İçindekiler
Camia Kebire ziyareti (Arapça:الزيارة الجامعة الكبيرة), Masum İmamlar’ın (a.s) en önemli ve kapsamlı ziyaret namelerinden biridir. Camia Kebire Ziyareti , Şialardan birinin isteği üzerine İmam Hadi (a.s) tarafından söylenmiştir. Ziyaret namede Şia’nın imamet, imamların makamı ve Şiaların, Ethar İmamlar (a.s) karşısındaki görevleri hakkındaki inançlar yer almaktadır. Camia Kebire Ziyareti, İmamların (a.s) fasih ve hoş ifadelerle tanıtılması yönünde çok önemli bir ziyaretnamedir.
Bu Ad İle Adlandırılmasının Nedeni
Has bir imama mahsus olmayan ziyaretnamelere “camia ziyareti” denmektedir. Öte yandan, bu ziyaret öteki ziyaretnamelerden daha kapsamlı olduğu için, bu ziyaretname “Camia Kebire Ziyareti” olarak meşhur olmuştur.Camia Kebire Ziyareti nin metni, uzak ve yakından her imamın ziyareti için okunabilecek bir özelliğe sahiptir.
Camia Kebire Ziyareti nin Kaynağı
Camia Kebire Ziyareti, Şeyh Tusi “Tehzib”[1] kitabında, Şeyh Saduk “Men La Yahduruhu’l Fakih”[2] kitabında nakletmiştir. Allame Meclisi bu ziyaret hakkında şöyle demektedir:
“Camia Kebire Ziyareti uzak veya yakından (masumları ziyaret etmek için) en kapsamlı ziyaretnamedir.”[3] Babası ise “Men La Yahzuruhu’l Fakih” kitabının şerhinde şöyle yazmaktadır:
“ Camia Kebire Ziyareti, en üstün ziyaret ve onların en kâmillerindendir. Ben her zaman onun ışığı altında Tahir İmamların (a.s) ziyaretine kutsal mekânlarda (Kerbela, Necef, Medine, Meşhed) nail oldum.”
Camia Kebire Ziyareti nin metni, İmam Hadi (a.s) tarafından nakledilmiştir. İbn-i Babeveyh bu ziyareti, Muhammed b. İsmail Bermeki’den, o da Musa b. Abdullah Nahai’den ve o da İmam Hadi’den (a.s) nakletmiştir.[4] Cuveyni Horasani, “Feraidu’s Simteyn”[5] kitabında bu ziyareti, İbn-i Babeveyh yoluyla ile Hâkim-i Nişaburi’den nakletmiştir. Buna rağmen, bu ziyaretnamenin kaynağı hadis taksimi esasına göre, raviler arasında bulunan belirsiz ve meçhul bir kişi olarak tanınan Musa b. Abdullah Nahai’den dolayı, doğru olarak sayılamamaktadır.[6] Elbette hicretin ilk yıllarındaki hadis uzmanlarının görüşüne göre, karinelerin yardımı ile hadisi doğru ve yanlış diye taksim etmekteydiler.[7] Bu ziyaretname o dönemler doğrulardan sayılmaktaydı. İbn-i Babeveyh’in bu ziyarete olan güven ve itimadı, tercih nedeni ve senedinin takviyesine neden olmaktadır.[8] Buna ek olarak, İmamiye Şia’sı bu ziyareti öyle bir şekilde telakki etmekteydi ki eğer basiret ve eleştiri sahibi isterse, bunun sıhhati için masumların (a.s) sözlerini keşfeden icma iddiasında bile bulunabilmekteydiler.
Şubber[9] bu ziyareti, Nehcü’l Belağa ve Sahife-i Seccadiye ayarında bilmekte ve onda olan fesahat ve belagatin masum dışında sadır olmasının mümkün olmadığını belirtmektedir.[10] İhsa-i de Camia Kebire Ziyareti nin kaynağını inceldikten sonra, şöyle demektedir: Bu ziyarete lafız ve anlam yönünden bakıldığında, bilinçli bir insan bu ziyaretin masumların sözleri olduğunu anlar ve dolayısıyla kaynağının incelenmesine ihtiyaç yoktur.
Muhaddis Nuri’ye göre İbn-i Babeveyh[11] kendi rivayetinde ziyaretin metnini telhis (kısaltma) ettiğini ve inançlarına uymayan bazı yerlerini sildiğine inanmaktadır.
Camia Kebire Ziyareti nin İçeriği
Camia Kebire Ziyareti , gerçekte imametin aslı ve temeline yönelik yüce ve doğru tavsifleri içermektedir. Şia açısından dinin devamı, bu inanca bağlanmak ve sarılmakla mümkündür. Bu ziyaretin içeriğinde bulunan İmamların (a.s) makamları konusundaki açıklamalardan dolayı, İmam Hadi (a.s) bu ziyaretin okunmadan önce yüz defa tekbir getirilmesini ve bu şekilde İmamların (a.s) hakkında aşırıya kaçılmamasını istemektedir.[12]
Bu ziyarette, Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.a) Ehlibeyti (a.s) onun hak halifeleri olarak tasvir edilmekte ve Şia’nın tüm öğretileri fasih bir dille ele alınmaktadır. İmamların (a.s), Hz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ile olan ilişkileri, İmamların (a.s) ilmi, ahlaki ve siyasi makamlarının dillendirilmesi, onların örnek ve model olmaları, tevhit ve imamet arasındaki ilinti, Allah’ı tanıma ile imamı tanıma arasındaki irtibat, Ehlibeyt’in (a.s) ismet ve masumiyeti, onların bir bütün olarak yaratılışları, tevalla, teberra, ricat ve teslim vb. gibi özellikler buna örnektir. Bu ziyarette İmamların (a.s) fazilet ve üstünlükleri fasih bir dille, Kur’an ve sünnetle ilintili olarak en üstün bir şekilde beyan edilmiştir.
Camia Kebire Ziyaretnamesini Dinle
Camia Kebire Ziyareti Arapça
السَّلَامُ عَلَيْكُمْ يَا أَهْلَ بَيْتِ النُّبُوَّةِ وَ مَوْضِعَ الرِّسَالَةِ وَ مُخْتَلَفَ الْمَلَائِكَةِ وَ مَهْبِطَ الْوَحْيِ وَ مَعْدِنَ الرَّحْمَةِ وَ خُزَّانَ الْعِلْمِ وَ مُنْتَهَى الْحِلْمِ وَ أُصُولَ الْكَرَمِ وَ قَادَةَ الْأُمَمِ وَ أَوْلِيَاءَ النِّعَمِ وَ عَنَاصِرَ الْأَبْرَارِ وَ دَعَائِمَ الْأَخْيَارِ وَ سَاسَةَ الْعِبَادِ وَ أَرْكَانَ الْبِلَادِ وَ أَبْوَابَ الْإِيمَانِ وَ أُمَنَاءَ الرَّحْمَنِ وَ سُلَالَةَ النَّبِيِّينَ وَ صَفْوَةَ الْمُرْسَلِينَ وَ عِتْرَةَ خِيَرَةِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ رَحْمَةُ اللَّهِ وَ بَرَكَاتُهُ
