SAHİFE-İ SECCADİYE

İçindekiler

1- ALLAH’A HAMD VE SENA İLE İLGİLİ DUASI

2- Bu Hamd ve Senadan Sonra Resulullah’a Salât ve Selâm İle İlgili Duası

3- Arş’ı Taşıyan ve Tüm Mukarrep Meleklere Salât İle İlgili Duası

4- Peygamberlere Tâbi Olan ve Onları Tasdik Edenlere Salâtını İçeren Duası

5- Kendisi ve Velâyetine İnanan Dostları Hakkındaki Duası

6- Sabah ve Akşam Vakitlerinde Okuduğu Dua

7- Zor Bir İşle Karşılaştığında veya Başına Üzücü Bir Hadise Geldiğinde ve Musibet Zamanlarında Okuduğu Dua

Ey mihnet düğümleri kendisiyle çözülen! Ey zorluklar sınırı kendisiyle aşılan! Ey kurtuluş ferahlığına kendisiyle kavuşulan (yüce Allah)! Kudretin karşısında güçlükler kolaylaşmış, lütfunla sebepler sebep oluvermiş, kudretinle kaza ve kaderin cari olmuş ve her şey iraden doğrultusunda gelip geçmiştir. Her şey, söylemene gerek kalmadan sırf dilemenle emir almakta; nehyine ihtiyaç duyulmadan sırf iradenle sakınmakta. Önemli işler için çağrılan sensin. Musibetlerde sığınılacak sensin. Felâketleri defedecek olan sensin. Sıkıntıları giderecek olan sensin. Ey Rabbim! Ağırlığı altında ezildiğim felâketler üzerime çökmüş; tahammülü çok güç olan musibetler gelip bana çatmış. Bunları kudretinle sen bana getirmiş, saltanatınla sen bana yöneltmişsin. Senin getirdiğini kimse götüremez; senin yönelttiğini kimse geri çeviremez; senin kapattığını kimse açamaz; açtığını kimse kapatamaz; zorlaştırdığını kimse kolaylaştıramaz; hor ve zelil kıldığına kimse yardım edemez. O hâlde ey Rabbim! Muhammed ve Âline salât eyle ve lütfunla kurtuluş kapısını yüzüme aç; gücünle üzüntü ve kederin üzerimdeki sultasını kır; şikâyetçi olduğum hususta bana bakışını güzelleştir; dilendiğim konuda ihsanının tatlılığını bana tattır; bana kendi katından bir rahmet ve afiyet dolu bir rahatlık ver; bana kendi indinden acil bir kurtuluş yolu belirle; beni gamlanıp kederlenmekle meşgul ederek farzlarını yerine getirmekten, sünnetini uygulamaktan alıkoyma. Ey Rabbim! Artık inen belâlara dayanamaz oldum; gelip çatan musibetlere katlanmaktan üzüntüyle dolup taştım. Sen, duçar olduğum sıkıntıyı gidermeye, içine düştüğüm durumu ortadan kaldırmaya kadirsin. O hâlde, hak etmesem de bunu bana yap. Ey büyük Arş’ın sahibi!

8- Sevilmeyen Şeyler, Kötü Ahlâk ve Çirkin İşlerden Allah’a Sığınmakla İlgili Duası

Allah’ım! Hırsın kabarmasından, öfkenin sersemliğinden, hasedin galebesinden, sabrın zayıflığından, kanaatin azlığından, huyun kötülüğünden, şehvetin azmasından, bağnazlığın sultasından, nefsin tutkusuna uymaktan, hidayete karşı çıkmaktan, gaflet uykusundan, zorluklara düşmekten, batılı hakka yeğlemekten, günahlara ısrarla devam etmekten, günahı küçümsemekten, itaati büyük görmekten, zenginlerin övünmesinden, fakirleri hor görmekten, elimizin atındakilere kötü davranmaktan, bize iyilik yapanlara teşekkürü terk etmekten, zalime yardımcı olmaktan, mazlumu yalnız bırakmaktan, hakkımız olmayan bir şeyi istemekten ve bilgiyi gerektiren konularda bilgisiz konuşmaktan sana sığınırım.

Birini aldatma düşüncesini taşımaktan, amellerimizden dolayı kendimizi beğenmişlikten, uzun arzularla kendimizi avutmaktan sana sığınırız. İçimizin kötülüğünden, küçük günahı önemsememekten, Şeytan’ın bizi kuşatmasından, zamanın başımıza dert açmasından ve sultanın bizi ezmesinden sana sığınırız. Saçıp savurmaktan ve yetecek kadar rızkı bulamamaktan sana sığınırız. Düşmanları sevindirecek bir durumdan, denklerimize muhtaç olmaktan, sıkıntılı geçimden ve (ahirete götürecek bir) azık olmaksızın ölmekten sana sığınırız. En büyük teessüften (kıyamette duyulacak pişmanlıktan), en büyük musibetten (din hususunda duyarsız olmaktan), en acı bedbahtlıktan (ahireti dünyaya satmaktan), dönülecek yerin kötülüğünden (cehenneme varmaktan), sevaptan mahrum kalmaktan ve azaba duçar olmaktan sana sığınırız. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve rahmetinle beni ve kadın erkek tüm müminleri bütün bunlardan koru. Ey merhametlilerin en merhametlisi!

9- Yüce Allah’tan Bağışlanma Dilemeye Müştak Olma Hakkındaki Duası

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bizi sevdiğin tövbeye muvaffak et; sevmediğin günah alışkanlığından kurtar. Allah’ım! Din veya dünya ile ilgili iki eksiklikle karşılaştığımız zaman eksikliği, fani oluşu çok hızlı olan (dünya) ile ilgili kıl; bekası çok uzun olan (din) hususunda ise tövbeyi bize nasip et. (Allah’ım!) Biri seni bizden razı edecek, diğeri de seni bize karşı gazaba getirecek iki işe azmettiğimiz zaman bizi, seni bizden razı edecek işe yönelt ve seni bize karşı gazaba getirecek fiilde gücümüzü gevşet. Böyle durumlarda bizi, kendi nefsimizin seçimiyle baş başa bırakma. Çünkü o, senin başarıya ulaştırdığın hariç, batılı seçer; senin esirgediğin müstesna, kötülüğü emreder.

Allah’ım! Hiç kuşku yok, sen bizi zaaftan yarattın; güçsüzlük temeli üzerine inşa ettin ve yaratılışımızı hakir bir sudan başlattın. Senin gücünden kaynaklanandan başka bizim bir gücümüz yok; senin yardımına dayanandan başka bizim bir kuvvetimiz yok. O hâlde, kendi başarınla bize yardım et; kendi ıslahınla bizi ıslah et; kalp gözümüzü sevginle bağdaşmayan şeye kapa ve uzuvlarımızdan hiçbirini günahlara daldırma. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve kalplerimizin gizli niyetlerini, uzuvlarımızın hareketlerini, gözlerimizin işaretlerini ve dillerimizin konuştuğu sözleri, sevabını gerektiren şeylerle ilgili kıl ki, mükâfatını hak edecek bir iyiliği kaçırmayalım; cezalandırmanı gerektirecek bir kötülüğü de işlemeyelim.

10- Yüce Allah’a Sığınmakla İlgili Duası

Allah’ım! Dilersen, lütfunla bizi affedersin; dilersen, adaletinle bize azap edersin. O hâlde, lütfunla, affını bizim için kolaylaştır; mağfiretinle, bizi azabından kurtar. Çünkü gerçek şu ki; bizim, adaletine dayanacak gücümüz yoktur; affın olmadan hiçbirimiz için kurtuluş söz konusu değildir. Ey ganilerin ganisi (yüce Allah)! Biz kulların, senin huzurundayız ve ben, sana muhtaç olanlar içerisinde en çok ihtiyacı olanım. O hâlde, geniş rahmetinle yoksulluğumuzu gider; rahmetini bizden esirgeyerek bizi ümitsizliğe düşürme. Aksi taktirde, seninle mutlu olmak isteyeni bedbaht etmiş, fazlından yardım umanı mahrum bırakmış olursun. O zaman da senden başka kime yönelebilir, kapından başka hangi kapıya gidebiliriz ki?!

Sen, (her türlü eksiklikten) pak ve münezzehsin! Biz ise, dualarına icabet etmeyi söz verdiğin çaresizleriz; sıkıntılarını gidermeyi vadettiğin sıkılmışlarız. Ve sen, rahmetini dileyenden rahmetini esirgemez, senden medet umanı medetsiz bırakmazsın. Çünkü bu, iradenle uyuşmaz, büyüklüğüne yakışmaz. O hâlde, sana yalvarıp yakarmamıza (bakarak bize) acı ve kapına geldiğimiz için (lütfunla) bizi zengin kıl. Allah’ım! Sana isyan etmek üzere Şeytan’a uyduğumuzda o, üstümüze güldü. Şu hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve senin için onu (Şeytan’ı) terk ettikten, ondan yüz çevirip sana yöneldikten sonra tekrar onu üstümüze güldürme.

11- Güzel Akıbet İstemiyle İlgili Duası

Ey anılması ananlar için şeref olan! Ey şükrü şükredenler için zafer olan! Ve ey itaati itaat edenler için kurtuluş olan (yüce Allah)! Muhammed ve Âline salât eyle ve kalplerimizi seni anmakla diğer bütün anmalardan, dillerimizi sana şükretmekler diğer bütün şükürlerden ve uzuvlarımızı sana itaat etmekle diğer bütün şükürlerden ve uzuvlarımızı sana itaat etmekle diğer bütün itaatlerden alıkoy. Şayet bizim için işten artakalan boş bir zaman mukadder ettiysen, onu selâmet boş zamanı kıl; ondan bir günah veya bir yorgunlukla ayrılmayalım. Böylece kötülükleri yazan melekler, kötülüklerimizin anılmadığı tertemiz bir sayfayla ve iyilikleri yazan melekler de, yazdıkları iyiliklerimizle bizden hoşnut olarak geri dönsünler.

(Allah’ım!) Muhammed ve Âline salât eyle ve hayatımızın günleri bittiği, ömrümüzün süresi sona erdiği ve kabul etmekten başka çaremiz olmayan kaçınılmaz davetin (ölüm) gelip çattığı zaman, amellerimizi yazan meleklerin bizden kaydettikleri son ameli, kabul olmuş bir tövbe kıl ki, artık işlediğimiz bir günah veya isyandan dolayı bizi hesaba çekmeyesin. (Rabbim!) Kullarını hesaba çektiğin gün tanıkların (melekler, peygamberler ve imamlar) gözleri önünde günahlarımızı örttüğün perdeyi açarak bizi rezil etme. Hiç kuşkusuz, sen, sana yalvarana pek merhametlisin; seni çağıranı cevapsız bırakmazsın.

12- Günahları İtiraf ve Yüce Allah’a Dönüş (Tövbe) İstemi Hakkındaki Duası

Allah’ım! Üç haslet, senden (bir şey) istemem engel oluyor; bir haslet de, senden (bir şey) istemeye itiyor beni. (Rabbim!) Yerine getirmediğim, getirmekte ağır davrandığım emirlerine, tereddüt etmeden işlediğim yasaklarına ve şükrünü eda etmekte kusur ettiğim nimetlerine bakınca, senden (bir şey) istemeye utanıyorum. Sana yönelenlere, hüsnü zanla dergâhına gelenlere olan lütuf ve fazlını görünce de, senden istekte bulunmaya cür’et ediyorum. Çünkü, senin bütün ihsanların lütuf, bütün nimetlerin karşılıksız bağıştır.

Ey mâbudum! Şimdi ben, zilletle boyun eğmiş bir hâlde izzet kapının önünde durmuş, çoluk çocuğu çok, fakr u zaruret içindeki biri gibi utanarak senden (lütuf ve merhametini) dileniyorum ve itiraf ediyorum ki, bana ihsanda bulunduğun zaman sana karşı gelmemeye gayret etmekten başka bir şey yapmış değilim ve hiçbir zaman da senin lütuf ve fazlından mahrum kalmamışım. Şimdi ey Rabbim! Katında kötü şeyler kazandığımı ikrar etmek, bana bir yarar sağlar mı? Çirkin işler yaptığımı itiraf etmek, beni senden (senin azabından) kurtarır mı? Yoksa, bulunduğum durum itibariyle gazabını mı hak ettim? Yoksa, seni çağırırken gazabınla mı cevap vereceksin?

Seni tenzih ediyorum! Tövbe kapısını yüzüme açık bıraktıktan sonra senden ümit kesmem. Aksine; günahları büyük, bahtı dönmüş, amel zamanının bittiğini, ömrünün sona erdiğini görüp senden kurtulamayacağını, senden kaçamayacağını anlayınca, tertemiz bir kalple sana dönüp ihlâsla tövbe eden, sonra da karşında eğilip bükülerek, başını aşağı salarak, korkudan dizleri titreyerek, gözyaşları suratını ıslatmış bir hâlde kısık bir sesle seni çağıran, sana yalvaran, kendine zulmetmiş, Rabbinin saygınlığını küçümsemiş hakir bir kul gibi; “Ey merhametlilerin en merhametlisi! Ey merhamet arayanların yöneldiği en merhametli zat! Ey mağfiret dileyenlerin etrafında dolaştığı en şefkatli Zat-ı Kibriya! Ey affı cezalandırmasından çok olan! Ey rızası gazabından bol olan! Ey güzel affıyla yaratıklarının övgüsünü kazanan! Ey kullarını tövbelerinin kabul olacağına alıştıran! Ey kötülerin tövbeyle ıslah olmalarını sağlayan! Ey kullarının az amellerine razı olan! Ey onların az amellerine çok mükâfat veren! Ey dualarına icabet etmeyi onlar için tazmin eden! Ve ey lütfuyla onlara en iyi ödülü vereceğini vadeden (yüce Allah)!” diyerek seni çağırırım, sana yalvarırım. Çünkü ben, sana isyan edip de bağışladığın en isyankâr, mazeret gösterip de mazur gördüğün en kötü ve tövbe edip de tövbesini kabul ettiğin en zalim kişi değilim.

Buradan sana yönelerek, kaçırdığı fırsatlara pişman olan; devşirdiği günahlardan korkan; yaptıklarından utanç duyan; senin indinde büyük günahı affetmenin büyük bir şey olmadığını, bunun sana göre kolay bir iş olduğunu, hadsiz hesapsız suçlara göz yumabileceğini bilen ve sana en sevimli kulun; sana karşı büyüklük taslamayı terk eden, günahlardan sakınan ve sürekli bağışlanma talebinde bulunan kul olduğunun bilincinde olan biri olarak tövbe ediyorum. (Ey Rabbim!) Büyüklük taslamaktan, günahlara devam etmekten sana sığınıyorum. Kusur ettiğim hususlarda senden bağışlanmamı istiyorum. Âciz olduğum, güç yetiremediğim konularda senden yardım diliyorum. Allah’ım Muhammed ve Âline salat eyle ve üzerime farz ettiklerini bana bağışla; hak ettiğim cezalandırmalarından beni kurtar; günah ehlinin korktuğu (cehennem azabı)ndan bana güvence ver. Çünkü sen, af ile dolusun, mağfiret için umulansın; bağışlama ile tanınmışsın. Hacetimi senden başka kimseden dilemem. Günahımı senden başka bağışlayacak olan yok. Her türlü eksiklik sıfatından münezzehsin sen! Senden başka kimse bana zarar veremez; senden başka kimseden korkmam. Hiç şüphesiz, sen takva ehlisin; mağfiret ehlisin. Muhammed ve Âline salât eyle ve hacetimi gider, dileğimi kabul et; günahımı bağışla, korkumu güvene çevir. Hiç kuşku yok, sen her şeye kadirsin ve bunlar sana pek kolaydır. Âmin, ya Rabb’el-âlemin.

