İçindekiler
Giriş
Fatime bint Esed (s.a), Emirel Müminin Ali (a.s)’ın değerli annesi Kureyş kabilesinden ve Haşimoğulları ailesindendir. Bu aile arap adasının en köklü ailesi olup üstün ahlâk ve tertemiz insanların madeni idi. Bu değerli hanımefendinin sahip olduğu birçok fazilet ve üstünlük kitaplarda yazılmıştır. Ulu ve Yüce Allah’ın bu hanımefendiye nasip ettiği başarılar çok az kişiye nasip olmuştur.
Bir müddet kocası Hz Ebu Talib (a.s) ile birlikte Hz. Peygamber (s.a.a)’in sorumluluğunu üstlenmiş, bu yolda çok çalışmış ve İmam Ali (a.s) bu değerli annenin kucağında büyümüştür.
Fatime bint Esed (s.a), Resulullah (s.a.a)’in Bi’set’inden sonra ortaya koymuş olduğu büyük ve yaratıcı fikirle İslam’a ilk girenlerden ve ilk Hicret edenlerden olarak gurbette Peygamber (s.a.a)‘in yanında olmayı vatanda kalmaya tercih etmiştir.(1)
Adı ve Soyu
Emirel Mümin İmam Ali (a.s)’ın değerli annesinin adı Kusa oğlu Abdulmenaf oğlu Haşim oğlu Esed’in kızı Fatime’dir.(2) Annesi Fihr oğlu Sa’lebe oğlu Veheb oğlu Muiz oğlu Abdullah oğlu Hicr oğlu Revahe oğlu Harmi’nin kızı Fatime’dir.(3)
Fatime bint Esed (s.a)’in çocukları şunlardır: Talib, Akil, Cafer, İmam Ali (a.s), Cemane ve Fahite (Ümmü Hani olarak meşhurdur.)(4)
Fatime bint Esed (s.a) 60-65 yıl yaşadı ve Hicret’in 4. yılında Medine’de Hakk’ın rahmetine kavuştu ve Bâki Mezarlığına defnedildi.(5)
Bereketli Bağ
Genç yaşına gelmiş olan Hz. Ebu Talib (a.s) evlenmeyi ve müşterek yaşam kurmayı düşünüyordu. Dindar ve Hanif din üzere olan Hz. Ebu Talib (a.s), dinine bağlı ve Allah inancına bağlı bir kız arıyordu. Amcası Esed’in aynına gitti ve kızı Fatimeyi istedi ve Amcası olumlu cevap verdi. Ebu Talib oğlu Abdulmuttalib ve Fatime bint Esed (s.a), birbirileri ile evlenen ilk Haşimilerdi.(6) Akraba ve kavminden kişilerin olduğu nikâh merasimlerinde Hz. Ebu Talib (a.s) ayağa kalktı, Esed’e dönerek nikâh akdini şu şekilde okudu:
“En özel Hamd büyük Arş’ın, Kerim makamın sahibi Alemlerin Rabbi Allah’adır. O Allah bizlere üstünlük verip Ka’be’ye hizmet etmemiz için seçmiştir. İhlas dolu seçkinler ve büyük perdedarlar karar kılıp kirlilikten, eziyetten ve ayıptan tertemiz kıldı ve mahşeri bizim için karar kıldı, diğer kabilelerden daha üstün, İbrahim ve İsmailoğullarının seçilmiş evlatlarından karar kıldı.
Ben, Fatime bint Esed (s.a)‘i nikâhıma alıyorum, mihrini kendisine vermişim ve gerekli olan işleri yapmışım. Bunu şimdi kendisinden “Fatime bint Esed (s.a)’ya” sorun ve şahitlik isteyin.”
Esed şöyle dedi:
“Bizlerde onu senin nikâhına verdik ve razı olduk.”
Nikâh akdinden sonra yemek verildi ve kutlamalar yapıldı. Bi’set’ten onlarca yıl önce okunmuş olan bu akdin içeriğine dikkat edilip düşünüldüğü zaman, bunu okuyan her kişi bu sözlerin sahibinin tevhide inanan ve hekim bir kişi olduğunu o dönemde kabilelerin hurafe dolu üstünlük kıstaslarıyla hiçbir alakasının ve ilişkisinin olmadığını anlar.(7)
Fatime bint Esed (s.a)’in Rüyası
Fatime bint Esed (s.a)’in bir gece görmüş olduğu acaip bir rüya aklını karıştırmıştı. Rüyasının tabirini öğrenmek için o civarlarda bulunan rüya tabircisine gitmeye karar verdi. Şimdi Fatime bint Esed (s.a)’in rüyasını ve tabirini kendi dilinden dinleyelim:
“Rüyamda Şam dağlarının hareket edip Mekke’ye geldiğini gördüm. Onlardan ateş akıyordu, herkes bağırıyordu ve ateşten silahlar taşıyorlardı. Çok korkunç ve vahşet dolu bir durumdu öyle ki bunu gören her insan korkuya kapılıyordu. Bu arada Mekke dağlarıda tam tehçizatlı bir hâlde onlara doğru hareket etti. Bunlar hareket ettikleri zaman onların elindeki silahları yere düşüyordu ve insanlarda o silahları alıyorlardı. Bende fırsattan istifade ettim ve yerden birkaç kılıç elime aldım. Ama elimdeki kılıçlardan bir tanesi aniden elimden çıkıp göğe yükseldi, diğeri çıktı ve havada kaldı. Bir diğeri çıktı ve yere düşüp kırıldı. Elimde bir kılıç kalmıştı, o da yavaş yavaş büyük bir aslan oldu ve yıldırım gibi Şam dağlarına saldırdı. Bu öyle bir saldırmaydı ki onu gören halk korkup kaçıyordu. Sonra oğlum Muhammed (yani Resulullah (s.a.a)‘dir Çünkü Fatime bint Esed (s.a) o Hazrete oğlum diye hitap ediyordu.) geldi ve elini aslanın boynuna ve başına koydu ve aslan sakinleşti.
