçekleşsin ve senin istemediğin ise, gerçekleşmesin.”
Allah’ım! Beni bağışla ve günahımdan geç.
Allah’ım! Sen kime salat ediyorsan, benim selamım da onun üzerine olsun ve sen kime lanet ediyorsan, benim lanetim de onun üzerine olsun.”

• Bir rivayette şöyle geçer: “Kim, Cuma günü ve diğer günlerde öğle ve sabah namazından sonra

 اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ وَ عَجِّلْ فَرَجَهُمْ 

“Allahumme salli ela muhammedin ve âl-i Muhammed ve eccil ferecehum” (Allah’ım! Muhammed ve Ehlibeyt’ine salat et ve onların ferecini çabuklaştır.) :derse, Hz. Mehdi’yi (a.f) görmeden ölmez. Kim bu salavatı yüz defa söylerse, Allah-u Teâlâ onun otuzu dünya hacetlerinden ve otuzu da ahiret hacetlerinden olmak üzere, altmış hacetini reva eder.”

• Sabah namazından sonra Rahman Suresi’ni okumak ve “Febi eyyi âla-i rabbikuma tukezziban” (Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz) ayetinden sonra, “Rabbim! Senin nimetlerinden hiçbirini yalanlamıyorum” demek.

• Şeyh Tusî şöyle diyor: Cuma günü sabah namazından sonra yüz defa İhlas Suresi’ni okumak, yüz defa Muhammed (s.a.a) ve Ehlibeyt’ine (a.s) salavat getirmek, yüz defa istiğfar edip bağışlanma dilemek ve Nisâ, Hud, Kehf, Saffat ve Rahman surelerini birer defa okumak sünnettir.

• Ahkaf ve Mü’minun surelerini okumak. İmam Cafer-i Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: “Kim Cuma gecesi veya gündüzünde Ahkaf suresi’ni okursa, dünyada bir korkuyla karşılaşmaz ve kıyametin de büyük korkusundan güvende olur.”

• Güneş doğmadan önce on defa Kâfirun Suresi’ni okumak ve duasının kabul olması için dua etmek.

• Hz. Resulullah’ın (s.a.a) sünnetlerinden biri olan Cuma guslü; Peygamber Efendimizin (s.a.a) Hz. Ali’ye (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Ey Ali! O günlük yiyeceğini satıp aç kalarak su satın alma pahasına olsa bile, her Cuma günü guslet. Çünkü hiçbir sünnet bundan daha büyük değildir.”

İmam Cafer-i Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: “Kim Cuma günü gusledip şu duayı okursa, gelecek Cuma gününe kadar onun için temizlik olur” Yani günahlardan temizlenir veya amelleri manevi temizlik taşır ve kabul olur:


اَشْهَدُ اَنْ لا اِلـهَ إلاّ اللهُ وَحْدَهُ لا شَريكَ لَهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد وَاجْعَلْني مِنَ التَّوّابينَ واجْعَلْني مِنَ المُتَطَهِّرينَ.


Anlamı: “Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur; tektir; ortağı yoktur. Şehadet ederim ki, Muhammed O’nun kulu ve elçisidir. Allah’ım! Muhammed ve Ehlibeyt’ine salat eyle ve beni tövbe edenlerden ve temizlerden kıl.”

• Başı hatmi gülüyle yıkamak; bu amel insanı abraş hastalığı ve delillikten kurtarır.

• Cuma günü tırnağı kesmek ve bıyıkları kısaltmak çok faziletlidir; rızkı artırır ve gelecek Cuma’ya kadar insanı günahlardan temiz tutar; delilik, cüzam ve pisi hastalığından korur.

• Güzel koku sürüp, temiz elbiseler giymek.

• Sadaka vermek; bir rivayete göre Cuma gecesi ve gündüzünde verilen sadaka diğer zamanlarda verilen sadakanın bin katıdır.

Cuma gününün gelişine sevinmeleri için ailesine taze meyve, et ve diğer güzel şeyler satın almak.

Sabahleyin aç karına nar yemek, öğleden önce yedi hindiba yaprağı yemek.

Dünya işlerini bırakıp, vaktini dinî meseleleri öğrenmekle geçirmek; İmam Cafer-i Sadık’tan (a.s) bu konu hakkında şöyle rivayet edilmiştir: “Her haftanın Cuma gününü dinî meselelerini öğrenmekle geçirmek için diğer işleri bırakmayan Müslüman’a yazıklar olsun.”

• Bin defa salavat getirmek. İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: “Cuma günü hiçbir ibadet bana göre Muhammed ve Ehlibeyt’ine salavat göndermekten daha çok makbule geçmemiştir.”

• Hz. Resul-ü Kibriya Efendimiz (s.a.a) ve Ehlibeyt İmamlarını (a.s) ziyaret etmek.

• Ölülerin, anne-babanın veya onlardan birinin mezarını ziyaret etmek.

• Nudbe duasını okumak.

Cuma Günü Hakkındaki Hadisler

• Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Cuma günü, günlerin efendisidir. Aziz ve celil olan Allah nezdinde kurban ve fıtır gününden daha büyüktür.”[66]

• İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayır ve şer Cuma günü iki kat artar.”[67]

• Muhammed El Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Cuma günü verilen sadaka, Cuma gününün diğer günlerden üstünlüğü sebebiyle iki kat artar.[68]

• İmam Sadık (a.s) cennetteki müminlerin vasfı hakkında şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah’ın, her Cuma günü mümin olan kullarına bir kerameti ve bağışı vardır. Onlar bir araya toplanınca Rab Tebarek ve Teâlâ onlara tecelli eder. Onlara bir nazar edince hepsi “Secdeye kapanır.”

• Hz. Fatıma (s.a) şöyle buyurmuştur: “Cuma günü’nde öyle bir vakit vardır ki, Müslüman bir kul o vakitte Allah’tan bir hayır dilerse, Allah onu ona bağışlar ve o vakit de güneşin yarısının batmaya koyulduğu andır.”[69]

    

Cuma Hakkındaki  Eserler


Cuma gününün fazileti, özellikleri, adabı hakkında doğrudan olarak çok sayıda kitap yazıldığı gibi, bazı kitaplarda da bu konulara değinilmiştir. O kitaplardan bazıları şunlardır:

• Şeyh Saduk; el-Hisal

• Seyyid İbn-i Tavus; Cemalu’l-Usbu

• Şehid-i Sani; Hasais Yevmu’l-Cum’a

• Suyuti; Nuru’l-Lum’a fi Hasaisi’l-Cum’a

• Cafer b. Ahmed Kummi; Kitabu’l-Araus fi Hasais Yevme’l-Cum’a ve Fezailihi

• Muhammed Taki Ahmedabad; Ebvabu’l-Cennat fi Adabi’l-Cumu’at

• Ahmed Şükür; Ziynetu’l-A’yad fi A’mali’l-Cum’a

• Mustafa b. İbrahim; el-Esraru’l-Muvedde’t fi A’mal Yevmi’l-Cum’a

• Halil Merta; et-Tuhfetu’l-Kerime fi’l-Cum’eti’l-Azime.[70]

Şia ve Ehlisünnet hadis ve fıkıh kitaplarında Cuma günü hakkında bab veya bablara yer verilmiştir.[71)

KAYNAKÇA


1- İbn-i Faris; İbn-i Esir; Firuzabadi; Tureyhi, “cem’” maddesi.

2- Cuma, 9.

3- Tusi, et-Tian, İbn-i Cevzi, Kurtubi, ayetin tefsiri.

4- Safipuri, “cem’” maddesi, Dehhuda, “Cuma” maddesi.

5- İbn-i Manzur, Murtaza Zubeydi, “cem” maddesi.

6- Bkz. İbn-i Manzur, “cem” maddesi, İbn-i Hacer-i Askalani, c. 2, s. 281, 282; Murtaza Zubeydi, “cem” maddesi.

7- Bkz. Askeri, s. 26; Suyuti, s. 30.

8- İbn-i Manzur “cem” maddesi; Murtaza Zubeydi “cem” maddesi.

9- Bkz. Sanaani, c. 3, s. 159, 160; İbn-i Hacer-i Askalani, c. 2, s. 281, 282; İsfahani, s. 36, 37.