13- Hacetleri Yüce Allah’tan İsteme Hakkındaki Duası

Allah’ım! Ey hacetlerin isteneceği son merci! Ey katında isteklerin elde edilebileceği kimse! Ey nimetlerini parayla satmayan! Ey bağışlarını başa kakarak bulandırmayan! Ey kendisiyle gani olunan, onsuz gani olunmayan! Ey kendisine rağbet edilen, kendisinden yüz çevrilemeyen! Ey hazineleri dilenmelerle tükenmeyen! Ey hikmeti vesilelere tevessül etmekle değişmeyen! Ey muhtaçların kendisine olan ihtiyaçları bitmeyen! Ve ey dua edenlerin duası kendisini zahmete düşürmeyen (yüce Allah)! Yaratıklarına muhtaç olmamakla övünmüşsün ve de öylesin, onlara hiçbir ihtiyacın yoktur. Onları da muhtaçlıkla nitelemişsin ve de öyledirler, her yönleriyle sana muhtaçtırlar.

Kim ihtiyaç gediklerini senin katından kapamak ister ve seninle fakirliğini gidermeye azmederse, hiç kuşkusuz, hacetini, bulabileceği yerde aramış, dileğine kavuşabileceği yöne yönelmiştir. Kim de, hacetini yaratıklarından herhangi birine götürür veya seni değil de onu hacetinin giderilmesi noktasında sebep kabul ederse, hiç şüphesiz, kendini yoksunluğa maruz bırakmış, senin lütuf ve ihsanını kaybetmeyi hak etmiştir. Allah’ım! Benim, kendi çabamla ulaşamayacağım, kendi plânlarımla elde edemeyeceğim bir hacetim var ki, nefsimin aldatmasıyla onu, hacetlerini sana getiren, dileklerinde sana muhtaç olan (kendim gibi) birine götürdüm. Bu da hatakârların hatalarından bir hata, günahkârların sürçmelerinden bir sürçmedir. Sonra, senin hatırlatmanla gafletimden uyandım; verdiğin başarıyla hatamın farkına vardım; yardımınla sürçmemden geri döndüm ve; “Rabbim, her türlü eksiklik sıfatından münezzehtir! Muhtaç biri, (kendisi gibi) muhtaç birinden nasıl bir şey dilenebilir?! Yoksul biri, (kendisi gibi) yoksul birine nasıl rağbet edebilir?!” dedim.

Onun için rağbetle sana geldim; güvenle ümidimi sana getirdim ve bildim ki, senden dilediğim şeyler ne kadar çok olsa da, zenginliğinin yanında az kalır; senden istediğim şey ne kadar büyük olsa da, geniş rahmetinin yanında küçük kalır; keremin, kimsenin dilenmesinden dolayı daralmaz; bağışlarla tanıdığımız elin her elin üstündedir. Allah’ım Muhammed ve Âline salât et ve bana, hak kazanma esasına dayanan adaletinle değil, lütuf ve ihsana dayalı kereminle muamele et. Çünkü ben, eli boş geri çevrilmeyi hak ettiği hâlde, sana rağbet edip de kendisine bağışta bulunduğun ilk kişi değilim; mahrum bırakılması gerektiği hâlde, senden (rahmetini) dilenip de kendisine lütufta bulunduğun ilk kimse de değilim.

(Burada hacetini dile getirir, sonra secde eder ve secdede şöyle dersin:)

(Ey Rabbim!) Fazlın yalnızlığımı gidermiş, ihsanın bana kılavuzluk etmiştir. O hâlde, kutsal zatın ve Muhammed ile Ehl-i Beytinin -salâtın onlara olsun- hürmetine, beni istediğini elde edememiş, ümitleri boşa çıkmış bir hâlde dergâhından geri çevirme.

14- Haksızlığa Uğradığı veya Zalimlerden Hoşlanmadığı Bir Davranış Gördüğü Zaman Okuduğu Dua

Ey zulümden şikâyetçi olanların hâlinden haberdar olan! Ey onların başlarına gelenlerden haberdar olabilmek için tanıkların tanıklıklarına ihtiyacı olmayan! Ey yardımı mazlumlara yakın olan! Ve ey desteği zalimlerden uzak olan (yüce Allah)! Verdiğin nimetlerin şımarıklığıyla ve yaptıklarından dolayı kendisini hemencecik cezalandırmamana aldanarak falan oğlu filanın bana yaptığı haksızlığı, hakareti gördün, bildin. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve kuvvetinle, bana zulmedeni ve düşmanımı bana zulmetmekten alıkoy; kudretinle, onun bana karşı düşmanlığının keskinliğini kır; (benimle uğraşmaya zaman bulamayacak şekilde) onu meşgul et ve onu düşmanlarına karşı âciz, güçsüz kıl.

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bana zulmetmeyi düşmanıma kolaylaştırma; ona karşı bana güzel yardımını esirgeme; onun gibi davranmaktan beni koru ve beni onun düştüğü duruma düşürme. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve düşmanıma olan öfkemin şifası, ona duyduğum kinin yatıştırıcısı olarak ona karşı bana peşin bir imdatta bulun. Allah’ım Muhammed ve Âline salât eyle ve düşmanım tarafından uğradığım zulme karşılık affını, gördüğüm kötü muameleye karışılık da rahmetini hâlime şamil kıl. Çünkü, gazabının dışında, hoşlanılmayacak her şey küçüktür; öfkenin yanında, başa gelecek her musibet aynıdır. Allah’ım! Zulme uğramamı bana sevdirmediğin gibi, zulmetmekten de koru beni. Allah’ım! Senden başka kimseye şikâyette bulunmam. Senin dışında hiçbir hükümdardan yardım istemem. Pak ve münezzehsin sen! O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve duamı icabetle buluştur; şikâyetimi durumumda değişiklik yaparak ortadan kaldır.

15- Hastalandığı veya Bir Musibet ve Belâyla Karşılaştığı Zaman Okuduğu Dua

Allah’ım! Geçmişte hep yararlandığım beden sağlığından dolayı sana hamdolsun. Vücudumda meydana getirdiğin illetten dolayı da sana hamdolsun. Çünkü, ey Rabbim, şu iki durumdan hangisi için sana daha çok şükretmem gerektiğini ve şu iki vakitten hangisi için sana daha çok hamdetmem icap ettiğini bilmiyorum: Temiz rızklarından afiyetle istifade etmemi, rızanı ve fazlını elde etmek için neşeyle çalışmamı ve yerine getirmeye muvaffak kıldığın itaatlere güç yetirebilmemi sağlayan sıhhat zamanı için mi? Yoksa günahlardan temizlenmeme, sırtımdaki hatalar yükünün hafiflemesine, içine gömüldüğüm kötülüklerden kurtulmama, tövbe etme gerekliliğini anlama ve günahların üzerimde bıraktığı izleri silmem gerektiğini hatırlamama yarayan illet zamanı için mi? Hele bunlara, bir de hiçbir zahmet çekmediğim, sırf senden bir lütuf ve ihsan olarak iki yazıcı meleğin benim için yazdıkları temiz ameller eklenirse (o zaman bu iki durumdan hangisinin daha hayırlı olduğunu anlamak daha bir güç olur). Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve benim için razı olduğum şeyi bana sevdir; üzerime indirdiğin (musibet)i bana kolaylaştır; geçmişteki pisliklerimden beni temizle; eski kötülüklerimin üzerimdeki izlerini sil; sağlığın tatlılığını bana göster; selâmetin serinliğini bana tattır ve hastalığımdan çıkışımı affına, düşüşümden kalkışımı bağışlamana, üzüntümden kurtuluşumu sevincine, bu zorluğu aşmamı genişliğe yönelik kıl. Hiç kuşkusuz, sen karşılıksız iyilik yapan, hak etmeden nimet veren, çok bağışta bulunan, büyüklük ve yücelik sahibi kerimsin.

16- Günahlarının Bağışlanması ve Kusurlarının Affedilmesi İçin Yalvardığı Zaman Okuduğu Dua

Allah’ım! Ey rahmetinden günahkârların medet umduğu! Ey darda kalanların ihsanını anmaya sığındığı! Ey korkusundan hatalıların şiddetle ağladığı! Ey kimsesi olmayan garibin munisi! Ey her gamlı tasalının ferahlığı! Ey yardımsız bırakılmış yalnızların imdadı! Ey dışlanmış muhtaçların destekçisi! Sen, rahmeti ve ilmiyle her şeyi kuşatansın. Sen her yaratığa nimetlerinden bir pay ayıransın. Sen, affı cezalandırmasından üstün olansın. Sen, rahmeti gazabının önünde koşansın. Sen, ihsanı eli boş geri çevirmesinden çok olansın. Sen, rahmetinin genişliğine bütün yaratıkların sığdığı Zat-ı Kibriya’sın. Sen, ihsanda bulunduğundan karşılık beklemeyensin. Sen, kendisine karşı geleni cezalandırmakta aşırı gitmeyensin.

Ben ise, ey Rabbim, “Çağrına icabet ettim, emrine boyun eğdim.” diyen, dua etmekle görevlendirdiğin kulunum. (Zelilliğinin ifadesi olarak) Önünde yerlere kapanmış, hatalarından dolayı sırtında ağır bir yük taşıyan, ömrünü günahlarda tüketen, karşı gelinecek biri olmadığın hâlde cahilliğiyle sana karşı gelen bir zavallıyım. Şimdi sen, ey Rabbim, sana yalvarıp yakarana acır mısın ki, ben de çokça yalvarıp yakarayım?! Veya sen, (korkundan) ağlayanı bağışlar mısın ki, ben de hemen ağlayayım?! Ya da sen, zelilce yüzünü toprağa sürenin hatalarını affedermisin?! Yahut sen, sana güvenerek fakirliğinden sana yakınanı zenginleştirir misin?! İlâhî! Senden başka ihsanda bulunacak birini tanımayanın ümidini boşa çıkarma. Senden başka ihtiyacını giderecek birini bilmeyeni yardımsız bırakma. İlâhî! Muhammed ve Âline salât eyle ve sana gelmişken benden yüz çevirme. Senden dilemişken beni yoksun bırakma. Dikilip önünde durmuşken alnıma vurarak beni geri çevirme. Senden dilemişken beni yoksun bırakma. Dikilip önünde durmuşken alnıma vurarak beni geri çevirme. Sen, kendini merhametle vasıflandırmışsın. O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve bana merhamet et. Sen, kendini affedicilikle adlandırmışsın. O hâlde beni affet.

İlahî! Korkundan akan gözyaşlarımı, haşyetinden çarpan kalbimi ve heybetinden titreyen bedenimi görüyorsun. Bütün bunlar, yaptıklarımdan dolayı senden duyduğum utançtandır. Bu yüzden sana yalvarırken sesim kısık, seni çağırırken dilim tutuktur. Ey Tanrım! Hamd sana mahsustur. Nice ayıbımı örtüp beni rüsva etmedin. Nice günahlarımı gizleyip beni teşhir etmedin. Nice çirkin işler işledim, ama sen onların üzerindeki perdeyi açmadın; onların çirkinlik ve rezillik gerdanlığını boynuma takmadın; ayıplarımı arayan komşularıma ve bana verdiğin nimetleri kıskananlara onları bildirmedin. Ancak bunca lütuf ve şefkatine rağmen yine de ben bildiğin kötü işlerime devam ettim. O hâlde ey Tanrım! Rüşdü konusunda kim benden daha cahil olabilir ki?! Nasibi hususunda kim benden daha gafil olabilir ki?! Bana verdiğin rızkları, beni sakındırdığın günahlara harcadığım zaman, kim nefsini ıslah etmeye benden daha uzak?! Senin davetinle Şeytan’ın daveti arasında kalıp da Şeytan’ı tanımakta kör olmadığım, ondan bildiğimi unutmadığım hâlde, senin davetinin sonunun cennet, onun davetinin sonunun cehennem olduğunu bilerek onun davetine uyduğum zaman, benden daha çok batıla dalan, kötülüğe girişen girişen kim olabilir?! Pak ve münezzehsin sen! Kendi aleyhime tanıklık ettiğim hususlar, açığa vurduğum gizlilikler ne kadar ilginç! Ancak benim böyle olmama rağmen senin bana karşı böyle yumuşak olman, beni hemen cezalandırmaman daha da ilginç! Ne var ki bu, benim senin katındaki değerimden değil; gazabını gerektiren günahlardan vazgeçmem, aşağılayıcı kötü huylarımdan sıyrılmam için senin bana tanıdığın bir fırsat ve bana ihsan ettiğin bir lütuftur. Bir de beni affetmek, beni cezalandırmaktan daha sevimlidir sana. Benim ise ey Rabbim, günahlarım o kadar çok, eserlerim o kadar çirkin, fiillerim o kadar kötü, batıla dalışım o kadar pervasızca, itaatin hususunda o kadar bilinçsiz, azap vaadinin karşısında o kadar umursamazım ki, ayıplarımı saymaktan, günahlarımı söylemekten bile âcizim. Ancak günahkârların durumunu düzeltecek şefkatine göz dikerek, hatalıların boynunu masiyet köleliğinden kurtaracak rahmetini ümit ederek, bu sözlerle kendimi kınamaktayım.