السَّلَامُ عَلَى أَئِمَّةِ الْهُدَى وَ مَصَابِيحِ الدُّجَى وَ أَعْلَامِ التُّقَى وَ ذَوِي النُّهَى وَ أُولِي الْحِجَى وَ كَهْفِ الْوَرَى وَ وَرَثَةِ الْأَنْبِيَاءِ وَ الْمَثَلِ الْأَعْلَى وَ الدَّعْوَةِ الْحُسْنَى وَ حُجَجِ اللَّهِ عَلَى أَهْلِ الدُّنْيَا وَ الْآخِرَةِ وَ الْأُولَى وَ رَحْمَةُ اللَّهِ وَ بَرَكَاتُهُ
السَّلَامُ عَلَى مَحَالِّ مَعْرِفَةِ اللَّهِ وَ مَسَاكِنِ بَرَكَةِ اللَّهِ وَ مَعَادِنِ حِكْمَةِ اللَّهِ وَ حَفَظَةِ سِرِّ اللَّهِ وَ حَمَلَةِ كِتَابِ اللَّهِ وَ أَوْصِيَاءِ نَبِيِّ اللَّهِ وَ ذُرِّيَّةِ رَسُولِ اللَّهِ ص وَ رَحْمَةُ اللَّهِ وَ بَرَكَاتُهُ
السَّلَامُ عَلَى الدُّعَاةِ إِلَى اللَّهِ وَ الْأَدِلَّاءِ عَلَى مَرْضَاةِ اللَّهِ وَ الْمُسْتَقِرِّينَ فِي أَمْرِ اللَّهِ وَ التَّامِّينَ فِي مَحَبَّةِ اللَّهِ وَ الْمُخْلِصِينَ فِي تَوْحِيدِ اللَّهِ وَ الْمُظْهِرِينَ لِأَمْرِ اللَّهِ وَ نَهْيِهِ وَ عِبَادِهِ الْمُكْرَمِينَ الَّذِينَ لَا يَسْبِقُونَهُ بِالْقَوْلِ وَ هُمْ بِأَمْرِهِ يَعْمَلُونَ وَ رَحْمَةُ اللَّهِ وَ بَرَكَاتُهُ
السَّلَامُ عَلَى الْأَئِمَّةِ الدُّعَاةِ وَ الْقَادَةِ الْهُدَاةِ وَ السَّادَةِ الْوُلَاةِ وَ الذَّادَةِ الْحُمَاةِ وَ أَهْلِالذِّكْرِ وَ أُولِي الْأَمْرِ وَ بَقِيَّةِ اللَّهِ وَ خِيَرَتِهِ وَ حِزْبِهِ وَ عَيْبَةِ عِلْمِهِ وَ حُجَّتِهِ وَ صِرَاطِهِ وَ نُورِهِ وَ رَحْمَةُ اللَّهِ وَ بَرَكَاتُهُ أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ كَمَا شَهِدَ اللَّهُ لِنَفْسِهِ وَ شَهِدَتْ لَهُ مَلَائِكَتُهُ وَ أُولُو الْعِلْمِ مِنْ خَلْقِهِ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ وَ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ الْمُنْتَجَبُ وَ رَسُولُهُ الْمُرْتَضَى أَرْسَلَهُ بِالْهُدَى وَ دِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَ لَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ وَ أَشْهَدُ أَنَّكُمُ الْأَئِمَّةُ الرَّاشِدُونَ الْمَهْدِيُّونَ الْمَعْصُومُونَ الْمُكَرَّمُونَ الْمُقَرَّبُونَ الْمُتَّقُونَ الصَّادِقُونَ الْمُصْطَفَوْنَ الْمُطِيعُونَ لِلَّهِ الْقَوَّامُونَ بِأَمْرِهِ الْعَامِلُونَ بِإِرَادَتِهِ الْفَائِزُونَ بِكَرَامَتِهِ اصْطَفَاكُمْ بِعِلْمِهِ وَ ارْتَضَاكُمْ لِغَيْبِهِ وَ اخْتَارَكُمْ لِسِرِّهِ وَ اجْتَبَاكُمْ بِقُدْرَتِهِ وَ أَعَزَّكُمْ بِهُدَاهُ وَ خَصَّكُمْ بِبُرْهَانِهِ وَ انْتَجَبَكُمْ بِنُورِهِ وَ أَيَّدَكُمْ بِرُوحِهِ وَ رَضِيَكُمْ خُلَفَاءَ فِي أَرْضِهِ وَ حُجَجاً عَلَى بَرِيَّتِهِ وَ أَنْصَاراً لِدِينِهِ وَ حَفَظَةً لِسِرِّهِ وَ خَزَنَةً لِعِلْمِهِ وَ مُسْتَوْدَعاً لِحِكْمَتِهِ وَ تَرَاجِمَةً لِوَحْيِهِ وَ أَرْكَاناً لِتَوْحِيدِهِ وَ شُهَدَاءَ عَلَى خَلْقِهِ وَ أَعْلَاماً لِعِبَادِهِ وَ مَنَاراً فِي بِلَادِهِ وَ أَدِلَّاءَ عَلَى صِرَاطِهِ
عَصَمَكُمُ اللَّهُ مِنَ الزَّلَلِ وَ آمَنَكُمْ مِنَ الْفِتَنِ وَ طَهَّرَكُمْ مِنَ الدَّنَسِ وَ أَذْهَبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَ طَهَّرَكُمْ تَطْهِيراً فَعَظَّمْتُمْ جَلَالَهُ وَ أَكْبَرْتُمْ شَأْنَهُ وَ مَجَّدْتُمْكَرَمَهُ وَ أَدْمَنْتُمْ ذِكْرَهُ وَ وَكَّدْتُمْ مِيثَاقَهُ وَ أَحْكَمْتُمْ عَقْدَ طَاعَتِهِ وَ نَصَحْتُمْ لَهُ فِي السِّرِّ وَ الْعَلَانِيَةِ وَ دَعَوْتُمْ إِلَى سَبِيلِهِ بِالْحِكْمَةِ وَ الْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَ بَذَلْتُمْ أَنْفُسَكُمْ فِي مَرْضَاتِهِ وَ صَبَرْتُمْ عَلَى مَا أَصَابَكُمْ فِي جَنْبِهِ وَ أَقَمْتُمُ الصَّلَاةَ وَ آتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَ أَمَرْتُمْ بِالْمَعْرُوفِ وَ نَهَيْتُمْ عَنِ الْمُنْكَرِ وَ جَاهَدْتُمْ فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ حَتَّى أَعْلَنْتُمْ دَعْوَتَهُ وَ بَيَّنْتُمْ فَرَائِضَهُ وَ أَقَمْتُمْ حُدُودَهُ وَ نَشَرْتُمْ شَرَائِعَ أَحْكَامِهِ وَ سَنَنْتُمْ سُنَّتَهُ وَ صِرْتُمْ فِي ذَلِكَ مِنْهُ إِلَى الرِّضَا وَ سَلَّمْتُمْ لَهُ الْقَضَاءَ وَ صَدَّقْتُمْ مِنْ رُسُلِهِ مَنْ مَضَى فَالرَّاغِبُ عَنْكُمْ مَارِقٌ وَ اللَّازِمُ لَكُمْ لَاحِقٌ وَ الْمُقَصِّرُ فِي حَقِّكُمْ زَاهِقٌ وَ الْحَقُّ مَعَكُمْ وَ فِيكُمْ وَ مِنْكُمْ وَ إِلَيْكُمْ وَ أَنْتُمْ أَهْلُهُ وَ مَعْدِنُهُ وَ مِيرَاثُ النُّبُوَّةِ عِنْدَكُمْ وَ إِيَابُ الْخَلْقِ إِلَيْكُمْ وَ حِسَابُهُمْ عَلَيْكُمْ وَ فَصْلُ الْخِطَابِ عِنْدَكُمْ وَ آيَاتُ اللَّهِ لَدَيْكُمْ وَ عَزَائِمُهُ فِيكُمْ وَ نُورُهُ وَ بُرْهَانُهُ عِنْدَكُمْ وَ أَمْرُهُ إِلَيْكُمْ مَنْ وَالَاكُمْ فَقَدْ وَالَى اللَّهَ وَ مَنْ عَادَاكُمْ فَقَدْ عَادَى اللَّهَ وَ مَنْ أَحَبَّكُمْ فَقَدْ أَحَبَّ اللَّهَ وَ مَنْ أَبْغَضَكُمْ فَقَدْ أَبْغَضَ اللَّهَ وَ مَنِ اعْتَصَمَ بِكُمْ فَقَدِ اعْتَصَمَ بِاللَّهِ أَنْتُمُ الصِّرَاطُ الْأَقْوَمُ وَ شُهَدَاءُ دَارِ الْفَنَاءِ وَ شُفَعَاءُ دَارِ الْبَقَاءِ وَ الرَّحْمَةُ الْمَوْصُولَةُ وَ الْآيَةُ الْمَخْزُونَةُ وَ الْأَمَانَةُ الْمَحْفُوظَةُ وَ الْبَابُ الْمُبْتَلَى بِهِ النَّاسُ مَنْ أَتَاكُمْ نَجَا وَ مَنْ لَمْ يَأْتِكُمْ هَلَكَ إِلَى اللَّهِ تَدْعُونَ وَ عَلَيْهِ تَدُلُّونَ وَ بِهِ تُؤْمِنُونَ وَ لَهُ تُسَلِّمُونَ وَ بِأَمْرِهِ تَعْمَلُونَ وَ إِلَى سَبِيلِهِ تُرْشِدُونَ وَ بِقَوْلِهِ تَحْكُمُونَ سَعِدَ مَنْ وَالَاكُمْ وَ هَلَكَ مَنْ عَادَاكُمْ وَ خَابَ مَنْ جَحَدَكُمْ وَ ضَلَّ مَنْ فَارَقَكُمْ وَ فَازَ مَنْ تَمَسَّكَ بِكُمْ وَ أَمِنَ مَنْ لَجَأَ إِلَيْكُمْ وَ سَلِمَ مَنْ صَدَّقَكُمْ وَ هُدِيَ مَنِ اعْتَصَمَ بِكُمْ مَنِ اتَّبَعَكُمْ فَالْجَنَّةُ مَأْوَاهُ وَ مَنْ خَالَفَكُمْ فَالنَّارُ مَثْوَاهُ وَ مَنْ جَحَدَكُمْ كَافِرٌ وَ مَنْ حَارَبَكُمْ مُشْرِكٌ وَ مَنْ رَدَّ عَلَيْكُمْ فِي أَسْفَلِ دَرْكٍ مِنَ الْجَحِيمِ
