İçindekiler
Hz Nergis Hatun (s.a), İmam Hasan Askerî (a.s)’ın eşi ve İmam Mehdi (a.s.a.f)’un annesidir. Eski dönemlerde yapılan savaşlarda bir şehir yada kasaba fethedildiği zaman oranın erkekleri ve kadınları esir alınırdı. Esirler pazarlarda köle olarak satılırdı. İmam Mehdi (a.s.a.f)’un annesi de Doğu Rum’da alınan esirler ile birlikte Irak’a getirilmişti ve İmam Ali Naki (a.s) tarafından satın alınmıştır. Hz Nergis Hatun (s.a), Samerra şehrine geldikten sonra öyle bir eve adım attı ki orada İmamet’in güneşi İmam Hasan Askerî (a.s) yaşıyordu.
Bir Müddet sonra İmam Hadi (a.s)’ın kararı ile Nergis Hatun, güneşe arkadaş oldu. İmam Hasan Askerî (a.s)’a eş olma şerefine ulaştı. Bu evliliğin meyvesi hali hazırda gaybet perdesinin arkasında olan ve zuhur ederek dünyayı adalet ve barış ile dolduracak olan İmam Mehdi (a.s.a.f)’dur.
İmam Mehdi (a.s.a.f) annesi 3 Masum İmamı görme şerefine ulaşmış saadetli bir hanımdır. Bunlar İmam Ali Naki (a.s), İmam Hasan Askerî (a.s) ve İmam Mehdi (a.s.a.f)’dur.(1)
Adı ve Lakabı
İmam Mehdi (a.s.a.f)’un annesinin adı şunlardır:
1-Nergis, 2-Melike, 3-Saykil, 4-Susan, 5-Hekime.(2)
Allame Meclisi şöyle yazmıştır: “İmam Mehdi (a.s.a.f)’un nuru bu hanımefendinin rahmine düştüğü zaman onda özel bir nur ve parlaklık meydana geldi. Bu yüzden ona parlak ışık anlamında da olan Saykil adını verdiler.(3)“
Şeyh Abbas Kummî şöyle yazmıştır: ” İmam Mehdi (a.s.a.f)’un annesinin asıl adı Rum Kayseri Yaşua’nın kızı Melike idi. Melike’nin annesi de Hz. İsa (a.s)’ın havarilerinin soyundandı. İslam ordusu tarafından esir alındığı zaman esir alanların kendisini tanımaması için adını Nergis olarak değiştirdi.(4)
İmadu’d Din Tabersî ise şöyle yazmıştır: “İmam Mehdi (a.s.a.f)’un annesi Rum Kayseri Yaşua’nın kızı’dır ve babası ona Melike adını koymuştur.”(5)
Meşhur hadisçilerden olan Beşir b. Süleyman’ın nakletmiş olduğu hadisten ise: Kendisini Melike olarak tanıtmıştır fakat İmam Hasan Askerî (a.s)’ın evine girdikten sonra Nergis olarak bilinmiştir.(6)
İmam Hasan Askerî (a.s)’ın ailesi kendisine Seyyide lakabını vermişlerdi. Ve Hekime Hatun onu çağırmak istediği zaman onu Seyyide olarak çağırıyordu.(7)
Hz Nergis Hatun (s.a)’in ziyaretnamesinde kendisine:
1-Raziye, 2-Merziyye, 3-Sıddıka, 4-Takiyye, 5-Nakiyye, 6-Zekiyye
sıfatları ile sıfatlandırılmıştır.
Kölelikten Nur Vadisine
Ebu Eyyüb Ensari’nin torunlarından, İmam Ali Naki (a.s)’ın komşusu ve İmam’ın güvenini kazanmış dostlarından birisi olan Beşir b. Süleyman şöyle diyor:
“Bir gün İmam Ali Naki (a.s)’ın hizmetkârı Kâfur geldi. İmam’ın beni emrettiğini söyledi. Koşarak İmam’ın evine gittim. İzin aldım ve içeri girdim. İmam, oğlu İmam Hasan Askerî (a.s) ve perdenin ardındaki Hekime Hanım ile konuştuğunu gördüm. Oturdum.
İmam Ali Naki (a.s) şöyle dedi:
“Sen Ebu Eyyüb El-Ensari’nin torunlarındansın. Sizler her zaman biz Ehl-i Beyt’in velayetine bağlı kaldınız. Ve Resulullah (s.a.a)’in döneminden bugüne kadar bizim güvenimizi de kazanmışsınız. Ben, seni bir iş için seçtim. Bu işin fazileti ile şereflenecek ve Şiilerimizin önünde olacaksın. Velayetimizle ilgili gizli sırlardan sana vereceğim ve seni bir köleyi satın almaya göndereceğim.(8)“
İmam Ali Naki (a.s), Rum dilinde bir mektup yazdı. Altını kendi mührü ile mühürledi ve 220 Eşrefi olan bir kese ile birlikte bana verdi. Ve şöyle dedi:
“Bu mektubu ve bu altın dolu keseyi al. Bağdat’a git ve şu gün Bağdat köprüsünün üstünde bekle. Gemiyle köprüye yanaşıp köle indirecekler ve birçok alıcı, Abbasi yönetiminin görevlileri ve Iraklı gençler o köleleri almak için etrafını saracaklar. Sen orada bekle ve köle satıcısı Ömer b. Yezid Nahhas’ı gözetle. İpekten iki elbise giyinmiş bir köleyi alıcılara gösterecek fakat o köle kendisini alıcıların gözlerinden saklamaya çalışacaktır.
O sırada köle satıcısının yanına git ve ona de ki:
Bende bir mektup vardır, onu büyüklerden birisi yazmıştır. Bu mektubu o köleye ver, eğer köle razı olacak olursa ben mektup sahibi tarafından onu satın almaya yetkiliyim.”
Beşir b. Süleyman gecikmeden Bağdat’a doğru yola çıktı ve söylendiği gün esirleri taşıyan gemi yanaştı. Durum İmam Ali Naki (a.s)’ın buyurduğu gibi gelişti. İmam Ali Naki (a.s)’ın yazmış olduğu mektubu köle satıcısına verdim. Ve O da mektubu alır almaz kölenin eline verdi.
Köle mektubu alıp açtı ve ona baktıktan sonra şiddetle ağlamaya başladı ve Ömer b. Yezid’e dedi ki:
“Beni ya mektubun sahibine sat ya da ben kendimi öldürürüm.”
Ömer b. Yezid de köleyi 220 Eşrefiye sattı ve Hz Nergis Hatun, İmam Hadi (a.s)’ın vekili ile birlikte İmam’ın diyarına doğru hareket etti.(9)
Beşir b. Süleyman şöyle diyor:
“Köleyi Ömer b. Yezid’den teslim aldıktan sonra Bağdat’a geldim ve dinlenmek için bir oda kiraladım. Köle (Hz Nergis Hatun) mektubu koklayıp öpüyordu. Gözlerinin üstüne koyuyor ve bedenine sürüyordu. Yaptıkları karşısında şaşırmıştım.
Şöyle dedim: “Mektubun sahibini tanıyor musun?”
Köle kadın şöyle dedi:
“Ey Peygamberlerin evladının makamını hakkı ile tanımayan adam! Benim bu mektubun sahibini tanımadığımı mı sanıyorsun?(10) Şimdi beni dinle ki sana kalbimdeki sırları ve alın yazımı anlatacağım.
Benim adım Melike’dir. Rum Kayseri Yeşua’nın kızıyım. Annem Hz. İsa’nın vasilerinden Sefa’nın oğlu Hamun’un oğlu Şemun’un kızıdır. 13 yaşında idim dedem beni kardeşinin oğlu ile evlendirmek istedi. Ülkenin askerî ve mülkî yetkililerinin katıldığı görkemli bir merasim tertipledi. Padişahlık tahtını yakut, akik ve gümüşten kırk mücevher ayağın üzerine sarayın ortasına yerleştirtti. İmparatorun kardeşinin oğlu tahta çıkıp oturdu ve merasim başladı.
Rahipler okumak için İncil’i açtıkları zaman taht devrildi. İmparatorun oğlu yere düştü ve bayıldı. Puylar devrildi, rahiplerin rengi kaçmıştı ve titriyorlardı.
Dedem bunu iyiye yormamıştı; beni kardeşinin oğlu ile evlendirebilmek için tahtın düzeltilmesini emretti. Bu sefer başka bir kardeşi tahta oturtuldu ama aynı olay tekrardan oldu. Bunu üzerine herkes üzgün bir şekilde dağıldı ve dedem de haremine gitti.(11)
Hakiki Ve Manevi Rüya
O gece düğün merasiminin bu şekilde bırakılması ile şenlik, mateme bırakmış ve Melike de hüzün dolu bir kalp ile yatağına girmişti.