Allah’ım! İşte boynum; günahların kölesi olmuş. O hâlde Muhammed ve Âline salât eyle ve (günahlarımı) affederek beni bu kölelikten kurtar. Ve işte sırtım; hataların ağırlığı altında ezilmiş. O hâlde Muhammed ve Âline salât eyle ve lütf u kereminle yükümü hafiflet. İlahî! Eğer gözkapaklarım dökülene kadar sana yalvarıp ağlasam; sesim tıkanana kadar feryat etsem; ayaklarım şişene kadar sana ibadet etmeye dursam; belkemiğim yerinden ayrılana kadar sana rükû  etsem; gözlerim çanaklarından çıkana kadar sana secde etsem; ömrüm boyu yerin toprağını yesem; hayatımın sonuna kadar kül suyu içsem; bu arada dilim tutulana kadar ansam ve utancımdan başımı göğe doğru kaldırmasam; bütün bunlarla, tek bir günahımın bile affını hak etmiş olmam. Eğer mağfiretini hak ettiğim zaman beni bağışlıyorsan, affına lâyık görüldüğüm zaman affediyorsan, bu kesinlikle hak ederek kazandığım, lâyık olarak hak ettiğim bir şey değildir. Çünkü ben, sana ilk karşı gelişimde zaten cehennemi hak etmişim. Onun için eğer beni cezalandırsan, kat’iyen bana zulmetmiş olmazsın. Ama yine de sen, ey Tanrım, rahmetinle beni kuşatıp günahlarımı açığa vurarak beni rüsva etmiyorsun; kereminle bana fırsat tanıyıp beni hemen cezalandırmıyorsun ve lütfunla bana yumuşak davranıp nimetlerini elimden almıyor, ihsanını bulandırmıyorsun. O hâlde (ey Rabbim), uzun bir süredir ağlayıp sızlamama, çaresizliğimin hâd safhaya ulaşmasına ve durumumun vahametine bakarak bana acı. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât ve beni günahlardan koru; itaatine muvaffak kıl; (sana doğru) güzel bir dönüşü bana nasip eyle; tövbeyle beni temizle; özel korumanla beni destekle; sağlıkla işlerimi düzene koy; mağfiretinin tadını bana tattır; beni affının özgürü, rahmetinin azatlısı kıl; benim için gazabından güvencede olduğumu yaz; ahiretten önce dünyada bunun müjdesini bana ver; bu müjdenin alâmetini, belirtisini bana tanıt, bildir. Hiç kuşku yok, bunlar senin geniş rahmetini daraltmaz; sonsuz kudretini aşmaz; hilmine galip gelmez ve ayetlerinin kılavuzluk ettiği bol bağışlarını zorlamaz. Çünkü sen, hiç kuşkusuz, dilediğini yapar; irade ettiğini hükmedersin. Sen, her şeye kadirsin.

17- Şeytan’dan Söz Edildiğinde Ondan, Onun Düşmanlığından ve Tuzaklarından Allah’a Sığınınca Okuduğu Dua

Allah’ım! Kovulmuş Şeytan’ın vesveselerinden, hile ve düzenlerinden, sözlerine aldanıp tuzaklarına düşmekten, bizi itaatinden çıkarıp saptırmaya yeltenmesinden, bizi sana isyan ederek alçaltmaya göz dikmesinden, bize güzel gösterdiğini güzel görmekten, bizim için hoşlanmadığı şeylerin bize ağır gelmesinden sana sığınırız. Allah’ım! Sana kulluk etmekle onu bizden kovup uzaklaştır. Senin sevgini elde etme gayretimizle onu hor ve zelil kıl. Bizimle onun arasında yırtıp parçalayamayacağı bir perde, delip geçemeyeceği bir engel oluştur. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve Şeytan’ı bir kısım düşmanlarınla meşgul ederek bizden alıkoy.

Güzel denetiminle bizi ondan koru. Haince davranışlarına karşı bize kifayet et. Sırtını bize çevirerek bizden uzaklaşmasını sağla; bir daha çevremizde ayak izlerine rastlamayalım. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve Şeytan’ın saptırmasına karşın bizi hidayetten faydalandır. Onun azdırmasına karşın bizi takvayla donat. Bizi onu helâk yolunu değil, (senin) rüşt yolunu katetmeye muvaffak kıl. Allah’ım! Onun kalplerimize girişini engelle; sahip olduğumuz şeylerde onun için bir yer ayırma. Allah’ım! Onun güzel göstermeye çalıştığı batılı bize tanıt. Tanıttıktan sonra da bizi ondan koru. Onu nasıl kandırabileceğimizi bize öğret. Ona karşı nasıl hazırlıklı olabileceğimizi bize ilham et. Bizi ona güvenme gafleti uykusundan uyandır. Yardımını esirgemeyerek bizi ona karşı muvaffak eyle. Allah’ım! Kalplerimize onun amelini yadsımayı içir. Hilelerini bozabilmek için lütfunu bizden esirgeme. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve onun sultasını bizden çevir; ümidini bizden kes; bize tamah etmesine izin verme.

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve babalarımızı, annelerimizi, çocuklarımızı, eşlerimizi, yakınlarımızı, akrabalarımızı, komşularımızı ve tüm mümin erkek ve kadınları Şeytan’a karşı sağlam bir yere, koruyucu bir kaleye ve ulaşılmayacak bir sığınağa al. Onlara, kendilerini ondan koruyacak zırhlar giydir. Onlara, ona karşı etkili olacak silâhlar ver. Allah’ım! Rububiyetine tanıklık eden, vahdaniyetinde kuşkusu olmayan, ubudiyetin (kulluğun) hakikatiyle Şeytan’a düşmanlık eden ve Rabbanî (İlâhî) ilimleri öğrenmekte ona karşı senden yardım isteyen herkesi bu duamın kapsamına al. Allah’ım! Onun düğümlediğini çöz; bitiştirip birleştirdiğini yar, ayır; tedbirini boz; azmettiği zaman ona engel ol; sağlamlaştırdığını yık. Allah’ım! Onun ordusunu hezimete uğrat; düzenini boz; kalesini yık ve burnunu yere sür. Allah’ım! Bize onun düşmanlarının safında yer ver; dostlarının arasından çıkar; tutkularımıza uymamızı istediği zaman ona itaat etmeyelim; çağırdığı zaman davetine icabet etmeyelim; emrimizi dinleyenlere, ona düşmanlık etmeyi emredelim; nehyimize uyanları, ona uymaktan sakındıralım. Allah’ım! Nebilerin sonuncusu, resullerin efendisi Muhammed’e ve onun tertemiz Ehl-i Beytine salât eyle; bizi, çoluk çocuğumuzu, kardeşlerimizi ve tüm mümin erkek ve kadınları sığındığımız şeylerden koru. Korkusundan, senden güvence dilediğimiz şeylerden bize güvence ver; dualarımızı işit; gaflet ettiklerimizi bize ver; unuttuklarımızı bizim için koru ve böylece bizi salihlerin derecelerine, müminlerin mertebelerine ulaştır. Âmin ya Rabb’el-âlemin.

18- Korktuğu Bir Durum Kendisinden Uzaklaştığı veya İstediği Şeye Çabuk Ulaştığı Zaman Okuduğu Dua

Allah’ım! Kaza ve kaderinin güzelliği karşısında ve benden uzaklaştırdığın belâ sebebiyle sana hamdolsun. O hâlde rahmetinden payımı, sadece şu dünyada bana verdiğin sıhhat ve afiyet kılma ki, sevdiğim durum (sıhhat ve afiyet) sebebiyle (ahirette) bedbaht olayım; sevmediğim durum (hastalık, belâ, ve musibet) sebebiyle de başkası (ahirette) mutlu olsun. Şayet gündüzü gece ettiğim, geceyi gündüz ettiğim bu sıhhat ve afiyetin ardından (ahirette) kesintisi olmayan bir belâ, altından kalkılmayacak bir vebal gelecekse, benim için sona sakladığını (belâyı) öne geçir; öne geçirdiğini (afiyeti) sona sakla. Çünkü sonu fena olan bir şey, çok değil; sonu beka olan bir şey de, az değildir. (Allah’ım!) Muhammed ve Âline salât eyle.

19- Kuraklıktan Sonra Yağmur Talebiyle İlgili Duası

Allah’ım! Bizi yağmur suyuna doyur. Yerde güzel bitkiler bitirmek için ufuklarda hareket hâlinde olan bulutlardan üzerimize bol yağmur indirerek bizi rahmetine boğ. Meyveleri yetiştirerek kullarına ihsanda bulun. Gülleri ve çiçekleri açtırarak şehirlerini ihya et. Değerli yazıcı (veya elçi) meleklerini faydalı, bol, kapsamlı, şiddetli, hızlı ve acil bir yağışa tanık kıl. Onunla öleni dirilt; kaybedileni kazandır; rızkları bol et. Bize bolluk ve afiyet getirecek, yağışlı ve gürültülü birikmiş bulutlar gönder; yağışı sürekli, çakışı ve gürlemesi aldatıcı olmasın. Allah’ım! Kuraklığı bertaraf edecek, bitkileri yeşertecek, yatanı kaldıracak, solanı canlandıracak, kapsamlı ve bol yağmur gönder bize. Allah’ım! Tepelerden boşanacak, kuyuları dolduracak, nehirleri akıtacak, ağaçları yeşertecek, bütün şehirlerde fiyatları ucuzlatacak, insanları ve hayvanları sevindirecek, bizim için temiz rızkları tamamlayacak, ekinleri yeşertecek, sağmal hayvanların sütünü bol edecek ve gücümüze güç katacak bir su gönder bize. Allah’ım! Bulutların gölgesini öldürücü, soğuğunu uğursuz, yağışını taşlayıcı (azap), suyunu acı ve tuzlu kılma. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve göklerin ve yerin bereketlerinden bize rızk ver. Hiç şüphe yok, sen her şeye güç yetirensin.

20- Yüce Erdemler ve Beğenilen Davranışlarla İlgili Duası

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve benim imanımı en kâmil iman, yakinimi en üstün yakin kıl; niyetimi niyetlerin, amelimi amellerin en güzeline ulaştır. Allah’ım! Lütfunla niyetimi halis kıl; katındakine (rahmetine) yakinimi doğrult; kudretinle bozulan durumumu düzelt. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve beni meşgul edecek sorunların çözümünde bana yet. yarın hesabını soracağın şeylerle uğraştır beni. Günlerimi yaratılışımın amacı olan ibadetle geçirmemi sağla. Beni zenginleştir; rızkımı bol eyle. Rızkı beklemekle beni imtihan etme. Beni aziz kıl; kibre duçar eyleme; sana kul olmaya muvaffak eyle. Kulluğumu, ibadetimi kendini beğenmişlikle fasit etme. Benim elimle insanlara hayır ulaştır; başa kakarak onu batıl etmeme engel ol. Yüce huyları bana ihsan et ve övünmekten beni koru. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve beni insanların gözünde bir derece yükselttiğinde kendi gözümde bir derece düşür. Bana insanlar arasında açık bir izzet verdiğinde kendi yanımda aynı ölçüde gizli bir zillet ver. Allah’ım! Muhammed ve Âl-i Muhammed’e salât eyle ve beni (başka hiçbir şeyle) değiştirmeyeceğim güzel bir hidayet, asla vazgeçmeyeceğim hak bir yöntem ve şüphe etmeyeceğim doğru bir niyet ile faydalandır. Ömrüm sana itaatle geçtiği sürece beni yaşat. Ömrüm Şeytan’ın otlağı olduğunda, öfkene yakalanmadan, gazabın kesinleşmeden ruhumu al. Allah’ım Ayıplandığım kötü hasletimi ıslah et; kınandığım çirkin huyumu güzelleştir ve eksik olan güzel sıfatımı tamamla. Allah’ım! Muhammed ve Âl-i Muhammed’e salât eyle ve düşmanların bana olan buğzunu muhabbete, zulüm ehlinin hasedini sevgiye, iyilerin kötü zanlarını güvene, yakınların düşmanlığını dostluğa, akrabaların kötü davranışlarını iyiliğe, dostların ilgisizliğini yardıma, müdara edenlerin zahirî dostluklarını gerçek dostluğa, muaşeret edenlerin yüz ekşitmelerini güler yüzlülüğe ve zalimlerden korkmanın acılığını emniyet tatlılığına dönüştür. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bana zulmedene karşı kendimi müdafaa edecek bir el, bana husumet edene karşı kendimi savunacak bir dil, bana inat edene karşı bir zafer, bana hile yapana karşı bir hile, beni ezene karşı bir güç, beni yerene karşı yalanlama cesareti, beni tehdit edene karşı bir esenlik ver bana. Ve beni doğru yola davet edene itaat etmeye, gerçeği gösterene uymaya muvaffak eyle. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve beni, beni aldatana karşı dürüst ve samimî davranmaya; beni terk edene iyilikle karşılık vermeye; benden esirgeyeni, bağışla ödüllendirmeye; benimle ilişkisini keseni, ilişkide bulunmakla mükâfatlandırmaya; gıybetimi edene, güzellikle anmakla muhalefet etmeye ve iyiliğe teşekkür edip kötülüğe göz yummaya muvaffak eyle.

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve adaleti yaymada, öfkeyi yutmada, kin ve adaveti söndürmede, ayrılıkçıları birleştirmede, kırgınların arasını bulmada, iyilikleri ortaya çıkarmada, kötülükleri gizlemede, yumuşak huylulukta, alçakgönüllülükte, güzel muaşerette, ağırbaşlılıkta, insanlarla iyi geçinmede, erdemlere doğru koşmada, (her hâlükarda) iyilik etmeyi yeğlemede, insanların kabahatini yüzlerine vurmamakta, müstahak olmayana bağışta bulunmamakta, güç de olsa hakkı söylemede, çok da olsa iyi söz ve fiillerimi az bulmada, az da olsa kötü söz ve işlerimi çok bulmada bulmada salihler gibi olmaya, onların süsüyle süslenmeye, muttakilerin ziynetini kuşanmaya muvaffak eyle beni. İtaatimin devamlılığı, cemaatten ayrılmayışım ve kendi uydurdukları görüşlerle amel eden bid’at ehlinden uzak duruşumla da, bu sıfatları bende kâmil eyle. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bana en bol rızkını yaşlandığım zaman ve en kuvvetli gücünü bitkin düştüğüm zaman ver. Beni, sana kulluktan tembelliğe, yolunu bulmakta körlüğe, sevginden başka bir şeyi talep etmeye, senden uzaklaşanla bir arada olmaya ve seninle birlikte olandan ayrılmaya müptelâ etme. Allah’ım! Beni, zor durumda kaldığımda senin (gücün)le hamle eder, ihtiyacım olduğunda senden ister ve düşkünlüğümde sana yalvarır kıl. Beni, zor durumda kaldığım zaman senden başkasından yardım dilemekle, ihtiyacım olduğu zaman senden başkasından istemeye tenezzül etmekle ve korktuğum zaman senden başkasına yalvarmakla sınama. Yoksa, beni yardımsız bırakmanla, ihsanını benden esirgemenle ve benden yüz çevirmenle karşı karşıya kalırım; ey merhametlilerin en merhametlisi! Allah’ım! Şeytan’ın kalbime attığı arzu, zan ve hasedi; büyüklüğünü anmaya, kudretin hakkında düşünmeye, düşmanlarına karşı tedbir almaya dönüştür. Onun (Şeytan’ın) dilime akıttığı çirkin ve saçma lâfları, ırz sövüşünü, haksız tanıklığı, bir müminin arkasında ettiğim gıybeti, birinin yüzüne karşı ettiğim küfrü ve bunlara benzer şeyleri senin hamdını dile getirmeye, seni çokça övmeye, seni yüceltme çabasına, nimetlerine şükretme gayretine, ihsanını itiraf etmeye, nimetlerini saymaya çevir. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle. (Allah’ım!) Bana yönelik zulmü defetmeye kadir olduğundan asla zulme uğramayayım. Benden intikam almaya gücün yettiğinden asla zulmetmeyeyim. Beni kolayca yettiğinden asla zulmetmeyeyim. Beni kolayca hidayet edebileceğin için asla sapmayayım. Rızkımın bolluğu senin katında olduğundan hiçbir zaman fakir olmayayım. Gücüm senden olduğundan asla haddimi aşmayayım. Allah’ım! Mağfiretine yönelmiş, affını umarak yola koyulmuşum. Lütuf ve keremine güvenerek günahlarımı bağışlamanı istiyorum. Ancak mağfiretini gerektirecek bir şeyim, affını hak edeceğim bir amelim yok. Sadece senin fazl u keremine güvenebilirim. O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve fazl u keremini benden esirgeme. Allah’ım! Dilime, kullarının hidayetine vesile olacak sözleri cari kıl; bana takvayı ilham et; beni en temiz şeye muvaffak et ve en beğenilen işe ata. Allah’ım! Beni örnek yola sevk et; dinin üzere ölüp, dinin üzere dirilmeyi hakkımda kararlaştır. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve beni ifrat ve tefrite düşmekten koru, itidalli olmaya muvaffak et. Beni dürüstlük ehlinden, doğruluk kılavuzlarından ve salih kullarından kıl. Kıyamette felâhı ve cehennemden kurtuluşu bana nasip et.