أَشْهَدُ أَنَّ هَذَا سَابِقٌ لَكُمْ فِيمَا مَضَى وَ جَارٍ لَكُمْ فِيمَا بَقِيَ وَ أَنَّ أَرْوَاحَكُمْ وَ نُورَكُمْ وَ طِينَتَكُمْ وَاحِدَةٌ طَابَتْ وَ طَهُرَتْ بَعْضُهَا مِنْ بَعْضٍ خَلَقَكُمُ اللَّهُ أَنْوَاراً فَجَعَلَكُمْ بِعَرْشِهِ مُحْدِقِينَ حَتَّى مَنَّ عَلَيْنَا بِكُمْ فَجَعَلَكُمْ فِي بُيُوتٍ أَذِنَ اللَّهُ أَنْ تُرْفَعَ وَ يُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ وَ جَعَلَ صَلَوَاتِنَا عَلَيْكُمْ وَ مَا خَصَّنَا بِهِ مِنْ وَلَايَتِكُمْ طِيباً لِخَلْقِنَا وَ طَهَارَةً لِأَنْفُسِنَا وَ تَزْكِيَةً لَنَا وَ كَفَّارَةً لِذُنُوبِنَا فَكُنَّا عِنْدَهُ مُسَلِّمِينَ بِفَضْلِكُمْ وَ مَعْرُوفِينَ بِتَصْدِيقِنَا إِيَّاكُمْ فَبَلَغَ اللَّهُ بِكُمْ أَشْرَفَ مَحَلِّ الْمُكْرَمِينَ وَ أَعْلَى مَنَازِلِ الْمُقَرَّبِينَ وَ أَرْفَعَ دَرَجَاتِ الْمُرْسَلِينَ حَيْثُ لَا يَلْحَقُهُ لَاحِقٌ وَ لَا يَفُوقُهُ فَائِقٌ وَ لَا يَسْبِقُهُ سَابِقٌ وَ لَا يَطْمَعُ فِي إِدْرَاكِهِ طَامِعٌ حَتَّى لَا يَبْقَى مَلَكٌ مُقَرَّبٌ وَ لَا نَبِيٌّ مُرْسَلٌ وَ لَا صِدِّيقٌ وَ لَا شَهِيدٌ وَ لَا عَالِمٌ وَ لَا جَاهِلٌ وَ لَا دَنِيٌّ وَ لَا فَاضِلٌ وَ لَا مُؤْمِنٌ صَالِحٌ وَ لَا فَاجِرٌ طَالِحٌ وَ لَا جَبَّارٌ عَنِيدٌ وَ لَا شَيْطَانٌ مَرِيدٌ وَ لَا خَلْقٌ فِيمَا بَيْنَ ذَلِكَ شَهِيدٌ إِلَّا عَرَّفَهُمْ جَلَالَةَ أَمْرِكُمْ وَ عِظَمَ خَطَرِكُمْوَ كِبَرَ شَأْنِكُمْ وَ تَمَامَ نُورِكُمْ وَ صِدْقَ مَقَاعِدِكُمْ وَ ثَبَاتَ مَقَامِكُمْ وَ شَرَفَ مَحَلِّكُمْ وَ مَنْزِلَتِكُمْ عِنْدَهُ وَ كَرَامَتَكُمْ عَلَيْهِ وَ خَاصَّتَكُمْ لَدَيْهِ وَ قُرْبَ مَنْزِلَتِكُمْ مِنْهُ بِأَبِي أَنْتُمْ وَ أُمِّي وَ أَهْلِي وَ مَالِي وَ أُسْرَتِي أُشْهِدُ اللَّهَ وَ أُشْهِدُكُمْ أَنِّي مُؤْمِنٌ بِكُمْ وَ بِمَا آمَنْتُمْ بِهِ كَافِرٌ بِعَدُوِّكُمْ وَ بِمَا كَفَرْتُمْ بِهِ مُسْتَبْصِرٌ بِشَأْنِكُمْ وَ بِضَلَالَةِ مَنْ خَالَفَكُمْ مُوَالٍ لَكُمْ وَ لِأَوْلِيَائِكُمْ مُبْغِضٌ لِأَعْدَائِكُمْ وَ مُعَادٍ لَهُمْ سِلْمٌ لِمَنْ سَالَمَكُمْ وَ حَرْبٌ لِمَنْ حَارَبَكُمْ مُحَقِّقٌ لِمَا حَقَّقْتُمْ مُبْطِلٌ لِمَا أَبْطَلْتُمْ مُطِيعٌ لَكُمْ عَارِفٌ بِحَقِّكُمْ مُقِرٌّ بِفَضْلِكُمْ مُحْتَمِلٌ لِعِلْمِكُمْ مُحْتَجِبٌ بِذِمَّتِكُمْ مُعْتَرِفٌ بِكُمْ وَ مُؤْمِنٌ بِإِيَابِكُمْ مُصَدِّقٌ بِرَجْعَتِكُمْ مُنْتَظِرٌ لِأَمْرِكُمْ مُرْتَقِبٌ لِدَوْلَتِكُمْ آخِذٌ بِقَوْلِكُمْ عَامِلٌ بِأَمْرِكُمْ مُسْتَجِيرٌ بِكُمْ زَائِرٌ لَكُمْ لَائِذٌ عَائِذٌ بِقُبُورِكُمْ مُسْتَشْفِعٌ إِلَى اللَّهِ عَزَّ وَ جَلَّ بِكُمْ وَ مُتَقَرِّبٌ بِكُمْ إِلَيْهِ وَ مُقَدِّمُكُمْ أَمَامَ طَلِبَتِي وَ حَوَائِجِي وَ إِرَادَتِي فِي كُلِّ أَحْوَالِي وَ أُمُورِي مُؤْمِنٌ بِسِرِّكُمْ وَ عَلَانِيَتِكُمْ وَ شَاهِدِكُمْ وَ غَائِبِكُمْ وَ أَوَّلِكُمْ وَ آخِرِكُمْ وَ مُفَوِّضٌ فِي ذَلِكَ كُلِّهِ إِلَيْكُمْ وَ مُسَلِّمٌ فِيهِ مَعَكُمْ وَ قَلْبِي لَكُمْ سِلْمٌ وَ رَأْيِي لَكُمْ تَبَعٌ وَ نُصْرَتِي لَكُمْ مُعَدَّةٌ حَتَّى يُحْيِيَ اللَّهُ دِينَهُ بِكُمْ وَ يَرُدَّكُمْ فِي أَيَّامِهِ وَ يُظْهِرَكُمْ لِعَدْلِهِ وَ يُمَكِّنَكُمْ فِي أَرْضِهِ
فَمَعَكُمْ مَعَكُمْ لَا مَعَ عَدُوِّكُمْ آمَنْتُ بِكُمْ وَ تَوَلَّيْتُ آخِرَكُمْ بِمَا تَوَلَّيْتُ بِهِ أَوَّلَكُمْ وَ بَرِئْتُ إِلَى اللَّهِ عَزَّ وَ جَلَّ مِنْ أَعْدَائِكُمْ وَ مِنَ الْجِبْتِ وَ الطَّاغُوتِ وَ الشَّيَاطِينِ وَ حِزْبِهِمُ الظَّالِمِينَ لَكُمْ الْجَاحِدِينَ لِحَقِّكُمْ وَ الْمَارِقِينَ مِنْ وَلَايَتِكُمْ وَ الْغَاصِبِينَ لِإِرْثِكُمْ الشَّاكِّينَ فِيكُمْ الْمُنْحَرِفِينَ عَنْكُمْ وَ مِنْ كُلِّ وَلِيجَةٍ دُونَكُمْ وَ كُلِّ مُطَاعٍ سِوَاكُمْ وَ مِنَ الْأَئِمَّةِ الَّذِينَ يَدْعُونَ إِلَى النَّارِ فَثَبَّتَنِي اللَّهُ أَبَداً مَا حَيِيتُ عَلَى مُوَالَاتِكُمْ وَ مَحَبَّتِكُمْ وَ دِينِكُمْ وَ وَفَّقَنِي لِطَاعَتِكُمْ وَ رَزَقَنِي شَفَاعَتَكُمْ وَ جَعَلَنِي مِنْ خِيَارِ مَوَالِيكُمُ التَّابِعِينَ لِمَا دَعَوْتُمْ إِلَيْهِ وَ جَعَلَنِي مِمَّنْ يَقْتَصُّ آثَارَكُمْ وَ يَسْلُكُ سَبِيلَكُمْ وَ يَهْتَدِي بِهُدَاكُمْ وَ يُحْشَرُ فِي زُمْرَتِكُمْ وَ يَكُرُّ فِي رَجْعَتِكُمْ وَ يُمَلَّكُ فِي دَوْلَتِكُمْ وَ يُشَرَّفُ فِي عَافِيَتِكُمْ وَ يُمَكَّنُ فِي أَيَّامِكُمْ وَ تَقَرُّ عَيْنُهُ غَداً بِرُؤْيَتِكُمْ بِأَبِي أَنْتُمْ وَ أُمِّي وَ نَفْسِي وَ أَهْلِي وَ مَالِي مَنْ أَرَادَ اللَّهَ بَدَأَ بِكُمْ وَ مَنْ وَحَّدَهُ قَبِلَ عَنْكُمْ وَ مَنْ قَصَدَهُ تَوَجَّهَ بِكُمْ مَوَالِيَّ لَا أُحْصِي ثَنَاءَكُمْ وَ لَا أَبْلُغُ مِنَ الْمَدْحِ كُنْهَكُمْ وَ مِنَ الْوَصْفِ قَدْرَكُمْ وَ أَنْتُمْ نُورُ الْأَخْيَارِ وَ هُدَاةُ الْأَبْرَارِ وَ حُجَجُ الْجَبَّارِ بِكُمْ فَتَحَ اللَّهُ وَ بِكُمْ يَخْتِمُ وَ بِكُمْ يُنَزِّلُ الْغَيْثَ وَ بِكُمْ يُمْسِكُ السَّمَاءَ أَنْ تَقَعَ عَلَى الْأَرْضِ إِلَّا بِإِذْنِهِ وَ بِكُمْ يُنَفِّسُ الْهَمَّ وَ يَكْشِفُ الضُّرَّ وَ عِنْدَكُمْ مَا نَزَلَتْ بِهِ رُسُلُهُ وَ هَبَطَتْ بِهِ مَلَائِكَتُهُ وَ إِلَى جَدِّكُمْ بُعِثَ الرُّوحُ الْأَمِينُ وَ إِنْ كَانَتِ الزِّيَارَةُ لِأَمِيرِ الْمُؤْمِنِينَ ع فَقُلْ وَ إِلَى أَخِيكَ بُعِثَ الرُّوحُ الْأَمِينُ آتَاكُمُ اللَّهُ مَا لَمْ يُؤْتِ أَحَداً مِنَ الْعَالَمِينَ طَأْطَأَ كُلُّ شَرِيفٍ لِشَرَفِكُمْ وَ بَخَعَ كُلُ مُتَكَبِّرٍ لِطَاعَتِكُمْ وَ خَضَعَ كُلُّ جَبَّارٍ لِفَضْلِكُمْ وَ ذَلَّ كُلُّ شَيْءٍ لَكُمْ وَ أَشْرَقَتِ الْأَرْضُ بِنُورِكُمْ وَ فَازَ الْفَائِزُونَ بِوَلَايَتِكُمْ بِكُمْ يُسْلَكُ إِلَى الرِّضْوَانِ وَ عَلَى مَنْ جَحَدَ وَلَايَتَكُمْ غَضَبُ الرَّحْمَنِ