Şöyle diyor:
“Gece rüyamda Hz. İsa’nın, Şamun’un bir grup havari ile birlikte sarayda toplandıklarını gördüm. Bir gün önce damadın oturması için tahtın koyulduğu yere nurdan bir minber koyulmuştu. Hz. Muhammed (s.a.a), vasisi ve damadı olan Aliyyel Murteza, bazı İmamlar ve evlatlarından bazıları nurları ile sarayı aydınlatıyorlardı. Hz. İsa (a.s) ayağa kalktı ve Hz. Muhammed (s.a.a)’i karşıladı, birbirilerine sarılıp kucaklaştılar.
Hz. Muhammed (s.a.a), Hz. İsa’ya şöyle dedi:
“Ya Ruhullah! Senin vasin Şamun’un kızı Melike oğlum Hasan’a (İmam Askerî (a.s)) istemek için geldik.”
Hz. İsa Şamun’a şöyle dedi:
“İzzet ve şeref sana yönelmiştir, Neslini Allah’ın Peygamberi’nin nesli birleştir.”
Şamun, hiç düşünmeden bu isteği hemen kabul etti ve Hz. Muhammed (s.a.a)’in peşi sıra minbere çıktı. Ve Melike ile İmam Hasan Askerî (a.s)’ın nikah akdini okudu.”
Melike Uykudan uyandı. Görmüş olduğu rüya kendisini dünkü yorgunluktan biraz kurtarmıştı. Artık Rahmet Peygamberi’nin oğlu ile evlenmek vardı aklında. Rüyasını yakınlarına anlattı ve artık kalbinde Hasan’ın sevgisi vardı.(12)
Rüya Aleminde İslam’a Geçiş
Hz Nergis Hatun artık rahat değildi. Gece ve gündüz Hz. Muhammed (s.a.a)’in torununun sevgisi ile doluydu. Öylesine bu aşka esir olmuştu ki hareket etmeye dermanı kalmamıştı.
14 gün sonra tatlı rüyasını tekrar gördü, ama bu sefer nurlu hanımlar onu görmek için gelmişlerdi. Hz. Fatime-tül Zehra (s.a) ve Hz Meryem bir grup cennet hurisi ile birlikte gelmişlerdi.
Hz Nergis Hatun şöyle diyor:
“Meryem bana şöyle dedi: “Bu Hanım (Hz. Fatime-tül Zehra (s.a)) dünya ve ahiretin en yüce kadınıdır ve kocanın annesidir.”
Bunun üzerine ben onun (Hz. Fatime-tül Zehra (s.a)) eteğine yapıştım. Oğlun bana cefa ediyor, beni aşkına esir etti ama yanıma gelmiyor. Dedim.”
Hz. Fatime-tül Zehra (s.a) şöyle dedi:
“Oğlum sana nasıl gelsin, sen Allah’a şirk koşuyorsun. Bacım Meryem de senin bu inancını kabul etmiyor, rahatsızdır. Eğer Allah’ın ve Meryem’in senden razı olmasını ve oğlumun, yanına gelmesini istiyorsan şöyle de:
“Şehadet ediyorum li Allah’tan başka İlah yoktur ve Muhammed O’nun Resulü’dür.”
Bu iki cümleyi söyledim Alemlerin Kadınlarının Efendisi Hz. Fatime-tül Zehra (s.a) beni bağrına bastı ve oğlunun geleceğinin müjdesini verdi. O günden sonra O İmamet Güneşi her gece rüyalarıma geliyor ve bana kavuşma sözü veriyordu.(13)”
Müjdeleyen Esaret
Beşer b. Süleyman şöyle diyor: Melike’ye nasıl esir alındığını sordum şöyle dedi:
“Rüyamda Alemlerin En Üstün Hanımefendisinin eli ile İslam’ı seçtikten sonra her gece Muhammed’in babası Hasan Askerî yanıma geliyordu. Bir gece rüyamda bana şöyle dedi: “Şu gün Deden Müslümanlar ile savaş için ordu gönderecektir. Sen de üzerine köle elbiselerini giyin ve kölelerin arasına katıl. İmam rüyamda yolda olacakların tamamını ve yapmam gerekenlerin tamamını bana anlattı. O gün dedemin ordusu hareket ettiği zaman o hazretin emirlerini yerine getirdim ve İslam ordusunun öncüleri bizleri esir aldılar. Şimdiye kadar hiç kimse benim Rum Padişahını torunu olduğumu bilmiyor.(14)“.