Bu sahneyi gördüm ve aniden uykudan uyandım ve Kâhin Ebu Kerz’in yanına gittim. Yanında Beni Temim kabilesinden Cemil oturuyordu. Rüyamı Ebu Kerz’e anlatmak için onun kalkıp gitmesini bekledim. Cemil bana dönüp bakındı ve gülümseyerek şöyle dedi:
“Gördüğün rüyanın tabirini Ebu Kerz’e sormak için benim kalkıp gitmemi mi bekliyorsun?”
Şöyle dedim:
“Eğer doğru diyorsan nasıl bir rüya gördüğümüe söyle ve Cemil birtakım beyitler okudu ve ben, onun rüyamı bildiğini anladım.”
Şöyle dedim:
“Rüyamı biliyorsun o halde tabirinide söyle.”
Rüya’nın Tabiri
Şöyle dedi: “4 kılıç, 4 erkek evlat demektir. Biri göklerde uçuyor. (Bu erken vefat eden Talip olabilir.) Diğeri havada kalıyor. (Bu da Akil olabilir uzun bir ömrü oldu ve Ali (a.s)’dan sonra vefatt etti.) Ötekisi kırılacaktır. (bundan maksadda Mute Savaşında Şehid olan Cafer-i Tayyar’dır.) Dördüncüsü ise Aslan şekline girmiştir. (Maksad Emirel Mümin’in Ali b. Ebu Talib (a.s)‘dır.)(8)
Fatime bint Esed (s.a)’in İmam Ali (a.s)‘a Hamileliği
Fatime bint Esed (s.a) Zilhicce ayının onunda son çocuğu Emirel Müminin Ali (a.s)‘a hamile kaldığı zaman yüzü parıldıyordu. Kureyş Kadınlarının adı Fatime olanlarının içinde sadece onun yüzü parıldıyordu.(9)
Fatime bint Esed (s.a) şöyle diyor:
“Ali’ye hamile kaldıktan sonra ne zaman putlara yaklaşacak olsam (yanından geçsem) çocuğum karnıma baskı yapıyordu, sanki beni onlardan uzaklaştırma vazifes vardı.”(10)
Hz. Muhammed (s.a.a) şöyle dedi:
“Ben ve Ali bir nur idik. Ve Hz. Adem’in alnındaydık, pâk sulblerden temiz rahimlere geçtikve Abdulmuttalib’in sulbüne kadar geldik ve o nur ikiye ayrıldı; yarısı Abdullah’a ve diğer yarısı ise Ebu Talib’e intikal etti.Ben Abdullah’tan, Ali ise Ebu Talib’ten dışarı çıktık.“(11)
Nur’un Doğuşu
Fatime bint Esed (s.a)’in bekleyişi son bulmuş ve doğum ağrıları baş göstermeye başlamıştı, evden çıkıp Kâ’be’ye doğru gitti. İbn-i Kan’ab isminde birisi şöyle diyor:
“Ben, Abbas b. Abdulmuttalib ve Kureyşten bir grup, Kâ’be’nin yanında oturmuştuk. Fatime bint Esed (s.a) geldi, İmam Ali (a.s)‘a hamileliğinin dokuzuncu ayında olduğu bir halde idi ve yüzünde doğum lekeleri çıkmıştı. Fatime ellerini yukarı kaldırıp şöyle dedi:
“Ey Rabbim! Ben Sana, Peygamberlerine ve katından göndermiş olduğun bütün kitaplarına iman ediyorum.Beytullah’ı inşa eden Cedddim Hz. İbrahim Halil’i tasdik ediyorum. Bu evin ve bu evi inşa edenin hakkı hürmetine, karnımda benimle konuşan, konuşmalarından huzur bulduğum ve senin hüccetlerinden ve ayetlerinden olduğuna inandığım bu çocuğun doğumunu bana kolaylaştır.”
İbn-i Kan’ab şöyle diyor:
“Kâbe’nin duvarının yarıldığını ve Fatime bint Esed (s.a)’nın evin içine girdikten sonra duvarın tekrar birleştiğini gördüm. Kâbe’nin kapısının kitleyicisi geldi, kapıyı açmak istedi ama (kapı) açılmadı. Allah’ın mucizesi olduğunu anladık. Fatime üç gün Kâbe’nin içinde kaldı ve bu olay Mekke halkı arasında meşhurdur.”(12)
Fatime bint Esed (s.a)’nın yapmış olduğu dua onun, Cahiliyyet döneminde temiz tabiatlı, ahirete inanan, Hz. İbrahim Halil’in hanif dininden olduğunu, şirkeve putperestliğe bulaşmadığını göstermektedir.(13)
“Hz. Ebu Talib (a.s)’ın değerli eşi, bütün kemâl ve faziletlerin kendisinde toplanmış olduğu ve ilk başından beri Resulullah’ın (s.a.a) özel teveccühüne mazhar olan bir çocuk dünyaya getirmiş oldu.”(14)
Cabir b. Abdullah El-Ensari şöyle diyor:
” Hz. Muhammed (s.a.a)‘e, İmam Ali (a.s)‘ın dünyaya nasıl geldiğini sordum, şöyle dedi:
“Ey Cabir! Benden sonra Hz. İsa’nın sünneti (uygulaması) üzere doğan en hayırlı çocuğun doğumunu soruyorsun. Hiç şüphesiz Allah, Beni ve Ali’yi bir nurdan yaratmıştır.”(15)
Melekûtî Sesin İşitilmesi
Kâ’be sevinçliydi ve övünüyordu çünkü Kâbe’nin oğlunun bir gün putları uzaklaştırıp Allah’a tapanları kendisine yönlendireceğini biliyordu.
Fatime bint Esed (s.a) şöyle diyor:
‘Kâbe’den dışarı çıkmak istediğim zaman bir seslenen bana şöyle seslendi:
” Ya Fatime! Oğluna Ali adını ve çünkü Allah Alliyyü’l-A’lad,’dır.
Ben kendi adımı ona verdim ve onu kendi edebimle edeplendirdim ve onu sınırsız ilmimle donattım. O, benim evimdeki putları kıracak ve evimin üzerine çıkıp ezan okuyacaktır. Ne mutlu onu sevenlere ve onun yolundan gidenlere ve onun düşmanlarının vay haline.”(16)
Fatime bint Esed (s.a)’in Dilinden Kendi Fazileti
Fatime bint Esed (s.a), çocuğu Kâbe’nin içinde dünyaya gelen ilk ve son kadındır.Öocuğunu dünyaya getirmek için mekânların en üstünü olan Allah’ın evinin içine girmiştir. Allah’ın emri ile Kâbe’nin duvarı yarılmış ve Fatime bint Esed (s.a) Kâbe’nin içine girmiş ve üç gece üç gündüz orada kalmıştır.
Orada neler gördü? Yemeği nereden geldi? Ebeler kimdi? Bunları sadece Allah biliyor. Söylenebilecek tek şey şudur:
” Fatime bint Esed (s.a)’yı davet ede Kerim ev sahibi yemeğini ve diğer bütün ihtiyaçlarını karşılamış ve Allah tarafından gönderilen hizmet edenler bu anne ve evladını ağırlamışlardır.”
Hz. Ebu Talib (a.s), Kâbe’nin dışında Kâbe güneşinindoğmasını bekliyordu, üç gün sonra Fatime bint Esed (s.a) Kâbe’den dışarı çıktı. Hz Ebu Talib (a.s), Fatime bint Esed (s.a)’yı ve çocuğunu karşılamak için koştu. Ama Fatime bint Esed (s.a)’in gözleri Hz. Ebu Talib’e iliştiği zaman şöyle dedi:
“Ben kendimden önceki kadınlardan daha üst makama çıktım; Mezahir’in kızı Asiye Allah’a, Allah’ın zorunlu haller dışında kendisine ibadet edilmesini sevmediği bir yerde Allah’a ibadet ediyordu. İmran kızı Meryem ise çocuğunu dünyaya getirdiği zaman kurumuş hurma ağacını salladı ve ondaki taze hurmayı yedi.
Ama ben Allah’ın evinin içine girdim, cennet meyvelerinden ve nimetlerinden yedim.” (17)
İmam Ali (a.s)’ın Kâbe’de Doğuşunun Yüceliği
1-Şeyh Mufid:
“Emirel Müminin İmam Ali (a.s)’ın, Fil yılının 30. senesinde Mekke’de Allah’ın evinde dünyaya geldi. Ondan önce ve sonra hiöbir kimse Allah’ın evinin içinde doğmamıştır ve asla doğmayacaktır. Bu olay Ulu ve Yüce Allah’ın İmam Ali (a.s)‘a verdiği değer ve saygınliktan dolayı meydana gelmiştir.” (18)
2- İbn-i Sabbağ Maliki:
“Ali‘nin doğumu Mekke’de Allah’ın evinin içinde Recep ayının 13’ü Cuma gecesi gerçekleşmiştir. Bu olay o kadar büyüktür ki Hz. Ali (a.s)‘den önce hiçbir kimse Allah’ın evinin içinde doğmuş değildir. Ve bu, Ulu ve Yüce Allah’ın Hz. Ali’ye ve annesi Fatime bint Esed (s.a)’ya vermiş olduğu özel bir fazilettir.”(19)
3-Erbili:
“Hz. Ali (a.s) Recep ayının 13’ü cuma günü, yüce Mekke’de, Kâbe’nin içinde doğmuştur ve onun dışında hiçbir kimse Kâbe’nin içinde doğmuş değildir. Allah bu şerefi ve fazileti, sahip olduğu yüce şan makamdan dolayı ona mahsus kılmıştır.”(20)
4-Şeyh Abbas Kummi:
“Bu fazilet İmam Ali (a.s)‘ın özelliklerindendir çünkü Mekke’nin bekâsının ve Mescidu’l Haram’ın konumunun şerefidir. Emirel Müminin Ali (a.s) dışında hiöbir kimse Kâbe’de doğmuş değildir. Günlerin efendisi olan Cuma gününde ve Haram ay olan Recep ayında İmamların Babası Ali (a.s) dışında kimse dünyaya gelmiş değildir.”(21)
Hadis Aktarıcısı
Fatime bint Esed (s.a) hadis aktarıcısıdır Peygamberimizden 46 hadis aktarmıştır. Onun hadislerinden bazı Sahih (doğru) kitaplarda yer almıştır.(22) Fatime bint Esed (s.a)‘dan nakledilmiş olan hadislerden birisi şöyledir:
Hz. Abdulmutalib kendisinde ölüm belirtilerini görmeye başladığı zaman bütün evlatlarını toplayıp onlara şöyle dedi:
“Benden sonra sizin hanginiz Muhammed’in sorumluluğunu üstlenecektir?”
Abdulmuttalib’in çocukları şöyle dediler:
“Muhammed bizlerden daha zeki ve bilgilidir. Ona, kendisinin bizden birisini seçmesini söyle.”
Bunun üzerine Abdulmuttalib torununa şöyle dedi:
“Deden ahiret yolculuğuna çıkmak üzeredir., senin sorumluluğunu üstlenmeleri için amca ve halalarından kimi seçiyorsun?”
Hz. Muhammed (s.a.a) amcalarına baktı ve Ebu Talib’i seçti. Hz. Abdulmuttalib (a.s), Hz Ebu Talib (a.s)’a şöyle dedi:
“Senin dindar ve emanetdar olduğunu biliyorum, benim olduğum gibi kardeşinin oğluna karşı şefkatli ol.”
Daha sonra Hz. Abdulmuttalib vefat etti ve Ebu Talib, Muhammed’i bizim eve getirdi. Ben ona hizmet ediyordum. O da bana anne diyordu.(23)
Hz. Muhammed (s.a.a)’e Hizmet
Hz. Abdulmuttalib’in vefatından sonra Hz.Ebu Talib (a.s), babasının vasiyet ettiği gibi kardeşinin oğlunu kendi evine götürdü ve eşi Fatime bint Esed (s.a)‘ya şöyle dedi:
” Bu Aziz’in kardeşimin yadigârı olduğunu biliyorsun, benim yanımda o, canımdan ve malımdan daha değerlidir. Senden , hiç kimsenin onu rahatsız etmemesini ve ona iyi bakmanı istiyorum.”
Fatime bint Esed (s.a) gülerek şöyle dedi:
“Oğlum Muhammed’e mi benden dikkat etmemi istiyorsun? Ben Onu kendimden ve çocuklarımdan daha çok seviyorum.”(24)
Fatime bint Esed (s.a) ve Peygamber’in Çocukluk Dönemindeki Mucizeler
Fatime bint Esed (s.a) şöyle diyor:
“Evimizin, birkaç hurma ağacının olduğu küçük bir bahçesi vardı. Yeni meyve vermişti. Muhammed’in yaşlarında 40 çocuk sabahları geliyor ve ağacın dibine dökülen hurmaları toplayıp yiyiyorlardı ve bazen de birbirilerinin elinden hurma kaçırıyorlardı. Muhammed’in başka bir çocuğun almak istediği hurmayı aldığını ya da başka birinin elinden kaçırdığını asla görmedim. Ben ve hizmetçi çocuklardan önce bahçeye gidiyorduk ve Muhammed için birkaç yane hurma topluyorduk.
Bir gün O’na hurma toplamayı unutmuştuk. Muhammed geldiği zaman ben, utancımdan kendimi uykuya vurdum ve kolumla da yüzümü kapattım. Geri dönüp bahçeye gitti ama hurma bulamadı. Hizmetçi şöyle dedi:
“Sana hurma toplamayı unutmuşuz.”
Muhammed bahçeye geri döndü, ağaca işaret etti ve ağaç meyvesini Muhammed’in elinin ulaşacağı mesafeye kadar aşağı eğildi; O, ağacın dalından biraz hurma yedi ve sonra dal eski haline geri döndü.”(25)
Gördüğüm bu mucize beni korkuya düşürmüştü, Ebu Talib’in yanına gittim ve olayı anlattım, Ebu Talib (a.s), şöyle dedi:
“Sakin ol ve bu olayı başka yerlerde anlatma. Bir rüya görmüş olabilirsin.”
Şöyle dedim:
“Hayır, Allah’a yemin olsun ki uyanıktım ve gözlerimle gördüm. Bu düşüncemin beni Muhammed’e bağlamasını Allah’tan diliyorum. O’na yaptığım hizmet karşılığında bana müjde verilmiştir. Ve Ben Oyüce zatın hizmetinde olmakla kurtuluşa ereceğim.“(26)
İslam ve Hicretin Öncüleri
İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle dedi:
“Resulullah (s.a.a)‘in Peygamber seçildiği zaman ilk başta arap adasında çok az kimse davetini kabul etmişti, bunlar İslam’da öncüler olarak meşhurdurlar.”
Şeyh Abbas Kummi şöyle yazmıştır:
” Fatime bint Esed (s.a), İslam’da öncülerdendir ve 10 kişiden sonra İsalm’ı seçen 11. kişidir. Hz. Muhammed (s.a.a) ona saygı gösteriyor ve Anne diye hitap ediyordu.”(27)
İbn-i Ebi’l Hadid şöyle diyor:
” Fatime bint Esed (s.a) İslam’ı seçen 11. kişi ve Hz. Hatice (s.a)’den sonra Hz. Muhammed (s.a.a)‘e biat eden ilk kadındır.”(28)
Zübeyr şöyle diyor:
“Hz. Peygamber’e ilk biat eden kadın Fatime bint Esed (s.a)‘dir.
“Ey Peygamber! Mümin kadınlar, Allah’a hiç bir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, zinadan oluşan çocukları yalan olarak kocalarına isnad etmemek ve iyi işlerde sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman oların biatini kabul et….”(29) ayeti indiği ve kadınları biat izni verildiği zaman Peygamber (s.a.a), kadınları biate çağırdı ve Fatime bint Esed (s.a) biat eden ilk kadındı.(30)
Resulullah (s.a.a) Mekke’den Yesrib’e hicret etmesinden sonra bazı müslümanlar Mekkedeki yaşamlarını bırakıp bütün zorlukları ile birlikte Hicret hayatını seçtiler. Allah, ilk hicret edenleri şöyle müjdelemektedir:
“Öne geçen ilk Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellik ile tabii olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur. Onlarda Allah’tan razı olmuşlardır. Allah Ebedi kalacakları, zemininden ırmaklar akan Cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.”(31)
Fatime bint Esed (s.a), Oğlu Emirel Müminin İmam Ali (a.s) ile birlikte Medine’ye giden ilk Muhacirlerdendir. (Hicret edenlerdendir.)
İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle dedi:
” Esedin kızı ve Emirel Müminin İmam Ali (a.s)’ın annesi Fatıma, Mekke’den Medine’ye, Hz. Peygamber (s.a.a)’e giden ilkmkadınlardan birisidir. İnsanların arasında kalbi Hz. Peygamber (s.a.a) için en çok yanan o idi. (32)
Evet, yukarıdaki ayette buyrulduğu gibi Fatime bint Esed (s.a), Allah’ın kendisinden, kendisinin de Allah’tan razı olduğu ve Cennet bahçelerinde sonsuz İlâhî nimetler ile rızıklanan kimselerdendir. Bu yüce Hanımefendinin ziyaretnamesinde de ebedi cennet vaadi vardır:
“Cenneti senin için ebedi kalacağın ev ve konaklama yeri karar kıldı.”(33)
Alimlerin Dilinden Hz. Fatime bint Esed (s.a)
1- İbn-i Sebbağ Maliki:
” Fatime bint Esed (s.a) İslam’ı seçti ve hicret etti, immana bürünen ilklerden ve Hz. Peygamber (s.a.a) anne gibi idi. Vefat ettiği zaman Hz. Peygamber (s.a.a) kendi gömleği ile kefenledi, elleri ile mezarının toprağını boşalttı ve Fatıma’nın kabrine yatıp ona dua etti.”(34)
2-Ahmed b. Hanbel:
” Fatime bint Esed (s.a) Peygamber’e iman etti. Peygamber (s.a.a) onu ziyaret edip evinde uyuyordu. Fatime bint Esed (s.a) dünyadan ayrıldığı zaman Peygamber (s.a.a), gömleğini üstünden çıkarıp onunla Fatime bint Esed (s.a)’yı kefenledi.”(35)
3- Şeyh Mufid:
“Haşim oğlu Esed’in kızı Fatime (s.a) şefkatli bir anne gibi Resulullah(s.a.a)’in bakımını yapıyordu ve onu kendi gözetimi altında koruyup kolluyordu. Resulullah (s.a.a) onun yapmış olduğu hizmetleri herzaman takdir ediyordu. Fatime bint Esed (s.a), Yüce Medine’ye hicret eden ilk grup müminlerden ve taraftarlardan en önemlisi idi. Fatime bint Esed (s.a) vefat ettiği zaman Hz. Muhammed (s.a.a) onu kendi gömleği ile kefenledi. Hz. Muhammed (s.a.a) ona böyle saygı gösterip ve böylesine büyük fazilete mahzar onun, Allah katındaki kesin makamından ve yerinden dolayı idi.“(36)
4- İbn-i Sa’d:
” Fatime bint Esed (s.a) İslam’ı seçti. Mümin bir kadındı ve Hz. Peygamber (s.a.a) onu ziyaret edip evinde uyuyordu.”(37)
5-Erbili:
“Emir-el Müminin Ali (a.s)’ın annesi Fatime bint Esed (s.a) , Resulullah’ın (s.a.a) annesi gibi idi. Hz. Muhammed (s.a.a)‘i kendi evinde büyüttü ve Hz. Muhammed (s.a.a)‘e ilk iman edip Medine’ye hicret edenlerden idi.Hz. Muhammed (s.a.a)kabri haşerelerden korunsun diye onu gömleği ile kefenledi ve kabrin sıkmasından güvende olması içinde kabrine uzanıp yattı.” (38)
6- İbn-i Cuzi:
” Fatime bint Esed (s.a) Mekke’den Medine’ye yürüyerek gicret eden ilk kadındır. Hz. Peygamber (s.a.a)’e biat eden ilk kadındır. Hâşimî bir Halife doğuran ilk kadındır. Emirel Müminin Ali (a.s)’ın dışında baba ve annesi hâşimî olan bir başka halife yoktur.”(39),
Fatime bint Esed (s.a)‘in Kabir Korkusu ve Ağlaması
Mümin olmanın belirtilerinden biri dünyayı kalpten çıkarmak , sürekli ölüm ve ahireti düşünmek ve ahiret için kendisine erzak hazırlamaktır.
İmam Ali (a.s) şöyle diyor:
“Ölümü, Kabirden çıkarılacağınız Ulu ve Yüce Allah’ın karşısına götürüleceğiniz günü çok hatırlayın ki Dünya zorlukları sizin için kolaylaşmış olsun.”(40)
Emirel Müminin İmam Ali (a.s)’ın annesi Fatime bint Esed (s.a), kabir ve kıyamet korkusundan feryat ediyordu.
İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle diyor:
“Fatime, Resulullah (s.a.a)’in “İnsanlar kıyamet günü çıplak haşrolacaklar.” buyurduğunu duyduğu zaman feryat etti ve şöyle dedi:
“Vay olsun o gündeki rezilliğe!”
Resulullah (s.a.a) kabir sıkması hakkında konuştuğunu işittiği zaman feryat ve figanı yükseldi, uzun uzun ağladıktan sonra şöyle dedi:
Vay olsun o gündeki güçsüzşüğe!”
Resulullah (s.a.a) ona şöyle dedi:
Allah’tan sana kâfi olmasını ve kabir sıkmasında seni rahat tutmasını dileyeceğim.”(41)
İmanı çok olan kimsenin kabir ve kıyamet korkusu da çok olur. Fatıma bint Esed (s.a), kabir ve kıyametten çok korkan hanımlardan birisi idi.
Fatime bint Esed (s.a)‘in Vasiyyeti
Fatime bint Esed (s.a) 60 ya da 65 yıllık iftihar dolu hayatında Hz. peygamber (s.a.a)’i ve İmam Ali (a.s)’ı büyütmüştür. Hz. Fatime hasta yatağına düşmüştü.
İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle diyor:
“Haşim’in oğlu Esed kızı Fatime, Peygamber’imize vasiyyet etti ve Hz. Peygamber’de onu kabul etti.
Hz. Fatime şöyle dedi:
“Ya Resulullah! Bu köleyi azad (özgür) etmek istiyorum.”
Resulullah (s.a.a) şöyle dedi:
“Hayırlı ve güzel bir iş yapıyorsun, öok yakın bir zaman da bunun mükafatını alacaksın.(42)
Hz. Fatime’nin oğlu İmam Ali (a.s) olmasına rağmen Hz. Peygamber (s.a.a)’e vasiyyet etmesi onun Hz. Peygamber (s.a.a)’e olan köklü inanç ve imanını göstermektedir.”
Fatime bint Esed (s.a)‘in Vefatı ve Hz. Peygamber’in Ağlaması
Fatime bint Esed (s.a), bereket ve iftihar dolu bir yaşamın sonunda hasta yatağına düşmüştü. İbn-i Esir’in nakline göre: “Emirel Müminin İmam Ali (a.s)’ın değerli annesi Medine’de İmam Ali (a.s) ve Hz. Fatime-tül Zehra (s.a)‘in evliliğinden sonra vefat etmiştir. Buna Hicret’in 3. ya da 4. yılında vefat etmiştir.(43)
Fatime bint Esed (s.a)‘in acı ve gam dolu ayrılık anında değerli oğlu Emirel Müminin Ali (a.s), annesinin yatağının yanında idi. Emirel Müminin İmam Ali (a.s), vefalı ve fedakâr annesinin vefatından sonra acı haberi vermek için Resulullah (s.a.a)’in yanına gitti. Annesini yitirmesinin acısı onu öyle bir etki haline almıştı ki yüksek sesle şöyle dedi:
“Allah’tan geldik ve Ona geri döndürüleceğiz.”
Resulullah (s.a.a), İmam Ali (a.s)’a şöyle dedi:
“Ne oldu Ali?”
İmam Ali (a.s) şöyle dedi:
“Annem vefat etti Ya Resulullah!“
Resulullah (s.a.a)Hz. Muhammed (s.a.a) şöyle dedi:
“Allah’a yemin olsun ki o, benim de Annemdi.”
Sonra Hz. Muhammed (s.a.a):
“Vah Annem!” diyerek yüksek sesle ağlamaya başladı.“ (44)
Araplar zor ve büyük musibetkerde Vah Annem! demektedirler. Hz. Muhammed (s.a.a)‘de Fatime bint Esed (s.a)‘ın vefatının kendisi için çok ağır ve acı olduğunu göstermek için böyle yapmıştır.
Resulullah (s.a.a), Fatime bint Esed (s.a)‘İn naaşının yanına geldi ve şöyle dedi:
“Anne! Allah sana rahnet etsin. Bana karşı şefkatli bir anne idin. Kendin aç kalıyordun ama beni doyuruyordun. Sen çıplak kalıyordun beni giydiriyordun. Güzel yemekleri yemeyip bana yediriyordun. Senin bunları yapmaktaki maksadın Allah’ın rızasını kazanmak ve ahiret mükâfatına ulaşmaktı.”(45)
Fatime bint Esed (s.a)‘in Cenazesine Meleklerin Katılması
Resulullah (s.a.a) ve ashabı Fatime bint Esed (s.a) ‘nın cenazesini yıkayıp kefenledikten sonra (mezarlığa) taşıdılar. Resulullah (s.a.a), Fatime bint Esed (s.a)‘nın cenazesini yalın ayak taşıyordu. Bir adım atıyor, ikinci adımını yavaş atıyordu ve Resulullah (s.a.a)’in adımlarını atması etrafındakileri şaşırtmıştı. Sebebini öğrenmek istediklerinde şöyle dedi:
” Fatime bint Esed (s.a)‘in cenazesini taşırken adımlarımı yavaş atmamın sebebi, Fatime’nin cenazesini taşıyan meleklerin çokluğu idi.”(46)
İlk Cenaze Namazının Kılınması
İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle dedi:
“Resulullah (s.a.a), Fatime bint Esed (s.a)‘in defin ve kefen işlerine şahsen katılmıştı, şöyle dedi:
“Bazı şeyleri yaptığımı gördüğünüz zaman onları yapmadan önce bana neden yaptığımı sorun.”(47)
Resulullah (s.a.a), Fatime bint Esed (s.a)‘in cenazesinde başkaları için yapılması caiz olmayan birtakım işler yapıyordu ve insanların hataya düşmemeleri için bu emsalsiz işlerinin nedenlerini sormalarını istemişti.
Resulullah(s.a.a)’in, Fatime bint Esed (s.a) için yapmış olduğu benzeri olmayan işlerden birisi cenaze namazı kılması idi. İslam Din’inde müslümanın cenazesine 5 tekbir ile namaz kılınırken Resulullah (s.a.a) Fatime bint Esed (s.a)‘in cenazesine 70 tekbir ile namaz kıldı.
Ashab bunun sebebini sordukları zaman şöyle dedi:
” Fatime bint Esed (s.a)‘ya 70 tekbir ile namaz kılmamın sebebi 70 saf meleğin Fatime bint Esed (s.a)‘in cenazesine namaz kılmalarıdır.(48)
İslam’ın bu büyük hanımefendisinin cenazesine meleklerin katılması onun Allah katındaki makamının yüceliğini göstermektedir.(49)
Mustedreku’l Sahihayn’da şöyle denilmektedir:
“Resulullah (s.a.a) Fatime bint Esed (s.a)‘in cenaze namazını 70 tekbir ile kıldıkları zaman Ömer ayağa kalkıp şöyle dedi: “Ya Resulullah! Neden bu Hanım’ın cenaze namazını 70 tekbir ile kıldınız, oysa bundan önceki cenazelere bunu yapmıyordunuz?”
Resulullah (s.a.a), Ömer’e cevaben şöyle dedi:
“Bu Hanım bana anne yerinde idi ve Cebrail, Allah tarafından onun Cennet ehli olduğunu ve Ulu ve Yüce Allah’ın onun cenazesine 70.000 meleğin katılmasını emrettiğinin haberini bana verdi.”(50)
Fatime bint Esed (s.a)‘in Defnedilmesi
Resulullah (s.a.a); Usame b. Zeyd, Ebu Eyyub El-Ensari, Ömer ve bir hizmetkâra Fatime bint Esed (s.a) için mezar kazmalarını emretti. Sanduka yerine geldikleri zaman kendisi mezara indi. Mezarın geri kalan kısmını kazıp elleri ile toprağı dışarı çıkardılar. Kabir hazır hâle gelincede İmam Ali(a.s) ile birlikte Fatime bint Esed (s.a)‘in naaşını mezara yerleştirdiler. Defin işleri tamamlandıktan sonra şöyle dedi:
“Ya Fatime! Benim, Muhammed (s.a.a)… İnsanların Efendisiyim ama övünmüyorum.
Melekler sana :
“Rabbin Kimdir?”
diye sordukları zaman, de ki:
“Eşi olmayan, Allah’tır.”
Sonra şöyle de:
“Muhammed Peygamberimdir,
İslam Dinimdir,
Kur’an Kitabım’dır ve
Oğlum, Ebu Talib oğlu Ali İmam’ımdır.”
Sonra mezra toprak atıp kapattı daha sonra sağ elini sol eline vurup hareket ettiridi ve şöyle dedi:
“Allah’a yemin olsun ki Fatime elimin sesini işitti.”(51)
Resulullah’ın (s.a.a) Fatime’ye Duası
Resulullah (s.a.a) Fatime bint Esed (s.a)‘in defin işlemlerini yapıp tamamladıktan ve İnsanlar’ın dağılmasından sonra Fatime’ye şöyle dua etti:
“Allah’ım! Peygamber’in Muhammed’in ve benden önceki diğer Peygamberlerinin hürmetine Annem Fatime’yi bağışla, Hüccetini ona telkin eyle ve ahiret evini genişlet. Sen Merhametlilerin en Merhametlisisin”(52)
Resulullah (s.a.a) Fatime bint Esed (s.a)‘in defnedilmesinden sonra şöyle dedi:
“Canım elinde olan Allah’a and olsun ki, kabirden çıkmadan önce Nur’dan 2 ışığın başının üstünde, 2 Nur ışığın önünde, 2 Nur ışığın ayaklarının yanında olduğunu ve kıyamete kadar kendisine mağfiret dilemeleri için kabrinde 2 Meleğin görevlendirildiğini gördüm. Melekler ufkunu dolmuşlardı. Cennet’in kapısını Fatime için açtılar. Onun ruhu, Reyhan’ın ve Cennet nimetlerinin içindedir ve Kabri Cennet bahçelerinden bir bahçedir.”(53)
HZ. FATİME’YE ÖZEL ZİYARET DUASI
Seyyid b. Tavus “Misbahu’z-Zair” kitabında Fatıme bint Esed (s.a) için özel bir ziyaretname nakletmiştir. Masum olmayan kişiler için ziyaretnamenin olması o kişinin Âlimlerin yanında ki makamının yücelik ve celalini göstermektedir. Emirel Müminin İmam Ali (a.s)’ın değerli annesinin fazilet ve üstünlüğünün derecesini daha fazla anlayabilmek için burada onun ziyaretnamesinin Türkçe Tercümesine yer vereceğiz:
“Selam olsun Allah’ın Peygamber’ine,
Salam olsun Allah’ın Resul’üne,
Selam olsun Peygamberlerin Efendisine,
Salam olsun ilklerin Efendisine,
SelamOlsun sonların Efendisine,
Selam-olsun Allah’ın, seçilmesini dünya ve dünya ehli için rahmet kıldığı kimseye. Ey Hak Peygamber! Allah’ın selam, rahnet ve bereketi sana olsun.
Salam Olsun Hâşim soyundan Esed kızı Fatime’ye.
Selam olsun sana Ey Allah’ın beğendiği ve doğru sözlü olan!
Selam Olsun sana Ey makam, takva ve taharet sahibi!
Salam–olsun sana Ey Keramet, rıza ve teslim makamının sahibi.
Selam olsun sana Ey Peygamberlerin sonuncusu Muhammed Mustafa’nın işleri ve sorumluluğunu üstlenmiş olan.
Ey Vasi’lerin Efendisi Müminlerin Emiri Ali’nin annesi Selam olsun sana.
Selam olsun sana Ey Allah’ın Resulü’ne tam bir sevgi ve şefkat içinde olan!
Salam olsun sana Ey Allah’ın Veli’sinin ve Hakk’ın Emin’inin yetiştirilmesinin (sorumluluğu) kendisine verilmiş hanım.
Selam olsun senin pak cismine ve canına.
Selam-olsun sana ve pâk oğluna (İmam Ali’ye).
Şehadet ediyorum ki sen, (Allah’ın Elçisine ve Vasi’sine) sorumluluğunu hakkıyka yaptın, emaneti kâmil olarak eda ettin, Allah’ın rızasını kazanmak için çalışıp savaştın, Allah’ın elçisin korumak için sonsuz çaba harcadın.Bunları yaparken de onun Peygamber olduğunu biliyordun, Onun doğruluğuna ve Peygamberliğine iman etmiştin, Vücudundaki kâmil nimeti görüyordun, Onun işlerini yapıyordun. Peygamber’e karşı çok şefkatli ve merhametliydin, Ona hizmet etmeye her zaman hazırdın, Onun istek ve arzularını herşeyin önünde tutuyordun.
Şehadet ediyorum ki Sen, iman ile ve dinlerin en yücesinde (İSLAM) olarak dünyadan ayrıldın. Allah’tan razıydın, her çirkinlik ve pislikten uzak ve tertemizdin. Allah da senden razı idi, Seni razı etti Â’lâ Cennetini senin evin kıldı.
Allahım! Muhammed ve Ehl-iBeytine selam eyle, Bana Esed kızı Fatime’nin ziyaretinden dolayı mükâfat ver, sevgisinde daim eyle, Onun ile ve tertemiz evlatları ile (Müminler’in Emiri İmam Ali (a.s) ve evlatları) haşr eyle. Onun soyundan olan İmam’ların şefaatinden mahrum eyleme.
Sen Merhametlilerin en Merhametlisisin.
Allahım! Bu büyük hanım efendininbüyüklüğü ve makamının hakkı hürmetine beni, anne ve babamı ve bütün iman ehli erkek ve kadınları bağışla ve affeyle.
Bizleri dünyada sevap ve hayır, ahirette de sevap ve hayır inayet eyle, Bizleri Kerem ve rahmetinle Cehennem ateşinden uzak eyle. “(54)
KAYNAKÇA
Kaynakça 1/20
- Mecmau’l Zevaid ve Menbau’l Fevaid c.9 s.100
- Keşful Ğumme c.1 s.64, El İhticac c.2 s.373, Celau’l Uyun s.28
- Şerh-i Nehcül Belağe, İbn Ebil Hadid c.1 s.4
- Biharu’l Envar c.22 s.261, Fatime bint Esed s.9
- Esedu’l Ğabe c.5 s.517
- Keşful Ğumme c.1 s.64, El-İhticac c.2 s.373, Cela’ul Ayan s.28
- Biharu’l Envar c.35 s.98,
- Fatime bint Esed s.31
- İsbat’ul Vasiyyet s.246
- Nuru’l Ebsar s.76
- Delail’ul İmamet s.59, Biharu’l Envar c.15 s.7,
- İlelu’ş Şerai s.129, Fusulu’l Muhimme s.30, İrşadu’l Kulub c.2 s.211, İ’lamu’l Vera s.153
- Keşful Ğumme c.1 s.60
- Riyahenu’ş Şeraiat c.3 s.6
- Biharu’l Envar c.35 s.10
- İlelu’ş Şerai s.130, Emâli s.706, Beşaretu’l Mustafa s.7
- Emâli Saduk s.132, Keşful Ğumme c.1 s.60, Biharu’l Envar c.35 s.8, Zindegi Fatime bint Esed s.65
- İrşadu Mufid s.8
- El Fusulu’l Muhimme s.30
- Keşful Ğumme c.1 s.81
Kaynakça 21/54
- Muntahal Amal c.1 s.274
- İ’lamu’n Nisa c.2 s.137
- Tarih-i Yakubi c.2 s.7 El Herayicu vel Cerayih s.110, Biharu’l Envar c.35 s.83
- Biharu’l Envar c.15 s.383 , Menakıb-u Âl-i Ebi Talib s.210
- Biharu’l Envar c.35 s.83, El Adadu’l Kaviyye s.127
- El Herayicu vel Cerayih s.110, İsbat’ul Vasiyyet s.244
- Sefinetu’l Bihar c.7, Fatıma Maddesi
- Şerh-i Nehcül Belağe, İbn-i Ebi’l Hadid c.1 s.5
- Mümtehine Suresi/12.Ayet
- Keşful Ğumme c.1 s.89, Biharu’l Envar c.36 s.122
- Tevbe Suresi/100. Ayet
- Usul-u Kâfi c.2 s.466
- Mefatihul Cinan
- El Fusulu’l Muhimme s.31
- Mesail’ul İmamu’l Ahmed s.228
- İrşadu Mufid s.8
- Et Tabakatu’l Kubra c.8 s.222
- Keşful Ğumme c.1 s.59
- Haşiyetu Fusulu’l Muhimme s.31
- Sefinetu’l Bihar c.8 s.119
- Usul-u Kâfi c.2 s.466
- Deaimu’l İslam c.2 s.361, Vesailu’ş Şia c.19 s.374
- Esedu’l Ğabe c.5 s.417
- Biharu’l Envar c.35 s.51
- Emâli s.317, Beşaretu’l Mustafa s.241
- Besairu’d Deracat s.287, Biharu’l Envar c.35 s.18
- Biharu’l Envar c.6 s.241, Usul-u Kâfi c.2 s.467
- Usul-u Kâfi c.2 s.467
- Biharu’l Envar c.35 s.70
- Müstedreku Sahihayn c.3 s.108
- Emâli Saduk s.317, El Fusulu’l Muhimme s.131, Keşf-u’l Yakin s.193
- Biharu’l Envar c.35 s.179, Fusulu’l Muhimme s.31, Maktelu’l Huseyn s.65
- Maktelu’l Huseyn s.62, El Herayicu vel Cerayih s.71, Emâli Saduk s.315
- Mefatihul Cinan