بِأَبِي أَنْتُمْ وَ أُمِّي وَ نَفْسِي وَ أَهْلِي وَ مَالِي ذِكْرُكُمْ فِي الذَّاكِرِينَ وَ أَسْمَاؤُكُمْ فِي الْأَسْمَاءِ وَ أَجْسَادُكُمْ فِي الْأَجْسَادِ وَ أَرْوَاحُكُمْ فِي الْأَرْوَاحِ وَ أَنْفُسُكُمْ فِي النُّفُوسِ وَ آثَارُكُمْ فِي الْآثَارِ وَ قُبُورُكُمْ فِي الْقُبُورِ فَمَا أَحْلَى أَسْمَاءَكُمْ وَ أَكْرَمَ أَنْفُسَكُمْ وَ أَعْظَمَ شَأْنَكُمْ وَ أَجَلَّ خَطَرَكُمْ وَ أَوْفَى عَهْدَكُمْ كَلَامُكُمْ نُورٌ وَ أَمْرُكُمْ رُشْدٌ وَ وَصِيَّتُكُمُ التَّقْوَى وَ فِعْلُكُمُ الْخَيْرُ وَ عَادَتُكُمُ الْإِحْسَانُ وَ سَجِيَّتُكُمُ الْكَرَمُ وَ شَأْنُكُمُ الْحَقُّ وَ الصِّدْقُ وَ الرِّفْقُ وَ قَوْلُكُمْ حُكْمٌ وَ حَتْمٌ وَ رَأْيُكُمْ عِلْمٌ وَ حِلْمٌ وَ حَزْمٌ إِنْ ذُكِرَ الْخَيْرُ كُنْتُمْ أَوَّلَهُ وَ أَصْلَهُ وَ فَرْعَهُ وَ مَعْدِنَهُ وَ مَأْوَاهُ وَ مُنْتَهَاهُ
بِأَبِي أَنْتُمْ وَ أُمِّي وَ نَفْسِي كَيْفَ أَصِفُ حُسْنَ ثَنَائِكُمْ وَ أُحْصِي جَمِيلَ بَلَائِكُمْ وَ بِكُمْ أَخْرَجَنَا اللَّهُ مِنَ الذُّلِّ وَ فَرَّجَ عَنَّا غَمَرَاتِ الْكُرُوبِ وَ أَنْقَذَنَا مِنْ شَفَا جُرُفِ الْهَلَكَاتِ وَ مِنَ النَّارِ بِأَبِي أَنْتُمْ وَ أُمِّي وَ نَفْسِي بِمُوَالَاتِكُمْ عَلَّمَنَا اللَّهُ مَعَالِمَ دِينِنَا وَ أَصْلَحَ مَا كَانَ فَسَدَ مِنْ دُنْيَانَا وَ بِمُوَالَاتِكُمْ تَمَّتِ الْكَلِمَةُ وَ عَظُمَتِ النِّعْمَةُ وَ ائْتَلَفَتِ الْفُرْقَةُ وَ بِمُوَالَاتِكُمْ تُقْبَلُ الطَّاعَةُ الْمُفْتَرَضَةُ وَ لَكُمُ الْمَوَدَّةُ الْوَاجِبَةُ وَ الدَّرَجَاتُ الرَّفِيعَةُ وَ الْمَقَامُ الْمَحْمُودُ وَ الْمَقَامُ الْمَعْلُومُ عِنْدَ اللَّهِ عَزَّ وَ جَلَّ وَ الْجَاهُ الْعَظِيمُ وَ الشَّأْنُ الْكَبِيرُ وَ الشَّفَاعَةُ الْمَقْبُولَةُ رَبَّنَا آمَنَّا بِمَا أَنْزَلْتَ وَ اتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ
رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَ هَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ سُبْحَانَ رَبِّنَا إِنْ كَانَ وَعْدُ رَبِّنَا لَمَفْعُولًا يَا وَلِيَّ اللَّهِ إِنَّ بَيْنِي وَ بَيْنَ اللَّهِ عَزَّ وَ جَلَّ ذُنُوباً لَا يَأْتِي عَلَيْهَا إِلَّا رِضَاكُمْ فَبِحَقِّ مَنِ ائْتَمَنَكُمْ عَلَى سِرِّهِ وَ اسْتَرْعَاكُمْ أَمْرَ خَلْقِهِ وَ قَرَنَ طَاعَتَكُمْ بِطَاعَتِهِ لَمَّا اسْتَوْهَبْتُمْ ذُنُوبِي وَ كُنْتُمْ شُفَعَائِي فَإِنِّي لَكُمْ مُطِيعٌ مَنْ أَطَاعَكُمْ فَقَدْ أَطَاعَ اللَّهَ وَ مَنْ عَصَاكُمْ فَقَدْ عَصَى اللَّهَ وَ مَنْ أَحَبَّكُمْ فَقَدْ أَحَبَّ اللَّهَ وَ مَنْ أَبْغَضَكُمْ فَقَدْ أَبْغَضَ اللَّهَ اللَّهُمَّ إِنِّي لَوْ وَجَدْتُ شُفَعَاءَ أَقْرَبَ إِلَيْكَ مِنْ مُحَمَّدٍ وَ أَهْلِ بَيْتِهِ الْأَخْيَارِ الْأَئِمَّةِ الْأَبْرَارِ لَجَعَلْتُهُمْ شُفَعَائِي فَبِحَقِّهِمُ الَّذِي أَوْجَبْتَ لَهُمْ عَلَيْكَ أَسْأَلُكَ أَنْ تُدْخِلَنِي فِي جُمْلَةِ الْعَارِفِينَ بِهِمْ وَ بِحَقِّهِمْ وَ فِي زُمْرَةِ الْمَرْحُومِينَ بِشَفَاعَتِهِمْ إِنَّكَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ وَ صَلَّى اللَّهُ عَلَى مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ وَ سَلَّمَ تَسْلِيماً كَثِيراً وَ حَسَبُنَا اللَّهُ وَ نِعْمَ الْوَكِيلُ
Camia Kebire Ziyareti Türkçe Anlamı
Esselamu aleykum ya ehle beytin nubuvveti ve mevzier risaleti ve muğtelefel melaiketi ve mehbitel vehyi ve madiner rahmeti ve ğuzzanel ilmi ve muntehel hilmi ve usulel keremi ve gadetel umemi ve evliyaen niemi ve enasirel ebrari ve deaimel eğyari ve sasetel ibadi ve erkanel biladi ve ebvabel imani ve umenaer rahmani ve sulaleten nebiyyine ve sifvetel murseline ve itrete ğiyereti rabbil alemine ve rahmetullahi ve berakatuhu
esselamu ela eimmetil huda ve mesabihid duca ve e’lamit tuga ve zevin nuha ve ulil hica ve kehfil vera ve verasetil enbiyai vel meselil e’la ved de’vetil husna ve hucecillahi ela ehlid dunya vel ağireti vel ula ve rahmetullahi ve berakatuhu esselamu ela mehalli me’rifetillahi ve mesakini beraketillahi ve meadini hikmetillahi ve hefezeti sirrillahi ve hemeleti kitabillahi ve evsiyai nebiyyillahi ve zurriyyeti rasulillahi sallallahu aleyhi ve âlihi ve rahmetullahi ve berakatuhu esslamu eled duati ilallahi vel edillai ela merzatillahi vel mustegirrine fi emrillahi vet tammine fi mehebbetillahi vel muğlisine fi tevhidillahi vel muzhirine liemrillahi ve nehyihi ve ibadihil mukreminel lezine la yesbigunehu bil gavli ve hum bi emrihi ye’melune ve rahmetullahi ve berakatuhu esselamu elel eimmetid duati vel gadetil hudati ves sadetil vulati vez zadetil humati ve ehliz zikri ve ulil emri ve begiyyetillahi ve ğiyeretihi ve hizbihi ve eybeti ilmihi ve huccetihi ve siratihi ve nurihi ve burhanihi ve rahmetullahi ve berakatuhu
eşhedu en la ilahe illallahu vehdehu la şerike lehu kema şehidellahu linefsihi ve şehidet lehu melaiketuhu ve ulul ilmi min ğelgihi la ilahe illa huvel azizul hekimu ve eşhedu enne muhammeden abduhul muntecebu ve rasuluhul murteza erselehu bil huda ve dinil heggi liyuzhirehu eled dini kullihi velev kerihel muşrikune ve eşhedu ennekumul eimmetur raşidunel mehdiyunel me’sumunel mukerremunel mugerrebunel muttegunes sadigunel musteffunel mutiune lillahil gavvamune bi emrihil aminune bi iradetihil faizune bi kerametihi istefakum bi ilmihi vertezakum liğeybihi veğtarekum lisirrihi vectebakum bi gudratihi ve e’ezzekum bihudahu ve ğessekum bi burhanihi ventecebekum linurihi ve eyyedekum bi ruhihi ve reziyekum ğulefae fi erzihi ve hucecen ela beriyyetihi ve ensaren lidinihi ve hefezeten lisirrihi ve ğezeneten li ilmihi ve mustevdeen lihikmetihi ve teracimeten livehyihi ve erkanen litevhidihi ve şuhedaen ela ğelğihi ve e’lamen li ibadihi ve menaren fi biladihi ve edillae ela siratihi esemekumullahu minez zeleli ve amenekum minel fiteni ve tahherekum mined denesi ve ezhebe enkumur ricse ve tahherekum tethiren fe’ezzemtum celalehu ve ekbertum şe’nehu ve meccedtum keremehu ve edemtum zikrehu ve vekkedtum misagahu ve ehkemtum egde taetihi ve nesehtum lehu fis sirri vel elaniyeti ve de’evtum ila sebilihi bilhikmeti vel mevizetil heseneti ve bezeltum enfusekum fi merzatihi ve sebertum ela ma esabekum fi cenbihi ve egemtumus selate ve ateytumuz zekate ve emertum bil merufi ve neheytum enil munkeri ve cahettum fillahi hegge cihadihi hetta e’lentum devetuhu ve beyyentum feraizehu ve egemtum hududehu ve neşertum şerayie ehkamihi ve senentum sunnetehu ve sirtum fi zalike minhu iler riza ve sellemtum lehul gezae ve seddegtum min rusulihi men meza ferragibu enkum marig vellazimu lekum lahig velmugessiru fi heggikum zahig vellahigu me’ekum ve fikum ve minkum ve ileykum ve entum ehluhu ve me’denuhu ve mirasun nubuvveti indekum ve iyabul ğelgi ileykum ve hisabuhum aleykum ve feslul ğitabi indekum ve ayatullahi ledeykum ve ezaimuhu fikum ve nuruhu ve burhanuhu indekum ve emruhu ileykum men valakum
feged valallahe ve men adakum feged adallahe ve men ehebbekum feged ehebbellahe ve men ebğezekum feged ebğezellahe ve meni’teseme bikum fegedi’teseme billahi entumus siratul egvemu ve şuhedau daril fenai ve şufeau daril begai verrehmetul mevsuletu vel ayetul meğzunetu vel emanetul mehfuzetu vel babul mubtela bihin nasu men atakum neca ve men lem yetikum heleke ilallahi tedune ve aleyhi tedullune ve bihi tu’minune ve lehu tusellimune ve biemrihi te’melune ve ila sebilihi turşidune ve bigavlihi tehkumune se’ede men valakum ve heleke men adakum ve ğabe men cehedekum ve zelle men faregekum ve faze men temesseke bikum ve emine men lece’e ileykum ve selime men seddegekum ve hudiye meni’teseme bikum menittebekum felcennetu me’vahu ve men ğalefekum fennaru mesvahu ve men cehedekum kafirun ve men harebekum muşrikun ve men redde aleykum fi esfeli derekin minel cehimi eşhedu enne haza sabigun lekum fima meza ve carin lekum fima begiye ve enne ervahekum ve nurekum ve tinetekum vahidetun tabet ve tehuret be’zuha min be’zin ğelegekumullahu envaren fece’elekum bierşihi muhdigine hetta menne aleyna bikum fece’elekum bierşihi muhdigine hetta menne aleyna bikum fece’elekum fi buyutin ezinellahu en turfe’e ve yuzkere fihasmuhu ve ce’ele salevatena aleykum ve ma ğessena bihi min vilayetikum tiben liğulgina ve tehareten lienfusina ve tezkiyeten lena ve keffareten lizunibina fekunna indehu musellimine bifezlikum ve me’rufine bitesdigina iyyakum febeleğellahu bikum eşrefe mehellil mukerremine ve e’ela menazilil mugerrebine ve erfee derecatil murseline heysu la yelheguhu lahigun ve la yefuguhu faigun ve la yesbiguhu sabigun ve la yetmeu fi idrakihi tamiun hatta la yebga melekun mugerrebun ve la nebiyyun murselun ve la siddigun ve la şehidun ve la alimun ve la cahilun ve la deniyyun ve la fazilun ve la mu’minun salihun ve la facirun talihun ve la cebbarun enidun ve la şeytanun meridun ve la ğelgun fima beyne zalike şehidun illa errefehum celalete emrikum ve izeme ğeterikum ve kibere şe’nikum ve temame nurikum ve sidge megaidikum ve sebate megamikum ve şerefe mehellikum ve menziletikum indehu ve kerametekum aleyhi ve ğessetekum ledeyhi ve gurbe menziletikum minhu biebi entum ve ummi ve ehli ve mali ve usreti uşhidullahe ve uşhidukum enni mu’minun bikum ve bima amentum bihi kafirun bieduvvikum ve bima kefertum bihi mustebsirun bişe’nikum ve bizelaleti men ğalefekum muvalin lekum ve lievliyaikum mubğizun lie’daikum ve muadin
lehum silmun limen salemekum ve herbun limen harebekum muheggigun lima heggegtum mubtilun lima ebteltum mutiun lekum arifun biheggikum mugirrun bifezlikum muhtemilun li ilmikum muhtecibun bizimmetikum mu’terifun bikum mu’minun bi iyabikum museddigun birec’etikum muntezirun liemrikum murtegibun lidevletikum ağizun bigavlikum amilun biemrikum mustecirun bikum zairun lekum laizun aizun biguburikum musteşfiun ilellahi ezze ve celle bikum ve mutegerribun bikum ileyhi ve mugeddimukum emame telibeti ve hevaici ve iradeti fi kulli ehvali ve umuri mu’minun bisirrikum ve elaniyetikum ve şahidikum ve ğaibikum ve evvelikum ve ağirikum ve mufevvizun fi zalike kullihi ileykum ve musellimun fihi me’ekum ve gelbi lekum musellimun ve re’yi lekum tebeun ve nusreti lekum mueddetun hetta yuhyiyellahu teala dinehu bikum ve yeruddekum fi eyyamihi ve yuzhirekum liedlihi ve yumekkinekum fi erzihi feme’ekum me’ekum la me’e ğeyrikum amentu bikum ve tevelleytu ağirekum bima tevelleytu bihi evvelekum ve beri’tu ilellahi ezze ve celle min e’daikum ve minel cibti vettağuti veşşeyatini ve hizbihimuz zalimine lekumul cahidine liheggikum vel marigine min vilayetikum velğasibine li irsikumuş şakkine fikumul munherifine enkum ve min kulli velicetin dunekum ve kulli mutain sivakum ve minel eimmetil lezine yed’une ilennari fesebbeteniyellahu ebeden ma heyitu ela muvalatikum ve muhebbetikum ve dinikum ve veffegeni litaetikum ve rezegeni şefaetekum ve ce’eleni min ğiyari muvalikumut tabiine lime deevtum ileyhi ve ce’eleni mimmen yegtessu asarekum ve yesluku sebilekum ve yehtedi bihudakum ve yuhşeru fi zumretikum ve yekirru fi rec’etikum ve yumelleku fi devletikum ve yuşerrefu fi afiyetikum ve yumekkenu fi eyyamikum ve tegerru eynuhu ğeden biruyetikum bi ebi entum ve ummi ve nefsi ve ehli ve mali men eradellahe bedee bikum ve men vehhedehu gebile enkum ve men gesedehu teveccehe bikum mevaliyye la uhsi senaekum vela ebluğu minel medhi kunhekum ve minel vesfi gedrekum ve entum nurul eğyari ve hudatul ebrari ve hucecul cebbari bikum fetehellahu ve bikum yeğtimullahu ve bikum yunezzilul ğeyse ve bikum yumsikus semae en tegee elelerzi illa bi iznihi ve bikum yuneffisul hemme ve yekşifuz zurre ve indekum ma nezelet bihi rusuluhu ve hebetet bihi melaiketehu ve ila ceddikum (Hz. Ali (a.s)’ın ziyaretinde ve ila ceddikum yerine ve ila eğike diye okunacak)
buiser ruhul eminu atakumullahu ma lem yu’ti eheden minel alemine te’tee kullu şerifin lişerefikum ve necee kullu mutekerribin litaetikum ve ğezee kullu cebbarin lifezlikum ve zelle kullu şey’in lekum ve eşrefetil erzu binurikum vefazel faizune bi vilayetikum bikum yusleku iler rizvani ve ela men cehede vilayetekum ğezebur rahmani bi ebi entum ve ummi ve nefsi ve ehli ve mali zikrukum fiz zakirine ve esmaukum fil esmai ve ecsadukum fil ecsadi ve ervahukum fil ervahi ve enfusukum fin nufusi ve asarukum fil asari ve guburukum fil guburi fema ehla esmaekum ve ekreme enfusekum ve e’zeme şa’nekum ve ecelle ğeterekum ve evfa ehdekum ve esdege ve’dekum kelamukum nurun ve emrukum ruşdun ve vesiyyetukumut tegva ve fi’lukumul ğeyru ve adetukumul ihsanu ve seciyyetukumul keremu ve şe’nukumul heggu ves sidgu ver rifgu ve gevlukum hukmun ve hetmun ve re’yukum ilmun ve hilmun ve hezmun in zukirel ğeyru kuntum evvelehu ve eslehu ve fer’ehu ve me’dinehu ve ma’vahu ve muntehahu bi ebi entum ve ummi ve nefsi keyfe esifu husne senaikum ve uhsi cemile belaikum ve bikum eğrecenallahu minez zulli ve ferrece enna ğemeratil kurubi ve engezena min şefa curufil helekati ve minen nari bi ebi entum ve ummi ve nefsi bi muvalatikum ellemenellahu mealime dinina ve eslehe ma kane fesede min dunyana bi muvalatikum temmetil kelimetu ve ezumetin ni’metu ve’telefetil furgetu ve bi muvalatikum tugbelut taetul mufterezetu ve lekumul meveddetul vacibetu vedderecatur refietu vel megamul mehmudu vel mekanul me’lumu indellahi ezze ve celle vel cahul ezimu veş şanul kebiru veş şefaetul megbuletu rebbena amenna bima enzelte vet tebe’nar resule fektubna meş şahidine rabbena la tuziğ gulubena be’de iz hedeytena ve heblena min ledunke rahmeten inneke entel vehhabu subhane rabbina in kane ve’du rabbina lemef’ulen ya veliyyellahi inne beyni ve beynellahi ezze ve celle zunuben la ye’ti eleyha illa rizakum febiheggi meni’temenekum ela sirrihi vester’akum emre ğelgihi ve gerene taetekum bi taetihi lemmas tevhebtum zunubi ve kuntum şufeai feinni lekum mutiun men etaekum feged etaellahe ve men esakum feged esellahe ve men ehebbekum feged ehebbellahe ve men ebğezekum feged ebğezellahe ellahumme inni lev ve cedtu şufeae egrebe ileyke min muhammedin ve ehli beytihil eğyaril eimmetil ebrari leceeltuhum şufeai febiheggihimul lezi evcebte lehum eleyke es’eluke en tudğileni fi cumletil arifine bihim ve biheggihim ve fi zumretil merhumine bişefaetihim inneke erhemur rahimine ve sallalahu ela Muhammedin ve alihit tahirine ve selemle teslimen kesiren ve hesbunallahu ve ni’mel vekil.
Camia Kebire Ziyareti Türkçe Anlamı
Rahman (ve) rahim (olan) Allah’ın adıyla.
Selam olsun size ey Peygamber’in Ehl-i Beyt’i, risalet’in karargâhı, meleklerin uğradığı kimseler; vahyin iniş yeri, rahmet madeni, ilim hazinelerinin kaynakları, hilimin nihayeti, bağışın kökü, ümmetlerin yöneticileri, iyilerin mücevheri, seçkinlerin direği, kulların önderleri, beldelerin temel taşları, iman kapıları, Rahman’ın emanetdarları, Peygamber’in öz soyu, ilahî elçilerin göz nuru ve resullerin yakınları! Allah’ın rahmet ve bereketi sizin üzerinize olsun.
Selam olsun sizlere ey hidayet imamları, karanlıkların nurları, takvanın parlak nişaneleri, kâmil akıl ve bilinç sahipleri, halkın sığınakları, peygamberlerin varisleri, üstün örnekler, güzel davetçiler, Allah’ın dünya ve ahiret ehline ve ilk mahlûklara olan hüccetleri! Allah’ın rahmet ve bereketi sizin üzerinize olsun.
Selam olsun sizlere ey Allah’ı tanımanın yolları ve Allah’ın bereketinin odakları, Allah’ın hikmetinin kaynakları, Allah’ın sırlarının koruyucuları, Allah’ın kitabının muhafızları ve Peygamber’in vasileri ve Resulullah’ın soyu! Allah’ın rahmet ve bereketi sizin üzerinize olsun.
Selam olsun insanları Allah’a davet eden imamlara, rızasının kılavuzlarına, emrinde bulunanlara, muhabbetinde son mertebeye erişenlere, ihsanla tevhidine sarılanlara, emir ve nehiylerini aşikâr kılanlara ve emrine uyup Hak’tan önce bir şeyi dile getirmeyen tertemiz kullara! Allah’ın rahmet ve bereketi sizin üzerinize olsun.
Selam olsun (Hakk’a) davet eden imamlara, hidayetçi olan önderlere, koruyucu ve destekçi velilere. Selam olsun siz zikir ehline, emir sahiplerine, Allah’ın yeryüzünde seçtiği halifelerine, O’nun seçkin kıldığı kendi hizbine, O’nun ilim çeşmelerine, O’nun hüccet ve nuruna; Allah’ın rahmet ve bereketi sizin üzerinize olsun.
Allah’ın kendi hakkında şahadet ettiği gibi (ben de) şahadet ederim ki Allah’tan başka bir ilah yoktur, O tektir ve ortağı yoktur. Nitekim melekler ve ilim sahibi yaratıkları da buna şahadet etmekteler. O’ndan başka bir ilah yoktur; O güçlü ve hikmet sahibidir. Şahadet ederim ki Muhammed O’nun seçkin kulu ve beğenilmiş elçisidir. Müşrikler bunu istemese de Onu hidayet ve hak din üzere ve bütün dinlere galip gelsin diye göndermiştir.
Yine şahadet ederim ki sizler değer ve hidayet sahibi masum imamlarsınız. Allah’a yakınlaştırılmış, muttaki, sâdık, seçkin ve O’na itaat eden, O’nun emrini tamamen yerine getiren, O’nun iradesine uyan, ikramını kazanan önderlersiniz. Allah sizi bilerek seçmiş, gaybının bilgisini size bahşetmiş, sırrını bilmekle sizi seçkin kılmış ve kendi kudretiyle sizi değerlendirmiştir. Kendi hidayetiyle size izzet kazandırmış, kendi burhanıyla (mucize ve kerametleriyle) sizi özgün kılmış, kendi nurunu size bahşetmiş ve kendi ruhuyla sizi desteklemiştir. Yeryüzünde sizlerin halife olmanızı, kullarına hüccet ve dinine yardımcı olmanızı, sırrını koruyanlar, ilmini taşıyanlar ve hikmetinin emanetdarları, vahyinin açıklayıcıları, tevhidinin erkânı, yaratıklarına şahitler, kullarına nişaneler, beldesinde ışık ve yoluna delil olmanızı istemiştir.
Allah sizleri sürçmelerden korumuş, fitnelerden emanda kılmış, kirlerden temizlemiş, her türlü pisliği sizlerden uzaklaştırmış ve sizleri tertemiz kılmıştır. Siz de O’nun yüceliği karşısında tazim (ululama) ettiniz, şanını yüce bildiniz ve nimetini övdünüz. O’nu sürekli andınız, ahdını muhkemleştirip (sağlamlaştırdınız), kulluk bağını sağlamlaştırdınız ve O’nun rızası için açık ve gizlide müminlerin hayrına çalıştınız; hikmet ve güzel öğütle O’nun yoluna çağırdınız; O’nun rızası yolunda nefsinizden geçtiniz ve O’nun muhabbeti uğruna uğradıklarınıza sabrettiniz. Namazı dosdoğru kılıp, zekâtı verdiniz; marufa emredip, münkerden sakındırdınız. Allah uğruna hakkıyla cihat edip, O’nun davetini ilan ettiniz; farzlarını açıkladınız ve hadleri (şer’i hüküm ve cezaları) ikame edip, belirlenen hükümlerini beyan ettiniz; sünnetine uyup, O’nun rızasına yöneldiniz, kaza ve takdiri O’na bıraktınız ve geçmiş peygamberleri tasdik ettiniz. Öyleyse sizi bırakıp başkasına yönelen sapar; size sarılan Hakk’a kavuşur ve hakkınızı çiğneyen ise, zevala uğrar.
Hak sizinledir ve sizdedir, sizdendir ve size yöneliktir; siz hakkın sahibi ve kaynağısınız. Peygamberlik mirası sizdedir, halk sizin kapınıza gelir ve onların hesabı sizin üzerinizdedir. Hakkı batıldan ayıracak kesin hüküm sizin yanınızdadır; Allah’ın nişaneleri sizdedir, O’nun hükümlerini bildirecek olan sizsiniz; O’nun nuru, açık delili sizin yanınızdadır. Emri size açıklanmıştır.
Size dost olan Allah’a dost olur ve size düşman kesilen Allah’a düşman kesilir. Sizi seven Allah’ı sever, size karşı kin besleyen Allah’a kin besler. Size sarılan Allah’a sarılır. Sağlam yol ve fena yurdunun şahitleri ve bekâ yurdunun şefaatçileri sizsiniz. Kesintisiz rahmet, korunmuş nişane, mahfuz emanet ve insanların imtihan edildikleri kapı sizsiniz. Kim size geldiyse kurtuldu ve size gelmeyen helak oldu. Siz, Allah’a doğru çağırıyorsunuz ve O’na yönlendiriyorsunuz, O’na iman edip O’na baş eğiyorsunuz, O’nun emrine uyup yoluna halkı irşat ediyorsunuz ve O’nun sözüyle hüküm veriyorsunuz.
Sizinle dostluk bağı kuran saadete erer ve size düşman olan ise kurtuluş yüzü görmez; sizi inkâr eden hüsrana uğrar ve sizden ayrı düşen sapıklığa duçar olur; size sarılan kurtulur, size sığınan güven kazanır, sizi tastik eden selamete kavuşur, size uyan hidayete erişir; size tabi olanın cennettir yeri, size karşı gelenin cehennemdir yuvası; sizi inkâr eden küfre sapar, sizinle harbeden şirke düşer, sizi reddeden cehennemin en alt tabakasında yanar.
Şahadet ederim ki bu ilahi irade önceden vardı ve bundan sonra da var olacaktır. Şahadet ederim ki sizlerin ruhlarınız ve nurlarınız birdir; tertemiz ve pâksınız ve hep birbirinizdensiniz; Allah sizleri nur olarak yarattı ve arşın etrafına yerleştirdi; sonra Allah bizlere ihsanda bulunup, minnet edip, yücelmesini ve kendi isminin anılmasını istediği evlere yerleştirdi sizleri. Bizlerin size salât göndermemizi; sizlerin velayetinizi taşımak nimetini yaratılışımız için esenlik, nefsimiz için temizlik, bizler için arınma ve günahlarımız için kefaret kıldı. Böylece bizler Allah yanında sizlerin faziletlerini itiraf edenler ve sizlerin ilahî makamınızı tasdik edenler olarak tanındık. Allah’tan, sizleri hiç bir kimsenin ulaşamayacağı; kimsenin sizinle yarışamayacağı; erişmeyi arzu edemeyeceği keramet kazananların en üstün mertebesine ulaştırmasını; mukarreblerin en mükemmel makamına eriştirmesini ve mürsellerin en yüce derecelerine ulaştırmasını istiyorum. Öyle ki sizin imamet makamınızın yüceliğini, mevkinizin azametini, şanınızın üstünlüğünü, nurunuzun tamlığını, menziletinizin güzelliğini, makamınızın sebatını, yerinizin şerefini, Allah yanındaki mertebenizi, O’nun yanındaki değerinizi, O’na olan özelliğinizi ve O’na yakınlığınızı tanımayan, bilmeyen hiç bir mukarreb melek ve mürsel peygamber kalmasın. Bu makamınıza şahid, ne bir âlim, ne bir cahil, ne bir mümin, ne bir facir, ne bir inat eden tağut, ne bir azgın şeytan ve ne de bu mertebeler arasında bilinç sahibi bir mahlûk kalmasın.
Babam, annem, ailem, malım ve yakınlarım size feda olsun; Allah’ı ve sonra sizleri şahid kılıyorum ki ben, size ve sizin inandıklarınıza iman etmişim; sizin düşmanınıza karşıyım ve sizin reddettiğiniz şeyleri ben de reddediyorum; sizin makamınıza arifim ve size karşı gelenlerin sapıklıkta olduklarını biliyorum. Sizin dostlarınızın dostu ve düşmanlarınızın düşmanıyım; sizin hakkınıza riayet edene ben de riayet ederim; sizinle savaşanla savaşırım; sizin hak bildiğinizi hak bilirim ve sizin batıl bildiğinizi batıl bilirim; size itaat ediyorum, hakkınıza arifim ve faziletinize ikrar ediyorum. İlminizi taşıyorum, ahdinize bağlıyım, sizlerin makamınıza inanıyorum, gelişinize iman ediyorum, dönüşünüzü tasdik ediyorum, emrinizi bekliyorum, devletinizin arzusundayım, sözünüze bağlıyım, emrinize amel ediyorum, sizlere iltica etmişim, ziyaretinize gelmişi ve kabrinize sığınmışım. Sizi Allah azze ve celle yanında kendime şefaatçi kılmışım; sizin hürmetiniz için Allah’a yakın olmak istiyorum; her zaman ve her işimde kendi hacetlerimin, isteklerimin reva olması için sizleri (Allah huzurunda) aracı kılmışım; sırrınıza ve aşikâr makamınıza iman etmişim; sizlerin hazır olanınıza da, gaybette olanınıza da, evvel ve sonuncunuza da iman etmiş ve bütün işleri sizlere havale etmişim; bütün hallerimde sizlere boyun eğmişim; kalbim sizlere teslim olmuştur; görüşüm size tabidir ve yardımım sizin için hazırdır. Umudum şudur ki Allah sizin vasıtanızla dinini ihya eder; sizleri kendi istediği günlerde geriye çevirir ve adaleti ikame etmek için sizleri yeryüzünde galip kılar. Ben sizinleyim, size desteğim, sizden başkasıyla değilim. Sizlere inanmışım ve sonuncunuzu da ilkinizi sevdiğim gibi severim.
Sizin hakkınızı inkâr eden, velayetinizden çıkan, mirasınızı gasbeden, sizler hakkında şüpheye düşen, sizden ayrılan düşmanlarınızdan, tağuttan ve şeytandan ve onların zalim hiziplerinden Allah’a sığınıyorum. Sizin dışınızda olan her vasıta ve önderden, ateşe çağıran imamlardan O’na sığınırım. Allah’tan istiyorum ki yaşadığım müddetçe beni sizin velayetiniz, muhabbetiniz ve dininiz üzerine sabit kılsın; size itaat etmeğe beni muvaffak etsin; sizin şefaatinizi bana nasip etsin ve beni sizin en seçkin dotlarınızdan, sizin davetinize uyanlardan, sizin izinizi takip edenlerden, yolunuzdan gidenlerden, hidayetinizle hidayet bulanlardan, zümrenizde mahşere gidenlerden, dönüşünüzde dönenlerden, davetinizde mevki kazananlardan, huzur döneminizi görenlerden, sizin güçlü döneminizde eli açık olanlardan ve sizi görmek şerefine kavuşanlardan etsin.
Babam, annem, nefsim, ailem ve malım sizlere feda olsun! Allah’a kavuşmak isteyen size gelmelidir; tevhidi bilenler bunu sizden öğrenir ve O’na yönelmek isteyen sizin kapınıza gelir. Ey benim Mevlalarım! Sizin güzelliklerinizi söylemekle bitiremem; sizi methetmekle hakkınıza varamam ve sizin vasfınızı söylemekle değerinizi açıklayamam. Sizler seçkinlerin nurusunuz, iyilerin hidayete eriştirenlerisiniz ve Allah’ın hüccetlerisiniz; Allah sizinle yaratılışı başlatmış ve sizinle de bitirecektir. Sizin sebebinize Allah yağmur yağdırır ve sizin hürmetinize Allah göğün yere düşmesini önler, meğer kendi izni olsun ve sizin hürmetinize Allah zorlukları giderir ve müşkülleri bertaraf eder; sizin yanınızdandır elçilerin indirdiği ve meleklerin getirdiği hükümler sizin yanınızdadır. Ruhul Emin (Cebrail) sizin ceddinize (Hz. Ali’nin (a.s) ziyaretinde “ceddinize” yerine “kardeşine” kelimesi söylenilir) inmiştir. Allah hiç bir kimseye vermediği makamı size vermiştir; her şerefli sizin şerefiniz karşısında boyun eğer; her büyük size itaat eder; her güçlü size, faziletiniz için huzu eder; her şey size nazaran hakirdir; yeryüzü sizin nurunuzla aydınlanmış ve kurtuluşa erenler sizin velayetinizle kurtuluşa erişilir; sizin vasıtanızla Allah’ın rızasına kavuşulur ve sizin velayetinizi inkar edene Allah gazap eder.
Babam, annem, kendim, ailem ve malım size feda olsun. Sizin anınız diğer anılarla, isimleriniz diğer isimlerle, bedeniniz diğer bedenlerle, ruhunuz diğer ruhlarla, eserleriniz diğer eserlerle ve kabirleriniz diğer kabirlerin yanısıradır. Oysa sizin isimleriniz ne tatlıdır! Ve nefisleriniz ne değerli ve makamınız ne büyük, mertebeniz ne yüksek ve ahdiniz ne de sağlamdır! Ve va’dınız ne de doğrudur, kelamınız nurdur, emriniz olgunluk, vasiyetiniz takvadır, işiniz hayır, adaletiniz ihsan, yaratılışınız kerem ve büyüklük; şanınız hak, doğruluk ve yumuşaklıktır; sözünüz kesin hükümdür, görüşünüz ilim, hilim ve bilinçtir (yakindir).
Hayırdan söz edildiğinde, hayırın başlangıcı, kökü, dalı, kaynağı, barınak ve sonucu sizin olduğunuz görülür. Babam, annem ve kendim size feda olayım. Sizi nasıl öveyim ve karşılaştığınız güzel imtahanları sayayım; Allah sizin sebebinizle bizi zilletten çıkardı, kederlerimizi giderdi, helak olmanın ve ateşin eşiğinde iken bizi kurtardı. Babam, annem ve kendim size feda olayım. Allah sizin velayetinizin sayesinde bize dinin nişanelerini öğretti ve dünyadaki bozukluklarımızı düzeltti. Sizin dostluğunuz sayesinde büyük tevhid nimeti tamamlandı ve ikiye ayrılma yerine kaynaşma oldu. Sizin velayetiniz sebebiyle farz itaatlar kabul olur ve Kur’an’da farz kılınan dostluk size aittir. Yüksek dereceler, övülmüş makam ve Allah azze ve celle yanında belirlenmiş yer, büyük mertebe ve kabul olan şefaat size aittir.
Ey Allah’ım! Biz, nazil ettiğine iman ettik ve resulüne uyduk. Öyleyse bizi tanıklardan yaz. Ey Rabbimiz! Bizi hidayet ettikten sonra kalbimizi batıla doğru eğme; kendi yanından bize rahmet ihsan et; gerçekten sen çok bağışlayansın. Rabbimiz her türlü eksiklikten uzaktır, Rabbimizin vaadi mutlaka gerçekleşir.
Ey Allah’ın velisi! Benimle Allah azze ve celle arasında öyle günahlar var ki sizin rıza ve hoşnutluğunuz olmasa asla bağışlanmaz. Öyleyse sizi kendi sırrına emin kılan, halkın işlerinde sizi önder kılan, itaatinizi kendi itaatine dâhil eden Allah’ın hakkı hürmetine benim günahlarımı bağışlamasını isteyin ve benim şefaatçilerim olun. Ben size itaat edenim; kim size itaat etse, Allah’a itaat etmiş olur ve kim de size karşı gelse, Allah’a karşı gelmiş olur; sizi seven Allah’ı sevmiş olur ve size buğzeden Allah’a buğzetmiş olur. Allah’ım! Eğer ben Muhammed ve onun seçkin, beğenilmiş Ehli Beyt’inden sana daha yakın olan birisini bilseydim, onu sana şefaatçi kılardım. Öyleyse kendi üzerine farz kıldığın onların hakkı hürmetine Sen’den istiyorum ki beni, onları ve onların haklarını tanıyanlardan yap ve onların şefaatiyle merhamete kavuşanlardan karar kıl. Sen merhametlilerin en merhametlisisin. Ey Allah! Muhammed ve onun pâk Ehli Beyt’ine rehmet ve çok selam gönder. Allah bize yeter, O ne güzel sahiptir.
KAYNAKÇA
1-Tusi, Tehzib, c. 6, s. 96-102. 2-Men La Yahduruhu’l Fakih, c. 2, s. 610. 3-Meclisi, Zadu’l Mead, s. 301. 4-İbn-i Babeveyh, c. 2, s. 610. 5-Feraidu’s Simteyn, c. 2, s. 179-186. 6-İhsa-i, c. 1, s. 30. 7-Mudir Şaneçi, s. 146. 8-İhsa-i, c. 1, s. 31. 9-Şubber, s. 33. 10-İhsa-i, c. 1, s. 30. 11-Müstedreku’l Vesail, c. 11, s. 170-171. 12-Muhammed Taki Meclisi, ş. 1377, c. 8, s. 666.