İmam’ın Soru Ve Müjdesi
Hz Nergis Hatun, İmam Ali Naki (a.s)’ın evine geldiği zaman İmam, gelinini sevgi ile karşıladı, hoş geldin dedi ve şöyle dedi:
“Allah’ın sana İslam’ın izzetini ve Hristiyanlığın çöküşünü ve Muhammed’in Ehlibeyt’inin yücelik ve şerefini nasıl gösterdiğini gözlerinle gördün.”
Hz Nergis Hatun şöyle dedi:
“Ey Resulullahın Evladı! Nasıl anlatabilirim? Sizler olanları benden daha iyi biliyorsunuz.(15)“
İmam Ali Naki (a.s), Hz Nergis Hatun’a şöyle dedi:
“Sana ihsanda bulunmak istiyorum, istediğini seçebilirsin. Ya 10.000 dirhem vermemi kabul et yada senin ebedi izzet ve şerefin olacağı müjdeyi.”
Hz Nergis Hatun şöyle dedi:
“Sizin mübarek ağzınızdan çıkacak olan müjdeyi istiyorum.”
Şöyle buyurdu:
“Sana bütün dünyaya hâkim olacak bir çocuğu müjdeliyorum. O, Dünyayı zulüm haksızlıkla dolduktan sonra yeniden adalet ve eşitlikle dolduracaktır.”
Hz Nergis Hatun şöyle dedi:
“Babası kimdir?”
Şöyle buyurdu:
“Allah’ın Peygamberi seni şu Rumî ayda, günde ve yılda kimden istedi?”
Şöyle dedi:
“Hz. İsa ve Vasisinden.”
İmam şöyle buyurdu:
“Mesih vasisi seni kimin nikâhına geçirdiler?”
Şöyle dedi:
“Oğlunuz Ebu Muhammed’in.”
Şöyle buyurdu:
“Onu tanıyor musun?”
Şöyle buyurdu:
“Alemlerin Kadınlarının Efendisi Hz. Fatime-tül Zehra (s.a)’nın eli ile Müslüman olduktan sonra her gece rüyalarımda arkadaşımdır, yanıma geliyor.(16)“
Hz. Hekime Hatun’un Misafiri
İmam Ali Naki (a.s), hizmetçisi Kâfur’a kız kardeşi Hekimi Hatunu çağırmasını söyledi ve Kâfur gecikmeden Hekime Hatun’a haber verdi. Hekime Hatun İmam Hadi’nin (a.s) huzuruna vardıklarında, İmam şöyle dedi:
“Bu sana bahsettiğim Hanımdır.”
Hekime Hatun, Hz Nergis Hatun’u kucaklayıp bağrına bastı. Sonra İmam kardeşi Hz. Hekime’yi Hz Nergis Hatun’a tanıttı.”
İmam, Hekime Hatun’a şöyle dedi:
“Nergis’i kendi evine götür; Dinin emirlerini, kurallarını ve İslamî Kültürü kendisine öğret. O, Eba Muhammed’in eşi ve Ehl-i Beyt’in Kaimi’nin annesidir.”
Hz. Hekime Hatun Hz Nergis Hatun’u evine götürdü ve İslamî inancı kendisine öğretti. Nergis de şevk, heyecan ve istek ile Hekime Hatun’dan takva’nın yollarını öğreniyordu(17).
Nur Dolu Nikâh
Hz. Hekime Hanım’ın evinde Hz Nergis Hatun’un günleri yavaş geçiyordu. Bir taraftan İslamî öğretileri öğrenirken bazen de İmam Hasan Askerî (a.s)’ı Hekime Hatun’a sorup duruyordu.
Hz. Hekime şöyle diyor:
“Bir gün kardeşimin oğlu İmam Hasan Askerî (a.s) beni görmeye gelmişti. Nergis Hatun’u görünce ona sert bir şekilde baktı.
Şöyle dedim:
“İstiyorsan Onu senin yanına gönderebilirim.”
