Cevşen-i Kebirin Arapçası | Cevşen-i Kebirin Türkçe Okunuşu | Cevşen-i Kebirin Anlamı |
---|---|---|
(1) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا اَللهُ يا رَحْمنُ يا رَحيمُ يا كَريمُ يا مُقيمُ يا عَظيمُ يا قَديمُ يا عَليمُ يا حَليمُ يا حَكيمُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (1) Allahumme inni esalukke bismike ya Allah-u ya rahmanu ya rahimu ya kurimu ya azimu ya kadimu ya alimu ya helimu ya hekimu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 1- Allah’ım! Ben, ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey Allah, ey dünyada hem mümine hem kâfire merhamet eden (Rahman), ey ahirette sadece müminlere merhamet edecek (Rahîm), ey iyilik ve ikramı bol olan (Kerîm), ey her şeyi ayakta tutan (Mukîm), ey azamet ve yücelik sahibi (Azîm), ey varlığının evveli olmayan (Kadîm), ey her şeyi bilen (Alîm), ey kullarını cezalandırmada acele etmeyen hilim sahibi (Halîm), ey hikmet sahibi (Hekîm)! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(2) يا سَيِّدَ السّاداتِ يا مُجيبَ الدَّعَواتِ يا رافِعَ الدَّرَجاتِ يا وَلِيَّ الْحَسَناتِ يا غافِرَ الْخَطيئاتِ يا مُعْطِيَ الْمَسْأَلاتِ يا قابِلَ التَّوْباتِ يا سامِعَ الأَصْواتِ يا عالِمَ الْخَفِيّاتِ يا دافِعَ الْبَلِيّاتِ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (2) Ya seyyide-s sadati ya mucibe-d de’evati ya rafie-d derecaati ya veliye-l hesenati ya ğafire-l hatiat ya mu’tiye-l mus’elati ya gabile-t tevbati ya sami-el esvati ya alime-l hafiyyati ya dafie-l beliyyati subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğevs el-ğevs ğallisna mine-n nari ya rab | 2- Ey efendilerin efendisi olan, ey duaları kabul eden, ey dereceleri yücelten, ey iyiliklerin sahibi olan, ey hataları bağışlayan, ey bütün istekleri veren, ey tövbeleri kabul eden, ey bütün sesleri işiten, ey bütün gizlilikleri / sırları bilen, ey belâları/felâketleri def eden! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(3) يا خَيْرَ الْغافِرينَ يا خَيْرَ الْفاتِحينَ يا خَيْرَ النّاصِرينَ يا خَيْرَ الْحاكِمينَ ياخَيْرَ الرّازِقينَ يا خَيْرَ الْوارِثينَ يا خَيْرَ الْحامِدينَ يا خَيْرَ الذّاكِرينَ يا خَيْرَ الْمُنْزِلينَ يا خَيْرَ الْمُحْسِنينَ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (3) Ya heyre-l ğafirine ya heyre-l fatihine ya heyre-n nasirine ya heyre-l hakimine ya heyre-r razigine ya heyre-l varisine ya heyre-l hamidine ya heyre-z zakirine ya heyre-l munzirine ya heyre-l muhsinine subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 3- Ey bağışlayanların en iyisi, ey (müşkül meseleleri çözüp) açanların en iyisi, ey yardım edenlerin en iyisi, ey hükmedenlerin en iyisi, ey rızk verenlerin en iyisi, ey vârislerin en iyisi, ey övücülerin en iyisi, ey kendisini ananları en iyi anan, ey en iyi nazil eden, ey iyilik edenlerin en iyisi! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(4) يا مَنْ لَهُ الْعِزَّةُ وَالْجَمالُ يا مَنْ لَهُ الْقُدْرَةُ وَالْكَمالُ يا مَنْ لَهُ الْمُلْكُ وَالْجَلالُ يا مَنْ هُوَ الْكَبيرُ الْمُتَعالُ يا مُنْشِىءَ الْسَّحابِ الثِّقالِ يا مَنْ هُوَ شَديدُ الِْمحالِ يا مَنْ هُوَ سَريعُ الْحِسابِ يا مَنْ هُوَ شَديدُ الْعِقابِ يا مَنْ عِنْدَهُ حُسْنُ الثَّوابِ يا مَنْ عِنْدَهُ اُمُّ الْكِتابِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (4) Ya men lehu-l izzeti ve-l cemali ya men lehu-l gudreti ve-l kemali ya men lehu-l mulku ve-l celali ya men huve-l kebiru-l muteali ya munşie-s sehabi-s sigali ya men huve şedidu-l mihali ya men huve seriu-l hisabi ya men huve şedidu-l igabi ya men indehu husnu-s sevabi ya men indehu ummu-l kitabi subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 4- Ey izzet ve güzelliğin gerçek sahibi, ey kudret ve kemalin sahibi, ey mülk ve celalin sahibi, ey büyük ve yüce olan, ey ağır (yağmur yüklü) bulutları icat eden, ey kudret ve intikamı şiddetli olan, ey (mahlûkatın) hesabını süratle gören, ey şiddetli cezaya çarptıran, ey kendi katında en iyi sevabı bulunan, ey (yüce) katında Ümm’ül-Kitap (Levh-i Mahfuz) bulunan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(5) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا حَنّانُ يا مَنّانُ يا دَيّانُ يا بُرْهانُ يا سُلْطانُ يا رِضْوانُ يا غُفْرانُ يا سُبْحانُ يا مُسْتَعانُ يا ذَا الْمَنِّ وَالْبَيانِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (5) Allahumme inni es’eluke bismike ya hennanu ya mennanu ya deyyanu ya burhanu ya sultanu ya rızvanu ya ğufranu ya subhanu ya musteanu ya ze-l menni ve-l beyani subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 5- Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey şefkatli (Hannân), ey çok iyilik ve ihsan sahibi (Mennân), ey (hiçbir ameli) karşılıksız bırakmayan (Deyyân), ey (yolunu kaybedenler için delil) (Burhân), ey gerçek saltanat sahibi (Sultân), ey (sâlih kullarını) hoşnut eden (Rızvân), ey (günahları) bol bol bağışlayan (Gufrân), ey (bütün eksikliklerden kusurlardan) münezzeh olan (Sübhân), ey kendisinden yardım dilenen (Müsteân), ey ihsan ve beyan sahibi! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(6) يا مَنْ تَواضَعَ كُلُّ شَيْءٍ لِعَظَمَتِهِ يا مَنِ اسْتَسْلَمَ كُلُّ شَيْءٍ لِقُدْرَتِهِ يا مَنْ ذَلَّ كُلُّ شَيْءٍ لِعِزَّتِهِ يا مَنْ خَضَعَ كُلُّ شَيْءٍ لِهَيْبَتِهِ يا مَنِ انْقادَ كُلُّ شَيْءٍ مِنْ خَشْيَتِهِ يا مَنْ تَشَقَّقَتِ الْجِبالُ مِنْ مَخافَتِهِ يا مَنْ قامَتِ السَّماواتُ بِاَمْرِهِ يا مَنِ اسْتَقَرَّتِ الأَرَضُونَ بِاِذْنِهِ يا مَنْ يُسَبِّحُ الرَّعْدُ بِحَمْدِهِ يا مَنْ لا يَعْتَدي عَلى اَهْلِ مَمْلَكَتِهِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (6) Ya men tevaze’e kullu şey’in li ezemetihi ya menistesleme kullu şey’in li gudretihi ya men zulle kullu şey’in li izzetihi ya men heze’e kullu şey’in li heybetihi ya men ingade kullu şey’in min heşyetihi ya men teşeggegeti-l cibalu min mehafetihi ya men gameti-s semavati bi emrihi ya men istegerreti-l erezune bi iznihi ya men yusebbihurre’du bi hemdihi ya men la ye’tedi ela ehli memleketihi subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 6- Ey azametine her şeyin boyun eğdiği, ey kudretine her şeyin teslim olduğu, ey izzetine karşı her şeyin zelil olduğu, ey heybetine karşı her şeyin eğildiği, ey korkusundan her şeyin boyun eğdiği, ey korkusundan dağların yarılıp parçalandığı, ey emriyle göklerin ayakta durduğu, ey izniyle yerlerin karar kıldığı, ey gök gürültüsünün kendisini hamd ile tesbih ettiği, ey memleketinin ehline (yaratıklarına) zulmetmeyen! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(7) يا غافِرَ الْخَطايا يا كاشِفَ الْبَلايا يا مُنْتَهَى الرَّجايا يا مُجْزِلَ الْعَطايا يا واهِبَ الْهَدايا يا رازِقَ الْبَرايا يا قاضِيَ الْمَنايا يا سامِعَ الشَّكايا يا باعِثَ الْبَرايا يا مُطْلِقَ الأُسارى سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (7) Ya ğafire-l hetaya ya kaşife-l belaya ya muntehe-r recaya ya muczile-l etaya ya vahibe-l hedaya ya razige-l beraya ya gaziye-l menaya ya samie-ş şekaya ya baise-l beraya ya mutlige-l usara subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 7- Ey hataları bağışlayan, ey belâları bertaraf eden, ey ümitlerin son noktası, ey bağışları bol bol veren, ey hediyeleri inâyet eden, ey yaratıklara rızk veren, ey arzuları yerine getiren, ey (kullarından gelen) şikâyetleri işiten, ey yaratıkları (Kıyamet günü yeniden diriltip) ayağa kaldıran, ey esirleri azat edip hürriyetine kavuşturan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(8) ياذَا الْحَمْدِ وَالثَّناءِ يا ذَا الْفَخْرِ وَاْلبَهاءِ يا ذَا الْمَجْدِ وَالسَّناءِ يا ذَا الْعَهْدِ وَالْوَفاءِ يا ذَا الْعَفْوِ وَالرِّضاءِ يا ذَا الْمَنِّ وَالْعَطاءِ يا ذَا الْفَضْلِ وَالْقَضاءِ يا ذَا الْعِزِّ وَالْبَقاءِ يا ذَا الْجُودِ وَالسَّخاءِ يا ذَا الآلاءِ وَالنَّعْماءِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (8) Ya ze-l hemdi ve-s sena ya ze-l fehri ve-l beha ya ze-l mecdi ve-s sena ya ze-l ehdi ve-l vefa ya ze-l efvi ve-r riza ya ze-l meni ve-l eta ya ze-l fezli ve-l geza ya ze-l izzi ve-l bega ya ze-l cudi ve-s seha ya ze-l ala’i ve-n ne’ma subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 8- Ey hamd ve senanın sahibi, ey iftihar ve değerin sahibi, ey şeref ve yüceliğin sahibi, ey ahd ve vefanın sahibi, ey af ve rızanın sahibi, ey ihsan ve bağışın sahibi, ey kesin söz ve hükmün sahibi, ey izzet ve bekânın (sonsuzluğun) sahibi, ey cömertlik ve eli açıklığın sahibi, ey gizli ve açık nimetlerin sahibi! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(9) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا مانِعُ يا دافِعُ يا رافِعُ يا صانِعُ يا نافِعُ يا سامِعُ يا جامِعُ يا شافِعُ يا واسِعُ يا مُوسِعُ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (9) Allahumme inni es’eluke bismike ya maniu ya dafiu ya rafiu ya saniu ya nafiu ya samiu ya camiu ya şafiu ya vasiu ya musiu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 9- Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey (istemediği şeye) engel olan, ey (zararlı şeyleri ve engelleri) defeden, ey yücelten, ey (her şeyi) sanatla yaratan, ey menfaat ve fayda veren, ey (bütün sesleri) işiten, ey (istediğini istediği şekilde) toplayan, ey (kullarına) şefaat eden (kulları hakkında şefaat izni veren ve yapılan şefaati kabul eden), ey (rahmeti) geniş olan, ey (başkalarına rahmet ve nimetini) genişletip bollaştıran! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(10) يا صانِعَ كُلِّ مَصْنُوعٍ يا خالِقَ كُلِّ مَخْلُوقٍ يا رازِقَ كُلِّ مَرْزُوقٍ يا مالِكَ كُلِّ مَمْلُوكٍ يا كاشِفَ كُلِّ مَكْرُوبٍ يا فارِجَ كُلِّ مَهْمُومٍ يا راحِمَ كُلِّ مَرْحُومٍ يا ناصِرَ كُلِّ مَخْذُولٍ يا ساتِرَ كُلِّ مَعْيُوبٍ يا مَلْجَأَ كُلِّ مَطْرُودٍ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (10) Ya sanie kulli mesnuin ya halike kullu mehlukin ya razige kulli merzugin ya malike kulli memlukin ya kaşife kulli mekrubin ya farice kulli mehmumin ya rahime kulli merhumin ya nasire kulli mehzulin ya satire kulli meğyubin ya melce’e kulli metrudin subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 10- Ey her sanatın (icat edilenin) sanatkârı, ey her yaratılanın yaratıcısı, ey her rızıklananın rızk vereni, ey her sahip olunacak şeyin (gerçek) sahibi, ey her sıkıntıda olanın sıkıntısına son veren, ey bütün kederlilerin kederlerini gideren, ey bütün acınacak kimselerin (hâline) merhamet eden, ey bütün yalnız yardımsız kalanlara yardım eden, ey her kusur sahibinin kusurunu örten, ey bütün kovulmuşların sığınağı olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(11) يا عُدَّتى عِنْدَ شِدَّتي يا رَجائي عِنْدَ مُصيبَتي يا مُونِسي عِنْدَ وَحْشَتي يا صاحِبي عِنْدَ غُرْبَتي يا وَلِيّي عِنْدَ نِعْمَتي يا غِياثي عِنْدَ كُرْبَتي يا دَليلي عِنْدَ حَيْرَتي يا غَنائي عِنْدَ افْتِقاري يا مَلجَئي عِنْدَ اضْطِراري يا مُعيني عِنْدَ مَفْزَعي. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (11) Ya uddeti inde şiddeti ya recai inde musibeti ya munisi inde vehşeti ya sahibi inde ğurbeti ya veliyyi inde ni’meti ya ğiyai inde kurbeti ya delili inde heyreti ya ğenai inde iftihari ya melcei inde iztirari ya muini inde mefze’i subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 11- Ey zor durumumda hazırlığım/sermayem, ey musibet zamanımda ümidim, ey korku zamanımda can yoldaşım, ey yalnızlık/gurbet zamanımda arkadaşım, ey nimetli zamanımda velinimetim, ey sıkıntılı zamanımda imdadım, ey şaşkın hâllerimde kılavuzum, ey fakirlik/ihtiyaç zamanımda zenginliğim, ey perişanlık durumumda sığınağım, ey korktuğum zamanlarda yardımcım! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(12) يا عَلاّمَ الْغُيُوبِ يا غَفّارَ الذُّنُوبِ يا سَتّارَ الْعُيُوبِ يا كاشِفَ الْكُرُوبِ يا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ يا طَبيبَ الْقُلُوبِ يا مُنَوِّرَ الْقُلُوبِ يا اَنيسَ الْقُلُوبِ يا مُفَرِّجَ الْهُمُومِ يا مُنَفِّسَ الْغُمُومِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (12) Ya ellame-l ğuyubi ya ğeffare-z zunubi ya settare-l uyubi ya kaşife-l kurubi ya mugellibe-l gulubi ya tebibe-l gulubi ya munevvire-l gulubi ya enise-l gulubi ya muferrice-l humumi ya muneffise-l ğumumi subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 12- Ey “gayb” olanları bilen, ey günahları bağışlayan, ey ayıpları örten, ey sıkıntıları gideren, ey kalpleri değiştiren, ey kalplerin tabibi olan, ey kalpleri nurlandıran, ey kalplerin arkadaşı, ey hüzünlere son veren, ey gamları yok eden! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(13) اَللّـهُمَّ اِنّى اَسْأَلُكَ بِاْسمِكَ يا جَليلُ يا جَميلُ يا وَكيلُ يا كَفيلُ يا دَليلُ يا قَبيلُ يا مُديلُ يا مُنيلُ يا مُقيلُ يا مُحيلُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (13) Allahumme inni es’eluke bismike ya celilu ya cemilu ya vekilu ya kefilu ya delilu ya gebilu ya mudilu ya munilu ya mugilu ya muhilu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 13- Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey celâl/yücelik sahibi (Celîl), ey cemal/güzellik sahibi (Cemîl), ey (kullarının) işini yoluna koyan (Vekil), ey (kullarının gücü yetmeyen) işlerini kendi üzerine alan (Kefîl), ey (kullarına) yol gösteren (Delil), ey bütün istenilenlere kefil olan (Kabîl), ey çok (nimetleri ve…) elden ele dolaştıran (Mudîl), ey bağış ve lütuf sahibi (Munîl), ey (kullarının hata ve günahlarını) bağışlayan (Mukîl), ey (âlemde istediği her türlü) tasarrufu yapabilen (Muhîl)! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(14)يا دَليلَ الْمُتَحَيِّرينَ يا غِياثَ الْمُسْتَغيثينَ يا صَريخَ الْمُسْتَصْرِخينَ يا جارَ الْمُسْتَجيرينَ يا اَمانَ الْخائِفينَ يا عَوْنَ الْمُؤْمِنينَ يا راحِمَ الْمَساكينَ يا مَلْجَأَ الْعاصينَ يا غافِرَ الْمُذْنِبينَ يا مُجيبَ دَعْوَةِ الْمُضْطَرّينَ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (14) Ya delile-l muteheyyirine ya ğiyase-l musteğasine ya serihe-l mustehrisine ya care-l mustecirine ya emane-l haifine ya evne-l muminine ya rehime-l mesakine ya melce’e-l asine ya ğafire-l muznibine ya mucibe-d de’veti-l muzterrine subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 14- Ey şaşırıp kalanların yol göstericisi, ey yardım dileyenlere yardım eden, ey medet isteyenlere imdat eden, ey sığınak dileyenleri sığındıran, ey korkanların güvencesi, ey müminlerin yardımcısı, ey fakirlere/düşkünlere merhamet eden, ey (dönüş yapan) asilerin / günahkârların sığınağı olan, ey günahkârları bağışlayan, ey darda kalan / perişan olanların duasını kabul eden! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(15)يا ذَا الْجُودِ وَالاِحْسانِ يا ذَا الْفَضْلِ وَالاِمْتِنانِ يا ذَا الأَمْنِ وَالأَمانِ يا ذَا الْقُدْسِ وَالسُّبْحانِ يا ذَا الْحِكْمَةِ وَالْبَيانِ يا ذَا الرَّحْمَةِ وَالرِّضْوانِ يا ذَا الْحُجَّةِ وَالْبُرْهانِ يا ذَا الْعَظَمَةِ وَالسُّلْطانِ يا ذَا الرَّأْفَةِ وَالْمُسْتَعانِ يا ذَا العَفْوِ وَالْغُفْرانِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (15) Ya ze-l cudi ve-l ihsan ya ze-l fezli ve-l imtinani ya ze-l emni ve-l eman ya ze-l kudsi ve-s subhani ya ze-l hikmeti ve-l beyani ya ze-r rehmeti ve-r rizvani ya ze-l hucceti ve-l burhani ya ze-l ezemeti ve-s sultani ya ze-r re’feti ve-l musteani ya ze-l efvi ve-l ğufrani subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 15- Ey cömertlik ve ihsan sahibi, ey fazl, kerem ve lütuf sahibi, ey emniyet ve güven sahibi, ey kudsiyet sahibi ve her noksanlıktan münezzeh olan, ey hikmet ve beyan sahibi, ey rahmet ve rızvan sahibi, ey kesin delil ve burhan sahibi, ey azamet ve saltanat sahibi, ey şefkat sahibi olan ve kendisinden yardım dilenen, ey af ve mağfiret sahibi olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(16) يا مَنْ هُوَ رَبُّ كُلِّ شَيْءٍ يا مَنْ هُوَ اِلـهُ كُلِّ شَيءٍ يا مَنْ هُوَ خالِقُ كُلِّ شَيْءٍ يا مَنْ هُوَ صانِعُ كُلِّ شَيْءٍ يا مَنْ هُوَ قَبْلَ كُلِّ شَيْءٍ يا مَنْ هُوَ بَعْدَ كُلِّ شَيْءٍ يا مَنْ هُوَ فَوْقَ كُلِّ شَيْءٍ يا مَنْ هُوَ عالِمٌ بِكُلِّ شَيْءٍ يا مَنْ هُوَ قادِرٌ عَلى كُلِّ شَيْءٍ يا مَنْ هُوَ يَبْقى وَيَفْنى كُلُّ شَيْءٍ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (16) Ya men huve rabbu kulli şey’in ya men huve ilahu kulli şey’i ya men huve haliku kulli şey’in ya men huve saniu kulli şey’in ya men huve geble kulli şey’in ya men huve be’de kulli şey’in ya men huve fevge kulli şey’in ya men huve alimun bi kulli şey’in ya men huve gadirun ela kulli şey’in ya men huve yebga ve yefna kullu şey’in subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 16- Ey her şeyin Rabbi, ey her şeyin ilâhı, ey her şeyin yaratıcısı, ey her şeyin icat edeni/sanatkârı, ey her şeyden önce olan, ey her şeyden sonra kalacak olan, ey her şeyden üstün olan, ey her şeyi bilen, ey her şeye gücü yeten, ey her şey yok olduktan sonra kendisi baki kalan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(17) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا مُؤْمِنُ يا مُهَيْمِنُ يا مُكَوِّنُ يا مُلَقِّنُ يا مُبَيِّنُ يا مُهَوِّنُ يا مُمَكِّنُ يا مُزَيِّنُ يا مُعْلِنُ يا مُقَسِّمُ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (17) Allahumme inni es’eluke bismike ya mu’minu ya muheyminu ya mukevvinu ya mulegginu ya mubeyyinu ya muhevvinu ya mumekkinu ya muzeyyinu ya mu’linu ya mugessimu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 17- Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey emniyet ve güven veren (Mu’min), ey (her şeyi) hükmü altına alan/koruyup gözeten (Müheymin), ey varlıkları yoktan var eden (Mükevvin), ey (yaratıklarına gerekenleri) öğretip telkin eden (Mülakkın), ey (açıklanması gerekenleri) açıklayan (Mübeyyin), ey (zorlukları) kolaylaştıran (Mühevvin), ey (kullarına gereken) güç ve imkânı sağlayan (Mümekkin), ey (her şeyi uygun bir şekilde) süsleyen (Müzeyyin), ey (kullarına gerekenleri) ilân eden (Mu’lin), ey (yaratıklar arasında, rızk vb. bölüştürülmesi gereken şeyleri) taksim eden (Mukassim)! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(18) يا مَنْ هُوَ فى مُلْكِهِ مُقيمٌ يا مَنْ هُوَ فى سُلْطانِهِ قَديمٌ يا مَنْ هُو فى جَلالِهِ عَظيمٌ يا مَنْ هُوَ عَلى عِبادِهِ رَحيمٌ يا مَنْ هُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَليمٌ يا مَنْ هُوَ بِمَنْ عَصاهُ حَليمٌ يا مَنْ هُوَ بِمَنْ رَجاهُ كَريمٌ يا مَنْ هُوَ في صُنْعِهِ حَكيمٌ يا مَنْ هُوَ فى حِكْمَتِهِ لَطيفٌ يا مَنْ هُوَ في لُطْفِهِ قَديمٌ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (18) Ya men huve fi mulkihi mugimun ya men huve fi sultanihi gedimun ya men huve fi celalihi ezimun ya men huve ela ibadihi rehimun ya men huve bi kulli şey’in elimun ya men huve bi men esahu helimun ya men huve bi men recahu kerimun ya men huve fi sun’ihi hekimun ya men huve fi hikmetihi letifun ya men huve fi lutfihi gedimun subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 18- Ey mülkünde daim ve sabit olan, ey saltanatında kadîm ve ezelî olan, ey celâlinde azîm olan, ey kullarına karşı merhamet sahibi olan, ey her şeyi (en iyi) bilen, ey emirlerine uymayanlara karşı hilimli/sabırlı olan, ey kendisine ümit bağlayanlara karşı lütuf ve kerem sahibi olan, ey yaratılış sanatında hikmet sahibi olan, ey hikmetinde lütuf ve inâyet sahibi olan, ey lütfunda da kadîm ve ezelî olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(19) يا مَنْ لا يُرْجى إلاّ فَضْلُهُ يا مَنْ لا يُسْأَلُ إلاّ عَفْوُهُ يا مَنْ لا يُنْظَرُ إلاّ بِرُّهُ يا مَنْ لا يُخافُ إلاّ عَدْلُهُ يا مَنْ لا يَدُومُ إلاّ مُلْكُهُ يا مَنْ لا سُلْطانَ إلاّ سُلْطانُهُ يا مَنْ وَسِعَتْ كُلَّ شَيْءٍ رَحْمَتُهُ يا مَنْ سَبَقَتْ رَحْمَتُهُ غَضَبَهُ يا مَنْ اَحاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمُهُ يا مَنْ لَيْسَ اَحَدٌ مِثْلَهُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (19) Ya men la yurca illa fezluhu ya men la yus’elu illa efvuhu ya men la yunzeru illa birruhu ya men la yuhafu illa edluh ya men la yedumu illa mulkuhu ya men la sultane illa sultanuhu ya men vesiet kulle şey’in rehmetuhu ya men sebeget rehmetuhu gezebehu ya men ehate bi kulli şey’in ilmuhu ya men leyse ehedun mislehu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 19- Ey ancak fazl ve keremi ümit edilen, ey ancak affı dilenen, ey ancak iyiliği beklenen, ey ancak adaletinden korkulan, ey ancak kendi mülkü daim ve ebedi olan, ey (âlemde) kendi saltanatından başka hiçbir saltanat ve hâkimiyet bulunmayan, ey rahmeti her şeyi kaplayan, ey rahmeti gazabının önüne geçen, ey ilmi her şeyi kuşatan, ey hiçbir şey onun gibi olmayan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(20) يا فارِجَ الْهَمِّ يا كاشِفَ الْغَمِّ يا غافِرَ الذَّنْبِ يا قابِلَ التَّوْبِ يا خالِقَ الْخَلْقِ يا صادِقَ الْوَعْدِ يا مُوفِيَ الْعَهْدِ يا عالِمَ السِّرِّ يا فالِقَ الْحَبِّ يا رازِقَ الأَنامِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (20) Ya farice-l hemmi ya kaşife-l gemmi ya ğafire-z zenbi ya gabile-t tevbi ya halike-l halki ya sabige-l ve’di ya mufiye-l ehdi ya alime-s sirri ya falige-l hebbi ya razige-l enami subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 20- Ey sıkıntıyı gideren, ey gam ve kedere son veren, ey günahı bağışlayan, ey tövbeyi kabul eden, ey yaratıkları yaratan, ey verdiği söze sadık kalan, ey ahdine vefa eden, ey gizliyi bilen, ey tohum tanesini yarıp filizlendiren, ey yaratıkları rızıklandıran! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(21) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا عَلِيُّ يا وَفِيُّ يا غَنِيُّ يا مَلِيُّ يا حَفِيُّ يا رَضِيُّ يا زَكِيُّ يا بَدِيُّ يا قَوِيُّ يا وَلِيُّ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (21) Allahumme inni es’eluke bismike ya eliyyu ya vefiyyu ya geniyyu ya meliyyu ya hefiyyu ya reziyyu ya zekiyyu ya bediyyu ya geviyyu ya veliyyu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 21- Allah’ım, ben, ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey yüce, ey vefalı (ahdine sadık), ey (mutlak) zenginliğe sahip olan, ey (kullarına) şefkatli davranan, ey (kullarına) ikram ve iyilikte bulunan, ey (kullarını) kendisinden razı eden, ey (bütün kusurlardan, eksikliklerden) münezzeh ve temiz olan, ey (yaratılışı) başlatan, ey güçlü, ey (müminlerin) velisi! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(22) يا مَنْ اَظْهَرَ الْجَميلَ يا مَنْ سَتَرَ الْقَبيحَ يا مَنْ لَمْ يُؤاخِذْ بِالْجَريرَةِ يا مَنْ لَمْ يَهْتِكِ السِّتْرَ يا عَظيمَ الْعَفْوِ يا حَسَنَ التَّجاوُزِ يا واسِعَ الْمَغْفِرَةِ يا باسِطَ الْيَدَيْنِ بِالرَّحْمَةِ يا صاحِبَ كُلِّ نَجْوى يا مُنْتَهى كُلِّ شَكْوى سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (22) Ya men ezhere-l cemile ya men setere-l gebihe ya men lem yuahiz bi-l cerireti ya men lem yehtiki-s sitre ya ezime-l efvi ya hesene-t tecavuzi ya vesie-l meğfireti ya basite-l yedeyni bi-r rehmeti ya sahibe kulli necva ya munteha kulli şekva subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 22- Ey güzel (şeyleri) açığa çıkaran, ey kötü ve çirkin (şeylerin) üzerini örten, ey (suçluyu) suçu sebebiyle (hemen) cezalandırmayan, ey (günahkârların ayıplarının/günahlarının üzerindeki) perdeyi yırtmayan, ey affı büyük olan, ey güzel bağışlayan, ey mağfireti geniş olan, ey rahmet ellerini (kullarına) sürekli açan, ey her sessiz yalvarışın sahibi (onu işiten, teveccüh eden), ey bütün şikâyetlerin ulaşacağı son nokta/son merci! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(23) يا ذَا النِّعْمَةِ السّابِغَةِ يا ذَا الرَّحْمَةِ الْواسِعَةِ يا ذَا الْمِنَّةِ السّابِقَةِ يا ذَا الْحِكْمَةِ الْبالِغَةِ يا ذَا الْقُدْرَةِ الْكامِلَةِ يا ذَا الْحُجَّةِ الْقاطِعَةِ يا ذَا الْكَرامَةِ الظّاهِرَةِيا ذَا الْعِزَّةِ الدّائِمَةِ يا ذَا الْقُوَّةِ الْمَتينَةِ يا ذَا الْعَظَمَةِ الْمَنيعَةِ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (23) Ya ze-n ni’meti-s sabigeti ya ze-r rehmeti-l vasieti ya ze-l minneti-s sabigeti ya ze-l hikmeti-l baligeti ya ze-l gudreti-l kamileti ya ze-l hucceti-l gatieti ya ze-l kerameti-z zahireti ya ze-l izzeti-d daimeti ya ze-l guvveti-l metineti ya ze-l ezemeti-l menieti subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 23- Ey bol nimetin sahibi, ey geniş rahmetin sahibi, ey (insanlar var olmadan/onlar istemeden) önce (onlara yönelik) minnet/ihsan sahibi olan, ey eksiksiz hikmet sahibi, ey mükemmel kudret sahibi, ey kesin hüccet ve delil sahibi, ey (her şeyde, her yerde) açık lütuf sahibi, ey ebedî izzet sahibi, ey sarsılmaz kudret sahibi, ey yüce azamet sahibi! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(24) يا بَديعَ السَّماواتِ يا جاعِلَ الظُّلُماتِ يا راحِمَ الْعَبَراتِ يا مُقيلَ الْعَثَراتِ يا ساتِرَ الْعَوْراتِ يا مُحْيِيَ الأَمْواتِ يا مُنْزِلَ الآياتِ يا مُضَعِّفَ الْحَسَناتِ يا ماحِيَ السَّيِّئاتِ يا شَديدَ النَّقِماتِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (24) Ya bedie-s semavati ya caile-z zulumati ya rahime-l eberati ya mugile-l eserati ya satire-l evrati ya muhyiye-l emvati ya munzile-l ayati ya muzei’fe-l hesenati ya mahiye-s seyyiati ya şedide-n negimati subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 24- Ey gökleri benzersiz yaratan, ey karanlıkları (âlemin düzenine) yerleştiren, ey göz yaşlarına acıyan, ey sürçmeleri affeden, ey ayıpların (kötülüklerin) üzerini örten, ey ölüleri dirilten, ey âyetleri indiren, ey sevapları kat kat artıran, ey kötülükleri silip yok eden, ey intikam ve cezalandırması şiddetli olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(25) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا مُصَوِّرُ يا مُقَدِّرُ يا مُدَبِّرُ يا مُطَهِّرُ يا مُنَوِّرُ يا مُيَسِّرُ يا مُبَشِّرُ يا مُنْذِرُ يا مُقَدِّمُ يا مُؤَخِّرُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (25) Allahumme inni es’eluke bismike ya musevviru ya mugeddiru ya mudebbiru ya mutehhiru ya munevviru ya muyessiru ya mubeşşiru ya munziru ya mugeddimu ya muvehhiru subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 25- Allah’ım ben, ismin hürmetine sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey (varlıklara) şekil veren, ey (âlemin her şeyine) belli bir ölçü ve nizamı yerleştiren, ey (bütün âlemleri) tedbir edip yöneten, ey (lâyık kullarını pisliklerden) temizleyen, ey (âlemi) nurlandıran, ey (zorlukları) kolaylaştıran, ey (iman ehlini) müjdeleyen, ey (günaha kapılanları) korkutan, ey (hak edenleri) öne geçiren, ey (hak etmeyenleri) geride bırakan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(26) يا رَبَّ الْبَيْتِ الْحَرامِ يا رَبَّ الشَّهْرِ الْحَرامِ يا رَبَّ الْبَلَدِ الْحَرامِ يا رَبَّ الرُّكْنِ وَالْمَقامِ يا رَبَّ الْمَشْعَرِ الْحَرامِ يا رَبَّ الْمَسْجِدِ الْحَرامِ يا رَبَّ الْحِلِّ وَالْحَرامِ يا رَبَّ النُّورِ وَالظَّلامِ يا رَبَّ التَّحِيَّةِ وَالسَّلامِ يا رَبَّ الْقُدْرَةِ فِي الأَنامِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (26) Ya rabbe-l beyti-l herami ya rebbe-ş şehri-l herami ya rebbe-l beledi-l herami ya rebbe-r rukni ve-l megami ya rebbe-l meş’eri-l herami ya rebbe-l mescidi-l herami ya rebbe-l hilli ve-l herami ya rebbe-n nuri ve-z zulami ya rebbe-t tehiyyeti ve-s selami ya rebbe-l gudreti fi-l enami subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 26- Ey hürmetli evin (Kâbe’nin) Rabbi, ey hürmetli ayın (haram ayların) Rabbi, ey hürmetli beldenin (Mekke’nin) Rabbi, ey (Kâbe’nin) rüknü-nün ve Makam-ı İbrâhim’in Rabbi, ey Meş’ar’ül-Harâm’ın Rabbi, ey Mescid’ül-Haram’ın Rabbi, ey Hill’in (Harem dışının) ve Harem’in Rabbi, ey nur ve karanlığın Rabbi, ey tahiyyât ve selâmın Rabbi, ey yaratıklardaki kudretin Rabbi (yaratanı, büyüteni)! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(27) يا اَحْكَمَ الْحاكِمينَ يا اَعْدَلَ الْعادِلينَ يا اَصْدَقَ الصّادِقينَ يا اَطْهَرَ الطّاهِرينَ يا اَحْسَنَ الْخالِقينَ يا اَسْرَعَ الْحاسِبينَ يا اَسْمَعَ السّامِعينَ يا اَبْصَرَالنّاظِرينَ يا اَشْفَعَ الشّافِعينَ يا اَكْرَمَ الأَكْرَمينَ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (27) Ya ehkeme-l hakimin ya e’dele-l adiline ya esdege-s sadigine ya ethere-t tahirine ya ehsene-l halikine ya esre’el hasibine ya esme’es sami’ine ya ebsere-n nazirine ya eşfe’eş şafi’ine ya ekreme-l ekremine subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 27- Ey hükmedenlerin hükmedicisi, ey adillerin en adaletlisi, ey doğruların en doğrusu, ey temiz olanların en temizi, ey yaratıcıların en iyisi, ey hesaba çekenlerin en süratlisi, ey işitenlerin en iyi işiteni, ey bakanların en iyi göreni, ey şefaatçilerin en iyisi, ey kerem sahiplerinin en keremlisi! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(28) يا عِمادَ مَنْ لا عِمادَ لَهُ يا سَنَدَ مَنْ لا سَنَدَ لَهُ يا ذُخْرَ مَنْ لا ذُخْرَ لَهُ يا حِرْزَ مَنْ لا حِرْزَ لَهُ يا غِياثَ مَنْ لا غِياثَ لَهُ يا فَخْرَ مَنْ لا فَخْرَ لَهُ يا عِزَّ مَنْ لا عِزَّ لَهُ يا مُعينَ مَنْ لا مُعينَ لَهُ يا اَنيسَ مَنْ لا اَنيسَ لَهُ يا اَمانَ مَنْ لا اَمانَ لَهُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (28) Ya imade men la imade lehu ya senede men la senede lehu ya zuhre men la zuhre lehu ya hirze men la hirze lehu ya ğıyase men la ğıyase lehu ya fehre men la fehre lehu ya izze men la izze lehu ya muine men la muine lehu ya enise men la enise lehu ya emane men la emane lehu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 28- Ey desteği olmayanların desteği, ey dayanağı bulunmayanların dayanağı, ey birikimi olmayanların birikimi, ey sığınağı olmayanların sığınağı, ey imdada koşacak kimsesi olmayanların imdadı, ey iftihar edecek kimsesi olmayanların iftiharı, ey izzeti olmayanların izzeti, ey yardımcısı olmayanların yardımı, ey arkadaşı olmayanların arkadaşı, ey emniyeti olmayanların emânı! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(29) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا عاصِمُ يا قائِمُ يا دائِمُ يا راحِمُ يا سالِمُ يا حاكِمُ يا عالِمُ يا قاسِمُ يا قابِضُ يا باسِطُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (29) Allahumme inni es’eluke bismike ya asimu ya gaimu ya daimu ya rahimu ya salimu ya hakimu ya alimu ya gasimu ya gabizu ya basitu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 29- Allah’ım, ben ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey (yaratılanları) koruyan, ey (başkasına muhtaç olmayan) zatıyla ayakta duran, ey ebedi ve daimî olan, ey merhamet eden, ey (her kusurdan noksanlıktan) münezzeh olan zat, ey (âleme) hükmeden, ey (her şeyi) bilen, ey (bölüştürülmesi gerekenleri yaratıkları arasında adaletle) taksim eden, ey (dilediğine rızkını, nimetlerini) kısan, ey (dilediğine) genişleten, bol veren! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(30) يا عاصِمَ مَنِ اسْتَعْصَمَهُ يا راحِمَ مَنِ اسْتَرْحَمَهُ يا غافِرَ مَنِ اسْتَغْفَرَهُ يا ناصِرَ مَنِ اسْتَنْصَرَهُ يا حافِظَ مَنِ اسْتَحْفَظَهُ يا مُكْرِمَ مَنِ اسْتَكْرَمَهُ يا مُرْشِدَ مَنِ اسْتَرْشَدَهُ يا صَريخَ مَنِ اسْتَصْرَخَهُ يا مُعينَ مَنِ اسْتَعانَهُ يا مُغيثَ مَنِ اسْتَغاثَهُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (30) Ya asimu men iste’semehu ya rahime men isterhemehu ya ğafire men isteğferehu ya nasire men istenserehu ya hafize men istehfezehu ya mukrime men istekremehu ya murşide men isterşedehu ya serihe men istesrehehu ya muine men isteanehu ya muğise men isteğasehu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 30- Ey kendisinden, (günahlardan) korunmayı dileyeni koruyan, ey merhamet dileyene merhamet eden, ey mağfiret dileyeni bağışlayan, ey yardım isteyenlere yardım eden, ey kerem ve lütuf dileyene ikramda bulunan, ey irşat olmak isteyeni irşat eden, ey feryat edip kendisinden (yardım) dileyenin yardımına koşan, ey kendisinden inayet isteyene inayet eden, ey kendisinden medet bekleyene imdat eden! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(31) يا عَزيزاً لا يُضامُ يا لَطيفاً لا يُرامُ يا قَيُّوماً لا يَنامُ يا دائِماً لا يَفُوتُ يا حَيّاً لا يَمُوتُ يا مَلِكاً لا يَزُولُ يا باقِياً لا يَفْنى يا عالِماً لا يَجْهَلُ يا صَمَداً لا يُطْعَمُ يا قَوِيّاً لا يَضْعُفُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (31) Ya ezizen la yuzamu ya letifen la yuramu ya geyyumen la yenamu ya naimen la yefutu ya heyyen la yemutu ya meliken la yezulu ya bagiyen la yefna ya alimen la yechelu ya semeden la yut’emu la geviyyen la yez’ufu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 31- Ey mağlup ve zelil edilmeyen, Azîz, ey hakikati idrak edilmeyen Latîf, ey (âlemleri) ayakta tutan ve hiçbir zaman uyumayan Kayyûm, ey yok olmayan ebedi, ey ölümsüz diri, ey saltanatı (hiçbir zaman) zevale uğramayacak Melik, ey asla fena bulmayacak Bâkî, ey kendisine (asla) cehalet arız olmayan Âlim, ey gıdaya muhtaç olmayan Samed, ey (hiçbir zaman) zaafa uğramayan Kavî! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(32) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا اَحَدُ يا واحِدُ يا شاهِدُ يا ماجِدُ يا حامِدُ يا راشِدُ يا باعِثُ يا وارِثُ يا ضارُّ يا نافِعُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (32) Allahumme inni es’eluke bismike ya ehedu ya vahidu ya şahidu ya macidu ya hamidu ya raşidu ya baisu ya varisu ya zarru ya nafiu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 32- Allah’ım, ben ismin hürmetine sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey tek olan (Ehad), ey yegâne olan (Vâhid), ey (her yerde) hazır ve nazır olan (Şâhid), ey şan ve yücelik sahibi olan (Mâcid), ey (kendi zatı mukaddesine) hamd-ü sena eden (Hâmid), ey (yaratıklarına) yol gösteren (Râşid), ey (ölüleri diriltip kabirlerden) ayağa kaldıran (Bâis), ey (yaratıklardan sonra baki kalarak kâinatı) miras alacak (Vâris), ey (hak edeni veya imtihan için maslahat gördüğünü zarar ve ziyana uğratan (Zârr), ey (uygun gördüğüne de) menfaat veren (Nâfi’)! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(33) يا اَعْظَمَ مِنْ كُلِّ عَظيمٍ يا اَكْرَمَ مِنْ كُلِّ كَريمٍ يا اَرْحَمَ مِنْ كُلِّ رَحيمٍ يا اَعْلَمَ مِنْ كُلِّ عَليمٍ يا اَحْكَمَ مِنْ كُلِّ حَكيمٍ يا اَقْدَمَ مِنْ كُلِّ قَديمٍ يا اَكْبَرَ مِنْ كُلِّ كَبيرٍ يا اَلْطَفَ مِنْ كُلِّ لَطيفٍ يا اَجَلَّ مِن كُلِّ جَليلٍ يا اَعَزَّ مِنْ كُلِّ عَزيزٍ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (33) Ya e’zeme min kulli ezimin ya ekreme min kulli kerimin ya erheme min kulli rehimin ya e’leme min kulli elimin ya ehkeme min kulli hekimin ya egdeme min kulli gedimin ya ekbere min kulli kebirin ya eltefe min kulli letifin ya ecelle min kulli celilin ya ezze min kulli ezizin subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 33- Ey her büyükten daha büyük olan, ey bütün cömertlerden daha cömert olan, ey bütün merhametlilerden daha merhametli olan, ey bütün bilgililerden daha bilgili olan, ey bütün hikmet sahiplerinden daha çok hikmetli olan, ey her kadîmden daha Kadîm olan, ey her büyükten daha büyük olan, ey her lâtiften daha lâtif olan, ey her yüceden daha yüce olan, ey her azizden daha çok izzet sahibi olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(34) يا كَريمَ الصَّفْحِ يا عَظيمَ الْمَنِّ يا كَثيرَ الْخَيْرِ يا قَديمَ الْفَضْلِ يا دائِمَاللُّطْفِ يا لَطيفَ الصُّنْعِ يا مُنَفِّسَ الْكَرْبِ يا كاشِفَ الضُّرِّ يا مالِكَ الْمُلْكِ يا قاضِيَ الْحَقِّ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (34) Ya kerime-s sefhi ya ezime-l menni ya kesire-l heyri ya gedime-l fezli ya daime-l lutfi ya letife-s sun’i ya muneffise-l kerbi ya kaşife-z zurri ya maalike-l mulki ya gaziye-l heggi subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 34- Ey bağışlamada kerem ve lütfu bol olan, ey büyük iyilik ve nimet sahibi olan, ey hayrı çok olan, ey fazlı/ ihsanı kadîm ve ezelî olan, ey lütfu ebedi olan, ey sanatı lâtif ve güzel olan, ey sıkıntıyı gideren, ey bela ve zorluklara son veren, ey (varlık) mülkünün sahibi, ey hak ve hakikat üzere hüküm veren! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(35) يا مَنْ هُوَ في عَهْدِهِ وَفِيٌّ يا مَنْ هُوَ في وَفائِهِ قَوِيٌّ يا مَنْ هُوَ في قُوَّتِهِ عَلِيٌّ يا مَنْ هُوَ في عُلُوِّهِ قَريبٌ يا مَنْ هُوَ في قُرْبِهِ لَطيفٌ يا مَنْ هُوَ في لُطْفِهِ شَريفٌ يا مَنْ هُوَ في شَرَفِهِ عَزيزٌ يا مَنْ هُوَ في عِزِّهِ عَظيمٌ يا مَنْ هُوَ في عَظَمَتِهِ مَجيدٌ يا مَنْ هُوَ في مَجْدِهِ حَميدٌ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (35) Ya men huve fi ehdihi vefiyyun ya men huve fi vefaihi geviyyun ya men huve fi guvvetihi eliyyun ya men huve fi uluvvihi geribun ya men huve fi gurbihi letifun ya men huve fi lutfihi şerifun ya men huve fi şerefihi ezizun ya men huve fi izzihi ezimun ya men huve fi ezemetihi mecidun ya men huve fi mecdihi hemidun subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 35- Ey ahdinde vefalı, ey vefakârlığı güçlü, ey kuvvetinde yüce, ey yüce olduğu halde yakın, ey yakın olduğu halde lâtif, ey lütfuyla birlikte şerif, ey şerefiyle birlikte aziz, ey izzetinde azim, ey azametinde yüce, ey yüceliğinde övgüye layık! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(36) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا كافي يا شافي يا وافي يا مُعافي يا هادي يا داعي يا قاضي يا راضي يا عالي يا باقي. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (36) Allahumme inni es’eluke bismike ya kafi ya Şafi ya vafi ya muafi ya hadi ya dai ya gazi ya razi ya ali ya bagi subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 36- Allah’ım, ben (mübarek) ismin hürmetine (hacetlerimi) senden diliyorum; ey (kendisine güvenip yönelene) yeterli gelen, ey (bütün dertlere) şifa veren, ey (verdiği ahde) vefa eden, ey sıhhat ve afiyet veren, ey (yaratıkları) hidayet eden, ey (kullarını iyiliğe ve cennete) davet eden, ey (hak üzere) hüküm veren, ey (salih ve itaatkâr) kullarından hoşnut olan, ey (her şeyiyle) yüce ve âli olan, ey (ebediyyen) baki kalan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(37) يا مَنْ كُلُّ شَيْءٍ خاضِعٌ لَهُ يا مَنْ كُلُّ شَيْءٍ خاشِعٌ لَهُ يا مَنْ كُلُّ شَيْءٍ كائِنٌ لَهُ يا مَنْ كُلُّ شَيْءٍ مَوْجُودٌ بِهِ يا مَنْ كُلُّ شَيْءٍ مُنيبٌ اِلَيْهِ يا مَنْ كُلُّ شَيْءٍ خائِفٌ مِنْهُ يا مَنْ كُلُّ شَيْءٍ قائِمٌ بِهِ يا مَنْ كُلُّ شَيْءٍ صائِرٌ اِلَيْهِ يا مَنْ كُلُّ شَيْءٍ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ يا مَنْ كُلُّ شَيْءٍ هالِكٌ إلاّ وَجْهَهُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (37) Ya men kullu şey’in haziun lehu ya men kullu şey’in haşiun lehu ya men kullu şey’in kainun lehu ya men kullu şey’in mevcudun bihi ya men kullu şey’in munibun ileyhi ya men kullu şey’in haifun minhu ya men kullu şey’in gaimun bihi ya men kullu şey’in sairun ileyhi ya men kullu şey’in yusebbihu bi hemdihi ya men kullu şey’in halikun illa vechehu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 37- Ey her şeyin kendisine boyun eğdiği, ey her şeyin kendisinden korkup huşu gösterdiği, ey her şeyin kendisi için var olduğu, ey her şeyin kendisiyle vücut bulduğu, ey her şeyin kendisine döndüğü, ey her şeyin kendisinden korktuğu, ey her şeyin kendisiyle ayakta durduğu, ey her şeyin kendisine yöneldiği, hareket ettiği, ey her şeyin kendisini medh-u senasıyla tesbih ettiği, ey (Mukaddes vechinin) dışında her şeyin helâk olduğu! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(38) يا مَنْ لا مَفَرَّ إلاّ اِلَيْهِ يا مَنْ لا مَفْزَعَ إلاّ اِلَيْهِ يا مَنْ لا مَقْصَدَ إلاّ اِلَيْهِ يا مَنْ لا مَنْجَىً مِنْهُ إلاّ اِلَيْهِ يا مَنْ لا يُرْغَبُ إلاّ اِلَيْهِ يا مَنْ لا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إلاّ بِهِ يا مَنْ لا يُسْتَعانُ إلاّ بِهِ يا مَنْ لا يُتَوَكَّلُ إلاّ عَلَيْهِ يا مَنْ لا يُرْجى إلاّ هُوَ يا مَنْ لا يُعْبَدُ إلاّ هو سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (38) Ya men la meferre illa ileyhi ya men la mefze’e illa ileyhi ya men la megsede illa ileyhi ya men la menca minhu illa ileyhi ya men la yurğebu illa ileyhi ya men la hevle ve la guvvete illa bihi ya men la yusteanu illa bihi ya men la yutevekkelu illa eleyhi ya men la yurca illa huve ya men la yu’bedu illa huve subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 38- Ey (suçlular için) kendi dergâhından başka kaçılacak yer bulunmayan, ey kendisinden başka sığınılacak yer olmayan, ey kendisinden başka varılacak hedef ve maksat bulunmayan, (kahr-u gazabından kurtulmak için) kendi dergâhından başka kurtuluş yeri olmayan, ey ancak kendisine rağbet edilen, ey kendisinden başka güç ve kuvvet kaynağı olabilecek kimse bulunmayan, ey kendisinden başka kimseden yardım dilenilmeyen, ey kendisinden başkasına tevekkül edilmeyen, ey kendisinden başkası ümit edilmeyen, ey kendisinden başkasına ibadet edilmeyen! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(39) يا خَيْرَ الْمَرْهُوبينَ يا خَيْرَ الْمَرْغُوبينَ يا خَيْرَ الْمَطْلُوبينَ يا خَيْرَ الْمَسْؤولينَ يا خَيْرَ الْمَقْصُودينَ يا خَيْرَ الْمَذْكُورينَ يا خَيْرَ الْمَشْكُورينَ يا خَيْرَ الَْمحْبُوبينَ يا خَيْرَ الْمَدْعُوّينَ يا خَيْرَ الْمُسْتَأْنِسينَ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (39) Ya heyre-l merhubine ya heyre-l merğubine ya heyre-l metlubine ya heyre-l mesuline ya heyre-l megsudine ya heyre-l mezkurine ya heyre-l meşkurine ya heyre-l mehbubine ya heyre-l med’uvvine ya heyre-l muste’nisine subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 39- Ey kendisinden korkulanların en iyisi, ey rağbet edilenlerin en iyisi, ey talep edilenlerin en iyisi, ey kendisinden istekte bulunulanların en iyisi, ey kendisine yönelinenlerin/maksûd olanların en iyisi, ey zikredilenlerin/anılanların en iyisi, ey şükredilenlerin en iyisi, ey sevilenlerin en iyisi, ey el açıp çağrılanların en iyisi, ey kendisine ünsiyet edilenlerin en iyisi! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(40) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا غافِرُ يا ساتِرُ يا قادِرُ يا قاهِرُ يا فاطِرُ يا كاسِرُ يا جابِرُ يا ذاكِرُ يا ناظِرُ يا ناصِرُ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (40) Allahumme inni es’eluke bismike ya ğafiru ya satiru ya gadiru ya gahiru ya fatiru ya kasiru ya cabiru ya zakiru ya naziru ya nasiru subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 40- Allah’ım, ben ismin hürmetine senden (hacetlerimi) diliyorum; ey (kullarının günahlarını) bağışlayan, ey (ayıpları, kötülükleri) örten, ey (her şeye) gücü yeten, ey (her şeye) galip gelen, ey (her şeyi yoktan var eden), ey (zalimlerin ihtişamını) kıran, ey (yaraları) saran, iyileştiren, ey (kendisini ananları) anan, ey (yaratıkların hâllerini) gören, ey (dostlarına) yardım eden! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(41) يا مَنْ خَلَقَ فَسَوّى يا مَنْ قَدَّرَ فَهَدى يا مَنْ يَكْشِفُ الْبَلْوى يا مَنْ يَسْمَعُ النَّجْوى يا مَنْ يُنْقِذُ الْغَرْقى يا مَنْ يُنْجِي الْهَلْكى يا مَنْ يَشْفِي الْمَرْضى يا مَنْ اَضْحَكَ وَاَبْكى يا مَنْ اَماتَ وَاَحْيى يا مَنْ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالأُنْثى سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (41) Ya men helege fesevva ya men geddere feheda ya men yekşifu-l belva ya men yesmeu-n necva ya men yungizu-l ğerga ya men yunci-l helka ya men yeşfi-l merza ya men ezheke ve ebka ya men emate ve ehya ya men helege-z zevceyni-z zekere ve-l unsa subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 41- Ey yaratıp da her şeyi yerli yerine koyan düzelten, ey (her şeyi) belli ölçüler ve sınırlara tabi kılıp, varması gereken hedefi gösteren, ey belâyı kaldıran, ey gizli sırları, yakarışları işiten, ey (sapıklık girdabında) boğulanları kurtaran, ey helâk olanları kurtaran, ey hastalara şifa veren, ey güldüren ve ağlatan, ey öldüren ve dirilten, ey erkek ve dişiden oluşan çiftler yaratan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(42) يا مَنْ فيِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ سَبيلُهُ يا مَنْ فِي الآفاقِ آياتُهُ يا مَنْ فِي الآياتِ بُرْهانُهُ يا مَنْ فِي الْمَماتِ قُدْرَتُهُ يا مَنْ فِي الْقُبُورِ عِبْرَتُهُ يا مَنْ فِي الْقِيامَةِ مُلْكُهُ يا مَنْ فِي الْحِسابِ هَيْبَتُهُ يا مَنْ فِي الْميزانِ قَضاؤُهُ يا مَنْ فِي الْجَنَّةِ ثَوابُهُ يا مَنْ فِي النّارِ عِقابُهُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (42) Ya men fi-l berri ve-l behri sebiluhu ya men fi-l afagi ayatuhu ya men fi-l ayati burhanuhu ya men fi-l memati gudretuhu ya men fi-l guburi ibretuhu ya men fi-l gıyameti mulkuhu ya men fi-l hisabi heybetuhu ya men fi-l mizani gezauhu ya men fi-l cenneti sevabuhu ya men fi-n nari igabuhu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 42- Ey karada ve denizde yolu bulunan, ey dış âlemde ayet ve belirtiler sahibi olan, ey ayetler içinde delili olan, ey ölümde kudreti tecelli eden, ey kabirlerde alınacak ibret vesileleri bulunan, ey kıyamette saltanat sahibi olan, ey hesaba çekmede heybetli olan, ey mizanda hükmü geçerli olan, ey cennette sevabı/mükâfatı bulunan, ey (cehennem) ateşinde ceza ve azap sahibi olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(43) يا مَنْ اِلَيْهِ يَهْرَبُ الْخائِفُونَ يا مَنْ اِلَيْهِ يَفْزَعُ الْمُذْنِبُونَ يا مَنْ اِلَيْهِ يَقْصِدُ الْمُنيبُونَ يا مَنْ اِلَيْهِ يَرْغَبُ الزّاهِدُونَ يا مَنْ اِلَيْهِ يَلْجَأُ الْمُتَحَيِّرُونَ يا مَنْ بِهِ يَسْتَأْنِسُ الْمُريدُونَ يا مَنْ بِه يَفْتَخِرُ الُْمحِبُّونَ يا مَنْ في عَفْوِهِ يَطْمَعُ الْخاطِئُونَ يا مَنْ اِلَيْهِ يَسْكُنُ الْمُوقِنُونَ يا مَنْ عَلَيْهِ يَتَوَكَّلُ الْمُتَوَكِّلُونَ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (43) Ya men ileyhi yehrebu-l haifune ya men ileyhi yefzeu-l muznibune ya men ileyhi yegsidu-l munibune ya men ileyhi yerğebu-z zahidune ya men ileyhi yelceu-l muteheyyirune ya men bihi yeste’nisu-l muridune ya men bihi yeftehiru-l muhibbune ya men fi efvihi yetmeu-l hatiune ya men ileyhi yeskunu-l muginune ya men eleyhi yetevekkelu-l mutevekkilune subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 43- Ey korkanların kendisine kaçtığı, ey günahkârların kendisine sığındığı, ey dönüş yapıp (tövbe edenlerin) yalnız kendine yöneldiği, ey zahitlerin ancak kendisine rağbet ettiği, ey şaşkınların kendisine iltica ettiği, ey müştak olanların yalnız kendisiyle ünsiyet bulduğu, ey sevenlerin kendisiyle iftihar ettiği, ey hatakârların affını arzuladığı, ey yakin ehli olanların (kalplerinin) ancak kendisiyle yatışıp huzur bulduğu, ey tevekkül edenlerin ancak kendisine güvendiği! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(44) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا حَبيبُ يا طَبيبُ يا قَريبُ يا رَقيبُ يا حَسيبُ يا مُهيبُ يا مُثيبُ يا مُجيبُ يا خَبيرُ يا بَصيرُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (44) Allahumme inni es’eluke bismike ya hebibu ya tebibu ya geribu ya regibu ya hesibu ya muhibu ya musibu ya mucibu ya hebiru ya besiru subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 44- Allah’ım, ben ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey (hakikat âşıklarının) sevgilisi, ey (bütün dertlerin) tabibi, ey (yarattıklarına) yakın, ey (kullarını) gözeten, ey (kulların amellerinin) hesabını gören, ey heybet ve vakar sahibi olan, ey (iyi amellere) sevap veren, ey (duaları) icabet eden, ey (her şeyden) haberdar olan, ey (her şeyi) gören! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(45) يا اَقَرَبَ مِنْ كُلِّ قَريب يا اَحَبَّ مِنْ كُلِّ حَبيب يا اَبْصَرَ مِنْ كُلِّ بَصير يا اَخْبَرَ مِنْ كُلِّ خَبير يا اَشْرَفَ مِنْ كُلِّ شَريف يا اَرْفَعَ مِنْ كُلِّ رَفيع يا اَقْوى مِنْ كُلِّ قَوِيٍّ يا اَغْنى مِنْ كُلِّ غَنِيٍّ يا اَجْوَدَ مِنْ كُلِّ جَواد يا اَرْاَفَ مِنْ كُلِّ رَؤوُف سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (45) Ya egrebe min kulli geribin ya ehebbe min kulli hebibin ya ebsere min kulli besirin ya ehbere min kulli hebirin ya eşrefe min kulli şerifin ya erfe’e min kulli refi’in ya egva min kulli geviyyin ya eğna min kulli ğeniyyin ya ecvede min kulli cevadin ya er’efe min kulli reufin subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 45- Ey her yakından daha yakın, ey her sevilenden daha çok sevilen, ey her görenden daha iyi gören, ey haberdar olanların hepsinden daha çok bilgisi bulunan, ey bütün şereflilerden daha çok şerefli olan, ey her yüceden daha yüce, ey bütün güçlülerden daha güçlü, ey bütün zenginlerden daha zengin, ey bütün cömertlerden daha cömert, ey şefkatlilerin hepsinden daha şefkatli olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(46) يا غالِباً غَيْرَ مَغْلُوبٍ يا صانِعاً غَيْرَ مَصْنُوعٍ يا خالِقاً غَيْرَ مَخْلُوقٍ يا مالِكاً غَيْرَ مَمْلُوكٍ يا قاهِراً غَيْرَ مَقْهُورٍ يا رافِعاً غَيْرَ مَرْفُوعٍ يا حافِظاً غَيْرَ مَحْفُوظٍ يا ناصِراً غَيْرَ مَنْصُورٍ يا شاهِداً غَيْرَ غائِبٍ يا قَريباً غَيْرَ بَعيدٍ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (46) Ya ğaliben ğeyre meğlubin ya sanien ğeyre mesnuin ya haligen ğeyre mehlugin ya maliken ğeyre memlukin ya gahiren meghurin ya rafien ğeyre merfuin ya hafizen ğeyre mehfuzin ya nasiren ğeyre mensurin ya şahiden ğeyre ğaibin ya geriben ğeyre beidin subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 46- Ey (asla) mağlup olmayan galip, ey yaratılmış olmayan sanatkâr, ey mahlûk olmayan yaratan, ey kendisine sahip olunmayacak malik, ey mağlup ve zelil olunamayan kahir, ey yüceltilmeye ihtiyacı olmayan yüce, ey korunmaya ihtiyacı olmayan koruyucu, ey yardıma ihtiyacı olmayan yardımcı, ey (bir an bile gaip olmayan) şahit, ey (asla) uzaklaşmayan yakın! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(47) يا نُورَ النُّورِ يا مُنَوِّرَ النُّورِ يا خالِقَ النُّورِ يا مُدَبِّرَ النُّورِ يا مُقَدِّرَ النُّوريا نُورَ كُلِّ نُورٍ يا نُوراً قَبْلَ كُلِّ نُورٍ يا نُوراً بَعْدَ كُلِّ نُورٍ يا نُوراً فَوْقَ كُلِّ نُورٍ يا نُوراً لَيْسَ كَمِثْلِهِ نُورٌ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (47) Ya nure-n nuri ya munevvire-n nuri ya halige-n nuri ya mudebbire-n nuri ya mugeddire-n nuri ya nure kulli nurin ya nuren geble kulli nurin ya nuren be’de kulli nurin ya nuren fevge kulli nurin ya nuren leyse ke mislihi nurun subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 47- Ey nurun nuru, ey nuru nurlandıran, ey nuru yaratan, ey nuru yöneten, ey nuru takdir edip ölçülendiren, ey her nurun nuru, ey her nurdan önce nur olan, ey her nurdan sonra nur olan, ey her nurun üstünde olan nur, ey hiçbir nurun kendisi gibi olmadığı nur! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(48) يا مَنْ عَطاؤُهُ شَريفٌ يا مَنْ فِعْلُهُ لَطيفٌ يا مَنْ لُطْفُهُ مُقيمٌ يا مَنْ اِحْسانُهُ قَديمٌ يا مَنْ قَوْلُهُ حَقٌّ يا مَنْ وَعْدُهُ صِدْقٌ يا مَنْ عَفْوُهُ فَضْلٌ يا مَنْ عَذابُهُ عَدْلٌ يا مَنْ ذِكْرُهُ حُلْوٌ يا مَنْ فَضْلُهُ عَميمٌ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (48) Ya men etauhu şerifun ya men fi’luhu letifun ya men lutfuhu mugimun ya men ihsanuhu gedimun ya men gevluhu heggun ya men ve’duhu sidgun ya men efvuhu fezlun ya men ezabuhu edlun ya men zikruhu hulvun ya men fezluhu emimun subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 48- Ey bağışı şerefli değerli olan, ey fiili latif olan, ey lütfu daim ve ebedi olan, ey ihsanı kadîm ve ezelî olan, ey sözü hak olan, ey verdiği vaadi doğru olan, ey (kullarına) affı fazl-u kereminden kaynaklanan, ey azabı adalete dayanan, ey zikri tatlı olan, ey fazl-u keremi (bütün yaratıklara) şamil olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(49) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا مُسَهِّلُ يا مُفَصِّلُ يا مُبَدِّلُ يا مُذَلِّلُ يا مُنَزِّلُ يا مُنَوِّلُ يا مُفْضِلُ يا مُجْزِلُ يا مُمْهِلُ يا مُجْمِلُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (49) Allahumme inni es’eluke bismike ya musehhilu ya mufessilu ya mubeddilu ya muzellilu ya munezzilu ya munevvilu ya mufzilu ya muczilu ya mumhilu ya mucmilu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 49- Allah’ım, ben ismin hürmetine sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey (müşkülleri) kolaylaştıran, ey (hakkı batıldan, iyiyi kötüden, nuru zulmetten…) ayıran, ey (kötülüğü iyiliğe) çeviren, ey (serkeş ve asileri) ram eden, ey (rahmet ve nimetini) indiren, ey bol bol bağışta bulunan, ey fazl-u kerem sahibi olan, ey büyük (nimetler) veren, ey (günahkârlara tövbe ve dönüş için) mühlet veren, ey (kullara) güzel davranan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(50) يا مَنْ يَرى وَلا يُرى يا مَنْ يَخْلُقُ وَلا يُخْلَقُ يا مَنْ يَهْدي وَلا يُهْدى يا مَنْ يُحْيي وَلا يُحْيىٰ يا مَنْ يَسْأَلُ وَلا يُسْأَلُ يا مَنْ يُطْعِمُ وَلا يُطْعَمُ يا مَنْ يُجيرُ وَلا يُجارُ عَلَيْهِ يا مَنْ يَقْضي وَلا يُقْضى عَلَيْهِ يا مَنْ يَحْكُمُ وَلا يُحْكَمُ عَلَيْهِ يا مَنْ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً اَحَدٌ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (50) Ya men yera ve la yura ya men yehlugu ve la yuhlegu ya men yehdi ve la yuhda ya men yuhyi ve la yuhya ya men yes’elu ve la yus’elu ya men yut’imu ve la yut’emu ya men yucbiru ve la yucaru eleyhi ya men yegza ve la yugza eleyhi ya men yehkumu ve la yuhkemu eleyhi ya men lem yelid ve lem yuled ve lem yekun lehu kufuven ehedun subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 50- Ey gören ve görünmeyen, ey yaratan ve yaratılmayan, ey hidayet edip de hidayete muhtaç olmayan ve ey hayat verip de kendisi hayat verilmeye muhtaç olmayan, ey sorgulanan fakat (başkaları tarafından) sorgulanmayan, ey (her şeyi) doyuran, fakat kendisi doyurulmaktan münezzeh olan, ey başkalarını (rahmetine) sığdıran, fakat sığdırılmaya muhtaç olmayan, ey (her şey hakkında) karar veren, fakat kendisi hakkında karar verilmeyen, ey herkese hüküm süren, fakat (asla) başkalarının hâkimiyeti altına girmeyen, ey doğurmayan ve doğmayan ve asla eşi dengi bulunmayan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(51) يا نِعْمَ الْحَسيبُ يا نِعْمَ الطَّبيبُ يا نِعْمَ الرَّقيبُ يا نِعْمَ الْقَريبُ يا نِعْمَ الْمـٌجيبُ يا نِعْمَ الْحَبيبُ يا نِعْمَ الْكَفيلُ يا نِعْمَ الَوْكيلُ يا نِعْمَ الْمَوْلى يا نِعْمَ النَّصيرُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (51) Ya ni’me-l hesibu ya ni’me-t tebibu ya ni’me-r regibu ya ni’me-l geribu ya ni’me-l mucibu ya ni’mel hebibu ya ni’me-l kefilu ya ni’me-l vekilu ya ni’me-l Mevla ya ni’me-n nesiru subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 51- Ey güzel hesap gören, ey güzel Tabib, ey güzel gözetleyici, ey güzel yakın, ey güzel icabet eden, ey güzel sevgili, ey güzel Kefil, ey güzel Vekil, ey güzel Mevlâ, ey güzel yardımcı! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(52) يا سُرُورَ الْعارِفينَ يا مُنَى الُْمحِبّينَ يا اَنيسَ الْمُريدينَ يا حَبيبَ التَّوّابينَ يا رازِقَ الْمُقِلّينَ يا رَجاءَ الْمُذْنِبينَ يا قُرَّةَ عَيْنِ الْعابِدينَ يا مُنَفِّساً عَنِ الْمَكْرُوبينَ يا مُفَرِّجاً عَنِ الْمَغْمُومينَ يا اِلـٰهَ الأَوَّلينَ وَالآخِرينَ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (52) Ya surure-l arifine ya mune-l muhibbine ya enise-l muridine ya hebibe-t tevvabine ya razige-l mugilline ya recae-l muznibine ya gurrete eyni-l abidine ya muneffise eni-l mekrubine ya muferrice eni-l meğmumine ya ilahe-l evveline ve-l ahirine subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 52- Ey ariflerin sevinci, ey sevenlerin arzusu, ey kendisine müştak olanların arkadaşı, ey tövbekârların sevgilisi, ey muhtaçlara rızk veren, ey günahkârların ümidi, ey ibadet edenlerin göz nuru, ey sıkıntıda bulunanların sıkıntısını gideren, ey hüzünlülerin hüznüne son veren, ey evvellerin ve ahirlerin (bütün yaratıkların) ilâhı! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(53) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا رَبَّنا يا اِلهَنا يا سَيِّدَنا يا مَوْلانا يا ناصِرَنا يا حافِظَنا يا دَليلَنا يا مُعينَنا يا حَبيبَنا يا طَبيبَنا. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (53) Allahumme inni es’eluke bismike ya rebbena ya ilahena ya seyyidena ve mevlana ya nasirena ya hafizena ya delilena ya muinena ya hebibena ya tebibena subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 53- Allah’ım, ben ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey bizim Rabbimiz, ey bizim ilâhımız, ey bizim efendimiz, ey bizim mevlâmız, ey bizim (düşmana karşı) yardımcımız, ey bizim koruyucumuz, ey bize yol gösteren, ey bizim yardımcımız, ey bizim habibimiz/sevgilimiz, ey bizim tabibimiz! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(54) يا رَبَّ النَّبيّينَ وَالأَبْرارِ يا رَبَّ الصِّدّيقينَ وَالأَخْيارِ يا رَبَّ الْجَنَّةِ وَالنّارِ يا رَبَّ الصِّغارِ وَالْكِبارِ يا رَبَّ الْحُبُوبِ وَالثِّمارِ يا رَبَّ الأَنْهارِ وَالأَشْجارِ يا رَبَّ الصَّحاري وَالْقِفارِ يا رَبَّ الْبَراري وَالْبِحارِ يا رَبَّ اللَّيْلِ وَالنَّهارِ يا رَبَّ الاِعْلانِ وَالاِسْرارِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (54) Ya rebbe-n nebiyyine ve-l ebrari ya rebbe-s siddigine ve-l ehyari ya rebbe-l cenneti ve-n nari ya rebbe-s siğari ve-l kibari ya rebbe-l hububi ve-s simari ya rebbe-l enhari ve-l eşcari ya rebbe-s sehari ve-l gıfari ya rebbe-l ebrari ve-l bihari ya rebbe-l leyli ve-n nehari ya rebbe-l e’lani ve-l esrari subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 54- Ey peygamberlerin ve iyilerin Rabbi, ey sıddıkların ve seçkinlerin Rabbi, ey cennet ve cehennemin Rabbi, ey küçüklerin ve büyüklerin Rabbi, ey tanelerin ve meyvelerin Rabbi, ey nehirlerin ve ağaçların Rabbi, ey sahraların ve ıssız çöllerin Rabbi, ey karaların ve denizlerin Rabbi, ey gece ve gündüzün Rabbi, ey açıkların ve gizliliklerin Rabbi! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(55) يا مَنْ نَفَذَ في كُلِّ شَيْءٍ اَمْرُهُ يا مَنْ لَحِقَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمُهُ يا مَنْ بَلَغَتْ اِلى كُلِّ شَيْءٍ قُدْرَتُهُ يا مَنْ لا تُحْصِي الْعِبادُ نِعَمَهُ يا مَنْ لا تَبْلُغُ الْخَلائِقُ شُكْرَهُ يا مَنْ لا تُدْرِكُ الاَْفْهامُ جَلالَهُ يا مَنْ لا تَنالُ الأَوْهامُ كُنْهَهُ يا مَنِ الْعَظَمَةُ وَالْكِبْرِياءُ رِداؤُهُ يا مَنْ لا يَرُدُّ الْعِبادُ قَضاءَهُ يا مَنْ لا مُلْكَ إلاّ مُلْكُهُ يا مَنْ لا عَطاءَ إلاّ عَطاؤُهُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (55) Ya men nefeze fi kulli şey’in emruhu ya men lehige bi kulli şey’in ilmuhu ya men beleğet ile kulli şey’in gudretuhu ya men la tuhzi-l ibadu niemehu ya men la tebluğu-l helaigu şukrehu ya men la tudriku-l efhamu celalehu ya men la tenalu-l evhamu kunhehu ya meni-l ezemetu ve-l kibriyau ridauhu ya men teruddu-l ibadu gezaehu ya men la mulke illa mulkehu ya men la etae illa etauhu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 55- Ey emri her şeyde geçerli olan, ey ilmi her şeyi kuşatan, ey gücü her şeye yeten, ey nimetlerini kulların sayamadığı, ey şükrünü yaratıkların (layıkıyla) yerine getiremediği, ey yüceliğini zihinlerin kavrayamadığı, ey idrak ve hayallerin künhüne varamadığı, ey örtüsü azamet ve kibriyâ olan, ey kesin olarak (takdir edip) hükme bağladığını kulların reddedemediği, ey kendi saltanat ve mülkünden başka (hakiki) bir saltanat bulunmayan, ey kendi bağışından başka (gerçek) bir bağış bulunmayan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(56) يا مَنْ لَهُ الْمَثَلُ الاَْعْلى يا مَنْ لَهُ الصِّفاتُ الْعُلْيا يا مَنْ لَهُ الآخِرَةُ وَالأُولى يا مَنْ لَهُ الْجَنَّةُ الْمَاْوى يا مَنْ لَهُ الآياتُ الْكُبْرى يا مَنْ لَهُ الأَسْماءُ الْحُسْنى يا مَنْ لَهُ الْحُكْمُ وَالْقَضاءُ يا مَنْ لَهُ الْهَواءُ وَالْفَضاءُ يا مَنْ لَهُ الْعَرْشُ وَالثَّرى يا مَنْ لَهُ السَّماواتُ الْعُلى سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (56) Ya men lehu-l meselu-l e’la ya men lehu-s sifatu-l ulya ya men lehu-l ahiretu ve-l u’la ya men lehu-l cennetu-l me’va ya men lehu-l ayatu-l kubra ya men lehu-l esmau-l husna ya men lehu-l hukmu ve-l gezau ya men lehu-l hevau ve-l fezau ya men lehu-l erşu ve-s sera ya men lehu-s semavatu-l u’la subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 56- Ey en güzel misalin sahibi, ey en yüce sıfatların sahibi, ey ahiret ve dünyanın sahibi, ey Cennet’ül Me’vâ’nın sahibi, ey en büyük ayetlerin sahibi, ey en güzel isimlerin sahibi, ey hüküm ve yargının sahibi, ey hava ve uzayın sahibi, ey Arş’ın ve yerin sahibi, ey yüce göklerin sahibi! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(57) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا عَفُوُّ يا غَفُورُ يا صَبُورُ يا شَكُورُ يا رَؤوفُ يا عَطُوفُ يا مَسْؤولُ يا وَدُودُ يا سُبُّوحُ يا قُدُّوسُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (57) Allahumme inni es’eluke bismike ya efuvvu ya gefuru ya seburu ya şekuru ya reufu ya etufu ya mes’ulu ya vedudu ya subbuhu ya guddusu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 57- Allah’ım, ben ismin hürmetine sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey çok affeden, ey çok bağışlayan, ey çok sabreden, ey (kullarının amellerini) karşılıksız bırakmayan, ey çok şefkatli olan, ey çok merhametli olan, ey kendisinden dilekte bulunulan, ey (sâlih kullarını) çok seven/çok sevilen, ey münezzeh, ey mukaddes! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(58) يا مَنْ فِي السَّماءِ عَظَمَتُهُ يا مَنْ فِي الأَرْضِ آياتُهُ يا مَنْ في كُلِّ شَيْءٍ دَلائِلُهُ يا مَنْ فِي الْبِحارِ عَجائِبُهُ يا مَنْ فِي الْجِبالِ خَزائِنُهُ يا مَنْ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعيدُهُ يا مَنْ اِلَيْهِ يَرْجِـعُ الأَمْرُ كُلُّهُ يا مَنْ اَظْهَرَ في كُلِّ شَيْءٍ لُطْفَهُ يا مَنْ اَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلْقَهُ يا مَنْ تَصَرَّفُ فِي الْخَلائِقِ قُدْرَتُهُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (58) Ya men fi-s semai ezemetuhu ya men fi-l erzi ayatuhu ya men fi kulli şey’in delailuhu ya men fi-l bihari ecaibuhu ya men fi-l cibali hezainuhu ya men yebdeu-l helge sümme yuiduhu ya men ileyhi yerciu-l emru kulluhu ya men ezhere fi kulli şey’in lutfehu ya men ehsene kulle şey’in helgehu ya men teserrefe fi-l helaigi gudretuhu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 58- Ey gökyüzünde azameti görülen, ey yeryüzünde ayetleri tecelli eden, ey her şeyde delilleri bulunan, ey denizlerde hayret verici (yaratıkları, sanatları) bulunan, ey dağlarda hazineleri yer alan, ey yaratılışı ilk defa başlatan (öldükten) sonra da tekrar dirilten, ey bütün işler kendisine dönen, ey her şeyden lütfunu aşikâr eden, ey her şeyi en güzel şekilde yaratan, ey kudreti mahlûkatını kuşatıp onda tasarruf eden! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(59) يا حَبيبَ مَنْ لا حَبيبَ لَهُ يا طَبيبَ مَنْ لا طَبيبَ لَهُ يا مُجيبَ مَنْ لا مُجيبَ لَهُ يا شَفيقَ مَنْ لا شَفيقَ لَهُ يا رَفيقَ مَنْ لا رَفيقَ لَهُ يا مُغيثَ مَن لا مُغيثَ لَهُ يا دَليلَ مَنْ لا دَليلَ لَهُ يا اَنيسَ مَنْ لا اَنيسَ لَهُ يا راحِمَ مَنْ لا راحِمَ لَهُ يا صاحِبَ مَنْ لا صاحِبَ لَهُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (59) Ya hebibe men la hebibe lehu ya tebibe men la tebibe lehu ya mucibe men la mucibe lehu ya şefige men la şefige lehu ya refige men la refige lehu ya muğise men la muğise lehu ya delile men la delile lehu ya enise men la enise lehu ya rahime men la rehime lehu ya sahibe men la sahibe lehu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 59- Ey sevgilisi olmayanın (gerçek) sevgilisi, ey tabibi olmayanların tabibi, ey (isteklerine) icabet edeni olmayanın icabet edeni, ey şefkat gösterecek kimsesi olmayanın şefkat göstereni, ey arkadaşı olmayanın arkadaşı, ey imdat edeni olmayanın imdatçısı, ey kılavuzu olmayanın kılavuzu, ey ünsiyet kuracak kimsesi olmayanın enîsi /can yoldaşı, ey merhamet edecek kimsesi olmayanın merhamet edeni, ey dostu olmayanın (gerçek) dostu! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(60) يا كافِيَ مَنِ اسْتَكْفاهُ يا هادِيَ مَنِ اسْتَهْداهُ يا كالِىءَ مَنِ اسْتَكْلاهُ يا راعِيَ مَنِ اسْتَرْعاهُ يا شافِيَ مَنِ اسْتَشْفاهُ يا قاضِيَ مَنِ اسْتَقْضاهُ يا مُغْنِيَ مَنِ اسْتَغْناهُ يا مُوفِيَ مَنِ اسْتَوْفاهُ يا مُقَوِّيَ مَنِ اسْتَقْواهُ يا وَلِيَّ مَنِ اسْتَوْلاهُ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (60) Ya kafiye men istekfahu ya hadiye men istehdahu ya kaliye men isteklahu ya raiye men ister’ahu ya şafiye men isteşfahu ya gaziye men istegzahu ya muğniye men isteğnahu ya mufiye men istevfahu ya mugevviye men istegvahu ya veliyye men istevlahu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 60- Ey kendisine yetmesini isteyene yeterli olan, ey kendisinden hidayet dileyeni hidayet eden, ey kendisinden korunma dileyeni koruyan, ey hâlinin gözetilmesini isteyeni gözeten, ey şifa isteyene şifa veren, ey hükmetmesini isteyenler hakkında hükmünü veren, ey kendisinden zenginlik dileyenleri zenginleştiren, ey sözünü yerine getirmesini isteyenlere verdiği sözü yerine getiren, ey kendisinden güç, kuvvet dileyenleri güçlendiren, ey kendisinden dostluk ve sahiplik isteyenlerin dostu ve sahibi olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(61) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا خالِقُ يا رازِقُ يا ناطِقُ يا صادِقُ يا فالِقُ يا فارِقُ يا فاتِقُ يا راتِقُ يا سابِقُ يا سامِقُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (61) Allahumme inni es’eluke bismike ya haligu ya razigu ya natigu ya sadigu ya faligu ya farigu ya fatigu ya ratigu ya sabigu ya samigu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 61- Allah’ım, ben ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey yaratan, ey rızk veren, ey konuşan (sözleri, sesleri icat eden), ey (her şeyinde) doğru olan, ey (tohum ve taneyi) yarıp filizlendiren, ey (birbirinden ayrılması gerekenleri) ayıran, ey (kapıları) açan, ey (açıkları) kapatan, ey (her şeyden) önce var olan, ey her şeyden yüce! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(62) يا مَنْ يُقَلِّبُ اللَّيْلَ وَالنَّهارَ يا مَنْ جَعَلَ الظُّلُماتِ وَالأَنْوارَ يا مَنْ خَلَقَ الظِّلَّ وَالْحَرُورَ يا مَنْ سَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ يا مَنْ قَدَّرَ الْخَيْرَ وَالشَّرَّ يا مَنْ خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَياةَ يا مَنْ لَهُ الْخَلْقُ وَالأَمْرُ يا مَنْ لَمْ يَتَّخِذْ صاحِبَةً وَلا وَلَداً يا مَنْ لَيْسَ لَهُ شَريكٌ فِي الْمُلْكِ يا مَنْ لَمْ يَكُنْ لَهُ وَلِيٌّ مِنَ الذُّلِّ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (62) Ya men yugellibu-l leyle ve-n nehare ya men ce’ele-z zulumati ve-l envare ya men helege-z zille ve-l herure ya men sehhere-ş şemse ve-l gemere ya men geddere-l heyre ve-ş şerre ya men helege-l mevte ve-l heyate ya men lehu-l helgu ve-l emru ya men lem yettehiz sahibeten ve la veleden ya men leyse lehu şerikun fi-l mulki ya men lem yekun lehu veliyyun mine-z zulli subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 62- Ey gece ve gündüzü değiştiren, ey karanlıkları ve ışıkları (âlemin düzenine) yerleştiren, ey gölgeyi ve (güneşin) hararetini yaratan, ey güneş ve ayı emri altına alan, ey hayır ve şerri mukadder kılan, ey ölüm ve hayatı yaratan, ey yaratmak ve emretmek kendisine mahsus olan, ey kendisine eş ve evlat edinmeyen, ey mülkünde ortağı bulunmayan, ey zillet (ve eksiklikten) kaynaklanan bir veli ve yardımcıya ihtiyacı olmayan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(63) يا مَنْ يَعْلَمُ مُرادَ الْمُريدينَ يا مَنْ يَعْلَمُ ضَميرَ الصّامِتينَ يا مَنْ يَسْمَعُ اَنينَ الْواهِنينَ يا مَنْ يَرى بُكاءَ الْخائِفينَ يا مَنْ يَمْلِكُ حَوائِجَ السّائِلينَ يا مَنْ يَقْبَلُ عُذْرَ التّائِبينَ يا مَنْ لا يُصْلِحُ عَمَلَ الْمُفْسِدينَ يا مَنْ لا يُضيعُ اَجْرَ الْمـُحْسِنينَ يا مَنْ لا يَبْعُدُ عَنْ قُلُوبِ الْعارِفينَ يا اَجْوَدَ الأَجْودينَ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (63) Ya men ye’lemu murade-l muridine ya men ye’lemu-z zemire-s samitine ya men yesmeu enine-l vahinine ya men yera bukae-l haifine ya men yemliku hevaice-s sailine ya men yegbelu uzre-t taibine ya men la yuslihu-l emele-l mufsidine ya men la yuziu ecre-l muhsinine ya men la yeb’udu en gulubi-l arifine ya ecvede-l cevadine subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 63- Ey müştak olanların maksadından haberdar olan, ey susanların içini bilen, ey (üzüntüsünden) kendinden geçenlerin inlemesini işiten, ey (kendisinden) korkanların ağlayışını gören, ey (kendisinden) dilekte bulunanların ihtiyaç duyduklarına sahip olan, ey tövbe edenlerin mazeretini kabul buyuran, ey fitne ve fesatçıların işlerini düzeltmeyen, ey iyilikte bulunanların ecrini zayi etmeyen, ey ariflerin kalplerinden uzaklaşmayan, ey cömertlerin cömerti! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(64) يا دائِمَ الْبَقاءِ يا سامِعَ الدُّعاءِ يا واسِعَ الْعَطاءِ يا غافِرَ الْخَطاءِ يا بَديعَ السَّماءِ يا حَسَنَ الْبَلاءِ يا جَميلَ الثَّناءِ يا قَديمَ السَّناءِ يا كَثيرَ الْوَفاءِ يا شَريفَ الْجَزاءِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (64) Ya daime-l begai ya samie-d duai ya vasie-l etai ya ğafire-l hetai ya bedie-s semai ya hesene-l belai ya celile-s senai ya gedime-s senai ya kesire-l vefai ya şerife-l cezai subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 64- Ey ebediyen baki kalacak olan, ey duayı işitip (icabet eden), ey bağış ve ihsanı geniş olan, ey hatayı bağışlayan, ey gökyüzünü güzel/emsalsiz yaratan, ey iyi imtihan eden, ey medh-u senası güzel olan, ey (varlığının) parıltısı kadîm olan, ey vefası bol olan, ey mükâfatı şanlı ve şerefli olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(65) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا سَتّارُ يا غَفّارُ يا قَهّارُ يا جَبّارُ يا صَبّارُ يا بارُّ يا مُخْتارُ يا فَتّاحُ يا نَفّاحُ يا مُرْتاحُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (65) Allahumme inni es’eluke bismike ya settaru ya ğeffaru ya gehharu ya cebbaru ya sebbaru ya barru ya muhtaru ya fetahu ya neffahu ya murtahu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 65- Allah’ım, ben ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey (ayıpları) örten, ey çok bağışlayan, ey (her şeye) galip gelen/(düşmanlarını) kahreden, ey (istediği her şeyi) zorla da olsa yaptırabilen, ey çok sabırlı olan, ey çok iyilik eden, ey mutlak irade ve serbestliğe sahip olan (hiçbir şeyin ve hiçbir kimsenin etkisi ve baskısı altında olmayan), ey (zorlukları, düğümleri, kapalı kapıları) açan, ey çok bağışta bulunan, ey rahatlatan ve dinlendiren! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(66) يا مَنْ خَلَقَنى وَسَوّاني يا مَنْ رَزَقَني وَرَبّاني يا مَنْ اَطْعَمَني وَسَقاني يا مَنْ قَرَّبَني وَاَدْناني يا مَنْ عَصَمَني وَكَفاني يا مَنْ حَفِظَني وَكَلانى يا مَنْ اَعَزَّنى وَاَغْنانى يا مَنْ وَفَّقَنى وَهَدانى يا مَنْ آنَسَنى وَآوَانى يا مَنْ اَماتَنى وَاَحْيانى سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (66) Ya men helegeni ve sevvani ya men rezegeni ve rebbani ya men et’emeni ve segani ya men gerrebeni ve ednani ya men esemeni ve kefani ya men hefezeni ve kelani ya men e’ezzeni ve eğnani ya men veffegeni ve hedani ya men aneseni ve avaani ya men emateni ve ehyani subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 66- Ey beni yaratıp (her şeyimi en güzel şekilde) düzene koyan, ey beni rızıklandırıp terbiye eden, ey beni yedirip içiren, ey beni (kendisine) yakınlaştırıp yakınlardan kılan, ey beni koruyan ve bana (her şeyde) yeten, , ey beni koruyan ve gözeten, ey beni aziz kılan ve ihtiyaçlarımı gideren, ey beni muvaffak kılan ve hidâyet eden, ey benimle ünsiyet kuran ve beni (rahmetine) sığındıran, ey beni öldüren ve dirilten! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(67) يا مَنْ يُحِقُّ الْحَقَّ بِكَلِماتِهِ يا مَنْ يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبادِهِ يا مَنْ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ يا مَنْ لا تَنْفَعُ الشَّفاعَةُ إلاّ بِاِذْنِهِ يا مَنْ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبيلِهِ يا مَنْ لا مُعَقِّبَ لِحُكْمِهِ يا مَنْ لا رادَّ لِقَضائِهِ يا مَنِ انْقادَ كُلُّ شَيْءٍ لاَِمْرِهِ يا مَنِ السَّماواتُ مَطْوِيّاتٌ بِيَمينِهِ يا مَنْ يُرْسِلُ الرِّياحَ بُشْراً بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (67) Ya men yuhiggu-l hegge bi kelimatihi ya men yegbelu-t tevbete en ibadihi ya men yehulu beyne-l mer’i ve gelbihi ya men la tenfeu-ş şefaetu illa bi iznihi ya men huve e’lemu bi men zelle en sebilihi ya men la mueggibe li hukmihi ya men la redde li gezaihi ya men ingade kullu şey’in li emrihi ya men fi-s semavatu medviyyetun bi yeminihi ya men yursilu-r riyahe buşren beyne yedey rehmetihi subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 67- Ey kelimeleriyle hakkın hak olduğunu ispat eden, ey kullarından tövbeyi kabul buyuran, ey kişi ile kalbi arasına giren, ey izni olmadan hiç bir şefaat fayda vermeyen, ey yolundan sapanları en iyi bilen, ey hükmünü geciktirecek kimse bulunmayan, ey kazasını geri çevirecek kimse olmayan, ey her şeyin emrine boyun eğdiği, ey kudretiyle gökler dürülmüş olan, rüzgârları rahmet (yağmurundan) önce müjdeci olarak gönderen! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(68) يا مَنْ جَعَلَ الأَرْضَ مِهاداً يا مَنْ جَعَلَ الْجِبالَ اَوْتاداً يا مَنْ جَعَلَ الشَّمْسَ سِراجاً يا مَنْ جَعَلَ الْقَمَرَ نُوراً يا مَنْ جَعَلَ اللَّيْلَ لِباساً يا مَنْ جَعَلَ النَّهارَ مَعاشاً يا مَنْ جَعَلَ النَّوْمَ سُباتاً يا مَنْ جَعَلَ السَّماءَ بِناءً يا مَنْ جَعَلَ الأَشْياءَ اَزْواجاً يا مَنْ جَعَلَ النّارَ مِرْصاداً سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (68) Ya men ce’ele-l erze mihaden ya men ce’ele-l cibale evtaden ya men ce’ele-ş şemse siracen ya men ce’ele-l gemere nuren ya men ce’ele-l leyle libasen ya men ce’ele-n nehare meaşen ya men ce’ele-n nevme subaten ya men ce’ele-s semae binaen ya men ce’ele-l eşyae ezvacen ya men ce’ele-n nare mirsaden subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 68- Ey yeryüzünü (insanlar için istirahat) beşiği yapan, ey dağları (yeryüzünün) kazıkları olarak karar kılan, ey güneşi kandil yapan, ey ayı aydınlık (vesilesi) kılan, ey geceyi örtü yapan, ey gündüzü iaşe için çalışıp çabalama zamanı kılan, ey uykuyu rahatlık ve huzur vasıtası yapan, ey göğü bina kılan, ey her şeyi çiftler halinde yaratan, ey (cehennem) ateşini (kâfirler-fâsıklar için kurulan) bir pusu yeri karar kılan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(69) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا سَميعُ يا شَفيعُ يا رَفيعُ يا مَنيعُ يا سَريعُ يا بَديعُ يا كَبيرُ يا قَديرُ يا خَبيرُ يا مُجيرُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (69) Allahumme inni es’eluke bismike ya semiu ya şefiu ya refiu ya meniu ya seriu ya bediu ya kebiru ya gediru ya hebiru ya muciru subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 69- Allah’ım, ben ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey (her şeyi) duyan, ey (günahkârların) şefaatçisi (şefaatçilere onlar hakkında şefaat izni veren), ey (makamı yüce, ey mertebesi üstün, ey süratle (icabet eden/hesaba çeken), ey emsalsiz yaratan, ey büyük, ey (her şeye) gücü yeten, ey (her şeyden) haberdar olan, ey (sığınak dileyenleri) sığındıran! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(70) يا حَيّاً قَبْلَ كُلِّ حَيٍّ يا حَيّاً بَعْدَ كُلِّ حَيٍّ يا حَيُّ الَّذي لَيْسَ كَمِثْلِهِ حَيٌّ يا حَيُّ الَّذي لا يُشارِكُهُ حَيٌّ يا حَيُّ الَّذي لا يَحْتاجُ اِلى حَيٍّ يا حَيُّ الَّذي يُميتُ كُلَّ حَيٍّ يا حَيُّ الَّذي يَرْزُقُ كُلَّ حَيٍّ يا حَيّاً لَمْ يَرِثِ الْحَياةَ مِنْ حَيٍّ يا حَيُّ الَّذي يُحْيِي الْمَوْتى يا حَيُّ يا قَيُّومُ لا تَأخُذُهُ سِنَةٌ وَلا نَوْمٌ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (70) Ya heyye geble kulli heyyin ya heyyen be’de kulli heyyin ya heyyu-llezi leyse ke mislihi heyyun ya heyyu-llezi yerzugu kulle heyyin ya heyyen lem yerisi-l heyaate min heyyin ya heyyu-llezi yuhyi-l mevta ya heyyu ya geyyumu la te’huzuhu sinetun ve la nevmun subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 70- Ey her diriden önce hayat sahibi olan, ey her diriden sonra hayat sahibi bulunan, ey hiçbir şey kendisine benzemeyen gerçek hayat sahibi, ey hiçbir dirinin (hiçbir şeyine) ortak olmadığı diri, ey hiçbir diriye muhtaç olmayan diri, ey her diriyi öldüren diri, ey her diriye rızk veren diri, ey hayatı hiçbir diriden miras almayan (kendi zatıyla) diri, ey ölüleri dirilten diri, ey hayat sahibi, ey (varlıkları) ayakta tutan, kendisini (hiçbir zaman) uyku basmayan ve uyumayan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(71) يا مَنْ لَهُ ذِكْرٌ لا يُنْسى يا مَنْ لَهُ نُورٌ لا يُطْفى يا مَنْ لَهُ نِعَمٌ لا تُعَدُّ يا مَنْ لَهُ مُلْكٌ لا يَزُولُ يا مَنْ لَهُ ثَناءٌ لا يُحْصى يا مَنْ لَهُ جَلالٌ لا يُكَيَّفُ يا مَنْ لَهُ كَمالٌ لا يُدْرَكُ يا مَنْ لَهُ قَضاءٌ لا يُرَدُّ يا مَنْ لَهُ صِفاتٌ لا تُبَدَّلُ يا مَنْ لَهُ نُعُوتٌ لا تُغَيَّرُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (71) Ya men lehu zikrun la yunsa ya men lehu nurun la yutfa ya men lehu niemun la tueddu ya men lehu mulkun la yezulu ya men lehu senaun la yuhsa ya men lehu celalun la yukeyyefu ya men lehu kemalun la yudreku ya men lehu gezaun la yureddu ya men lehu sifatun la tubeddelu ya men lehu nu’utun la tuğeyyeru subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 71- Ey unutulmayan ve unutturulmayan zikrin sahibi, ey söndürülemez nurun sahibi, ey sayılamaz nimetlerin sahibi, ey zeval bulmayan mülkün ve saltanatın sahibi, ey hadde hesaba gelmez medh-u senanın sahibi, ey belli bir keyfiyete sığdırılamaz celalin sahibi, ey idrak edilemez kemalin sahibi, ey reddedilemez kazâ ve hükmün sahibi, ey alternatifsiz sıfatların sahibi, ey değiştirilemez vasıfların sahibi! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(72)يا رَبَّ الْعالَمينَ يا مالِكَ يَوْمِ الدّينِ يا غايَةَ الطّالِبينَ يا ظَهْرَ اللاّجينَ يا مُدْرِكَ الْهارِبينَ يا مَنْ يُحِبُّ الصّابِرينَ يا مَنْ يُحِبُّ التَّوّابينَ يا مَنْ يُحِبُّ الْمُتَطَهِّرينَ يا مَنْ يُحِبُّ المُحْسِنينَ يا مَنْ هُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَدينَ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (72) Ya rebbe-l alemine ya malike yevmi-d dini ya ğayete-t talibine ya zehere-l lacine ya mudrike-l haribine ya men yuhibbu-s sabirine ya men yuhibbu bi-l muhtedine subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 72- Ey âlemlerin Rabbi, ey amellerin karşılığının verildiği (Kıyamet) gününün sahibi, ey arayanların son maksadı, ey sığınanların destekçisi, ey kaçanları bulup yardımda bulunan, ey sabredenleri seven, ey tövbe edenleri seven, ey (maddi ve manevi pisliklerden) temizlenenleri seven, ey iyilikte bulunanları seven, ey hidayet olanları (herkesten) daha iyi bilen! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(73) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا شَفيقُ يا رَفيقُ يا حَفيظُ يا مُحيطُ يا مُقيتُ يا مُغيثُ يا مُعِزُّ يا مُذِلُّ يا مُبْدِئُ يا مُعيدُ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (73) Allahumme inni es’eluke bismike ya şefigu ya refigu ya hafizu ya muhitu ya mugitu ya muğisu ya muizzu ya muzillu ya mubdiu ya muidu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 73- Allah’ım, ben ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey şefkatli, ey (kullarıyla) arkadaş olan, ey (yaratıklarını) koruyan, ey (âlemi) kuşatan, ey (canlılara) yiyecek/rızk veren, ey imdat eden, ey izzet veren, ey zelil kılan, ey (her şeyin) yaratılışını başlatan, ey (her şeyi ölümden sonra) tekrar kendine döndüren! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(74)يا مَنْ هُوَ اَحَدٌ بِلا ضِدٍّ يا مَنْ هُوَ فَرْدٌ بِلا نِدٍّ يا مَنْ هُوَ صَمَدٌ بِلا عَيْبٍ يا مَنْ هُوَ وِتْرٌ بِلا كَيْفٍ يا مَنْ هُوَ قاضٍ بِلا حَيْفٍ يا مَنْ هُوَ رَبٌّ بِلا وَزيرٍ يا مَنْ هُوَ عَزيزٌ بِلا ذُلٍّ يا مَنْ هُوَ غَنِيٌّ بِلا فَقْرٍ يا مَنْ هُوَ مَلِكٌ بِلا عَزْلٍ يا مَنْ هُوَ مَوْصُوفٌ بِلا شَبيهٍ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (74) Ya men huve ehedun bi la ziddin ya men huve ferdun bi la niddin ya men huve semedun bi la eybin ya men huve vitrun bi la keyfin ya men huve gazin bi la heyfin ya men huve rabbun bi la vezirin ya men huve ezizun bi la zullin ya men huve ğeniyyun bi la fegrin ya men huve melikun bi la ezlin ya men huve mevsufun bi la şebihin subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 74- Ey zıddı olmayan Ehed, ey benzeri bulunmayan Ferd, ey herhangi bir kusur ve ihtiyacı bulunmayan Samed, ey niteliği olmayan tek, ey zulüm ve haksızlığı olmayan Kâdı, ey yardımcısı olmayan Rabb, ey zilleti bulunmayan Azîz, ey fakirliği olmayan Ganî, ey (kimsenin) azledemeyeceği Sultan, ey benzeri olmadan vasfedilen! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(75) يا مَنْ ذِكْرُهُ شَرَفٌ لِلذّاكِرينَ يا مَنْ شُكْرُهُ فَوْزٌ لِلشّاكِرينَ يا مَنْ حَمْدُهُ عِزٌّ لِلْحامِدينَ يا مَنْ طاعَتُهُ نَجاةٌ لِلْمُطيعينَ يا مَنْ بابُهُ مَفْتُوحٌ لِلطّالِبينَ يا مَنْ سَبيلُهُ واضِحٌ لِلْمُنيبينَ يا مَنْ آياتُهُ بُرْهانٌ لِلنّاظِرينَ يا مَنْ كِتابُهُ تَذْكِرَةٌ لِلْمُتَّقينَ يا مَنْ رِزْقُهُ عُمُومٌ لِلطّائِعينَ وَالْعاصينَ يا مَنْ رَحْمَتُهُ قَريبٌ مِنَ الْمحْسِنينَ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (75) Ya men zikruhu şerefun li-z zakirine ya men şukruhu fevzun li-ş şakirine ya men hemduhu izzun li-l hamidine ya men taetuhu necatun li-l muti’ine ya men babuhu meftuhun li-t talibine ya men sebiluhu vazihun li-l munibine ya men ayatuhu burhanun li-n nazirine ya men kitabuhu tezkiretun li-l muttegine ya men rizguhu umumun li-t tai’ine ve-l asine ya men rehmetuhu geribun mine-l muhsinine subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 75- Ey zikri, zikredenler için şeref olan; ey şükrü, şükredenler için kurtuluş ve saadet vesilesi olan; ey hamdı, kendisini hamd edenler için izzet vesilesi olan; ey itaati, itaat edenler için kurtuluş vesilesi olan; ey kapısı, (kendisini) arayanlar için açık olan; ey yolu, dönüş yapıp (tövbe edenler) için aşikâr olan; ey ayetleri, (basiret gözüyle) bakanlar için delil olan; ey kitabı, takva sahipleri için öğüt ve ibret vesilesi olan; ey rızkı, itaatkâr veya âsî olan herkesi kapsayan; ey rahmeti, iyilik yapanlar için yakın olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(76) يا مَنْ تَبارَكَ اسْمُهُ يا مَنْ تَعالى جَدُّهُ يا مَنْ لا اِلـٰهَ غَيْرُهُ يا مَنْ جَلَّ ثَناؤُهُ يا مَنْ تَقَدَّسَتَ اَسْماؤُهُ يا مَنْ يَدُومُ بَقاؤُهُ يا مَنِ الْعَظَمَةُ بَهاؤُهُ يا مَنِ الْكِبْرِياءُ رِداؤُهُ يا مَنْ لا تُحْصى آلاؤُهُ يا مَنْ لا تُعَدُّ نَعْماؤُهُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (76) Ya men tebareke ismuhu ya men teala cedduhu ya men la ilahe ğeyruhu ya men celle fenauhu ya men tegeddeset esmauhu ya men yedumu begauhu ya meni-l ezemetu behauhu ya meni-l kibriyau ridauhu ya men la tuhsa alauhu ya men la tueddu ne’mauhu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 76- Ey ismi mübarek olan, ey şanı ve makamı yüce olan, ey kendisinden başka ilâh bulunmayan, ey medh-u senâsı yüce olan, ey isimleri kutsal olan, ey bekâsı devam eden, ey yücelik onun cemâl ve cilvesi olan, ey kibriyâ ve büyüklük libasına bürünen, ey gizli nimetlerinin haddi hesabı olmayan, ey zahiri nimetleri sayılmayan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(77) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا مُعينُ يا اَمينُ يا مُبينُ يا مَتينُ يا مَكينُ يا رَشيدُ يا حَميدُ يا مَجيدُ يا شَديدُ يا شَهيدُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (77) Allahumme inni es’eluke bismike ya muinu ya eminu ya mubinu ya metinu ya mekinu ya reşidu ya hemidu ya mecidu ya şedidu ya şehidu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | Allah’ım, ben ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey yardım eden, ey emin olan/emân veren, ey (açıklanması gerekenleri) açıklayan, ey (hiçbir şeyden) sarsılmayan, ey (her şeye) muktedir olan, ey (her şeyi) doğru ve kâmil olan, ey övgüye layık olan, ey azamet ve yücelik sahibi olan, (ey azap ve kahrı) şiddetli olan, ey âlemde (olup biten her şeye) şâhit olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(78) يا ذَا الْعَرْشِ الَْمجيدِ يا ذَا الْقَوْلِ السَّديدِ يا ذَا الْفِعْلِ الرَّشيدِ يا ذَا الْبَطْشِ الشَّديدِ يا ذَا الْوَعْدِ وَالْوَعيدِ يا مَنْ هُوَ الْوَلِيُّ الْحَميدُ يا مَنْ هُوَ فَعّالٌ لِما يُريدُ يا مَنْ هُوَ قَريبٌ غَيْرُ بَعيد يا مَنْ هُوَ عَلى كُلِّ شَيْء شَهيدٌ يا مَنْ هُوَ لَيْسَ بِظَلاّم لِلْعَبيدِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (78) Ya ze-l erşi-l mecidi ya ze-l gevli-s sedidi ya ze-l fi’li-r reşidi ya ze-l betşi-ş şedidi ya ze-l ve’di ve-l veidi ya men huve-l veliyyu-l hemidu ya men huve fe’alun li ma yuridu ya men huve geribun ğeyru beidin ya men huve ela kulli şey’in şehidun ya men huve leyse bi zellamin li-l ebidi subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 78- Ey yüce Arş’ın sahibi, ey sağlam sözün sahibi, ey dosdoğru ve eksiksiz fiilin sahibi, ey kıskıvrak yakalayan ve şiddetli intikam sahibi olan, ey sevap vaat eden ve azap tehdidinde bulunan, ey övgüye layık veli, ey istediği her şeyi yapan, ey uzaklığı olmayan yakın, ey her şeye şahit ve nazır olan, ey kullarına hiçbir şekilde zulmetmeyen! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(79) يا مَنْ لا شَريكَ لَهُ وَلا وَزيرَ يا مَنْ لا شَبيهَ لَهُ وَلا نَظيرَ يا خالِقَ الشَّمْسِ وَالْقَمَرِ الْمُنيرِ يا مُغْنِيَ الْبائِسِ الْفَقيرِ يا رازِقَ الْطِّفْلِ الصَّغيرِ يا راحِمَ الشَّيْخِ الْكَبيرِ يا جابِرَ الْعَظْمِ الْكَسيرِ يا عِصْمَةَ الْخآئِفِ الْمُسْتَجيرِ يا مَنْ هُوَ بِعِبادِهِ خَبيرٌ بَصيرٌ يا مَنْ هُوَ عَلى كُلِّ شَيْء قَديرٌ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (79) Ya men la şerike lehu ve la vezire ya men la şebihe lehu ve la nezire ya halige-ş şemsi ve-l gemeri-l muniri ya muğniye-l baisi-l fegiri ya razige-t tifli-s seğiri ya rahime-ş şeyhi-l kebiri ya cabire-l ezmi-l kesiri ya ismete-l haifi-l musteciri ya men huve bi ibadihi hebirun besirun ya men huve ela kulli şey’in gedirun subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 79- Ey hiçbir ortağı ve yardımcısı olmayan, ey hiçbir benzeri ve dengi bulunmayan, ey güneşin ve nurlu ayın yaratıcısı, ey perişan halli fakirin ihtiyacını gideren, ey küçük yavrunun rızkını veren, ey yaşlı ihtiyara merhamet eden, ey kırılmış kemiği saran/iyileştiren (mağdur olanlara yardımcı olan), ey korku içinde sığınak dileyenleri koruyan, ey kullarının (her şeyinden) haberdar olan/gören, ey her şeye gücü yeten! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(80) يا ذَا الْجُودِ وَالنِّعَمِ يا ذَا الْفَضْلِ وَالْكَرَمِ يا خالِقَ اللَّوْحِ وَالْقَلَمِ يا بارِئَ الذَّرِّ وَالنَّسَمِ يا ذَا الْبَأْسِ وَالنِّقَمِ يا مُلْهِمَ الْعَرَبِ وَالْعَجَمِ يا كاشِفَ الضُّرِّوَالاَْلَمِ يا عالِمَ السِّرِّ وَالْهِمَمِ يا رَبَّ الْبَيْتِ وَالْحَرَمِ يا مَنْ خَلَقَ الاَْشياءَ مِنَ الْعَدَمِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (80) Ya ze-l cudi ve-n niemi ya ze-l fezli ve-l keremi ya halige-l levhi ve-l gelemi ya barie-z zerri ve-n nesemi ya ze-l be’si ve-n nigemi ya mulhime-l erebi ve-l ecemi ya kaşife-z zurri ve-l elemi ya alime-s sirri ve-l himemi ya rebbe-l beyti ve-l heremi ya men helege-l eşyae mine-l edemi subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 80- Ey cömertlik ve nimetler sahibi olan, ey fazl-u kerem sahibi olan, ey Levh’i ve Kalem’i yaratan, ey küçük zerreyi/karıncayı ve insanları yoktan var eden, ey azap ve intikam sahibi olan, ey (iyilikleri) Arap ve Aceme (bütün insanlara) ilham eden, ey zorluk ve acılara son veren, ey sırları ve niyetleri bilen, ey (Kâbe) evinin ve Harem’in Rabbi olan, ey her şeyi yoktan var eden! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(81) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا فاعِلُ يا جاعِلُ يا قابِلُ يا كامِلُ يا فاصِلُ يا واصِلُ يا عادِلُ يا غالِبُ يا طالِبُ يا واهِبُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (81) Allahumme inni es’eluke bismike ya failu ya cailu ya gabilu ya kamilu ya fasilu ya vasilu ya adilu ya ğalibu ya talibu ya vahibu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 81- Allah’ım, ben ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey (âlemdeki her hayrın) faili olan, ey (her şeyi) yerli yerinde karar kılan, ey (kulların mazeretini) kabul eden, ey her bakımdan eksiksiz ve kâmil olan, ey (hakkı batıldan) ayıran, ey kavuşturan, ey adalet sahibi olan, ey (istediğine) galip gelen, ey (sâlih kullarına) talip olan/(dergâhına) isteyen, ey karşılıksız bağışta bulunan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(82) يا مَنْ اَنْعَمَ بِطَوْلِهِ يا مَنْ اَكْرَمَ بِجُودِهِ يا مَنْ جادَ بِلُطْفِهِ يا مَنْ تَعَزَّزَ بِقُدْرَتِهِ يا مَنْ قَدَّرَ بِحِكْمَتِهِ يا مَنْ حَكَمَ بِتَدْبيرِهِ يا مَنْ دَبَّرَ بِعِلْمِهِ يا مَنْ تَجاوَزَ بِحِلْمِهِ يا مَنْ دَنا في عُلُوِّهِ يا مَنْ عَلا في دُنُوِّهِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (82) Ya men en’eme bi tevlihi ya men ekreme bi cudihi ya men cade bi lutfihi ya men te’ezzeze bi gudretihi ya men geddere bi hikmetihi ya men hekeme bi tedbirihi ya men debbere bi ilmihi ya men tecaveze bi hilmihi ya men dena fi uluvvihi ya men ela fi dunuvvihi subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 82- Ey ihsanıyla nimet veren, ey cömertliğiyle keremde bulunan, ey lütfuyla cömertlik eden, ey kudretiyle izzet bulan, ey hikmetiyle her şeyi takdir eden (ölçüp biçen), ey tedbiriyle hükmeden, ey ilmiyle tedbir eden/yürüten, ey hilmiyle (kulların günahlarından) vazgeçen, ey yüce olduğu halde yakın olan, ey yakın olduğu halde yüce olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(83) يا مَنْ يَخْلُقُ ما يَشاءُ يا مَنْ يَفْعَلُ ما يَشاءُ يا مَنْ يَهْدي مَنْ يَشاءُ يا مَنْ يُضِلُّ مَنْ يَشاءُ يا مَنْ يُعَذِّبُ مَنْ يَشاءُ يا مَنْ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشآءُ يا مَنْ يُعِزُّ مَنْ يَشاءِ يا مَنْ يُذِلُّ مَنْ يَشاءُ يا مَنْ يُصَوِّرُ فِي الاَْرْحامِ ما يَشاءُ يا مَنْ يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِ مَنْ يَشاءُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (83) Ya men yehlugu ma yeşau ya men yef’elu ma yeşau ya men yehdi men yeşau ya men yuzillu men yeşau ya men yuezzibu men yeşau ya men yeğfiru li men yeşau ya men yuizzu men yeşau ya men yuzillu men yeşau ya men yusevviru fi-l erhaami ma yeşau ya men yehtessu bi rehmetihi men yeşau subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 83- Ey dilediğini yaratan, ey dilediğini yapan, ey dilediğini hidayet eden, ey dilediğini saptıran/sapıklıkta bırakan, ey dilediğini azap eden, ey dilediğini bağışlayan, ey dilediğine izzet veren, ey dilediğini zelil kılan, ey dileğini rahîmlerde şekillendiren, ey rahmetini dilediğine tahsis eden. Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(84) يا مَنْ لَمْ يَتَّخِذْ صاحِبَةً وَلا وَلَداً يا مَنْ جَعَلَ لِكُلِّ شَيْء قَدْراً يا مَنْ لا يُشْرِكُ في حُكْمِهِ اَحَداً يا مَنْ جَعَلَ الْمَلائِكَةَ رُسُلاً يا مَنْ جَعَلَ فِي السَّماءِ بُرُوجاً يا مَنْ جَعَلَ الاَْرْضَ قَراراً يا مَنْ خَلَقَ مِنَ الْماءِ بَشَراً يا مَنْ جَعَلَ لِكُلِّ شَيْء اَمَداً يا مَنْ اَحاطَ بِكُلِّ شَيْء عِلْماً يا مَنْ اَحْصى كُلَّ شَيْء عَدَداً سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (84) Ya me lem yettehiz sahibeten ve la veleden ya men ce’ele li kulli şey’in gedren ya men la yuşriku fi hukmihi eheden ya men ce’ele-l melaikete rusulen ya men ce’ele fi-s semai burucen ya men ce’ele-l erze geraren ya men helege mine-l mai beşeren ya men ce’ele li kulli şey’in emeden ya men ehate bi kulli şey’in ilmen ya men ehsa kulle şey’in ededen subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 84- Ey hiçbir eş ve evlat edinmeyen, ey her şey için belli bir ölçü ve sınır belirleyen, ey kimseyi hükmüne ortak kılmayan, ey melekleri elçi yapan, ey gökyüzünde burçlar meydana getiren, ey yeryüzünü salim ve barınmaya müsait kılan, ey (bir damla) sudan (nütfeden) insan yaratan, ey her şey için (sona erecek) belli bir zaman tayin eden, ey her şeyi ilmiyle kuşatan, ey her şeyin hesabını, sayısını bilen! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(85) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا اَوَّلُ يا اخِرُ يا ظاهِرُ يا باطِنُ يا بَرُّ يا حَقُّ يا فَرْدُ يا وِتْرُ يا صَمَدُ يا سَرْمَدُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (85) Allahumme inni es’eluke bismike ya evvelu ya ahiru ya zahiru ya batinu ya berru ya heggu ya ferdu ya vitru ya semedu ya sermedu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 85- Allah’ım, ben ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey evvel, ey ahir, ey zahir, ey batın, ey iyi olan/iyiliği seven, ey hak, ey yegâne, ey tek, ey ihtiyaçsız/eksiksiz, ey sonsuz/ebedi. Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(86) یَا خَیْرَ مَعْرُوفٍ عُرِفَ یَا أَفْضَلَ مَعْبُودٍ عُبِدَ یَا أَجَلَّ مَشْکُورٍ شُکِرَ یَا أَعَزَّ مَذْکُورٍ ذُکِرَ یَا أَعْلَی مَحْمُودٍ حُمِدَ یَا أَقْدَمَ مَوْجُودٍ طُلِبَ یَا أَرْفَعَ مَوْصُوفٍ وُصِفَ یَا أَکْبَرَ مَقْصُودٍ قُصِدَ یَا أَکْرَمَ مَسْئُولٍ سُئِلَ یَا أَشْرَفَ مَحْبُوبٍ عُلِمَ. سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (86) Ya heyre me’rufin urife ya efzele me’budin ubide ya ecelle meşkurin şukire ya e’ezze mezkurin zukire ya e’la mehmudin humide ya egdeme mevcudin tulibe ya erfe’e mevsufin vusife ya ekbere megsudin guside ya ekreme mes’ulin suile ya eşrefe mehbudin ulime subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 86- Ey tanınanların en iyisi, ey ibadet edilen en üstün mabut, ey şükredilenlerin en yücesi, ey anılanların en izzetlisi/azizi, ey övülenlerin en ulusu, ey aranan en kadîm varlık, ey vasfedilen en yüce mevsûf, ey kast edilen/hedeflenen en büyük maksut, ey kendisinden dilenilenlerin en keremlisi, ey bilinen en şerefli sevgili! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(87) يا حَبيبَ الْباكينَ يا سَيِّدَ الْمُتَوَكِّلينَ يا هادِيَ الْمُضِلّينَ يا وَلِيَّ الْمُؤْمِنينَ يا اَنيسَ الذّاكِرينَ يا مَفْزَعَ الْمَلْهُوفينَ يا مُنْجِيَ الصّادِقينَ يا اَقْدَرَ الْقادِرينَ يا اَعْلَمَ الْعالِمينَ يا اِلـٰهَ الْخَلْقِ اَجْمَعينَ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (87) Ya hebibe-l bakine ya seyyide-l mutevekkiline ya hadiye-l muzilline ya veliyye-l mu’minine ya enise-z zakirine ya mefze’el melhufine ya munciye-s sadigine ya egdere-l gadirine ya e’leme-l alimine ya ilahe-l helgi ecmeine subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 87- Ey ağlayanların sevgilisi, ey tevekkül edenlerin efendisi, ey (doğru yoldan) sapanları hidayet eden, ey müminlerin velisi, ey kendisini zikredenlerin can yoldaşı, ey perişan ve zor durumda olanların sığınağı, ey doğruların kurtarıcısı, ey bütün güçlülerden daha güçlü olan, ey bütün ilim sahiplerinden daha bilgili olan, ey bütün yaratıkların ilâhı olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(88) يا مَنْ عَلا فَقَهَرَ يا مَنْ مَلَكَ فَقَدَرَ يا مَنْ بَطَنَ فَخَبَرَ يا مَنْ عُبِدَ فَشَكَرَ يا مَنْ عُصِيَ فَغَفَرَ يا مَنْ لا تَحْويهِ الْفِكَرُ يا مَنْ لا يُدْرِكُهُ بَصَرٌ يا مَنْ لا يَخْفى عَلَيْهِ اَثَرٌ يا رازِقَ الْبَشَرِ يا مُقَدِّرَ كُلِّ قَدَر سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (88) Ya men ela fe gehere ya men meleke fe gedere ya men betene fe hebere ya men ubide fe şekere ya men usiye fe ğefere ya men la tehvihi-l fikeru ya men la yudrikuhu beserun ya men la yehfa eleyhi eserun ya razige-l beşeri ya mugeddire kulli gederin subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 88- Ey üstün olup da kahreden, ey sahip olup da güç yetiren, ey gizli olup da haberdar olan, ey ibadet edildiğinde karşılık veren, ey emrine itaatsizlik edildiğinde bağışlayan, ey fikirlere, düşüncelere sığmayan, ey hiçbir gözle görünmeyen, ey hiçbir (şeyin) eseri kendisine gizli kalmayan, ey bütün insanları rızıklandıran, ey bütün kaderleri takdir eden! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(89) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا حافِظُ يا بارِئُ يا ذارِئُ يا باذِخُ يا فارِجُ يا فاتِحُ يا كاشِفُ يا ضامِنُ يا امِرُ يا ناهي سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (89) Allahumme inni es’eluke bismike ya hafizu ya bariu ya zariu ya bazihu ya faricu ya fatihu ya kaşifu ya zaminu ya amiru ya nahi subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 89- Allah’ım, ben ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey koruyan, ey yaratan, ey icat eden, ey yüce makama/mertebeye sahip olan, ey (üzüntüleri) gideren, ey (müşküllerin kapısını) açan-halleden, ey (sıkıntılara) son veren, ey (kullarının) kefili olan, ey (iyiliklere) emreden, ey (kötülüklerden) nehyeden! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(90) يا مَنْ لا يَعْلَمُ الْغَيْبَ إلاّ هُوَ يا مَنْ لا يَصْرِفُ السُّوءَ إلاّ هُوَ يا مَنْ لا يَخْلُقُ الْخَلْقَ إلاّ هُوَ يا مَنْ لا يَغْفِرُ الذَّنْبَ إلاّ هُوَ يا مَنْ لا يُتِمُّ النِّعْمَةَ إلاّ هُوَ يا مَنْ لا يُقَلِّبُ الْقُلُوبَ إلاّ هُوَ يا مَنْ لا يُدَبِّرُ الاَْمْرَ إلاّ هُوَ يا مَنْ لا يُنَزِّلُ الْغَيْثَ إلاّ هُوَ يا مَنْ لا يَبْسُطُ الرِّزْقَ إلاّ هُوَ يا مَنْ لا يُحْيِي الْمَوْتى إلاّ هُوَ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (90) Ya men la ye’lemu-l ğeybe illa huve ya men la yesrifu-s sue illa huve ya men la yehlugu-l helge illa huve ya men la yeğfiru-z zenbe illa huve ya men la yutimmu-n ni’mete illa huve ya men la yugellibu-l gulube illa huve ya men la yudebbiru-l emre illa huve ya men la yunezzilu-l ğeyse illa huve ya men la yebsutu-r rizge illa huve ya men la yuhyi-l mevta illa huve subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 90- Ey gaybı ancak kendisi bilen, ey kötülüğü (kullarından) ancak kendisi defeden, ey yaratıkları ancak kendisi yaratan, ey günahı ancak kendisi bağışlayan, ey nimeti ancak kendisi tamamlayan, ey kalpleri ancak kendisi değiştiren, ey işleri ancak kendisi tedbir eden-yöneten, ey yağmuru ancak kendisi yağdıran, ey rızkı ancak kendisi genişletip yayan, ey ölüleri ancak kendisi dirilten. Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(91)يا مُعينَ الْضُعَفاءِ يا صاحِبَ الْغُرَباءِ يا ناصِرَ الاَْوْلِياءِ يا قاهِرَ الاَْعْداءِ يا رافِعَ السَّماءِ يا اَنيسَ الاَْصْفِياءِ يا حَبيبَ الاَْتْقِياءِ يا كَنْزَ الْفُقَراءِ يا اِلـٰهَ الاَْغْنِياءِ يا اَكْرَمَ الْكُرَماءِ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (91) Ya muine-z zuefai ya sahibe-l ğurebai ya nasire-l evliyai ya gahire-l e’dai ya rafie-s semai ya enise-l esfiyai ya hebibe-l etgiyai ya kenze-l fugerai ya ilahe-l eğniyai ya ekreme-l kuremai subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 91- Ey zayıfların yardımcısı, ey gariplerin arkadaşı, ey dostlara yardımcı olan, ey düşmanlara galip gelerek kahreden, ey göğü yükselten, ey seçilmiş (kulların) can yoldaşı, ey takva sahiplerinin sevgilisi, ey fakirlerin hazinesi, ey zenginlerin ilâhı, ey kerim olanların en keremlisi! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(92) يا كافِياً مِنْ كُلِّ شَيْء يا قائِماً عَلى كُلِّ شَيْء يا مَنْ لا يُشْبِهُهُ شَيْءٌ يا مَنْ لا يَزيدُ في مُلْكِهِ شَيْءٌ يا مَنْ لا يَخْفى عَلَيْهِ شَيْءٌ يا مَنْ لا يَنْقُصُ مِنْ خَزائِنِهِ شَيْءٌ يا مَنْ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ يا مَنْ لا يَعْزُبُ عَنْ عِلْمِهِ شَيءٌ يا مَنْ هُوَ خَبيرٌ بِكُلِّ شَيْء يا مَنْ وَسِعَتْ رَحْمَتُهُ كُلَّ شَيْء سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (92) Ya kafiyen min kulli şey’in ya gaimen ela kulli şey’in ya men la yuşbihuhu şey’un ya men la yezidu fi mulkihi şey’un ya men la yehfa eleyhi şey’un ya men la yengusu min hezainihi şey’un ya men leyse ke mislihi şey’un ya men la ye’zubu en ilmihi şey’un ya men huve hebirun bi kulli şey’in ya men vesiet rehmetuhu kulle şey’in subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 92- Ey her şeyden taraf yeterli olan, ey her şeyi ayakta tutan, ey kendisine hiçbir şey benzemeyen, ey mülkünü hiçbir şey artırmayan, ey hiçbir şey kendisine saklı kalmayan, ey hazinelerinden hiçbir şey eksilmeyen, ey hiçbir şey kendisi gibi olmayan, ey hiçbir şey bilgisi dışında kalmayan, ey her şeyden haberdar olan, ey rahmeti her şeyi kaplayan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(93) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْئَلُكَ بِاسْمِكَ يا مُكْرِمُ يا مُطْعِمُ يا مُنْعِمُ يا مُعْطى يا مُغْني يا مُقْني يا مُفْني يا مُحْيي يا مُرْضي يا مُنْجي سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (93) Allahumme inni es’eluke bismike ya mukrimu ya mut’imu ya mun’imu ya mu’ti ya muğni ya mugni ya mufni ya muhyi ya murzi ya munci subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 93- Allah’ım, ben ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey ikram eden, ey gıda veren, ey nimet veren, ey bağışta bulunan, ey ihtiyaçları gideren, ey kazandıran, ey fânî kılan, ey dirilten, ey hoşnut eden, ey kurtuluşa erdiren! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(94) يا اَوَّلَ كُلِّ شَيْء وَآخِرَهُ يا اِلـٰهَ كُلِّ شَيْء وَمَليكَهُ يا رَبَّ كُلِّ شَيْء وَصانِعَهُ يا بارِئَ كُلِّ شَيْء وَخالِقَهُ يا قابِضَ كُلِّ شَيْء وَباسِطَهُ يا مُبْدِئَ كُلِّ شَيْء وَمُعيدَهُ يا مُنْشِئَ كُلِّ شَيْء وَمُقَدِّرَهُ يا مُكَوِّنَ كُلِّ شَيْء وَمُحَوِّلَهُ يا مُحْيِيَ كُلِّ شَيْء وَمُميتَهُ يا خالِقَ كُلِّ شَيْء وَوارِثَهُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (94) Ya evvele kulli şey’in ve ahirehu ya ilahe kulli şey’in ve melikehu ya rebbe kulli şey’in ve saniehu ya barie kulli şey’in ve haligehu ya gabize kulli şey’in ve basitehu ya mubdie kulli şey’in ve muidehu ya munşie kulli şey’in ve mugeddirehu ya mukevvine kulli şey’in ve muhevvilehu ya muhyiye kulli şey’in ve mumitehu ya halige kulli şey’in ve varisehu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 94- Ey her şeyin evveli ve sonu, ey her şeyin ilâhı ve sahibi, ey her şeyin Rabbi ve sanatkârı, ey her şeyi icat eden ve yaratan, ey her şeyi daraltan ve genişleten, ey her şeyi ilk defa yaratan ve (özelliklerini) takdir edip belirleyen, ey her şeye vücut veren ve (öldükten sonra) tekrar kendisine döndüren, ey her şeyi dirilten ve öldüren, ey her şeyi yaratan ve (öldükten sonra) ona vâris olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(95) يا خَيْرَ ذاكِر وَمَذْكُور يا خَيْرَ شاكِر وَمَشْكُور يا خَيْرَ حامِد وَمَحْمُود يا خَيْرَ شاهِد وَمَشْهُود يا خَيْرَ داع وَمَدْعُوٍّ يا خَيْرَ مُجيب وَمُجاب يا خَيْرَ مُؤنِس وَاَنيس يا خَيْرَ صاحِب وَجَليس يا خَيْرَ مَقْصُود وَمَطْلُوب يا خَيْرَ حَبيب وَمَحْبُوب سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (95) Ya heyre zakirin ve mezkurin ya heyre şakirin ve meşkurin ya heyre hamidin ve mehmudin ya heyre şahidin ve meşhudin ya heyre dain ve med’uvvin ya heyre mucibin ve mucabin ya heyre munisin ve enisin ya heyre sahibin ve celisin ya heyre megsudin ve metlubin ya heyre hebibin ve mehbubin subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 95- Ey en iyi anan ve anılan, ey en iyi şükreden (karşılık veren) ve şükredilen, ey en iyi öven ve övülen, ey en iyi şahit olan ve hakkında en iyi şahadet edilen, ey en iyi çağıran ve çağrılan, ey en iyi icabet eden ve icabet edilen, ey (insanla) en iyi ünsiyet kuran ve kendisiyle en iyi ünsiyet kurulan, ey en iyi arkadaş olan ve kendisiyle en iyi arkadaş olunan, ey en iyi maksut olan ve en iyi aranan, ey en iyi seven ve en iyi sevilen! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(96) يا مَنْ هُوَ لِمَنْ دَعاهُ مُجيبٌ يا مَنْ هُوَ لِمَنْ اَطاعَهُ حَبيبٌ يا مَنْ هُوَ اِلى مَنْ اَحَبَّهُ قَريبٌ يا مَنْ هُوَ بِمَنِ اسْتَحْفَظَهُ رَقيبٌ يا مَنْ هُوَ بِمَنْ رَجاهُ كَريمٌ يا مَنْ هُوَ بِمَنْ عَصاهُ حَليمٌ يا مَنْ هُوَ في عَظَمَتِهِ رَحيمٌ يا مَنْ هُوَ في حِكْمَتِهِ عَظيمٌ يا مَنْ هُوَ في اِحْسانِهِ قَديمٌ يا مَنْ هُوَ بِمَنْ اَرادَهُ عَليمٌ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (96) Ya men huve li men deahu mucibun ya men huve li men etaehu hebibun ya men huve ila men ehebbehu geribun ya men huve bi men istehfezehu regibun ya men huve bi men recahu kerimun ya men huve bi men esahu helimun ya men huve fi ezemetihi rehimun ya men huve fi hikmetihi ezimun ya men huve fi ihsanihi gedimun ya men huve bi men eradehu elimun subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 96- Ey kendisine dua edene icabet eden, ey kendisine itaat edeni seven, ey sevdiğine yakın olan, ey kendisinden korunma dileyenleri gözeten, ey kendisine ümit bağlayanlara kerim olan, ey emrine itaatsizlik edene hilim ve sabırla davranan, ey azametiyle birlikte merhametli olan, ey hikmetiyle birlikte azametli olan, ey ihsanında kadîm olan, ey kendisine müştak olanlardan haberdar olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(97) اَللّـهُمَّ اِنّي اَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ يا مُسَبِّبُ يا مُرَغِّبُ يا مُقَلِّبُ يا مُعَقِّبُ يا مُرَتِّبُ يا مُخَوِّفُ يا مُحَذِّرُ يا مُذَكِّرُ يا مُسَخِّرُ يا مُغَيِّرُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (97) Allahumme inni es’eluke bismike ya musebbibu ya mureğğibu ya mugellibu ya mueggibu ya murettibu ya muhevvifu ya muhezziru ya muzekkiru ya musehhiru ya muğeyyiru subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 97- Allah’ım, ben ismin hakkına sana el açıyorum; (hacetlerimi) senden diliyorum; ey sebepleri takdir buyuran, ey (kullarını iyiliğe) teşvik eden, ey (kalpleri) halden hale değiştiren, ey (âlemdeki işleri) takip eden, ey (âlemdeki işleri) düzene koyan, ey (kullarını) korkutan, ey (kullarını) sakındıran, ey (unutulanları) hatırlatan, ey (âlemdeki güçleri) ram eden/elinde tutan, ey (durumları) değiştiren! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(98) يا مَنْ عِلْمُهُ سابِقٌ يا مَنْ وَعْدُهُ صادِقٌ يا مَنْ لُطْفُهُ ظاهِرٌ يا مَنْ اَمْرُهُ غالِبٌ يا مَنْ كِتابُهُ مُحْكَمٌ يا مَنْ قَضاؤُهُ كأئِنٌ يا مَنْ قُرْانُهُ مَجيدٌ يا مَنْ مُلْكُهُ قَديمٌ يا مَنْ فَضْلُهُ عَميمٌ يا مَنْ عَرْشُهُ عَظيمٌ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (98) Ya men ilmuhu sabigun ya men ve’duhu sadigun ya men lutfuhu zahirun ya men emruhu ğalibun ya men kitabuhu muhkemun ya men gezauhu kainun ya men kur’anuhu mecidun ya men mulkuhu gedimun ya men fezluhu emimun ya men erşuhu ezimun subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 98- Ey (her şeyi icat etmeden) bilen, ey verdiği söze sadık kalan, ey lütuf ve merhameti aşikâr olan, ey emri (her zaman) galip gelen, ey ki-tabı sağlam olan, ey kazâ ve hükmü kesin olan, ey Kur’ân’ı yüce olan, ey saltanatı kadîm ve ezelî olan, ey fazl-u keremi (bütün mahlûkatı) kapsayan, ey Arş’ı azametli olan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |
(99) يا مَنْ لا يَشْغَلُهُ سَمْعٌ عَنْ سَمْع يا مَنْ لا يَمْنَعُهُ فِعْلٌ عَنْ فِعْل يا مَنْ لا يُلْهيهِ قَوْلٌ عَنْ قَوْل يا مَنْ لا يُغَلِّطُهُ سُؤالٌ عَنْ سُؤال يا مَنْ لا يَحْجُبُهُ شَيْءٌ عَنْ شَيْء يا مَنْ لا يُبْرِمُهُ اِلْحاحُ الْمُلِحّينَ يا مَنْ هُوَ غايَةُ مُرادِ الْمُريدينَ يا مَنْ هُوَ مُنْتَهى هِمَمِ الْعارِفينَ يا مَنْ هُوَ مُنْتَهى طَلَبِ الطّالِبينَ يا مَنْ لا يَخْفى عَلَيْهِ ذَرَّةٌ فِي الْعالَمينَ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ (100) يا حَليماً لا يَعْجَلُ يا جَواداً لا يَبْخَلُ يا صادِقاً لا يُخْلِفُ يا وَهّاباً لا يَمَلُّ يا قاهِراً لا يُغْلَبُ يا عَظيماً لا يُوصَفُ يا عَدْلاً لا يَحيفُ يا غَنِيّاً لا يَفْتَقِرُ يا كَبيراً لا يَصْغُرُ يا حافِظاً لا يَغْفُلُ سُبْحانَكَ يا لا اِلـٰهَ إلاّ اَنْتَ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ يا رَبِّ | (99) Ya men la yeşğeluhu sem’un en sem’in ya men la yemneuhu fi’lun en fi’lin ya men la yulhihi gevlun en gevlin ya men la yuğellituhu sualun en sualin ya men yehcubuhu şey’un en şey’in ya men la yubrimuhu ilhahu-l mulihhine ya men huve ğayetu muradi-l muridine ya men huve munteha himemi-l arifine ya men huve munteha telebi-t talibine ya men la yehfa eleyhi zerretun fi-l alemine subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab (100) Ya helimen la ye’celu ya cevaden la yebhelu ya sadigen la yuhlifu ya vehhaben la yemellu ya gahiren la yuğlebu ya ezimen la yusefu ya edlen la yehifu ya ğeniyyen la yeftegiru ya kebiren la yesğuru ya hafizen la yeğfulu subhaneke ya la ilahe illa ent el-ğavs el-ğavs ğallisna mine-n nari ya rab | 99- Ey bir (şeye) kulak vermesi, kendisini diğer bir işitmeden alıkoymayan; ey bir fiili yapması, başka bir fiili yapmasına engel olmayan; ey bir söz, kendisini başka bir sözden gafil kılmayan; ey (kullarından) birisinin isteği, onu başka (birisinin) isteğiyle karıştırmasına vesile olmayan; ey hiçbir şeyin, O’nun başka bir şeyi (görmesine, bilmesine) engel olmayan; ey ısrarla istekte bulunanların ısrarı, kendisini usandırmayan; ey kendisini arzulayanların son ve en büyük arzusu; ey ariflerin himmet ve gayretlerinin son noktası; ey talep edenlerin talebinin nihayeti; ey âlemlerde bir zerre dahi kendisine gizli kalmayan! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! 100- Ey (günahkârlara ceza vermekte) acele etmeyen hilim ve sabır sahibi; ey cimrilik yapmayan cömert; ey verdiği vaade hilaf etmeyen Sadık; ey bağıştan bıkmayan, usanmayan karşılıksız bağış ve ihsan sahibi; ey (hiçbir zaman) mağlup olmayan Kahir; ey (hakkıyla) vasfedilmeyecek azametli; ey haksızlık yapmayan Âdil, ey (hiçbir zaman) fakirleşmeyen Ganî, ey (asla) küçülmeyen büyük, ey gaflete düşmeyen koruyucu! Münezzehsin sen, ey kendisinden başka ilâh olmayan! İmdat! İmdat! Kurtar bizi ateşten ey Rabbim! |