Allah’ım! Kurtuluşuma sebep olacak şeyi kendin için benden al; ıslah olmama vesile olacak şeyi de bırak bana kalsın. Senin koruman olmazsa, hiç şüphesiz, ben helâk olurum. Allah’ım! Üzüldüğüm zaman hazırlığım sensin; mahrum edildiğim zaman ihsanını umacağım sensin; gamlanıp kederlendiğim zaman imdada çağıracağım sensin. Kaybedilenin yerini dolduracak, bozulanı düzeltecek ve hoşlanmadığını değiştirecek olan, senin yanındadır. O hâlde, belâdan önce afiyeti, istemeden önce zenginliği, sapıklıktan önce hidayeti lütfet bana. Kulların eziyetlerine karşı bana yet. Dönüş (kıyamet) gününün emniyetini bana ihsan et ve irşat (doğruya ve kemale iletme) görevini iyice yerine getirmeye muvaffak et beni. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve lütfunla, tüm kötülükleri benden uzaklaştır; nimetinle beni besle; kereminle beni ıslah et; ihsanınla beni tedavi et; rahmetinin gölgesine al beni; rızanla kuşat beni; işler karıştığı zaman en doğrusunu, ameller benzeştiği zaman en temizini yapmaya, yollar çeliştiği zaman en beğenilmişini seçmeye muvaffak et beni. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bana ihtiyaçsızlık tacını giydir; beni üstlendiğim görevleri lâyıkıyla yerine getirmeye muvaffak et; bana gerçek hidayeti merhamet et; zenginlikle azdırma beni; güzel bir yaşantı nasip et bana; yaşantımı zorluklarla dolu bir yaşantı kılma ve duamı geri çevirme. Çünkü ben, senin karşında birini tanımıyor, seninle birlikte birini çağırmıyorum. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve israf etmeme engel ol; rızkımı zayi olmaktan koru; malımı bereketlendirerek çoğalt ve ondan infak ettiklerim hususunda iyilik etmenin yolunu göster bana. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve para kazanmanın zorluklarına karşı bana yet; hesaba katmadığım, sanmadığım yollardan rızkımı ver; rızk peşinde koşarak ibadetinden geri kalmayayım, geçimimi sağlamak için vebal altına girmeyeyim. Allah’ım! Kudretinle, aradığımı bana ver ve izzetinle, korktuğumu başıma getirme. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve rızkımı bol ederek haysiyetimi koru; rızkımı daraltarak rızklarını senden alan kimselerden rızk isteme, kötü insanlardan bağış talebinde bulunma bayağılığına düşürüp verenleri övme, esirgeyenleri yerme durumunda bırakma beni. Çünkü gerçekte veren de, esirgeyen de sensin, onlar değil. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve sana ibadette yararlanacağın sıhhat, dünyaya meyilsizlikte faydalanacağım boş vakit, amele dönüştüreceğin ilim ve itidalli olmamı sağlayacak takva ver bana. Allah’ım! Ömrümü affınla sona erdir; emelimi rahmetini ummaya yönelik kıl; rızana ulaşma yollarını benim için kolaylaştır ve bütün hâllerimde amelimi güzelleştir. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve gaflet ettiğim zamanlarda seni anmak için beni uyar; mühlet verdiğin günlerde (dünya hayatımda) beni sana itaatte kullan; sevgine doğru düz bir yol göster bana; o yolda yürümekle dünya ve ahiret hayrını tastamam ver bana. Allah’ım! Muhammed ve Âline, ondan önce yaratıklarından herhangi birine ettiğin ve ondan sonra herhangi birine edeceğin en üstün salât ile salât eyle. Dünyada bize güzellik ver, ahirette de güzellik ver ve rahmetinle beni cehennem azabından koru.

21- Bir Şey İçin Üzüldüğü ve Günahlardan Dolayı Tasalandığı Zaman Okuduğu Dua

Allah’ım! Ey güçsüz kişiye yeten, korkunç şeyden koruyan! Günahlar beni yalnızlığa itmiş; artık benimle birlikte olacak biri yok. Seninle karşılaşma korkusu içindeyim; korkumu dindirecek biri yok. Sen beni korkuttuktan sonra kim bana güvence verebilir ki?! Sen beni yalnızlığa ittikten sonra kim bana yardım edebilir ki?! Sen beni güçsüz kıldıktan sonra kim beni güçlendirebilir ki?! Ey mâbudum! Kula, Rabbinden başkası; yenilgiye uğrayana, galip olandan başkası güven verebilir mi?! Aranana, arayandan başkası yardım edebilir mi?! Ey Tanrım! Bütün bu sebepler senin elindedir ve kaçış sana doğrudur. O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve kaçışıma güven ver, dileğimi kabul buyur.

Allah’ım! Eğer kerim yüzünü benden çevirir, veya büyük fazlını benden esirger, veya beni rızkından mahrum eder, veya (rahmetinin) sebebini benden keser isen, hiç kuşkusuz, arzularımdan hiçbirine ulaşamam, katındakini elde edemem. İllâ ki sen olacaksın, sen yardım edeceksin. Çünkü ben senin kulunum; senin yed-i kudretindeyim; perçemim senin elindedir. Senin fermanının karşısında benim bir emrim olamaz. Hükmün, hakkımda geçerlidir. Hakkımdaki kaza ve kaderin adalete dayalıdır. Saltanatından çıkmaya gücüm yetmez. Kudretinden dışarı çıkamam. Sevgini cezbetmek, rızanı kazanmak ve katındakine ulaşmak, ancak sana itaatle ve bol rahmetinin sayesinde mümkündür. İlâhi! Zelil bir kulun olarak sabahlayıp akşamlamaktayım. Senin yardımın olmadan kendim için ne bir yarara, ne bir zarara malik değilim. Kendim hakkında buna tanığım; güçsüzlüğümü, çaresizliğimi itiraf etmekteyim. O hâlde, bana vadettiğini yerine getir; verdiğini tamamla. Çünkü ben, senin miskin, mütevazı, güçsüz, zarara uğramış, hakir, fakir, alçak, korkak, himayene muhtaç kulunum.

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve beni, nimete boğduğun zaman seni anmayı unutanlardan, imtihan ettiğin zaman ihsanından gaflet edenlerden kılma. Refahta veya sıkıntıda, zorlukta veya kolaylıkta, afiyette veya belâda, nimette veya mihnette, bollukta veya kıtlıkta, yoksullukta veya zenginlikte, hangi durumda olursam olayım, geciktiği için duasına icabet etmenden ümidini kesenlerden etme beni. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bütün hâllerimde senamı, övgümü ve hamdımı sana mahsus kıl ki, dünyadan bana verdiğinle sevinmeyeyim; dünyada benden esirgediğinden dolayı üzülmeyeyim. Kalbimi takva ile tanıştır; bedenimi benden kabul edeceğin işlerde çalıştır; nefsimi sana itaat etmekle meşgul ederek diğer şeylerden alıkoy. Öyle olayım ki, senin gazabına sebep olacak bir şeyi sevmeyeyim; hoşnutluğuna sebep olan bir şeyden de nefret etmeyeyim. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve kalbimi sevgin için boşalt; zikrinle meşgul et; korkun ve haşyetinle ona hayat ver; özleminle ona güç ver; onu sana itaat etmeye istekli kıl; yolların sana göre en sevimlisinde yürüt onu ve hayatın boyunca katındakini arzu etmekle ona boyun eğdir. Takvayı, (ahiret yolculuğu için) dünyadan edinecek azığım kıl. Yolculuğumu rahmetine doğru gerçekleştir. Hoşnutluğuna girmeyi nasip et bana. Yerimi cennetinde kıl. Bana bir güç ver ki, hoşnutluğunun tümünü kaldırabileyim. Kaçışımı sana doğru kıl. Katındakini sevdir bana. Kalbimi kötü insanlardan ürküt. Seninle , dostlarınla ve sana itaat edenlerle ünsiyeti ihsan et bana. Facir ve kâfirin minneti altında bırakma beni. Onların bana bir ihsanı olsun isteme. Beni onlara muhtaç etme. Gönlümün rahatlığını, yalnızlığımın giderilmesini, zenginliğimi ve ihtiyaçlarımın karşılanmasını seninle ve iyi kullarının vasıtasıyla kıl. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve onlarla birlikteliği bana nasip et; beni onların yardımcısı kıl; sana müştak olma ve sevdiğin, beğendiğin işi senin için yapma nimetini bana ihsan eyle. Hiç şüphesiz, sen her şeye kadirsin ve bunlar sana pek kolaydır.

22- Sıkıntılı, Meşakkatli ve İşlerin Zorlaştığı Zamanlarda Okuduğu Dua

Allah’ım! Kendimle ilgili, daha çok senin elinde olan bir iş (nefsimi ıslah) ile beni yükümlü kılmışsın. Oysa ona da, bana da benden çok senin gücün yeter. O hâlde, kendimle ilgili, seni benden hoşnut edecek şeyi ver bana; ve hoşnutluğuma sebep olacak şeyi sıhhat ve selâmet içinde kendin için al benden. Allah’ım! Zorluğa katlanacak takatim, belâya sabredecek gücüm, yoksulluğa dayanacak kudretim yok. O hâlde, rızkımı esirgeme; kullarına terk etme beni; hacetimi sen gider; işlerimi sen üstlen; rahmet gözüyle bana bak ve tüm işlerimde, acıyarak yardım et bana. Çünkü eğer beni kendi hâlime terk etsen, tüm işlerde âciz kalırım: yararıma olan hiçbir işi yapamam. kullarına terk etsen, asık suratlarıyla karşılaşırım. Yakınlarıma bıraksan, bir şey vermezler bana.

Verseler de, az ve faydasız şeyler verirler; uzun süre de başıma kakarlar, çokça kınarlar beni. O hâlde, ey Allah’ım, fazlında beni zengin et; büyüklüğünle beni yücelt; bol bağışınla elimi açık kıl ve katındakiyle yet bana. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve beni hasetten kurtar; günahlardan koru; haramlardan geri durdur; sana karşı gelmeye cür’etlendirme. Tutkum sen olasın; senden gelen her şeye rıza göstereyim. Rızk, ihsan ve nimet olarak bana verdiğin şeyleri bereketli ve kutlu kıl. Tüm hâllerimde beni her türlü kötülükten koru. Ayıplarımı kimseye açma. Beni kendi korumana al, kimse bana zarar veremesin. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bedenimin gücü yetmese de, kuvvetim yetersiz kalsa da, gücümü aşsa da, malım ve sermayem çıkışmasa da, hatırımda olan veya unuttuğum, itaatin yönünde kendin için veya yaratıklarından biri için bana gerekli ve farz kıldığın her şeyi benden taraf öde. Ey Rabbim! Nefsime uyarak ihmal ettiğim, ancak senin, aleyhimde ihsa ettiğin farzları bol bağışınla ve geniş rahmetinle benden taraf öde (onlardan dolayı beni sorgulama). Çünkü sen, ihsanı ve rahmetiyle her şeyi kuşatan cömertsin. (Onları benden taraf öde ki,) Sana kavuşacağım gün iyiliklerimle takasa edeceğin veya kötülüklerimi artıracağın bir farz üzerimde kalmış olmasın, ey Rabbim! Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve sana kulluk vazifesini yerine getirmekle ahiretim için çalışma isteği ver bana. Onun (kulluğumun) içtenliğine kalbim tanık olsun; bana galip olan durum, dünyaya meyilsizlik olsun; iyi işleri şevkle yapayım; cezalarının korkusuyla kötü işlere yaklaşmayayım. Ve bana bir nur ver ki, insanlar arasında onunla yürüyeyim; karanlıklarda onunla yolumu bulayım; hak ile batıl birbirine karıştığında, şüpheye düştüğümde onunla aydınlanayım. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve kendisine ulaşmak için sana yalvardığım şeyin (cennetin) tadını ve kendisinden korunmak için sana sığındığım şeyin (cehennemin) tasasını duyuyormuşçasına, ödüllendirilme sevincinin özlemini ve cezalandırılma üzüntüsünün korkusunu ver bana. Allah’ım! Hiç kuşkusuz, sen, dünyam için de, ahiretim için de yararlı olanı biliyorsun. O hâlde, ihtiyaçlarım hususunda lütufkâr ol bana.

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve kolaylık ve zorlukta, sağlık ve hastalıkta bana verdiğin nimetler karşısında sana şükürde kusur ettiğim zaman; korku, emniyet, hoşnutluk, gazap, zarar ve kâr hâllerinde meydana gelen hadiselerle ilgili olarak senin için farz olan şeye razı olmanın sevinç ve huzurunu yaşayabilmek için gerçeği ver bana. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve göğsümü hasetten temizle ki, insanlardan hiçbirini kendisine verdiğin bir nimetten ötürü kıskanmayayım; onlardan herhangi birin din, dünya, sağlık, takva, zenginlik ve refahla ilgili bir nimet gördüğüm zaman (onu kıskanacağıma) ondan daha iyisini yalnız seninle ve yalnız senden -ki ortağın yoktur- kendim için isteyeyim. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bana dünya ve ahirette, hoşnutluk ve gazap hâlinde hatalardan korunmayı, sürçmelerden uzak durmayı nasip et. Öyle olayım ki, hoşnutluk ve gazap hâli benim için bir olsun; her iki hâlde de senin itaatinle amel edeyim, dostların ve düşmanların hakkında sana itaati ve senin hoşnutluğunu diğer her şeye tercih edeyim. Düşmanım, zulmümden ve cevrimden güvende olsun; dostum, kendisine meyletmemden ve tutkumun alçalmasından ümidini kessin. (Allah’ım!) Beni genişlikte de, zor durumda kalıp ihlâs ile sana yalvaranların yalvardığı gibi yalvaranlardan kıl. Hiç kuşkusuz, sen pek yücesin, övgüye lâyıksın.

23- Allah’tan Afiyet ve Şükrünü İstediği Zaman Okuduğu Dua

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve katından olan afiyet elbisesini giydir bana; afiyetine bürü beni; afiyetinle koru beni; afiyetinle ikram et bana; afiyetinle zengin et beni; afiyetinle bağışta bulun bana; afiyetini ver bana; afiyetini döşe benim için; afiyetini hakkımda yararlı kıl; dünya ve ahirette afiyetini ayırtma benden. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve yeterli, şifa bahşedici, yükselip gelişen bir afiyet ver bana; bedenimde sıhhat üretecek bir afiyet, dünya ve ahiret afiyeti. Dinim ve bedenimde sıhhat, emniyet ve selâmet; kalbimde basiret, işlerimde ilerleme, senin için haşyet, senden korkma, bana emrettiğin itaatleri yerine getirme, nehyettiğin günahlardan sakınma nimetleriyle lütufta bulun bana. Allah’ım! Bu yıl ve ömrüm boyunca her yıl haccı, umreyi ve salâvatın, rahmetin ve bereketlerin ona ve Âline olsun, Resulünün ve Ehl-i Beytinin kabirlerinin ziyaretini bana nasip eyle. Bunları katında kabul buyrulmuş, karşılığı verilmiş, övgüyle anılmış ve indinde (ahiretim için) biriktirilmiş amellerimden kıl. Dilimi hamdın, şükrün, zikrin ve güzel övgünle konuştur; kalbimi dininin doğruları için aç. Beni ve soyumu kovulmuş Şeytan’dan, öldürücü olan veya olmayan zehirli hayvanın ve tüm canlıların kötülüğünden, nazardan, her azgın şeytanın şerrinden, her zalim sultanın şerrinden, her isteği yerine getirilen nimet azgınlarının şerrinden, her güçsüz ve güçlünün şerrinden, her şansız şerefsiz ve şanlı şereflinin şerrinden, her küçük ve büyüğün şerrinden, her yakın ve uzağın şerrinden, cinler ve insanlardan Resulün Ehl-i Beytine karşı bayrak açanların şerrinden ve perçemi senin elinde olan her hayvanın şerrinden koru.

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve bana kötü bir niyetle yaklaşanın kötülüğünü benden geri çevir; hilesini benden uzaklaştır; şerrini benden defet; tuzağına kendisini düşür; gözü beni görmesin; kulağı beni duymasın; kalbi beni anmasın; dili benden söz etmesin; başını ezesin; izzetini zillete dönüştüresin; kudretini kırasın; büyüklüğünü bozup kendisini alçaltasın; beni onun her türlü zararından, şerrinden, alayından, hasedinden, düşmanlığından, hilesinden, tuzağından, piyade veya süvari güçlerinden koruyasın. Hiç şüphesiz, sen izzet ve kudret sahibisin.

24- Anne ve Babası Hakkındaki Duası

Allah’ım! Kulun ve resulün olan Muhammed‘e ve onun tertemiz Ehl-i Beytine salât eyle; salâtlarının, rahmetinin, bereketlerinin ve selâmının en üstünüyle onları seçkin kıl. Allah’ım! Ey merhametlilerin en merhametlisi! Anne ve babamı katındaki saygınlık ve özel salâtın ile mümtaz kıl. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve anne ve babam için bana farz olan şeylerin bilgisini ilham yoluyla bana bildir. Bu bilginin tamamını bana ver ve beni, bildiklerimi eksiksiz olarak pratiğe dökmeye, onları uygulamaya geçirmekte tembellik etmemeye muvaffak et.

Allah’ım! Muhammed ile bizi onurlandırdığın gibi, ona ve Âline salât eyle. Muhammed sebebiyle bizim için insanlar üzerinde bazı haklar farz ettiğin gibi, ona ve Âline salât eyle. Allah’ım! Öyle et ki, zalim sultandan korkar gibi onlardan (anne ve babadan) korkayım; şefkatli anne gibi onlara iyilik edeyim. Anne ve babama itaatimi ve onlara iyi davranmamı, uyku düşkünü kimsenin uykusundan daha göz aydınlatıcı ve çok susamış kimsenin içtiği sudan daha yürek serinletici kıl; onların isteğini kendi isteğime tercih edeyim; onların hoşnutluğunu kendi hoşnutluğumdan önde tutayım; az da olsa onların bana yaptığı iyiliği çok, çok da olsa benim onlara yaptığım iyiliği az göreyim. Allah’ım! Onlara karşı sesimi kıs; sözümü güzelleştir; huyumu yumuşak, kalbimi şefkatli kıl; onlara karşı rıfk ile davranmaya, onlara sevgiyle yaklaşmaya muvaffak et beni. Allah’ım! Onlara, beni eğitmelerinin karşılığını ver; beni ağırladıklarından dolayı onları ödüllendir; küçüklüğümde benden korudukları şeyleri onlar için koru.

Allah’ım! Benden taraf onlara dokunan eziyeti, benden onlara ulaşan kötülüğü veya onların benim yanımda zayi olan hakkını; günahlarının bağışlanmasına, derecelerinin yükselmesine, iyiliklerinin fazlalaşmasına vesile kıl; ey kötülükleri kat kat fazlasıyla iyiliklere çeviren (yüce Allah)! Allah’ım! Onların bana karşı kötü sözlerini, haksız davranışlarını, zayi ettikleri haklarımı, hakkımda kusur ettikleri vazifelerini onlara bağışladım, ihsan ettim ve vebalinin onlardan kaldırılmasını istiyorum senden. Çünkü ben; onları bana karşı kötü niyetlilikle itham etmemekte, bana iyilik etmekte ihmalkârlıkla suçlamamakta ve hakkımda yaptıklarından şikâyetçi olmamaktayım, ey Rabbim! Onların, üzerimdeki hakkı pek büyüktür; iyilikleri çok eski günlere dayanmaktadır. Onlara karşı minnettarlığım, onları adalet ölçüsüyle kısas etmemden veya onlara yaptıklarının misliyle karşılık vermemden çok daha büyüktür! (Onları kısas etmeye veya onlara yaptıklarının misliyle karşılık vermeye kalkışırsam,) O zaman, ey Tanrım, uzun süre beni yetiştirmekle uğraşmaları ne olur?! Beni korumak için çektikleri zahmetler nereye gider?! Benim rahatlığım için katlandıkları zorluklar nerede kalır?! Hayır! Kesinlikle onların hakkını ödeyemem; onlar için bana farz olanı yerine getiremem ve onlara hizmet etme vazifesini hakkıyla ifa edemem. O hâlde, (ey Rabbim,) Muhammed ve Âline salât eyle ve (bu hususta) bana yardım et; ey kendisinden yardım istenilenlerin en iyisi! (Onlara karşı vazifemi yerine getirmekte) Bana başarı ver; ey kendisinden medet umulanların en doğrusu! Ve beni, “herkesin zulme uğramadan kazandığıyla cezalandırılacağı gün” (Casiye, 23) anne ve babalarına kötü davranıp onları incitenler zümresine katma. Allah’ım! Muhammed‘e, Âline ve zürriyetine salât eyle ve özellikle mümin kullarının babaları ve annelerine verdiğini benim anne ve babama ver; ey merhametlilerin en merhametlisi! Allah’ım! Namazlarımın ardında, gecelerimin bir bölümünde ve gündüzlerimin her saatinde onları anmayı bana unutturma. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve beni onlara dua etmem sebebiyle bağışla; onları da bana yaptıkları iyilikler sebebiyle kat’î bir mağfiretle bağışla; benim aracılığımla kesin bir hoşnutlukla onlardan razı ol ve onları ağırlayarak (cennetteki) selâmet yerlerine ulaştır. Allah’ım! Eğer onları benden önce bağışlayacak olursan, onları bana şefaatçi kıl ve eğer beni onlardan önce bağışlayacak olursan, beni onlara şefaatçi kıl. Şefkatinle, mağfiret ve rahmetinin mahalli olan saygınlık evinde (cennette) bizleri bir araya getir. Hiç kuşkusuz, sen, büyük fazl ve ezelî nimet sahibisin ve sen, rahmedenlerin en merhametlisisin.

25- Çocukları Hakkındaki Duası

Onları eğitip yetiştirmekte ve onlara iyi davranmakta bana yardım et. Kendi katından onlarla (mevcut olanlarla) birlikte bana erkek çocuklar da ver ve bunu hakkımda hayırlı kıl. Senden istediklerime ulaşmakta onları bana yardımcı kıl. Beni ve soyumu kovulmuş Şeytan’dan koru. Çünkü sen bizi yarattın; (iyilikleri) bize emrettin; (kötülüklerden) bizi sakındırdın; bizi emrettiklerinin sevabını kazanmaya özendirdin; emrine muhalefetin cezasından korkuttun; bize hile yapan bir düşman (Şeytan) yarattın; bizi ona musallat etmediğin yönlerden onu bize musallat ettin; onu göğüslerimize yerleştirdin; kanımızla birlikte damarlarımızda akıttın; biz gaflet etsek de o etmemekte; biz unutsak da o unutmamakta; senin cezalandırmandan bize güven vermekte; senden başkasından bizi korkutmakta; çirkin bir işe niyetlendiğimiz zaman bizi onu işlemeye cür’etlendirmekte; iyi bir işe niyetlendiğimiz zaman bizi ondan alıkoymakta; nefsanî tutkularla bize dokunmakta; şüpheleri gözlerimizin önüne dikmekte; vaatte bulunduğu zaman yalan söylemekte; bizi arzularla oyaladığı zaman sözünde durmamakta. Eğer sen, onun hilesini bizden geri çevirmezsen, bizi saptırır ve eğer bozgunculuğundan bizi korumazsan, bizi (doğruluktan) kaydırır. Allah’ım! Bizi kendi sultana alarak Şeytan’ın sultasından kurtar ve sana yalvarışımızın çokluğuyla onu bizden alıkoy; böylece onun hilesine karşı senin koruman altında olalım. Allah’ım! Tüm isteklerimi bana ver. Hacetlerimi reva et. İcabeti benim için garantilediğin hâlde onu benden esirgeme. Dua etmemi emrettiğin hâlde duamı geri çevirme. Dünya ve ahirette bana yarayacak, hatırımda olan veya unuttuğum, dile getirdiğim veya sakladığım, açıkladığım veya gizlediğim her şeyi bana ihsan et. Bütün bunlarda, senden yardım isteyerek kendini düzeltenlerden; senin katında arayarak başarıyı bulanlardan; sana güvenerek muradına erenlerden; sana sığınarak korunanlardan; seninle alış veriş yaparak kazananlardan; izzetinle güven bulanlardan; fazlından kendilerine bol helâl rızk verilenlerden; bağışın ve kereminle zengin olanlardan; seninle zilletten izzete kavuşanlardan; adaletinle zulme uğramayacaklarından emin olanlardan; rahmetinle belâlara karşı bağışıklık kazananlardan; zenginliğinle fakirlikten zenginliğe erişenlerden; korumanla günahlardan, kaymalardan ve hatalardan korunmuş olanlardan; sana itaat ederek hayra, rüşde ve doğruya muvaffak olanlardan; kudretinle günahlarla aralarına perde çekilenlerden; sana karşı gelmenin her türlüsünü bırakanlardan ve senin komşuluğunda ye alanlardan kıl beni. Allah’ım! Tevfikin ve rahmetinle bütün bunları bize ver. Cehennem azabından bizi koru. Kendim ve çocuklarım için dünya ve ahirette istediğimin aynısını, erkeğiyle kadınıyla tüm Müslümanlara ve müminlere de ver. Hiç kuşkusuz, sen yakınsın, icabet edensin, işitensin, bilensin, affedensin, bağışlayansın, şefkatlisin, acıyansın. Ve bize dünyada iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş (cehennem) azabından koru.

26- Komşuları ve Dostlarını Andığında Okuduğu Dua

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve hakkımızı bilip düşmanlarımıza muhalefet eden komşularım ve dostlarım hakkında en üstün yardımınla bana yardım et. Güçsüzlerine rıfk ile davranmakta, ihtiyaçlarını karşılamakta, hastalarını ziyaret etmekte, doğruyu arayanlarına yol göstermekte, danışanlarına öğüt vermekte, (konuk olarak) gelenlerini ağırlamakta, sırlarını gizlemekte, ayıplarını örtmekte, mazlumlarına yardım etmekte, (genellikle komşuların birbirinden ödünç alma ihtiyacını duydukları kazan, kepçe, merdiven, balta vb. gibi) ev eşyalarını onlardan esirgememekte, bol ihsanla hâl hatırlarını sormakta ve onlar istemeden önce gerekli olan şeyleri kendilerine vermekte onları (ve beni) senin sünnetini ayakta tutmaya ve güzel edebinle edeplenmeye muvaffak et. Allah’ım! Kötülük edenlerine iyilikle karşılık vermeye, zulmedenlerinden af ile vazgeçmeye, tümünün hakkında iyimser olmaya, hepsine iyilik etmeye, iffetin gereği olarak gözümü onlardan indirmeye, alçakgönüllülük olarak onlara yumuşak davranmaya, belâya duçar olanlarına acımaya, arkalarında da dostluğumu ve sevgimi açığa vurmaya, nimetlerinin kalıcı olmasını istemeye, kendi akrabalarım için gerekli bildiğimi onlar için de gerekli bilmeye ve yakınlarım için riayet ettiğim şeylere onlar için de riayet etmeye muvaffak et beni. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve onların da bana böyle olmasını sağla. Onlardan en çok faydalananlardan kıl beni. Hakkımda gözlerini aç, beni daha iyi tanısınlar, faziletimi bilsinler; onlar benimle mutlu olsunlar, ben de onlarla mutlu olayım. Âmin, ya Rabb’el-âlemin.