Şöyle buyurdu:
“Ey Halacığım! Bakmamın sebebi şaşkınlığımdan dolayı idi. Çok yakında ondan bir çocuk dünyaya gelecek ve O, dünyayı zulüm ile dolduktan sonra tekrar adalet ve hak ile dolduracaktır.”
Yanınıza göndereyim mi? Dedim.
Şöyle buyurdu:
“Babamdan izin al.”
Hekime Hatun vakit kaybetmeden İmam Ali Naki (a.s)’ın yanına gitti. Hekime Hatun söze başlamadan İmam Ali Naki (a.s) şöyle dedi:
“Ey Bacım! Nergis’i oğlumun yanına gönder.”
Hz. Hekime şöyle diyor:
Şöyle dedim: “Ben de bu konu için yanınıza gelmiştim.”
İmam şöyle dedi:
“Ulu ve Yüce olan Allah, bu hayır işine seni ortak etmeyi ve mükâfat vermeyi irade etti.”
Eve döndüm ve bu iki tertemiz nurun birlikte olmaları için hazırlık yaptım. Onlar bir kaç gün benim evimde kaldılar, ben sonradan kendi evime gittim(18).
Bir müddet sonra Nergis Hatun hamile kaldı. Hamile kaldığı zaman İmam Hasan Askerî (a.s) ona şöyle dedi:
“Sen benden sonra Kaim olacak bir çocuğa hamilesin.(19)“
İmam Muhammed Mehdi’nin Doğumu
Hekime hanım her zaman olduğu gibi İmam ve kardeşinin oğlunu görmek için İmam Hasan Askerî (a.s)’ın evine gitti. İmam kendisini çok sıcak bir şekilde karşıladı. Hz. Nergis, Hekime Hatun’un ayakkabılarını ayağından çıkarmak için ileri geldiği zaman Hekime Hanım şöyle dedi:
“Hayır, Allah’a yemin olsun ki ayağımdan ayakkabılarımı çıkarmana izin vermeyeceğim.”
Hekime Hatun o gün akşama kadar İmam’ın evinde kalmıştı. Eve gitmek istediği zaman İmam Hasan Askerî (a.s) şöyle dedi:
“Ey Halacığım! Bugün bizimle birlikte iftar aç. Şaban ayının yarısıdır ve Allah’ın, yeryüzünü öldükten sonra eli ile yeniden diriltecek zatın doğumu yaklaştı.”
Hekime Hanım şöyle diyor:
Kardeşimin oğluna şöyle dedim: “Annesi Kimdir?”
İmam:
“Nergis’tir.”
Şöyle dedim:
“Ben onda hamilelik işaretleri görmüyorum.”
Şöyle dedi:
“Sabah olduğu zaman hamile olduğu belli olacaktır.(20)” Onun durumu Musa’nın annesinin durumu gibidir. Doğum zamanına kadar hiçbir değişiklik meydana gelmedi ve hiç kimsenin de onun hamileliğinden haberi olmadı.”
Hz. Hekime şöyle diyor:
“O geceyi Nergis’in yanında geçirdim. Her saat başı kontrol ediyordum ama o kendi halinde uyuyordu. Saatler geçtikçe şaşkınlığımda artıyordu. Teheccüd ve gece namazı kılmaya başladım. Vitir namazına geldiğim zaman Nergis’te uyandı. Abdest aldı ve gece namazına başladı.
Gökyüzüne baktım ve şafak atmıştı. İmam’ın buyurdukları hakkında nerede ise kalbime şüphe gireceği bir sırada İmam Hasan Askerî (a.s) kendi odasından şöyle seslendi:
“Ey Halacığım! Kalbine şüphe girmesin, vakit yaklaştı.(21)“
Aniden Nergis’te ağrı ve sızılar baş gösterdi, onu kucakladım.
İmam şöyle dedi:
“Halacığım! Kadir suresini oku!”
Kadir suresini okumaya başladım, çocuğun ana karnında benim ile birlikte sureyi okuduğunu duyuyordum ve bana selam veriyordu.
Korkmaya başlamıştım, İmam Hasan Askerî (a.s) şöyle dedi:
“Halacığım! Korkma. Bu Allah’ın bir kudretidir ve bizim çocuklarımız hikmeti işitir ve söylerler.”
Hz. Hekime şöyle diyor:
“O Hassas anda Nergis Hanım gözlerimden kayboldu. Sanki bir nur benim ile onun arasına girmişti ve ben onu göremiyordum. İmam Hasan Askerî’ye (a.s) koştum.
Şöyle buyurdu:
“Halacığım! Geri dön onu yerinde bulacaksın.”
Geri döndüğümde Nergis’teki nur, gözlerimi kamaştırıyordu. Varlık aleminin atan kalbi İmam Mehdi (a.s.a.f) kıbleye doğru alnını secdeye koymuş ve şöyle diyordu:
“Şehadet ediyorum ki Allah’tan başka İlah yoktur, eşsiz ve benzersizdir. Dedem Allah’ın Resulü’dür. Babam Emirel Müminin Ali Allah’ın Resulünün vasisidir.”
İmam Mehdi (a.s.a.f) kendisine kadar olan İmamların adlarını teker teker saydıktan sonra kendisi hakkında şöyle dedi:
“Allah’ım! Bana vermiş olduğun yardım vaadini muhakkak kıl. İmamet ve Hilafetini bana tamamla ve yeryüzünü benim ile adalet ve eşitlik ile doldur.(22)“
Doğuştan Pak Olmak
İmamların annelerine verilmiş olan özellik ve kerametlerden birisi, masum çocuklarını dünyaya getirdikleri zaman doğum kirliliğine düşmemeleridir.
Hz. Hekime Hatun şöyle diyor:
“İmam Mehdi (a.s.a.f) doğduğu zaman ben onun annesinde nifas kanı görmedim.(23)“
Hz Nergis Hatun Toprağın Bağrında
Hz Nergis Hatun’un vefatı hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bazı rivayetlere Hz Nergis Hatun Hicretin 260. yılında İmam Hasan Askerî (a.s) şehit edildiği zaman hayatta idi.
Ebu Sehl şöyle diyor:
“İmam Hasan Askerî (a.s)’ın şehadet ile sonuçlanan hastalığında İmamı ziyaret ettim. Hizmetçisi Akid’e kendisi için mushilli su kaynatmalarını söyledi. Hizmetçi mushilli su kaynattı ve İmam Mehdi (a.s.a.f)’un annesi Saykil Hanım (Nergis Hatun) onu İmam Hasan Askerî (a.s)’a getirdi.(24)“
Meşhur olduğu anlaşılan bir başka rivayete göre ise Hz Nergis Hatun, İmam Hasan Askerî (a.s)’ın şehadetinden önce fani dünyadan ayrılmıştır. Ebu Ali Harzani, İmam Hasan Askerî (a.s)’a bir köle hediye etmişti. Köle, İmam’ın şehadetinden sonra Ebu Ali’nin evine dönüp şöyle dedi:
“İmam Hasan Askerî (a.s), gelecekteki zorlukları, İmam Mehdi (a.s.a.f)’un gaybetini, ailesinin ve Şiilerinin karşılaşacakları sıkıntı ve zorlukları eşine anlattığı zaman Nergis Hanım çok üzüldü ve ölmeyi arzuladı.
İmam Hasan Askerî (a.s)’dan Allah’a kendisine İmam’dan önce ölüm vermesi için dua etmesini yalvararak istedi, İmam da dua etti ve Nergis Hanım, İmam’ın şehadetinden önce vefat etti. Defnedilmek için kabir kazıldığı zaman Kabirden üzerine şöyle yazılmış bir levha çıktı:
“Burası, Muhammed’in (a.s-a.f)’un annesinin kabridir.(25)“
Hz Nergis Hatun vefat ettiği zaman İmam Ali Naki (a.s)’ın kabrinin yanına defnedildi.(26)
Hz Nergis Hatun (s.a)’yı Ziyaret Duası
Masum İmamların annelerinden, sadece Masum olan Hz. Fatime-tül Zehra (s.a)’nın, İlk İmamın annesi olan Fatime bint Esed (s.a)’nın ve Son İmam’ın annesi olan Hz Nergis Hatun’un (s.a) ziyaretnameleri (duaları) vardır. Hz Nergis Hatun (s.a)’nın ziyaretnamesinde şöyle denilmektedir:
"Selam olsun sana Ey doğru sözlü ve beğenilmiş olan. Selam olsun sana Ey Musa'nın annesine benzeyen ve İsa'nın havarisinin kızı. Se-lam olsun sana Ey tertemiz ve takva sahibi olan Hanım. Selam olsun Sen Allah'tan razısın ve Allah da senden razıdır. Ey Hanımefendi! Seni Allah'ın güvenilir Ruhu istemeye gelmiştir. Peygamberlerin Efendisi Muhammed (s.a.a), Senin, torununa (İmam Hasan Askerî (a.s)) kavuşman için öne geçmiştir. Selam olsun sana ve senin Havari olan babalarına. Se-lam olsun sana, kocana ve oğluna. Selam olsun sana, Senin tertemiz ruhuna ve bedenine. Senin çok iyi annelik yaptığına ve emaneti koruduğuna şehadet ediyorum. Sen Allah'ın rızasını kazanmak için çalıştın. Allah için sabır ettin. Allah'ın sırrını korudun. Allah'ın Velisini (İmam'ı) karnında taşıdın. Allahın Hüccetini korumak için çok çaba gösterdin. Allah'ın Resulü'nün çocuklarının arasına katıldın. Sen onların makamını tanıyordun. Gerçek bir İman ile onlara İman etmiştin. Onların makamını ve Allah katındaki yerlerini biliyordun. Velayet emirlerine aşina idin ve onları gerçekten seviyordun. Sen onların kalbinde yer etmiştin. Senin bilinç içinde dünyadan ayrıldığına şehadet ediyorum. Yaptığın işlerde iyilere tabii idin. Beğenilmiştin, takvalıydın, tertemiz ve paktın. Allah senden razı olsun ve seni razı etsin. Yerini-Mekanını, Cenneti kılsın. O, Sana her iyi olanı ve şerefli olanı verdi ve seni hiç bir şeye muhtaç koymadı. Allah'ın sana vermiş olduğu bütün kerametler mübarek olsun.(27)"
KAYNAKÇA
1-Necmu's Sakıb s.12 2-El-İrşad s.672, El Fusulul Mühimme s.492, Riyahayni-ş Şeriat c.3 s.25 3-Biharu'l Envar c.51 s.15 4-Envaru'l Behiyye s.51 5-Tuhfetu'L Ebrar Fi Menakıbı Eimmeti'l Ebrar s.179 6-Kemalu'd Din c.2 s.94 7-Riyahayni-ş Şeriat c.3 s.25 8-Menakıbı Â-li Ebu Talib c.4 s.472,Biharu'l Envar c.51 s.6 9-Kitabu'l Ğaybet s.138, Necmu's Sakıb s.12, Celau'l Uyun s.1001 10-Kemalu'd Din c.2 s.92, Necmu's Sakıb s.13 11-Kemalu'd Din c.2 s.93 12-Kemalu'd Din c.2 s.92,Necmu's Sakıb s.14,Riyahayni-ş Şeriat c.3 s.30 13-Kitabu'l Ğaybet c.2 s.142, Biharu'l Envar c.51 s.7, Menakıbı Â-li Ebu Talib c.4 s.473 14-Kemalu'd Din c.2 s.95 15-Kitabu'l Ğaybet s.143,Riyahayni-ş Şeriat s.31 16-Kemalu'd Din c.2 s.96, Razvatu'l Vaizin s.252, Delailu'l İmamet s.263, Necmu's Sakıb s.16 17-Kitabu'l Ğaybet s.144, İsbatu'l Hudat c.3 s.393, Hilyetu'l Ebrar c.2 s.515 18-Yenaibu'l Meveddet c.2 s.409, Uyunu'l Mucizat s.138, Biharu'l Envar c.51 s.12, Delailu'l İmamet s.269, Hidayetu'l Kubra s.354 19-Kemalu'd Din c.2 s.79 20-Kemalu'd Din c.2 s.101, Hidayetu'l Kubra s.353 21-Necmu's Sakıb s.18, Muntahabu'l Eser s.400 22-Kemalu'd Din c.2 s.101, Uyunu'l Mucizat s.140, Kitabu'l Ğaybet s.156, Celau'l Uyun s.1009 23-Kemalu'd Din c.2 s.107,Muntahabu'l Eser s.421, Envaru'l Behiyye s.526 24-Kitabu'l Ğaybet s.182 25-Kemalu'd Din c.2 s.105, Biharu'l Envar c.50 s.5 26-Riyahayni-ş Şeriat c.3 s.26, İsbatu'l Hudat c.3 s.410 27-Hz Nergis Hatun (s.a)'nın ziyaretnamesinin tam metnini okumak için bakınız: Misbahu'z-Zair Seyyid b. Tavus s.413