İçindekiler
Ebu Talib‘in Vefat tarihi hususunda ihtilaf vardır. Muhaddis-i Kummi bi’setin 10 yılının sonlarında Recep ayının 27’sinde vefat ettiğini İleri sürmektedir.(EL KÜNYA VEL ELKAB C.1 S.109)
Makrizi, Zilkade ayının başında öldüğünü savunmaktadır.(EMTA’UL ESMA S.27)
Zerkani ise şöyle yazıyor Bi’setin 10. yılını Ramazan ayının 12’sinde Ebu talib’i vefat etti.(ŞERH-UL MEVAHİB C.1 S.291)
İbni Sa’d ise Ebu Talib’in Bi’setin 10. Yılının Şevval ayının ortasında , 80 küsür yaşındayken vefat ettiğini , Hz Hatice’nin de bundan 35 gün sonra dar-ul faniden göçtüğünü , vefat anında 65 yaşında olduğunu nakil etmektedir. Resulullah Böylece hem Ebu talib’i hem de Hz Hatice’yi kayıp etmiş oldu. (TABAKAT C.1 S.125)
Bu yüzden bu yılı hüzün yılı olarak adlandırdı.(KISAS’UL ENBİYA S.137 , EMTA’UL ESMA S.27)
Ebu Talib Hucun denilen yerde defnedildi. Ebu Talib’in vefatı Allah resulünü çok üzdü. Zira, en büyük hamisini kaybetmiş ve dolayısı ile de Kureyş için Resulullah’a (s.a.a) eziyet etmek hususunda hiçbir engel kalmamıştı.
Resulullah bu hususta şöyle buyuruyor: “Ebu Talib hayatta olduğu müddetçe Kureyş bana eziyet edemiyordu.”(KÂMİL-İ İBNİ ESİR C.1 S.507 , SİRA-İ İBNİ HİŞAM C.2 S.57 , SİRE-İ İBN-İ İSHAK S.239 , TABAKA-İ İBNİ SA’D C.1 S.124)
İmam Caferi Sadık Aleyhisselam şöyle buyuruyor: Ebu Talip küfrü aşikar kıldı. İmanı ise gizledi. Ebu Talip vefat edince Allahu Teala Peygamberine Mekke’de kendisine himaye edecek birinin kalmadığını ve bu yüzden sizden etmesinin gerektiğini vahiy etti. Böylece Resulullah Medine’ye Doğru hicret etti.(KEMÂL-UD DİN C.1 S.174)
Ebu Talip vefat edince Emirel müminin Ali (a.s) Peygamberin (s.a.a) yanına gelip babasının vefatını bildirdi.
Resulullah(s.a.a) bu haberi duyunca çok üzüldü ve imam Ali’ye (a.s) şöyle buyurdu:
“Git onun gusül ve kefenlenme işlemlerini yap ve bir tabutun içine koyduğun zaman bana haber ver.”
İmam Ali denilenleri yerine getirdikten sonra Peygambere haber verdi.
Peygamber’in Ebu Talib’in Vefat ı sonrası son sözleri:
Resulullah (s.a.a) Ebu Talib’in cenazesinin yanına vardığında keder ve üzüntü içinde şöyle buyurdu:
“Ey Amca! Seninle akrabalık ilişkim vardı. Allah tarafından mükafatlandıralacaksın. Beni çocukken terbiye ettin. Büyüdüğümde bana yardımcı oldun.
Daha sonra da halka dönerek şöyle buyurdu: “Allah’a andolsun ki Amcama öyle bir şefaatte bulunacağım ki insan ve cin topluluğu şaşıracaktır.”(EL-HÜCCE S.265 , İMAN-U EBİ TALİB S.24-26)
Daha sonra İmam Ali (a.s) Babasının mateminde şöyle dedi: “Ey Ebu Talib! Ey sığınanların sığınağı Ey rahmet yağmuru, Ey karanlıkların nuru, gerçekten de senin yokluğun gayretli ve büyük insanları perişan etti. Sen Peygambere iyi bir Amca idin.(EL-HÜCCET ÂLÂ’Z-ZAHİB S.122-123)