27- Sınır Bekçileri Hakkındaki Duası

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve izzetinle Müslümanların sınırlarını sarp ve sağlam kıl; gücünle bekçilerini kuvvetlendir ve kereminden bağışlarını bol et. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve onların sayısını çoğalt; silâhlarını keskinleştir; etraflarını koru; dört bir yanlarını kuşatarak düşmanın onlara ulaşmasına engel ol; topluluklarını birleştir; işlerini yönet; onları azıksız bırakma; yiyeceklerini sen üzerine al; nusretinle onları destekle; sabırla onlara yardım et ve düşmanların hilelerine karşı onların gözlerini aç. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve onlara tanımadıklarını tanıt; bilmediklerini öğret ve görmediklerini göster. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve düşmanla karşılaştıkları zaman aldatıcı, mağrur edici dünyayı anmayı unuttur onlara; saptırıcı mal düşüncesini kalplerinden çıkar; gözlerinin önüne cenneti dik; onlar için hazırladığın ebediyet yurtlarını, ağırlanacakları evleri, siyah gözlü, beyaz yüzlü güzel kadınları (hurileri), çeşit çeşit içeceklerle akan ırmakları, türlü türlü meyvelerle sarkan ağaçları gözlerinin önünde canlandır; hiçbir düşmana sırt çevirmeyi düşünmesin, kaçayım demesinler. Allah’ım! Böylece düşmanlarını hezimete uğrat; tırnaklarını bunlardan kes; silâhlarıyla aralarına ayrılık sal; yüreklerinin ipini kopar; azıklarını onlardan uzaklaştır; yollarını şaşırt; yönlerini saptır; yardımını onlardan kes; sayılarını azalt; kalplerini korkuyla doldur; ellerini kollarını bağla; dillerini konuşamaz kıl; onların hezimete uğramasıyla arkalarındakileri darmadağın et; onları arkalarındakilere ibret vesilesi kıl; onları rezil rüsva ederek onlardan sonrakilerin arzulara kapılmalarına engel ol. Allah’ım! Kadınlarının rahimlerini kısır kıl; erkeklerinin döllerini kurut; binitlerinin ve hayvanlarının neslini kes; göklerinin yağmasına, yerlerinin yeşertmesine izin verme. Allah’ım! Bununla İslâm ehlinin tedbirini güçlendir; yerleşim merkezlerini sağlamlaştır; mallarını artır; vakitlerini düşmanlarla savaşarak, onlarla uğraşarak geçireceklerine, sana ibadet ederek, seninle baş başa kalıp sana niyaz ederek geçirmelerini sağla. Böylece yerin dört bir yanında yalnızca sana ibadet edilsin; yalnızca sana boyun eğilsin, sana secde edilsin. Allah’ım! Her bölgenin Müslümanlarına, karşılarındaki müşriklere yetecek gücü ver; katından art arda göndereceğin meleklerle onlara yardım et; tüm yeryüzünde müşrikleri toprağın (karanın) bittiği yere kadar hezimete uğratarak öldürsün ve esir etsinler; veyahut da, “Sen Allah’sın, senden başka ilâh yok; teksin, ortağın yok.” diye ikrar etsinler. Allah’ım! Dünyanın dört bir yanında [o güne kadar daha İslâm’ı kabul etmemiş olan ve bu yüzden de] senin düşmanların olan Hindular, Rumlar, Türkler, Hazarlar, Habeşler, Sudanlılar, Zenciler, Slavlar, Deylemliler ve isimleri ve nitelikleri (insanlara) meçhul olan, fakat senin, bilginle saymış, kudretinle kuşatmış olduğun diğer şirk milletlerini de aynı duruma düşür.

Allah’ım! Müşrikleri müşriklerle uğraştırarak Müslümanların sınırlarına saldırmalarına; sayılarını, güçlerini azaltarak Müslümanların zayıflamalarına ve tefrikaya düşürerek Müslümanlara yüklenmelerine engel ol. Allah’ım! Kalplerinden güveni, bedenlerinde gücü a götür. Dikkatlerini dağıtarak entrika üretmelerine, hile yapmalarına engel ol. Erlerimizle karşı karşıya gelme, kahramanlarımızla çarpışma cür’etini onlardan al. Bedir’de yaptığın gibi köklerini kazıyacak, kuvvet ve şiddetlerini biçecek, topluluklarını dağıtacak bir güçle meleklerinden oluşan bir ordu gönder onlara. Allah’ım! Sularını veba (salgın hastalık) ile, yiyeceklerini hastalıklarla karıştır. Şehirlerini yerin dibini geçir. Üzerlerine sürekli belâ indir. Kuraklık ve kıtlıkla onları döv. Azıklarını arzının en verimsiz ve onlara en uzak topraklarında koy. Arzının kalelerini onlardan koru. Sürekli bir açlık ve acıklı bir hastalığa duçar et onları. Allah’ım! Dinin en üstün din, hizbin en güçlü hizip ve payın en kâmil pay olsun diye onlarla savaşan İslâm gazileri ve mücahitlerini kolaylıklarla karşılaştır; işlerini düzelt; kendilerine başarılar ver; onlar için (iyi) arkadaşlar seç; onları destekleyerek güçlendir; rızklarını bol et; kendilerine neşe ve hareketlilik ver; (sevdiklerine duydukları) özlemlerinin sıcaklığını söndür; yalnızlık sıkıntısını onlardan gider ve çoluk çocuklarını anmayı onlara unuttur. Onlara iyi niyet ver; (hastalıklara karşı) onlara bağışıklık kazandır; selâmeti onlardan ayırma; yüreklerinden korkuyu çıkar; onlara şiddet ve cür’et ver; yardımınla onları destekle; (Resulünün) siret ve sünnetleri(ni) onlara öğret; hüküm vermede doğruyu onlara ilham et; riya ve gösterişi onlardan uzaklaştır; duyulup ünlenmek için iş yapmaktan kurtar onları; zikirlerini, fikirlerini, seferlerini, konaklamalarını senin yolunda ve senin için kıl. Senin düşmanların ve kendi düşmanlarıyla karşı karşıya geldikleri zaman gözlerinde onları azalt; gönüllerinde onları küçült; bunları onlara galip kıl; onları bunlara üst etme. Şayet bazılarına mutlu bir son mukadder edip şehitliği yazmışsan, düşmanlarını öldürüp esir aldıktan, Müslümanların sınırları emniyete kavuştuktan ve düşmanların geri dönüp kaçtıktan sonra olsun bu.

Allah’ım! Gaziler veya sınır bekçilerinin evlerinde onların yerini dolduran, onların geride bıraktıklarının bakımını üstlenen, malının bir kısmıyla onlara yardım eden, onlar için herhangi bir savaş malzemesi temin eden, onları cihada teşvik eden, onlara dua eden, arkalarında saygınlıklarına riayet eden Müslümanları da, onlara verdiğin ölçüde, onlara verdiğinin misliyle ödüllendir; ahirette kendileri için hazırladığın lütf u kereminden başka, bu dünyada da yaptıklarının faydasını görüp sevinmeleri için peşin bir karşılık ver onlara. Allah’ım! İslâm derdi olan, şirk ehlinin toparlanıp savaşmaya niyetlenmeleri kendilerini üzen, cihada azmedip de güçsüzlükten dolayı gidemeyen ya da bir ihtiyacını gidermek zorunda kalarak veya bir hadiseyle karşılaşarak geciken, iradesi dışında bir engel çıkan Müslümanların da adlarını sana ibadet edenlerin, kulluk sunanların arasında yaz; onlara da mücahitlerin sevabının ver; onlara da şehitler ve salihler zümresinde yer ver. Allah’ım! Kulun ve resulün Muhammed’e ve Muhammed’in Âline salât eyle; öyle bir salât ki, tüm salâtlardan yüce, tüm selâmlardan üstün olsun; geçmişte dostlarından herhangi birine ettiğin en mükemmel salât gibi, süresinin bitimi, sayısının sınırı olmasın. Hiç kuşkusuz, sen büyük nimetler sahibi, övgüye lâyık, başlatan, geri döndüren ve dilediğini yapansın.

28- Yüce Allah’a İltica Ederek Okuduğu Dua

Allah’ım! Tam bir içtenlikle senden gayrisinden kopmuş, tüm varlığımla sana yönelmişim. İhsanına muhtaç olanlardan yüz çevirmiş, fazlından müstağni olmayanlardan istekte bulunmayı bırakmışım. Çünkü muhtacın muhtaçtan istemesinin düşüncesizlik, akılsızlık olduğunu anlamış, buna inanmışım. Allah’ım! İzzeti senden başkasının yanında arayıp da zelil olan; senden başkasından servet isteyip de fakirleşen, yücelik isteyip de alçalan nicelerini gördük. Akıllı adamın bunları görüp de ibret almasından ve seni seçerek doğruyu bulmasından daha doğal ne olabilir ki?! O hâlde ey Mevlâm! İsteklerimi diğerlerinden değil, yalnızca senden talep ediyorum. Herkesten önce çağıracağım, yalnızca sensin. Ümidimde kimse sana ortak değil. Duamda seninle birlikte olan biri yok. Çağrımda sana ortak koşacağım biri bulunmamakta. Sayı birliği, zevali olmayan eksiksiz kudret sıfatı, güç ve kuvvet üstünlüğü, yücelik ve yükseklik derecesi sana mahsustur, ey Tanrım! Senin dışındakiler ise, hayatlarında rahmet ve merhamete muhtaç, işlerinde başarısızlığa mahkûm, içinde bulundukları şartlara yenik, durumları değişken ve nitelikleri sabit olmayan zayıf varlıklardır. O hâlde, benzerlerin ve zıtların olmaktan çok yücesin! Misillerin ve denklerin bulunmaktan çok büyüksün! Sen (her eksiklikten) münezzehsin! Senden başka ilâh yoktur.

29- Geçim Sıkıntısı Çektiğinde Okuduğu Dua

Allah’ım! Sen rızıklarımızda kötü zan, ömürlerimizde uzun arzu ile imtihan ettin bizi. Öyle ki, senin rızklarını, bizzat rızkına muhtaç olanların yanında aradık; arzularımıza kapılarak uzun ömürlülerin ömürlerine göz koyduk. O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve rızkı senden gayrisinin yanında arama cehaletine karşı bize yetecek doğru bir yakin; rızk uğruna kendimizi yorup bitirmemize engel olacak halis bir güven ver bize. Vahyinde açıkça ifade edip Kitabında ant ile pekiştirdiğin vaadini, tüm yaşantımızı bizzat senin üstlendiğin, garanti ettiğin rızkı elde etmeye ayırmamıza engel kıl. Hani sen; “Sizin rızkınız ve size vaat edilenler, göktedir.” (Zariyat, 22) buyurmuşsun ve senin sözün haktır, en doğrudur. Ve; “Andolsun gök ve yerin Rabbine, hiç kuşku yok, aynen sizin konuşmanız gibi bir gerçektir bu.” (Zariyat, 23) buyurarak ant içmişsin ve senin andından daha doğru, daha bağlayıcı bir ant yoktur.

30- Borcu Ödemekte Allah’tan Yardım İsteme Hakkındaki Duası

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve yüzümü eskitecek, zihnimi karıştıracak, düşüncelerimi dağıtacak, uzu süre beni meşgul edecek borca düşürme beni. Rabbim! Borç tasası ve düşüncesinden, borç meşguliyeti ve uykusuzluğundan sana sığınırım. O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve beni böyle bir duruma düşürme. Rabbim! Borcun hayattaki zilletinden ve ölümden sonraki vebalinden sana sığınırım. O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve artan bir zenginlikle ya da ardı kesilmeyen yetecek bir rızkla borçlanmaktan koru beni. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle, israfa ve ihtiyaçtan fazla tüketime karşı beni koru; bağışta bulunmak ve ifrat ve tefritten sakınıp orta bir yol izlemekle beni düzelt; gideri gelire göre ayarlamayı bana öğret; lütfunla beni savurganlıktan koru; rızkımı helâl yollardan ver; harcamamı iyilik kapılarına yönelt; gurur ve kibir getirecek, zulme sürükleyecek, taşkınlığa sebep olacak malı benden al. Allah’ım! Yoksullarla birlikteliği bana sevdir; güzel sabırla onlarla birliktelikte bana yardım et. Fani dünya malından beni nasipsiz ettiğin şeyleri, kalıcı hazinelerinde benim için biriktir. Dünyanın değersiz mal ve metaından bana bahşettiklerini komşuluğuna ulaşmak, yakınlığına kavuşmak ve cennete ağmak vesilesi kıl. Hiç kuşku yok, sen büyük lütuf sahibisin; sen cömertsin, kerem sahibisin.

31- Tövbe ve Tövbe İstemiyle İlgili Duası

Allah’ım! Ey niteleyenlerin nitelemesi kendisini tarif etmeyen! Ey ümitlilerin ümidi kendisinden öteye geçmeyen! Ey iyilik yapanların mükâfatı katında zayi olmayan! Ey ibadet edenlerin korkusunun nihayeti! Ve ey takvalıların haşyetinin ereği! Günahtan günaha sürüklenen, hatalardan bir türlü kurtulamayan, Şeytan’a yenik düşerek emirlerini yerine getirmekte kusur eden, tutkusuna aldanarak yasaklarından sakınmayan, kudretinden habersiz, bol ihsanını yadsıyan kimse gibi, ancak hidayet gözü açılıp körlük bulutları önünden dağıldıktan sonra kendine ettiği zulümlerin farkına varan, Rabbine muhalefeti hakkında düşünüp ona karşı gelmenin ne kadar büyük, ona muhalefetin ne kadar korkunç olduğunu anlayan, daha sonra utanarak ama umutla sana gelen, reddetmeyeceğinden emin olarak isteğini sana bildiren, içtenlikle korkudan sana yönelen, senden gayrisinden umudunu kesen, senden gayrisinin korkusunu kalbinden atan, yakarır hâlde karşına dikilen, önünde boynunu bükerek bakışını yere diken, izzetin karşısında alçalarak başını aşağı indiren, huzuunun işareti olarak senin daha iyi bildiğin sırlarını sana açan, huşuunun belirtisi olarak sayısını senin daha iyi bildiğin günahlarını sayıp döken; zevki geçici, vebali kalıcı olan bildiğin büyük günahlarından, katında kendisini rezil eden çirkin işlerinden sana sığınan, cezalandırdığın taktirde adaletinden şüphe etmeyen, büyük günahı kolayca bağışlayabilecek Kerim Rab olduğunun bilincinde olarak, acıyıp affettiğin takdirde de affının büyüklüğüne şaşırmayan biri olarak sana yalvarıyorum. Allah’ım! Sen; “Beni çağırın, size icabet edeyim.” (Mü’min, 60) buyurarak dua etmemizi emretmiş, icabet vadinde bulunmuşsun. İşte emrine itaat ederek sana yalvarıyor ve icabetini bekliyorum!

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve suçumu itiraf ederek seninle karşılaştığım gibi, mağfiretinle benimle karşılaş. Senin için kendimi alçalttığım gibi, günahların yıktığı yerden beni kaldır, yücelt. Benden intikam akmakta ağır davrandığın gibi, örtünle beni ört (rahmetinin kapsamına al). Allah’ım! Emirlerine itaatte niyetime sebat ver. Sana kullukta basiretimi sağlam kıl. Hatalar kirini yıkayıp götürecek işlere muvaffak et beni. Öldürdüğün zaman kendi dinin ve peygamberin Muhammed’in -selâm olsun ona- dini üzere öldür beni. Allah’ım! Buradan sana yönelerek büyük ve küçük günahlarımdan, açık ve gizli kötülüklerimden, eski ve yeni sürçmelerimden; günah lâfı etmeyen, günaha dönmeyi düşünmeyen birinin tövbesiyle tövbe ediyorum. Tanrım! Sen, Kitabının muhkem ayetinde, kullarından tövbeyi kabul edeceğini, kötülükleri affedeceğini (Şûra, 25) tövbe edenleri sevdiğini (Bakara, 222) söylemişsin. O hâlde, vadettiğin gibi tövbemi kabul et; garanti ettiğin gibi kötülüklerimi affet; şart koştuğun gibi sevgini benim için gerekli kıl. Ey Rabbim! Ben de sana; hoşlanmadığın işe geri dönmeme, kınadığın şeyi yapmama ve bütün günahları terk etme sözü veriyorum. Allah’ım! Sen, yaptıklarımı daha iyi biliyorsun. O hâlde, benden bildiklerini bağışla ve kudretinle beni sevdiğin işlere yönelt. Allah’ım! Hatırımda olan veya unuttuğum bir sürü kötülüğüm var. Hepsi de senin uyumayan gözünün önünde, unutmayan ilmindedir. Allah’ım! kötülüklerimin yerine kötülük ettiğim kimselere iyilik ver; kötülüklerimin vebalini üzerimden kaldır; omuzlarımdaki ağırlığını hafiflet ve bir daha öyle işler yapmaktan beni koru. Allah’ım! Hiç kuşku yok, senin koruman olmazsa, tövbeme bağlı kalamam; senin gücün olmazsa, hatlardan sakınamam. O hâlde, yeterli bir güçle beni güçlendir ve engelleyici bir korunmuşlukla beni koruman altına al.

Allah’ım! Tövbe ettikleri hâlde daha sonra tövbelerini bozacaklarını, tekrar günaha dönüp şaşacaklarını bildiğin kullar gibi olmaktan sana sığınırım. Şu hâlde, bu tövbemi, ardından tövbeye ihtiyaç duymayacağım, geçmişteki günahların izlerini yok edecek, gelecekte de günahlara karşı bağışıklık kazandıracak bir tövbe kıl. Allah’ım! Cahilliğimden dolayı senden özür diliyorum. Kötü işlerimi bana bağışlamanı istiyorum. O hâlde, lütfunla rahmetinin kapsamına al beni; kereminle (günahlara karşı) bağışıklık örtüsüyle ört beni. Allah’ım! Her uzvumu ayrı ayrı senin cezalandırmalarından koruyacak, zalimlerin korktukları acıklı azaplarına duçar olmaktan kurtaracak bir tövbeyle, iradene ters düşen, sevginin dışında kalan düşüncelerimden, bakışlarımdan, konuşmalarımdan tövbe edip sana yöneliyorum. Allah’ım! Önünde tek başıma duruşuma, korkundan kalbimin çırpınışına, heybetinden bedenimin titreyişine acı. Allah’ım! Günahlarım, katın o kadar rüsva etmiş ki beni; sussam, kimse avukatlığımı yapmaz; şefaatçi (aracı) ile kapına gelsem, şefaat edilecek gibi değilim. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve hatalarım hususunda keremini bana şefaatçi (aracı) kıl. Kötülüklerime affınla yaklaş. Cezalandırmana tâbi tutarak hak ettiğim cezayla cezalandırma beni. Bol ihsanını benden esirgeme. Aziz birinin, kendisine yalvarıp yakaran zelil birine acıyarak yaptığını veya zengin birinin, kendisinden bir şey isteyip de ihtiyacını giderdiği yoksul birine yaptığını bana yap. Allah’ım! Beni senden koruyacak biri yok. O hâlde, izzetin beni korusun, himayesine alsın. Katında bana şefaat edebilecek biri bulunmamakta. O hâlde, lütfun bana şefaatçi olsun. Günahlarım beni korkutmuş durumda. O hâlde, affın beni korkudan kurtarsın. Bu yalvarıp yakarmalarım, kesinlikle yaptıklarımın kötülüğünü bilmediğimden, kötü işlerimi unuttuğumdan değildir. Böyle yapıyorum ki, gökyüzü ve içindekiler, yeryüzü ve üzerindekiler pişmanlık itirafımı ve sana sığınıp tövbe edişimi duysunlar. Duyup da rahmetinle hâlime acısınlar; içinde bulunduğum kötü durumdan etkilenerek bana dua etsinler. Bakarsın, onların duası, katında daha çabuk kabul olur; şefaatleriyle gazabından kurtulur, hoşnutluğunu elde etmiş olurum. Allah’ım! Eğer pişmanlık tövbeyse, ben pişman olanların en pişmanıyım. Eğer günahları terk etmek sana dönmekse, ben sana dönenlerin ilkiyim. Ve eğer mağfiret dilemek, günahların dökülmesine sebep oluyorsa, hiç kuşkusuz ben, senden mağfiret dileyenlerdenim. Allah’ım! Sen tövbeyi emretmiş ve kabul buyuracağını söylemişsin. Dua etmemizi istemiş ve icabet edeceğini vadetmişsin. O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve tövbemi kabul buyur; rahmetine olan ümidimi ye’se dönüştürme. Hiç kuşkusuz, sen günahkârların tövbesini kabul buyuransın; suç işleyip de sana dönenlere pek merhametlisin. Allah’ım! Bizi Muhammed ile hidayet ediğin gibi, ona ve Âline salât eyle. Bizi Muhammed ile kurtardığın gibi, ona ve Âline salât eyle. Kıyamet günü, sana muhtaç olduğumuz gün bize şefaatçi olacak bir salât ile Muhammed ve Âline salât eyle. Hiç kuşku yok, sen her şeye kadirsin ve bu, sana pek kolaydır.

32- Gece Namazının Ardından Günahları İtiraf Hususunda Kendisi İçin Duası

Allah’ım! Sen emrettin, ben terk ettim. Sen sakındırdın, ben işledim. Kötü düşünce, yanlışı bana süsledi; içine düştüm. Orucuma tanık tutabileceğim bir gündüz, teheccüt ile geçirdiğimden dolayı medet umabileceğim bir gece yok. Yerine getirmeyenin helâkine sebep olacak farzlarının dışında, ihya ettiğim için övülebileceğim bir sünnet bilmiyorum. Benim için fazilet sayılabilecek müstehap bir amelim bulunmamakla birlikte, farzlarının birçoğundan da gaflet etmişim; belirlediğin sınırlara riayet etmeyerek yasaklarının birçoğunu çiğnemiş, birtakım büyük günahları irtikâp etmişim. Ama bununla birlikte sen, lütfunla beni beni rüsva etmemiş, çirkinliklerimi örtmüşsün. Benim durumum, kendinden yana senden utanan, kendine kızgın, senden hoşnut olan, tam bir teslimiyet ve tevazu ile sana gelen, günahların ağırlığından beli bükülen, sana ümidi olduğu hâlde senden korkan, ümit edilmeye en lâyık ve yasaklarından sakınılması en gerekli olan kimse olarak seni gören birinin durumudur. O hâlde, ey Rabbim, ümit ettiğimi bana ver; korktuğumu başıma getirme ve rahmetinin getirilerini bana ihsan eyle. Hiç kuşkusuz, sen, umulanların en cömerdisin. Allah’ım! Şe fena evinde, denklerimin huzurunda, affınla kötülüklerimi örttüğün, lütfunla beni rüsva etmediğin gibi, beka evinde de, mukarrep melekler, mükerrem resuller, şahitler/şehitler ve salihlerden oluşan tanıkların durdukları yerlerde, kötülüklerimi gizlemeye çalıştığım komşuların, gizlide yaptıklarımı bilmelerimden şiddetle kaçındığım akrabaların huzurunda beni rüsva etme. Tanrım! Onların kötülüklerimi örteceğine güvenmedim; fakat senin bağışlayacağına güvendim. Çünkü güvenilmeye en lâyık olan, kendisinden bir şey istenilenlerin en eli açık olanı, merhameti umulanların en şefkatlisi, sensin. O hâlde, bana merhamet eyle. Allah’ım! Sen, beni hakir bir su olarak, kemikleri birbirine girmiş, yolları dar bir omurgadan, perdelerle kapladığın dar bir rahme indirdin. Orada beni hâlden hâle evirip çevirdin; benim için birtakım uzuvlar öngördün; nihayet son şeklimi aldım. Bu evreleri sen, Kitabında; nutfe; sonra kan pıhtısı, sonra et parçası, sonra kemik, sonra kemiğe et giydirme, sonra da dilediğin gibi bambaşka bir yaratık meydana getirme olarak nitelendirmişsin. (Mü’minun, 14) Rızkına muhtaç olup ihsanının imdada yetişmesine kesin gereksinim duyduğum zaman da, beni karnına yerleştirip rahmine koyduğun cariyenin yiyecek ve içeceğinin fazlasından benim için azık oluşturdun.

Allah’ım! Eğer o hallerde beni kendi gücümle baş başa bırakıp, kendi kuvvetimle yetinmeye mecbur kılsaydın, güç benden ayrılır ve kuvvet benden uzaklaşırdı. Lütfunla şefkatli, bilgili ve iyi bir besleyici olarak beni besledin ve bunu kereminle bugüne kadar hep yaptın. İhsanının kesildiği, lütfunun azaldığı bir dönem bilmiyorum. Bununla birlikte bir türlü güvenimi sağlamlaştırıp da kendimi, benim için katında daha hayırlı olan işe (ibadete) veremiyorum. Çünkü şeytan dizginimi eline almış; beni (rızk konusunda) güvensizliğe ve inançsızlığa sürüklemiştir. Onun, bana kötü komşuluğunu, nefsimin ona itaat edişini sana şikâyet ediyor; bana musallat olmasından sana sığınıyor ve hilesini benden geri çevirmeni niyaz ediyorum. Senden, rızkımı kolay bir yoldan vermeni istiyorum. Çünkü sen, ben istemeden önce bana büyük nimetler vermiş; bunların karşısında şükretmeyi bana ilham etmiş; böylece tüm övgüleri kendine özgü kılmışsın. O halde Muhammed ve âline salat eyle ve rızkımı elde etmeyi bana kolaylaştır. Beni, kendisine mukadder edilene yetinen ve kendisine ayrılan paya razı olanlardan kıl. Cismimin ve ömrümün geçip giden bölümünü sana itaatte geçmiş kabul et. Hiç kuşku yok sen, rızk verenlerin en iyisisin. Allah’ım! Sana isyan edene karşı katılığının göstergesi olan ve hoşnutluğundan yüz çevireni kendisiyle tehdit ettiğin, aydınlığı karanlık, kolayı acıklı ve uzağı yakın olan ateşten sana sığınırım. (Allah’ım!) Bir kısmı bir kısmını yutan ve bir kısmı bir kısmına saldıran ateşten; kemikleri çürüten; ehline kaynar su içiren; kendisine yalvarana acımayan; kendisinden şefkat dileyene merhamet etmeyen; kendisine boyun eğip, teslim olana azabını hafifletmeye gücü yetmeyen; oturanlarını sahip olduğu acıklı ve şiddetli azabının en yakıcısıyla karşılayan ateşten sana sığınırım. Onun, ağızları açık akreplerinden, azı dişleriyle sokmaya hazır yılanlarından, oturanlarının bağırsakları ve yüreklerini parçalayan, kalplerini kazıyan içeceğinden sana sığınırım. Senden, beni ondan uzaklaştıracak ve ondan alıkoyacak olan şeye hidayet etmeni istiyorum. Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve bol rahmetinle beni ondan koru; güzel affınla sürçmelerimi bağışla ve beni hor kılma. Ey güven verenlerin en iyisi! Allah’ım! Hiç şüphe yok sen, hoşlanılmayandan korur; hoşlanılanı verir ve dilediğini yaparsın. Sen her şeye kadirsin. Allah’ım! İyiler anıldığı zaman Muhammed ve âline salat eyle. Gece gündüz birbirini kovaladığı sürece Muhammed ve âline salat eyle; bir salat ki, ardı arkası kesilmesin ve sayıya sığmasın; havayı, yeri, göğü doldursun; razı olana kadar Allah ona salat etsin. Razı olduktan sonra da Allah ona salat etsin; bir salat ki, sınırı ve bitimi olmasın. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi!

33- Allah’tan Hayır Olanı İsteme Hakkındaki Duası

Allah’ım! Bildiğin için, senden hayırlı olanı istiyorum. O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve benim için hayırlı olanı mukadder et. İyiyi seçebilme bilgisini bana ver. Bunu, bizim için mukadder ettiğin şeye hoşnutluk ve hakkımızda hükmettiğin şeye teslimiyet vesilesi kıl. Kuşkulanma kaygısını bizden uzaklaştır. İhlâslı kullarının yakiniyle bizi destekle. Senin seçtiğini anlayamama aczine düşürme bizi. Yoksa, takdirini küçümser; hoşnutluğunun bulunduğu şeylerden hoşlanmaz; güzel sonucu olmayanı, selâmete aykırı olanı seçeriz. Hoşlanmadığımız yargını sevdir bize. Güç bulduğumuz hükmünü kolaylaştır bize. Hakkımızda geçerli olan iradene teslimiyeti bize ilham et. Böylece öne aldığının gecikmesini, geciktirdiğinin öne alınmasını istemeyelim; sevdiğinden hoşlanalım; sevmediğini seçmeyelim. İşimizi sonuç olarak en övgün, dönüş olarak en saygın olan ile bitir. Hiç kuşku yok, sen, büyük ve değerli nimetler verir, dilediğini yaparsın; sen, her şeye kadirsin.

34- Musibete Uğradığı veya Günah Sebebiyle Kötü Duruma Düşen Birini Gördüğü Zaman Okuduğu Dua

Allah’ım! Bilip de örtme ve haberi olup da cezalandırmama övgüsü sana özgüdür. Bizlerden her biri, birtakım ayıp işler yapmıştır, ama sen onu o işleriyle tanıtmamışsın; birtakım çirkin fiiller işlemiştir, ama sen onu rüsva etmemişsin; kötülüklere bürünmüştür, ama sen kimseyi onun bu hâline vâkıf kılmamışsın. Nice yasaklarını çiğnemiş, bize bildirdiğin nice emirlerini aşmış, nice kötülükleri kazanmış ve nice yanlışlıklara düşmüşüz ki, bakanlar/görenler değil, sen onları biliyordun ve onları açığa vurmaya herkesten çok kadirdin. Fakat sen, bize bahşettiğin selâmet hâliyle, insanların ayıplarımızı görmesine, rezaletlerimizi duymasına engel oldun. O hâlde, ayıplarımızı örtmeni ve çirkin işlerimizi gizlemeni; bizler için kötü huydan ve çirkin işlerden engelleyici, günahları silen tövbeye ve övülen yola özendirici bir öğütçü kıl. Bunu en yakın zamanda gerçekleştir ve bizi senden gafil olmaya duçar etme. Çünkü artık sana yönelmiş ve günahlardan tövbe etmişiz. Allah’ım! Yaratıklarının içinden beğenip seçtiğin Muhammed’e ve onun, temiz kullarının seçkini olan soyuna salât eyle ve bizleri, emrettiğin gibi, onları dinleyenler, onlara itaat edenler kıl.

35- Dünya Ehline Bakınca Okuduğu Kaza ve Kadere Rıza Hakkındaki Duası

Allah’ın hükmüne hoşnutluğumun ifadesi olarak, Allah’a hamdolsun. Şehadet ederim ki Allah, kullarının geçimliklerini aralarında adaletle paylaştırmış ve tüm yaratıklarına lütfuyla davranmıştır. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve beni insanlara verdiklerinle, onları da benden esirgediklerinle sınama. Sonra insanları kıskanır, hükmünü yadırgarım. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve kaza’na gönül hoşnutluğuyla razı olmamı sağla. Hükmünün gerçekleştiği hususlarda göğsümüm aç. Bana, kaza’n sadece hayır üzere cari olur, dedirtebilecek bir güven ver. Benden esirgediklerin için sana şükrümü, bana verdiklerin için olan şükrümden bol eyle. Yoksul biri için aşağılık, servet sahibi biri için de üstünlük düşünmekten beni koru. Çünkü gerçek şeref sahibi, sana itaat edişi sebebiyle şereflenen; gerçek izzet sahibi ise, sana ibadet edişi sebebiyle izzet bulan kimsedir. Şu hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve bizi, tükenmeyen bir servetle faydalandır; yitirilmeyen bir izzetle destekle; ebediyet yurduna salıver. Hiç kuşkusuz, sen; birsin, teksin, samedsin (herkes sana muhtaçtır, senin kimseye ihtiyacın yoktur), doğurmamışsın, doğmamışsın ve kimse senin dengin olmamıştır.

36- Bulutlara ve Şimşeğe Baktığı ve Gök Gürültüsünü Duyduğu Zaman Okuduğu Dua

Allah’ım! Hiç kuşkusuz, bu ikisi (şimşek ve gök gürültüsü), senin ayetlerinden iki ayet ve senin yardımcılarından iki yardımcıdır. Yararlı bir rahmet veya zararlı bir azap ile sana itaat etmeye koşarlar. Şu hâlde, bunlar vasıtasıyla bize azap yağmuru yağdırma ve belâ elbisesi giydirme. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve şu bulutların yarar ve bereketini üzerimize indir; zarar ve zahmetini bizden geri çevir. Onlardan bize bir musibet indirme. Onlar vasıtasıyla geçimliklerimize bir afet gönderme. Allah’ım! Eğer onları azap ve gazap olarak göndermiş isen, biz gazabından sana sığınıyor, katından affını dileniyoruz. O hâlde, gazabını müşriklere yönelt, azap değirmenini dinsizlerin üzerinde döndür. Allah’ım! (Gökten) Su indirerek şehirlerimizin kuraklığını gider. Rızk vermenle yüreklerimizden öfkeyi çıkar. Bizleri kendinden başkasıyla meşgul etme ve ihsanının kaynağını bizlerden kesme. Hiç kuşkusuz, gerçek zengin, senin zengin ettiğindir ve gerçek sağlıklı, senin koruduğundur. Kimsenin, sana karşı bir savunması, galebeni engelleyebilecek bir gücü bulunmamaktadır. Dilediğine dilediğin gibi hükmedersin; irade ettiğini uygularsın. Şu hâlde, bizleri belâlardan koruduğun için sana hamdolsun; bizlere verdiğin nimetlerden ötürü sana şükürler olsun. Öyle bir hamd ki, tüm hamdedenlerin hamdını geride bıraksın. Öyle bir hamd ki, yeri ve göğü doldursun. Hiç kuşkusuz, sen büyük lütuflarda bulunan, büyük nimetler bahşeden, az hamdı kabul buyuran, şükrün azına da mükâfat veren, ihsanı güzel olan kerem sahibisin. Senden başka ilâh yoktur; dönüş sanadır.

37- Allah’ın Şükrünü Yerine Getirmekten Âciz Olduğunu İtiraf Ettiğinde Okuduğu Dua

Allah’ım! Hiçbir kimse şükrünün bir aşamasının sonuna ulaşmaz ki, yeni bir şükrü gerektirecek bir ihsanını elde etmiş olmasın. Yine, ne kadar çaba sarf ederse etsin, hiçbir kimse sana itaatte bir merhaleye ulaşmaz ki, lütuf ve ihsanın sebebiyle hak ettiğin gibi sana itaat etmiş olsun. Şu hâlde, en çok şükreden kulun bile, şükründen âciz; en çok ibadet eden kulun dahi, itaatinde yetersizdir. Kimseyi, hak ettiği için bağışlaman ve kimseden, lâyık olduğu için hoşnut olman gerekmez. Bağışladığını lütfunla bağışlamış, hoşnut olduğundan fazlınla hoşnut olmuş olursun. Kabul ettiğin az şükrü şükranla karşılar, itaatin azını ödüllendirirsin. Öyle ki, sanki kulların, sensiz, şükürden kaçınma gücüne sahiptirler de veya şükretmelerinin sebebi senin elinde değilmiş de onun için, şükürlerinden dolayı onları ödüllendiriyor, büyük karşılıklar veriyorsun. Hayır Tanrım! Onlar, sana ibadet etmeye kadir olmadan önce, sen onların işlerinin malikiydin. Onlar sana itaate yönelmeden önce, sen ödüllerini hazırlamıştın. Çünkü senin sünnetin (geleneğin) lütufta bulunmak, âdetin iyilik yapmak ve yolun affetmektir. Bütün yaratıklar, cezalandırdığın kimseye zulmetmediğine tanıktır; kötülüklerden kurtardığın kimseye lütfetmiş olduğuna şahittir. Hepsi de, senin için gerekeni yapamadığını ikrar eder. Bu yüzden, eğer Şeytan onları aldatarak sana itaatten çıkarmasaydı, kimse sana karşı gelmezdi ve eğer Şeytan, batılı hak görünümünde onlara sunmasaydı, kimse senin yolundan sapmazdı.

Her eksiklikten münezzehsin sen! Sana itaat edene de, karşı gelene de ne kadar cömertçe davranıyorsun! İtaat edeni, ondan taraf kendin üstlendiğin bir iş için ödüllendiriyorsun! Karşı gelene de, hemen cezalandırabileceğin hâlde mühlet veriyorsun! Her ikisine de hak etmediğini vermiş, ameliyle kazanamayacağını lütfetmişsin. Şayet itaat edene, sadece tarafından üstlendiğin amelin karşılığını vermek isteseydin, neredeyse hiçbir mükâfat alamaz, nimetini kaybederdi. Fakat sen kereminle, geçici kısa süreye, kalıcı uzun süreyle ve zevali yakın olan sona, bekası sürekli olan sonla karşılık verdin. Ayrıca, kendisine sana itaat etme gücünü veren rızkını yediği için, sevabından bir şey eksiltmeye kalkmadın; mağfiretini elde etmek için senin verdiğin araçları kullandığı için bir şey ödeme zorunda bırakmadın onu. Şayet böyle yapacak olsaydın, bütün zahmetleri, tüm çabaları, nimetlerinin en küçüğü karşısında sıfırlanır, diğer nimetlerine karşılık rehin alınması gerekirdi. Şu hâlde, sevabından en ufak bir şeyi bile nasıl hak edebilirdi ki?! Hayır, nasıl?! Tanrım! Sana itaat edip kulluk yolunu tutanın durumu bu. Emrine karşı gelip yasağını işleyene gelince; karşı gelme hâlini, itaate yönelme hâline dönüştürsün diye hemen cezalandırmadın onu. Oysa o, sana karşı gelmeye yeltendiği ilk anda bütün yaratıklarına hazırladığın cezanın tümünün hak etmişti. Şu hâlde, hak ettiği cezayı vermeyip azabını geciktirmen, senden taraf bir hakkından vazgeçiş, hak ettiğinden aza razı olmuştur. O hâlde ey Tanrım! Senden daha kerim olan kim var?! Ve bu keremine rağmen helâk olandan daha bedbaht biri bulunur mu?! Hayır, bulunur mu?! Şu hâlde sen, ihsandan başkasıyla nitelendirilmekten çok daha kutlusun; adaletinin dışında bir şeyinden korkulmaktan çok daha kerimsin! Emrine karşı gelene cevretmenden korkulmaz. Seni hoşnut edenin mükâfatını vereceğinden endişe edilmez. O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve arzu ettiğimi bana ver; işlerimde başarılı olabilmem için hakkımda hidayetini artır. Hiç kuşkusuz, sen çok ihsan eden kerem sahibisin.

38- Kulların Haklarından Dolayı Allah’tan Özür Dileme ve Ateşten Kurtuluş İsteme Hakkındaki Duası

Allah’ım! Huzurumda zulme uğrayıp da yardım etmediğin mazlumdan, bana yapılıp da karşılığını vermediğim iyilikten, özür dileyip de özrünü kabul etmediğim kötü iş sahibinden, benden bir şey isteyip de kendime tercih etmediğim fakirden, boynumda hakkı olup da hakkını tam olarak vermediğim mümin hak sahibinden, ayıbına vâkıf olup da ayıbını örtmediğim müminden, bulaşıp da terk etmediğim günahlardan dolayı mazeretimi kabul etmeni istiyorum. Tanrım! Bütün bunlar ve benzeri işlerim için, bir daha tekrarlamama engel olacak bir pişmanlıkla senden özür diliyorum. Şu hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve düştüğüm sürçmelerden pişmanlığımı ve yaptığım kötü işleri terk etme azmimi, sevgini celp edecek bir tövbe kıl; ey tövbe edenleri seven!

39- Allah’tan Af ve Rahmet Dileme Hakkındaki Duası

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve benim haramlara olan isteğimi kır; günahlara olan ihtirasımı öldür; beni mümin ve Müslüman erkek ve kadınlara eziyet etmekten alıkoy. Allah’ım! Yasakladığın hâlde bana kötü kötü bir lâf eden, menettiğin hâlde bana saygısızlık yapan, sonra da benden helâllik almadan ölüp giden ya da hâlen hayatta olan kullarına, bana yaptıkları kötülüklerini bağışla; beni incittikleri için onları onları cezalandırma; hakkımda işledikleri günahları onlara bildirme; benim yüzümden kazandıkları suçlardan dolayı onları rüsva etme. Benim, onları böylesine cömertçe affetmemi ve karşılık beklemeden kendilerine verdiğim bu sadakayı, sadaka verenlerin en temiz sadakalarından ve sana yaklaşma çabasında olanların en üstün bağışlarından kıl. Onları affetmeme karşılık sen de beni affet; onlar için yalvarışıma karşılık sen de bana acı. Böylece, fazlınla hepimiz mutluluğu yakalayalım; nimetinle kurtuluşa erişelim. Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve zarar verdiğim veya incittiğim, zulmettiğim veya zulme uğramasına sebep olduğum ve böylece hakkını zayi ettiğim veya hakkını almasına engel olduğum kullarını bol ihsanınla benden razı et ve eksiksiz olarak katından haklarını ver. Sonra da beni, hükmünü gerektirecek durumdan koru; adaletinin gerektirdiği cezadan kurtar. Çünkü senin cezalandırmana tahammül edecek, gazabına dayanacak gücüm ve takatim yoktur. Eğer beni hak üzere cezalandıracak olursan, helâk olurum; rahmetine bürümeyecek olursan, bedbaht olurum.

Allah’ım, ey mâbudum! Senden bir şey hibe etmeni istiyorum ki, onu vermek senden bir şey eksiltmez. Senden bir şey kaldırmanı istiyorum ki, onu kaldırmak sana güç değildir. Tanrım! Senden nefsimi bana hibe etmeni istiyorum. Çünkü sen, onu kendinden bir kötülüğü defetmek veya kendine bir yarar elde etmek için yaratmadın. Onu yarattın ki, böyle bir şeye gücün olduğunu gösteresin, benzerini yaratabileceğini kanıtlayasın. Ve senden taşıması bana çok güç olan günahlarımı kaldırmanı istiyor, ağırlığı altında ezildiğim sürçmelerime karşı yardımını diliyorum. O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve zulmüne rağmen nefsimi bana hibe et (bağışla) ve rahmetinle ağır yükümü kaldır. Çünkü şu bir gerçekçi, rahmetin nice kötülere ulaşmış; affın nice zalimleri kapsamına almıştır. O hâlde, Muhammed ve Âline salât eyle ve beni, affınla suçluların düştüğü yerden kaldırdığın, günahkârların düştüğü bataklıktan kurtardığın kimselerin örneği kıl. Onlar gibi ben de, gazabının esaretinden, adaletinin rehineliğinden kurtulan, affının ve ihsanının azatlısı olayım. Tanrım! Eğer bunu yapsan, azabını hak ettiğini inkâr etmeyen, cezalandırmanı gerektiren işlerden yana kendini temize çıkarmayan birine yapmış olursun. Tanrım! (Eğer bunu yapsan,) Senden korkusu, sana ümidinden çok olan; kurtuluştan yana ümitsizliği, kurtuluşa olan ümidinden güçlü olan birine yapmış olursun. Ümitsizliği, rahmetine ümidi olmadığından, ümidi de kendini aldattığından değil; kötülüklerinin arasında iyiliklerinin az olduğundan ve hiçbir günahı için geçerli bir mazereti olmadığındandır. Sen ise ey Tanrım! Doğruların, rahmetine bakarak aldanmayacağı; günahkârların, gazabına bakarak ümitsizliğe kapılmayacağı yüce Rabsin ki, ihsanını kimseden esirgemez, hakkını da kimseden tam olarak almazsın. Anın, tüm anılanlardan yücedir! İsimlerin, soyluların onlarla adlandırılmasından çok daha kutsaldır! Nimetlerin tüm yaratıklar için yayılmıştır! Şu hâlde, bütün bunların övgüsü senindir, ey âlemlerin Rabbi!

40- Birinin Ölüm Haberini Aldığı veya Ölümü Hatırladığı Zaman Okuduğu Dua

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve uzun arzulara karşı bize yet; doğru amelle arzularımızı kısalt ki, bir saatin ardından diğer günü yaşamayı, bir nefesin peşinden diğer nefesin gelmesini ve bir adımı diğer adımın izlemesini arzulamayalım. Bizi uzun arzulara aldanmaktan, doğuracağı kötü sonuçlardan koru. Ölümü gözlerimizin önüne dik; onu anmamızı geçici bir durum kılma. Bizi, öyle salih bir amele muvaffak eyle ki, onunla sana dönüşte geç bile kaldığımızı anlayalım; bir an önce sana kavuşmayı isteyelim; ölüm, sevdiğimiz dostumuz, özlediğimiz arkadaşımız ve kavuşmak istediğimiz yakınımız olsun. Ölümü bizim için mutluluk vesilesi kıl, ondan ürküp korkmayalım. Onu bizim için bedbahtlık ve zillet vesilesi kılma. Onu bizim için mağfiretine açılan bir kapı, rahmetine ulaştıran bir anahtar kıl. Bizi, doğru yoldan sapmayan hidayet ehli, gönüllü olarak itaat edenler ve günah işlemeyen, günahlarında ısrar etmeyen tövbekârlar olarak öldür; ey iyilerin mükâfatını üstlenen ve kötülerin işlerini düzelten (yüce Allah)!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir