İçindekiler
Ya Uddeti Fi Kurbeti Duası, Şeyh Tusi (r.a)’in, Sahur vakti için rivayet ettiği dualardandır.
Ya Uddeti Fi Kurbeti Duası nın “Ya Rabbi, ya Rabi, ya Rabbi” bölümü nefes kesilinceye kadar tekrarlanır.
Ya Uddeti Fi Kurbeti Duası nın Arapçası
يا عُدَّتي في كُرْبَتي، وَيا صاحِبِي في شِدَّتي، وَيا وَلِيِّي في نِعْمَتي، وَيا غايَتي في رَغْبَتي، أَنْتَ السّاتِرُ عَوْرَتي، وَالْمُؤْمِنُ رَوْعَتي، وَالْمُقيلُ عَثْرَتي، فَاغْفِرْ لي خَطِيئَتي، اَللّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خُشُوعَ الإِيمانِ قَبْلَ خُشُوعِ الذّلِّ فِي النّارِ، يا واحِدُ يا أَحَدُ يا صَمَدُ يا مَنْ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفواً أَحَدٌ، يا مَنْ يُعْطي مَنْ سَأَلَهُ تَحَنُّناً مِنْهُ وَرَحْمَةً، وَيَبْتَدِئُ بِالْخَيْرِ مَنْ لَمْ يَسْأَلْهُ تَفَضُّلاً مِنْهُ وَكَرَماً، بِكَرَمِكَ الّدائِمِ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ، وَهَبْ لي رَحْمَةً واسِعَةً جامِعَةً أَبْلُغُ بِها خَيْرَ الدُّنْيا وَالآخِرَةِ، اَللّهُمَّ إِنّي أَسْتَغْفِرُكَ لِما تُبْتُ اِلَيْكَ مِنْهُ ثُمَّ عُدْتُ فيهِ، وَأَسْتَغْفِرُكَ لِكُلِّ خَيْرٍ أَرَدْتُ بِهِ وَجْهَكَ فَخالَطَني فيهِ ما لَيْسَ لَكَ، اَللّهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ وَاعْفُ عَنْ ظُلْمِي وَجُرْمِي بِحِلْمِكَ وَجُودِكَ يا كَريمُ، يا مَنْ لا يَخِيبُ سائِلُهُ، وَلا يَنْفَدُ نائِلُهُ، يا مَنْ عَلا فَلا شَيْءَ فَوْقَهُ، وَدَنا فَلا شَيءَ دُونَهُ، صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وآلِ مُحَمَّدٍ وَارْحَمْني، يا فالِقَ الْبَحْرِ لِمُوسى، اللَّيلَةَ اللَّيْلَةَ اللَّيْلَةَ، السّاعَةَ السّاعَةَ السّاعَةَ، اَللّهُمَّ طَهِّرْ قَلْبي مِنَ النِّفاقِ، وَعَمَلي مِنَ الرِّياءِ، وَلِساني مِنَ الْكَذِبِ، وَعَيْني مِنَ الْخِيانَةِ، فَإِنَّكَ تَعْلَمُ خائِنَةَ الأَعْيُنِ وَما تُخْفِي الصُّدورِ، يا رَبِّ هذا مَقامُ الْعائِذِ بِكَ مِنَ النّارِ، هذا مَقامُ الْمُسْتَجيرِ بِكَ مِنَ النَّارِ، هذا مَقامُ الْمُسْتَغِيثِ بِكَ مِنَ النّارِ، هذا مَقامُ الْهارِبِ اِلَيْكَ مِنَ النّارِ، هذا مَقامُ مَنْ يَبُوءُ لَكَ بِخَطيئَتِهِ وَيَعْتَرِفُ بِذَنْبِهِ وَيَتُوبُ اِلى رَبِّهِ، هذا مَقامُ الْبائِسِ الْفَقيرِ، هذا مَقامُ الْخائِفِ الْمُسْتَجيرِ، هذا مَقامُ المَحْزُونِ الْمَكْرُوبِ، هذا مَقامُ الْمَغْمُومِ الْمَهْمُومِ، هذا مَقامُ الْغَريبِ الْغَريقِ، هذا مَقامُ الْمُسْتَوْحِشِ الْفَرِقِ، هذا مَقامُ مَنْ لا يَجِدُ لِذَنْبِهِ غافِراً غَيْرَكَ، وَلا لِضَعْفِهِ مُقَوِّياً إِلَّا أَنْتَ، وَلا لِهَمِّهِ مُفَرِّجاً سِوَاكَ، يا اللهُ يا كَرِيمُ، لا تُحْرِقْ وَجْهِي بِالنّارِ بَعْدَ سُجُودي لَكَ وَتَعْفِيرِي بِغَيْرِ مَنٍّ مِنّي عَلَيْكَ، بَلْ لَكَ الْحَمْدُ وَالْمَنُّ وَالتَّفَضُّلُ عَلَيَّ ارْحَمْ أَيْ رَبِّ أَيْ رَبِّ…. (حتّى ينقطع النفس) ضَعْفِي وَقِلَّةَ حِيلَتي وَرِقَّةَ جِلْدِي وَتَبَدُّدَ أَوْصالي وَتَناثُرَ لَحْمِي وَجِسْمي وَجَسَدي، وَوَحْدَتي وَوَحْشَتي في قَبْري، وَجَزَعي مِنْ صَغيرِ الْبَلاءِ، أَسْأَلُكَ يا رَبِّ قُرَّةَ الْعَيْنِ، وَالاِغْتِباطَ يَومَ الْحَسْرَةِ وَالنَّدامَةِ، بَيِّضْ وَجْهِي يا رَبِّ يَوْمَ تَسْوَدُّ الْوُجُوهُ، آمِنّي مِنَ الْفَزَعِ الأَكْبَرِ، أَسْأَلُكَ الْبُشْرى يَوْمَ تُقَلَّبُ الْقُلُوبُ وَالأَبْصارُ، وَالْبُشْرى عِنْدَ فِراقِ الدُّنْيا، اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي أَرْجُوهُ عَوْناً في حَياتي، وَأُعِدُّهُ ذُخْراً لِيَوْمِ فاقَتي، اَلْحَمْدُ لله الَّذي أَدْعُوهُ وَلا أَدْعُو غَيْرَهُ وَلوْ دَعَوْتُ غَيْرَهُ لَخَيَّبَ دُعائي، اَلْحَمْدُ للهِ الَّذي أَرْجُوهُ وَلا أَرْجُو غَيْرَهُ وَلَوْ رَجَوْتُ غَيْرَهُ لأَخْلَفَ رَجائي، اَلْحَمْدُ للهِ الْمُنْعِمِ الْمُحْسِنِ الُمجْمِلِ الْمُفْضِلِ ذِي الْجَلالِ والإِكْرامِ وَلِيِّ كُلِّ نِعْمَةٍ، وَصاحِبِ كُلِّ حَسَنَةٍ، وَمُنْتَهى كُلِّ رَغْبَةٍ، وَقاضي كُلِّ حاجَةٍ، اَللّهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ وَارْزُقْني الْيَقينَ وُحسْنَ الظَّنِّ بِكَ، وَأَثْبِتْ رَجاءَكَ في قَلْبِي، وَاقْطَعْ رَجائي عَمَّنْ سِواكَ، حَتّى لا أَرْجُوَ غَيْرَكَ وَلا أَثِقَ إِلَّا بِكَ يا لَطيفاً لِما تَشاءُ اُلْطُفْ لي في جَمِيعِ أَحْوالي بِما تُحِبُّ وَتَرْضَى، يا رَبِّ إِنّي ضَعِيفٌ عَلَى النّارِ فَلا تُعَذِّبْني بالنّارِ، يا رَبِّ ارْحَمْ دُعائِي وَتَضرُّعِي وَخَوْفي وَذُلّي وَمْسكَنَتي وَتَعْويذي وَتَلْويِذي، يا رَبِّ إِنّي ضَعِيفٌ عَنْ طَلَبِ الدُّنْيا وَأَنْتَ واسِعٌ كَريمٌ، أَسْأَلُكُ يا رَبِّ بِقُوَّتِكَ عَلَى ذلِكَ وَقُدْرَتِكَ عَلَيْهِ وَغِناكَ عَنْهُ وَحاجَتي اِلَيْهِ أَنْ تَرْزُقَني في عامِي هذا وَشَهْري هذا وَيَوْمي هذا وَساعَتي هذِهِ رِزْقاً تُغْنِينِي بِهِ عَنْ تَكَلُّفُ ما في أَيْدي النّاسِ مِنْ رِزْقِكَ الْحَلالِ الطَّيِّبِ، أَيْ رَبِّ مِنْكَ أَطْلُبُ وَاِلَيْكَ أَرْغَبُ وَإِيَّاكَ أَرْجُو وَأَنْتَ أَهْلُ ذلِكَ، لا أَرْجُو غَيْرَكَ وَلا أَثِقُ إِلَّا بِكَ يا أَرْحَمَ الرّاحِمينَ، أَيْ رَبِّ ظَلَمْتُ نَفْسي فَاغْفِرْ لي وَارْحَمْنِي وَعافِني، يا سامِعَ كُلِّ صَوْتٍ، وَيا جامِعَ كُلِّ فَوْتٍ، وَيا بارِئَ النُّفُوسِ بَعْدَ الْمَوْتِ، يا مَنْ لا تَغْشاهُ الظُّلُماتُ، وَلا تَشْتَبِهُ عَلَيْهِ الأَصْواتُ، وَلا يَشْغَلُهُ شَيءٌ عَنْ شَيءٍ، أَعْطِ مُحَمَّداً صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وآلِهِ أَفْضَلَ ما سَأَلَكَ وَأَفْضَلَ ما سُئِلْتَ لَهُ، وَأَفْضَلَ ما أَنْتَ مَسْؤُولٌ لَهُ اِلى يَوْمِ الْقِيامَةِ، وَهَبْ لِيَ الْعافِيَةَ حَتّى تُهَنِّئَني الْمَعيشَةَ، وَاخْتِمْ لي بِخَيْرٍ حَتّى لا تَضُرَّنيِ الذُّنُوبُ، اَللّهُمَّ رَضِّني بِما قَسَمْتَ لي حَتّى لا أَسْأَلَ أَحَداً شَيْئاً، اَللّهُمَّ صَلّ عَلى مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ وَافْتَحْ لي خَزائِنَ رَحْمَتِكَ، وَارْحَمْنِي رَحْمَةً لا تُعَذِّبُني بَعْدَها أَبَداً فِي الدُّنْيا وَالْآخِرَةِ، وَارْزُقْني مِنْ فَضْلِكَ الْواسِعِ رِزْقاً حَلالاً طَيِّباً لا تُفْقِرُني اِلى أَحَدٍ بَعْدَهُ سِواكَ، تَزيدُني بِذلِكَ شُكْراً وَاِلَيْكَ فاقَةً وَفَقْراً، وَبِكَ عَمَّنْ سِواكَ غِنَىً وَتَعفُّفاً، يا مُحْسِنُ يا مُجْمِلُ، يا مُنْعِمُ يا مُفْضِلُ، يا مَليكُ يا مُقْتَدِرُ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَآلِ مُحَمَّدٍ وَاكْفِني الْمُهِمَّ كُلَّهُ، وَاقْضِ لي بِالْحُسْنى، وَبارِكْ لي في جَمِيعِ أُمُوري، وَاقْضِ لي جَمِيعَ حَوائِجي، اَللّهُمَّ يَسِّرْ لي ما أَخافُ تَعْسِيرَهُ، فَإِنَّ تَيْسِيرَ ما أَخافُ تَعْسِيرَهُ عَلَيْكَ سَهْلٌ يَسيرٌ، وَسَهِّلْ لي ما أَخافُ حُزونَتَهُ، وَنَفِّسْ عَنّي ما أَخافُ ضِيقَهُ، وَكُفَّ عَنّي ما أَخافُ هَمَّهُ، وَاصْرِفْ عَنّي ما أَخافُ بَلِيَّتَهُ، يا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ، اَللّهُمَّ امْلَاْ قَلْبي حُبّاً لَكَ، وخَشْيَةً مِنْكَ، وَتَصْدِيقاً لَكَ، وَإيماناً بِكَ، وفَرَقاً مِنْكَ، وَشَوْقاً اِلَيْكَ يا ذَا الْجَلالِ وَالإِكْرامِ، اَللّهُمَّ إِنَّ لَكَ حُقُوقاً فَتَصَدَّقْ بِها عَلَيَّ، وَلِلنّاسِ قِبَلِي تَبِعاتٌ فَتَحَمَّلْها عَنِّي، وَقَدْ أَوْجَبْتَ لِكُلِّ ضَيْفٍ قِرىً وَأَنَا ضَيْفُكَ، فَاجْعَلْ قِرايَ اللَّيْلَةَ الْجَنَّةَ، يا وَهّابَ الْجَنَّةِ يا وَهّابَ الْمَغْفِرَةِ، وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إِلَّا بِكَ.
Ya Uddeti Fi Kurbeti Duası nın Anlamı
Ya Uddeti Fi Kurbeti Duası nın Türkçesi:
Ey sıkıntılı günlerimde azığım, ey zor günlerimde yaverim, ey nimetli günlerimde velinimetim ve ey arzu ve iştiyakımın son noktası olan (Rabbim)! Sensin kusurumu örten, korktuğum şeylerden beni emniyete alan, sürçmemi affeden. Benim hata ve günahımı bağışla. Allah’ım! Senden (cehennem) ateşindeki zilletten kaynaklanan huşuya tutulmadan önce senden, imandan kaynaklanan bir huşu diliyorum. Ey yegâne, ey tek, ey noksansız ve ihtiyaçsız, ey doğurmayan ve doğmayan, ey hiçbir dengi olmayan, ey dileyen herkese şefkat ve rahmetinden dolayı veren ve dilemeyenlere de dilemedikleri halde lütuf ve kereminden dolayı hayır veren ve daimi kereminden ihsan eden, Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet et ve beni dünya ve ahiret hayrına ulaşabileceğim geniş ve kapsamlı bir rahmete mazhar kıl.
Allah’ım! Tövbe ettiğim hâlde tekrar işlediğim günahlardan dolayı senden mağfiret diliyorum. Yine sadece senin rızan için yapmayı amaçladığım, fakat (heva ve hevesim yüzünden) senin rızanın dışında olan niyetleri de karıştırdığım bütün hayırlardan dolayı da senden mağfiret diliyorum. Allah’ım! Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet et ve benim zulüm ve suçumu kendi hilim ve cömertliğinle bağışla; ey kerem sahibi; ey kendisine el açanı mahrum etmeyen, bağış ve ihsanı son bulmayan! Ey her şeyden daha yüce ve her şeyden daha yakın olan (Rabbim)! Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet et ve bana merhamet eyle; bu gece, bu gece, bu gece; şu anda, şu anda, şu anda, ey denizi Musa için yaran (Rabbim)!
Allah’ım! Kalbimi nifaktan, amelimi riya ve gösterişten, dilimi yalandan, gözümü ihanetten temizle. Şüphesiz sen gözlerin ihanetli bakışlarından ve gözlerin gizlediği şeylerden haberdarsın. Ey Rabbim! Bu, (cehennem) ateşinden sana sığınan kimsenin (perişan) hâlidir. Bu, ateşten (kurtulmak) için senden sığınak isteyen kimsenin hâlidir. Bu, ateşe karşı senden imdat isteyen kimsenin hâlidir. Bu, ateşten sana kaçan kimsenin hâlidir. Bu, suçunu yüklenip sana getiren, günahını itiraf eden ve Rabbine tövbe eden kimsenin hâlidir. Bu, fakir ve perişan kimsenin hâlidir. Bu, korkan ve sığınak isteyen kimsenin hâlidir. Bu, hüzünlü ve çilekeş birinin hâlidir. Bu, gamlı ve kederli kimsenin hâlidir. Bu, senden başka günahını bağışlayacak, güç katacak ve sıkıntısını giderecek birisini bulamayan birisinin hâlidir.
Allah’ım! Ey cömertlik sahibi, benim sana hiçbir minnetim olamayacağı gibi, bana hamd, minnet ve ihsan hakkın olan sana secde edip
yüzümü toprağa sürmemden sonra yüzümü (cehennem) ateşiyle yakma.
Bana merhamet eyle; ey Rabbim, ey Rabbim, Ey Rabbim…!
Zayıflığıma, çaresizliğime, derimin inceliğine, eklemlerimin ayrılışına, etimin dökülüşüne, cismime, cesedime, yalnızlığıma, kabirdeki vahşetime ve küçük belâlara (dahi) tahammülsüzlüğüme merhamet eyle. Ey Rabbim! Senden, teessüf ve pişmanlık günü (olan kıyamette) bana göz aydınlığı ve gıpta edilecek bir hâl nasip etmeni diliyorum. Ey Rabbim! Yüzlerin karardığı günde benim yüzümü beyazlaştır ve mahşerin büyük dehşetinden beni emniyete al. (Allah’ım!) Kalpler ve gözler altüst olduğu vakit ve dünyadan ayrılma zamanım geldiğinde senden (rahmet ve mağfiret) müjdesi diliyorum.
Hamd, hayatımda yardımını umduğum ve yoksulluk günümde kendime birikim olarak gördüğüm Allah’a mahsustur. Hamd; başkasına değil, sadece kendisine dua ettiğim Allah’a mahsustur. Eğer O’ndan başkasına dua etseydim, dileğimden yoksun bırakırdı beni. Hamd, ancak kendisine umut bağladığım Allah’a mahsustur. Eğer umudumu ondan başkasına bağlasaydım beni umutsuz kılardı. Hamd, nimet veren, iyilik eden, güzel davranan, fazl ve ihsan sahibi, celal ve kerem sahibi, her nimetin velisi, her iyiliğin sahibi, her rağbet ve iştiyakın doruk noktası ve her haceti yerine getiren Allah’a mahsustur.
Allah’ım! Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet et; bana yakin ve sana karşı iyi zanda bulunmayı nasip et (Rahmetine) olan umudumu kalbimde sabitleştir. Başkasına umut bağlamamam ve güvenmemem için senden başkasından umudumu kes. Ey istediğine lütufla davranan (Allah)! Bütün hallerimde sevdiğin ve razı olduğun şekilde bana da lütufla davran. Ey Rabbim! Ben (cehennem) ateşine karşı zayıfım; beni ateşle azaplandırma. Ey Rabbim! Duama, yakarışıma, korku, zillet ve meskenetime, sığınak ve imdat isteyişime acı. Ey Rabbim! Ben dünyanın talebinden aciz ve zayıfım, sen ise (lütfu) geniş ve kerem sahibisin.
Ey Rabbim! Buna olan güç ve kuvvetin hakkına, buna sen değil ben muhtaç olduğum için, senden bu yılımda, bu ayımda, bu günüm ve bu saatimde bana, halkın elindeki şeylere muhtaç olma yükünden beni kurtaracak helâl ve temiz rızk ihsan etmeni diliyorum. Ey Rabbim! Senden niyaz ediyorum; iştiyakım ve umudum sanadır; sen ise buna layıksın; ey merhametlilerin en merhametlisi! Senden başkasına umut bağlayamam ve senden başkasına güvenemem. Ey Rabbim! Nefsime zulmettim, bağışla beni, bana merhamet et ve bana afiyet ver.
Ey her sesi işiten, ey her elden gideni toplayan, ey canları ölümden sonra yaratan, ey zulmetlere bürünmeyen, seslerin (teşhisinde) hata yapmayan ve hiçbir şey kendisini meşgul edip başka bir şeyden alıkoymayan (Allah)! Muhammed’e (Allah’ın salât ve selâmı onun ve Ehlibeyt’inin üzerine olsun) kendisinin istediği ve onun için senden başkalarının istediği veya Kıyamet gününe kadar isteyecekleri, en faziletli şeyleri ihsan eyle. Bana da sıhhat ve afiyet vererek hayatı bana hoş ve tatlı kıl. Günahların bana zarar vermemesi için sonumu hayırla bitir.
Allah’ım! Kimseden bir şey istememem için bana kısmet ettiğin şeylere beni razı kıl. Allah’ım! Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet et ve rahmet hazinelerini benim yüzüme aç. Bana, dünya ve ahirette, beni hiçbir zaman azap etmemene sebep olacak şekilde merhamet et. Bana geniş fazl ve kereminden, kendin dışında hiç kimseye beni muhtaç kılmayacak helâl ve temiz rızk nasip et. Bu vesileyle şükrümü, sana olan ihtiyaç ve fakirliğimi artır, kendi vasıtanla beni başkalarından ihtiyaçsız kılıp bana iffet nasip eyle.
Ey ihsan eden, ey iyi davranan, ey nimet veren, ey fazl ve kerem sahibi, ey hâkimiyet sahibi ve ey muktedir! Muhammed ve Ehlibeyt’ine rahmet et ve önemli sorunlarımın hepsinin halli için bana yeterli ol; sonumu hayırla bitir; bütün işlerimde bana bereket ver ve bütün hacetlerimi gider. Allah’ım! Zorluğundan korktuğum şeyi bana kolaylaştır. Zira zorluğundan korktuğum şeyi kolaylaştırmak, şüphesiz senin için kolay ve basittir. Yine çözümsüzlüğünden korktuğum şeyi bana kolaylaştır. Darlığından korktuğum şeyi bana kolaylaştır. Darlığından korktuğum şeyi bana genişlet. Sıkıntısından korktuğum şeyin bana ulaşmasını engelle ve belâsından korktuğum şeyi benden uzaklaştır; ey merhametlilerin en merhametlisi!
Allah’ım! Kalbimi kendine sevgi, sana karşı olan korku, sana olan tasdik ve iman, sana karşı çekingenlik ve sana şevk ve iştiyakla doldur; ey yücelik ve cömertlik sahibi! Allah’ım! Üzerimde birçok hakkın vardır senin, onları bana bağışla. İnsanlara karşı da yaptığım birçok haksızlıklar vardır, onları da benden taraf telafi eyle. Sen her misafiri ağırlamayı farz kıldın; (ya Rabbi!) ben de senin bir misafirinim. Beni de bu gece cennetinle ağırla. Ey (minnetsiz) cennet bağışlayan, ey mağfiret ihsan eden (Allah)! Sana dayanmayan hiçbir güç ve kuvvet yoktur.”