10- Bkz. Sanaani, c. 3, s. 256; İbn-i Hambel, c. 2, s. 311; İbn-i Huzeyme, c. 3, s. 118; İbn-i Hazm, c. 5, s. 45; İsfahani, s. 36.

11- Kuleyni, c. 3, s. 415; Tabersi, A’raf Suresi, 54. ayetin tefsiri; Bihar, c. 86, s. 277, 278.

12- Bkz. İbn-i Babeveyh, c. 1, s. 416; İbn-i Babeveyh, c. 1, s. 425.

13- İbn-i Babeveyh, c. 1, s. 416; Tusi, Tehzibu’l-Ahkam, c. 3, s. 236.

14- İbn-i Tavus, s. 171, 191, 202, 206; İsfahani, s. 188, 210.

15- Suyuti, s. 101, 105; Şehid-i Sani, c. 1, s. 285, 289; İsfahani, s. 211, 265.

16- İsfahani, s. 293, 303, 414, 433.

17- Berki, c. 1, s. 59; Kuleyni, c. 3, s. 416, 428; Tusi, Tehzibu’l-Ahkam, c. 3, s. 4; İbn-i Tavus, s. 154, 155; Suyuti, s. 102, 104; İsfahani, s. 282, 293, 448, 452.

18- İbn-i Hambel, c. 1, s. 272, 316; Deremi, c. 2, s. 452, 454; Buhari, c. 1, s. 214, 215; Suyuti, s. 53, 55, 99; İsfahani, s. 99, 104.

19- Kuleyni, c. 2, s. 489, 490; Beyhaki, c. 3, s. 250; Suyuti, s. 74.

20- Kuleyni, c. 1, s. 40; İbn-i Babeveyh, c. 2, s. 393; İbn-i Tavus, s. 307, 319; Suyuti, s. 107.

21- İbn-i Hambel, c. 2, s. 284; Berki, c. 1, s. 58; Kafi, c. 3, s. 416; Buhari, c. 1, s. 224, 225; Suyuti, s. 75, 76; İbn-i Tavus, s. 252; Suyuti, s. 77, 81; Bihar, c. 86, s. 269, 273, 279; İsfahani, s. 65, 67.

22- Bkz. İsfahani, s. 473, 476, 479, 481.

23- Şafii, c. 1, s. 226; İbn-i Mace, c. 1, s. 348, 349; Suyuti, s. 36, 43, 98, 104, 105, 109; el-Fıkh-ı Mensub be İmam Rıza (a.s), s. 128, 129; Kummi, “Cuma” maddesi, 9; Kafi, c. 3, s. 417, c. 6, s. 299; İbn-i Babeveyh, c. 2, s. 391; Tusi, Tehzibu’l-Ahkam, c. 3, s. 10, c. 9, s. 100; İsfahani, s. 273, 440, 441.

24- Kâfi, c. 6, s. 236; Tehzibu’l-Ahkam, c. 9, s. 13; Heysemi, c. 5, s. 92; Suyuti, s. 115, 116, 131; İsfahani, s. 39, 41, 454, 455.

25- Şafii, c. 1, s. 240; Sanaani, c. 3, s. 259; Müslim, c. 3, s. 6; Bihar, c. 7, s. 59, c. 86, s. 281; İsfahani, s. 73, 77.

26- İbn-i Mace, c. 1, s. 344, 345; Nesai, c. 3, s. 91; Tusi, Tehzibu’l-Ahkam, c. 3, s. 2.

27- Kâfi, c. 1, s. 480; İbn-i Babeveyh, c. 2, s. 264; Beyhaki, c. 1, s. 299; Suyuti, c. 3, s. 498.

28- İbn-i Ebi Şeybe, c. 2, s. 58; İbn-i Mace, c. 1, s. 349; Kummi, Buruc, 3 ayeti; Beyhaki, c. 3, s. 250; Bihar, c. 86, s. 263; Vesailu’ş-Şia, c. 7, s. 376, 382.

29- Kâfi, c. 3, s. 414, 45; Tehzibu’l-Ahkam, c. 3, s. 2, 3; Suyuti, s. 116, 117; Bihar, c. 86, s. 265.

30- Bkz. Suyuti, s. 62, 120.

31- Kummi, Secde, 16.

32- Bkz. İsfahani, s. 49, 57, 59.

33- Kâfi, c. 3, s. 414; Kadı Numan, c. 1, s. 180; Tehzibu’l-Ahkam, c. 3, s. 2, 3; Suyuti, s. 98; Bihar, c. 86, s. 283.

34- Suyuti, s. 110; İsfahani, s. 80.

35- Bkz. Kâfi, c. 1, s. 254; İbn-i Babeveyh, s. 176; Bihar, c. 86, s. 272, 282.

36- İbn-i Babeveyh, c. 1, s. 271; Kadı Numan, c. 1, s. 180; Tehzibu’l-Ahkam, c. 3, s. 5; Bihar, c. 86, s. 279, 282; İsfahani, s. 105, 114, 304.

37- Daremi, c. 2, s. 454, 457; Suyuti, s. 54, 55, 99, 100; İsfahani, s. 87, 99.

38- Suyuti, s. 102; Bihar, c. 86, s. 312.

39- İbn-i Tavus, s. 129, 135; İsfahani, s. 115, 173.

40- Cuma, 9.

41- Bkz. Kazvini, s. 66, 67; Şamlu, c. 11, s. 257, 259.

42- Şimel, s. 73; D. İslam, Djum.

43- Bkz. Shaked, s. 146.

44- Bkz. Merdan Ferah, s. 21.

45- Shaked, s. 145, 146.

46- Bkz. Guillotin, s. 111, 125; İslam, Djum, maddesi.

47- Bkz. Shaked, s. 146.

48- Bkz. Shaked, s. 146.

49- Ceheşyari, s. 125; Ahsen, s. 285.

50- Ceheyari, s. 125; Ahsen, s. 285.

51- Sabi, s. 27; Bkz. Avad, s. 53, 54.

52- Bkz. Haseni, s. 20.

53- Bkz. Deruveyl, s. 331.

54- Grtimilerde Cuma tatili yerine Salı günü tatil olması hakkında Bkz. Taberi, c. 10, s. 26.

55- Bkz. İbn-i Cevzi, c. 17, s. 23, 24; Ziyat, s. 41, 46; Ahsen, s. 286.

56- Bkz. İbn-i Cevzi, c. 17, s. 23, 24; İvad, s. 58; Ahsen, s. 286.

57- Bkz. Cahiz, s. 111, 122; Ahsen, s. 285.

58- Bkz. İbn-i Batute, c. 1, s. 290.

59- Bkz. Ebu Hayyan Tevhidi ve Moskoviye, s. 80; Sabi, s. 27; Mukkari, c. 3, s. 109; Ahsen, s. 285; Vaiz Kazvini, s. 35; Saib, c. 2, s. 13, c. 5, s. 22, 26, c. 6, s. 32, 45; Ayrıca Bkz. İbn-i Ebi Usaybie, s. 442.

60- Bkz. Cahiz, s. 129; Şerli, s. 23, s. 51.

61- Şerli, s. 23, 4. Dipnot.

62- İslam ülkelerindeki Cuma tatili hakkında Bkz. c. 15, s. 132.

63- Şimel, s. 73, 74.

64- Cuma maddesi.

65- Bkz. Kütükoğlu, s. 609.

66- el-Bihar, 89/267/5.

67- el-Bihar, 126/27.

68- Sevab’ul-A’mal, 220/1.

69- Müsned-i Fatimatu’z-Zehra, s. 227.

70- Bkz. Neccaşi, s. 87, 88, 101, 123, 398; Tusi, el-Fihrist, s. 69, 91, 92; Haci Halife, c. 1, s. 64; c. 2, s. 1278, 1565; Ağa Bozorg-u Tahrani, c. 1, s. 74, c. 2, s. 56, 244, c. 7, s. 175, c. 11, s. 181, 182; c. 15, s. 253, 344; Serkis, c. 1, s. 1085; Kehhal, c. 1, s. 208, c. 4, s. 128, c. 12, s. 236.

71- Bkz. Malik b. Enes, c. 1, s. 101, 103; Kâfi, c. 3, s. 413; Tehzibu’l-Ahkam, c. 3, s. 2; Beyhaki, c. 3, s. 170, 180; Şervani, c. 2, s. 464, 480; Desuki, c. 1, s. 372, 390.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir